@meryem8498
|
“En küçük bir inanç tohumu, en büyük mutluluğun meyvesinden bile daha değerlidir.”
* * *
Hızlıca odasına koştu genç kız bu gün yaşanılanlar ona rüya gibi geliyordu.
Biraz önce prens ile konuşmuştu hem de yüz yüze,gözlerine bakarak konuşmuştu o an çok heyecanlıydı ama konuşabilmişti şükür.
Prens onu ne zaman görse sanki hastalıkmış gibi kaçıyor ya da görmezden geliyordu ama bu gün ilk defa ona baktı ve konuştu. O kırmızı mücevher gibi gözleri ile Leyla'ya baktı, kendini o kadar iyi hissediyordu ki bir hafta önce yaşanan kötü olaylardan sonra babasının verdiği cezları ya kötü sözlerini unutmuştu bile.
Bir hafta önce birinin çay partisine davet edilmişti Leydi Writing normalde tanışmıyorlardı bile sadece Dük için davet edilmişti bunu anlamamak için salak olmak lazım.
Gittiğinde bir sürü güzel leydiler karşıladı onu, nedense içinde çok kötü bir his vardı karnında onu huzursuz eden garip bir duygu yeşermişti.
Sesizce selamlayıp kızların arasında konuşmaları dinledi.
"Leydi Cristiano Dük Adeleni ile sevgililermiş ikisini berâber operadan çıkarken görmüşler."
"İnanmıyorum gerçekten mi? Daha iki hafta önce başka bir hanımla görüşmüyor muydu?"
"Sonuçta çapkın bir adam ama hakkını yemeyeyim yakışıklı bir adam."
"Evet orası öyle ohohohoho"
Saçma diye düşündü Layla, insanların ne yaptığı ile ilgilenmiyordu o zira kendi acı hayatı kendine yetiyordu zaten. Bir hafta önce ki baloda ortalığı dağıtıp kaçtığı babasının da kulağına gitmişti elbette. Uzun bir süre azar işitmişti ve ardından da bir hafta oda hapsi cezası vermişti. Evde kalmak zaten onun için ayrı bir işkenceydi o ceza ile daha da kötü olmuştu. Bugün davete gelmek istemiyordu ama biraz, da olsa rahatlamak için gelmişti.
Konuşmalara hiç katılmamış sadece dinlemişti ama bazıları onunda konuşmasını istiyordu sanırım.
"Leydi Layla sizi geçen baloda veliaht prens ile birlikte görmüşler sanırım birileri sizin için kötü bir söylenti yaymak istiyor ha ne dersiniz?"
Ne veliaht prens ile sadece bir kaç dakika görüştü o da kendi hatasından dolayıydı. Sosyete gerçekten çürük bir çöptü. Derin bir nefes alıp konuştu.
"Birlikte görünmemiz doğru lakin sadece küçük bir kaza sonucu olmuştu bu durum, sanırım gerçekten de birileri olayı yanlış lanse etmiş."
Ağzından çıkan sözler kimseye güzel bir dedikodu malzemesi vermemiş olacak ki hepsi başka konuya daldı. Bu duruma gözlerini devirmişti Layla.
Neredeyse herkes eğlenmiş evlere dağılma zamanı gelmişti bile.
Layla erken ayrılmaya karar vermişti o yüzden hareketlendi ama onu durduran Leydi ile düşünceleri son buldu.
Geçen baloda onunla alay eden Leydilerden biriydi ama ismini hatırlamada güçlük çekti.
"Evet bir şey mi istediniz Leydi?"
Yüzüne kötü bir gülümse yapıştıran leydi ona baktı ve söze girdi.
"Leydi Reinhart beni hatırlamamanız ne kadar da kaba bir durum. Oysaki geçen baloda uzun uzun sohbet etmiştik. Çok rencide oldum."
Kızın sözleri ile kaşları çatılmıştı Layla'nın. Bu insanlar onunla uğraşmaktan zevk mi alıyordu?
"Ah bunun için özür dilemeyeceğim. Çünkü dikkatimi çekmeyen insanları unutma gibi bir hastalığım varda."
Yapmacık bir gülümseme ile baktı Layla. Genç kız ise şok olmuş bir şekilde bakınca içinin yağları erimişti.
