@mervetvc_
|
Bir şehri terk edersin, ama şehirdeki anılar da seninle beraber gelir. Ülkeni terk edersin ama dini, dili, ırkı ve kültürünü kendinden alamazsın. İnsan nereye gidip saklanmak isterse istesin kendisinden kaçamaz, gittiği her yer de kendisinin esiri olurmuş. Çünkü nereye giderse gitsin hatta dünyanın en uzak noktasına, yaşam belirtisi olmayan bir yere de gitse düşünceleri onunla birlikte gelir. Geçmişi ve geleceği, hataları ve doğruları hepsini kendisiyle birlikte peşinden sürükler. Sonra değişmek ister. Olduğundan farklı görünmek.. Bambaşka biri olmak ister.. Kendine sözler verir. Yeni hayata başlamak için adım atar. Ama biri gelir, sen onunla bir gelecek kurmak isterken sana geçmişi hatırlatır. Biri gelir, bu sefer çok farklı dersin. Ama sana birini anımsatır. Ve olduğun yere, en başa dönersin. Sonra gidip sığındığın o ülkeye o şehire ağır gelmeye başlarsın. Seni taşıyamaz, yük olursun. Sığındığın yerden de kaçmaya başlarsın. Ama hiçbir yer kabul etmez seni. En sonunda kabullenirsin. Ait olduğun yere geri dönersin. İnsan ne kendini değiştirebilir ne de ait olduğu yeri. Çünkü insan ait olduğu yerde ait olduğu kişiyle mutludur. *** 3 yıl sonra Almanya'dan İstanbul'a üç yılın ardından dönmüştüm. Artık evimdeydim. Nereye bakarsam, kafamı nereye çevirsem kardeşimi görüyordum. Hatta sanki sesini bile duyuyordum. Ama bu durum artık beni huzurlu hissettiriyordu. Çünkü artık kabullenmistim. Kaçıp kurtulmak istediğim yer aslında ait olduğum yerdi. Burdan başka bir yer beni mutlu edemezdi. Bir süre kardeşimin odasına gidip yatağının başında ağladım. Kokusunu iyice içime çektim. O gittiğinden beri sırf kokusunu duyabilmek icin yatağı, yorganı hiçbiri yıkanıp değişmedi. Kokusunu içime çektiğimde sanki hala oradaydı. Yatağa uzanmış birazdan elimi tutacak ve benimle konuşacak gibiydi. Ama öyle olmadı. Üç yıldır kabullenemedigim gerçeği artık kabullenmistim. Bundan sonra yalnızdım. Duyduğum sesler, gördüğüm anılar ve duyduğum bu koku.. Hepsi bir yanılgıdan ibaretti. Bir süre sonra kendimi toparlayıp Hasanın yanına gittim. Ve ona sordum; Ben yokken neler oldu buralarda anlat bakalım? Hasan Öncelikle sizi çok özlediğimi bilmenizi isterim. Dedi. Verdiği cevap beni güldürmüştü. Ama aynı zamanda Hasanın samimiyetine de emindim. Ve ona; Ne yalan söyleyeyim bende seni özledim be Hasan! Dedim. Sonra Hasan da güldü. Elimle yakamı düzeltip sesimi kalınlaştırdım. Artık biraz daha ciddiydim. Ve Hasana dönüp; Duygu nasıl? Hiç haber aldın mı ondan? Diye sordum. Hasan Yokluğunuz en çok Duygu hanıma yıkım oldu diyebilirim. Ozan Ne demek bu? Hasan Duygu hanım okulu bıraktı. Liseden zar zor mezun olmuş. İlk başta benimle de pek konuşmak istemedi. Ama sonra bana sen bu dünyadaki en güvenilir kişisin dedi. Bazen ara ara sohbet ettik. Ozan Hiç benden bahsetti mi? Hasan Gerçeği söyleyeyim mi? Ozan Lütfen.. Hasan Sizden hiç bahsetmedi. Daha çok Uğur beyden konuştuk. Benden hasta olduğu zamanlardan bahsetmemi istedi. Zaten evden çok sık çıkmıyor. Bazen markete bazen de arkadaşlarıyla buluşuyor. Ve sık sık mezarlığa Uğur beyi ziyarete gidiyor. Duygunun beni hiç sormaması beni üzmüştü. Çünkü Duygu benim aklımdan hiç çıkmıyordu. En son onu gördüğümdeki ağlamasını hafızamdan silemiyordum. Ama anlaşılan o beni hayatından çoktan silmişti. Ama ona hak veriyordum. Çünkü onun kalbini kırdım ve ona yalan söyledim. Onu deliler gibi sevdiğim halde ona onu sevmediğimi söyledim.. Hasana dönüp; Benim de mezarlığa gitmem lazım. Kardeşimi görmem gerekiyor. Eminim o da bana kızgındır. Oysa tek istediğim onun dileğini gerçekleştirip onunla küs ayrılmamaktı. Ama baksana diğer dünyada bile yüzünü güldüremiyorum.. dedim. Hasan elini omzuma koyarak; hiçbir şey için geç değil. Şuan buradasınız. Ait olduğunuz yerde! Yarım bıraktığınız ne varsa hepsini yeniden gerçekleştirebilirsiniz. Ama ilk önce dürüst olmalısınız. Dedi. Hasana şaşkın bir şekilde bakıp Ben sana karşı hep dürüstüm zaten. Dedim. Hasan gülerek Kendinize karşı dürüst olmalısınız. Eminim kendinize duygularınızı itiraf ettiğinizde sizi affetmeyi bekleyen biri vardır. Çünkü yokluğunuz da ağır bir yıkım yaşadı. O enkazları kaldiracak birine ihtiyacı var! Dedi. Hasanın ne demek istediğini anlamıştım. Duyguya karşı hislerimin o da farkındaydı. Onun beni affetmesini istiyordum. Yeniden onunla olmak, onun gülüşüne şahit olmak istiyordum. Hasana Haklısın. Artık saklanmama gerek yok! Zaten beceremiyorum. Onu seviyorum. Beni affetmesi için her şeyi yapacağım. Dedim. Hasan Yardım için her zaman hazırım. Ozan Sağ ol kardeşim! Hasana kardeşim diye hitap etmem onun hoşuna gitmişti. Ama Hasandan başka kimse yoktu etrafımda. Üstelik her işime koşan güvenilir biriydi. O artık benim kardeşimdi.. Hazırlanıp evden mezarlığa gitmek için çıktım. *** Mezarlığa gitmeden önce mezarlığın önündeki çiçekçiden bir demet çiçek aldım. Çiçekleri görünce aklıma Üsküdar da çiçekçi ablaların zoruyla bir sürü çiçek alıp Duyguya vermem geldi. O kadar çok gül almıştım ki gerçekten çiçek tarlası gibi dolanıyordu. Sonra çicekciden ayrılıp mezarlığa doğru gittim. Artık bir şey hissedemiyordum. Sadece bir boşluktaydım. Ağlamalı mıydım? Bilmiyorum. Ama kardeşim mutlu olmamı isterdi. Bu yüzden kendimi güçlü durmak için zorladım. Uğurun mezarına yaklaştığım da birinin orda olduğunu fark ettim. Kadındı. Bir ağacın arkasına saklanıp bir süre izledim. Yüzü hafif dönünce o kişinin Duygu olduğunu anladım. Hasan ara sıra Uğurun mezarına uğradığını söylemişti. Onu burda görmeyi beklemiyordum. Ama belki de bu bir işarettir. Cesaretimi toplayıp olduğum yerden çıktım. Mezarın başına gidip aldığım çiçekleri bıraktım. Duygu beni fark edip ayağa kalktı.. Bende ona; Merhaba dedim. Bir süre konuşmadı. Susup öylece baktı. Yüzü daha olgunlaşmış ve daha da güzelleşmişti. Sessizliği bölüp; biliyorum bana çok kızgınsın ve çok haklısın dedim. Sonra bana yine nefretle bakarak; Niye döndün sen? Niye geldin? Dedi. Ben de ona; Yapamadım. Kaçmak istedim ama kendimden kaçamadım. Sana yaşattığım her şey için çok pişmanım. Duygularınla oynadım, güvenini sarstım. Dedim. Acı bir gülümsemeyle; Sen yokken daha huzurlu olduğumu anladım. Kendi kendime keşke Uğur en başında çıkıp hislerinden bahsetseydi bana. Eminim onunla daha mutlu olurdum. Çünkü o senin gibi yapmazdı. Bırakıp gitmezdi. Olduğu gibi davranır ve beni incitmezdi. Dedi. Onun gözlerinin içine bakıp Ama benden bütün bunları yapmamı isteyen Uğurdu dedim. Bir şey söylemedi. Ve ben tüm cesaretimi toplayıp elini tuttum. Belki yeri ve zamanı değildi. Ama ona hislerimden bahsetmeliydim. Hem Uğur en başından beri benden bunu yapmamı istiyordu. Duygunun gözlerine bakarak; Seni bıraktım çünkü seni sevmeye başladım. Sana ne zaman dokunsam ne zaman gözlerine baksam Uğura ihanet ediyormuşum gibi hissettim. Bu yüzden kaçıp gitmek istedim. Ama senden ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım sana daha da bağlandım. Ve artık kabul ediyorum. Artık kaçmak yok! Seni seviyorum. Dedim. Ellerini çekti. Ve hiçbir şey söylemeden oradan ayrıldı. Bir süre gitmesini izledim. Gözden kaybolduğunda da sırtımı Uğurun mezarına yaslayıp; Sen bize ne yaptın kardeşim? Dedim. |
0% |