"Leydi çok kaba-"
Hemen lafını kesti Layla.
"Hayır kendini tanıtmadan benimle konuşan sensin kaba olan nasıl ben oluyorum? Gördüğüm kadarıyla babanız düşük bir statüde. Bundan böyle benimle konuşurken kendini tanıtmayı unutma."
Daha da şaşıran kıza bakan Layla kahkahasını tutamadı. Sesli bir kahkaha atıp gitmek üzereydi ki sonra aklına bir şey geldi geçen gece'nin intikamını almak istedi o an kendini tutamadı ve masada duran soğumuş fincanı aldı ve kadının başından döküp uzaklaştı oradan.
Bu olay herkesin dikkatini çekmişti bile. Herkes bunu beklemiyormuş gibi iki kıza bakıp sessizce dona kalmışlardı.
Daha fazla burada kalmak istemiyordu Layla. Herkes ona bakarken sakince çıktı evden.
Bu gün olaylardan sonra Layla artık herkes için kaba bir kadın olarak anılacaktı hiç farkında değildi.
Eve gittinde yine ceza almıştı genç kız sebebi ise çay partisinde dük'ü iyi temsil etmemesiydi. Ve hareketleri genç bir leydi için uygun değildi.
Layla alışmıştı artık sebepsiz cezalara.. Bunca zamandıt annesinin cezasını çekerken küçük cezalara alışmıştı.
* * *
Birinin kapıyı çalması ile uyandı Layla.
Başına keskin bir ağrı girmiş gözünü ışığa alıştırmak için uzun bir süre çabalamıştı kapı hala çalıyordu. Girmesini söyleyip kalktı yataktan.
Dün ne ara uyuduğunu hatırlamıyordu.
Bedeni sızlıyor başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Kendini çok hasta hissediyordu.
Kapı açılmış içeri gelen Maydi.
"Leydim günaydın lütfen kalkın bu gün büyük bir gün."
"Ne, neyi var bu günün?"
May kendini toparlamıştı ve iyi görünüyordu buna sevinen Layla soru dolu gözlerle ona baktı.
"Leydim, bu gün veliaht prens'in doğum günü partisi var. Ve biz çok geç kaldık hemen hazırlanmamız lazım."
"Hayır ya, girmesem ne olur May?"
Şaşkın şaşkın bakan May ile sorunun ne kadar da saçma olduğunu anlamış oldum.
"Hızlıca banyo yapmanız ve kahvaltı yapmanız gerek ondan sonra hazırlığa başlayacağız."
Ben yataktan kalmış banyoya doğru ilerlerken kapı çaldı ve açıldı.
Ne gelmesini söylemediğim hâlde açıldıysa kesin sıkıntılı biri gelmişti. Evet yanılmamışım. Gelen baş hizmetçiydi aman ne hoş sabah sabah bunu çekmek!
"Ne var?"
Sertçe konuştum çünkü bu evdeki herkes böyle bir tavırı hak ediyorlardı. Baş hizmetçi meghan uzun zamandır bu evde çalışıyordu ama kötü bir kadındı Layla'nın bu evde eziyet görmesinin en büyük sebebi bu kadındı. Bu kadın için iyi bir planım vardı o yüzden şimdilik hareketlerine devam etmesine izin veriyordu. Baş hizmetçi Meghan bana bakarak konuşmaya başladı. Selam bile vermedi. Tamam cezaya ihtiyacı var sanırım. Seve seve yapardım. Ama daha sonra.
"Dük sizi odasına istedi. Çabuk gelmenizi istedi hadi gidelim."
Hah şuna bak birde emir veriyor bana. May de sinirle bakıyordu kadına.
"Sen, adın neydi?"
İsmini sorunca şaşırdı sanırım bilmediğim için biraz gururu kırıldı. Sinirle baktı bana.
"Ben Meghan leydim baş hizmetçi."
"Ah neyse önemli değil gidebilirsin ben kendim giderim."
"Ama benim size eş-.... "
Elimi kaldırdım susması için.
"Yeterli git!"
Sertçe bakıp kapıyı işaret ettim.
Bir kaç dakika şaşkınca bakıp sinirli sinirli bir şekilde çıktı. Buradam gerçekten nefret ediyorum. May'e döndüm.
"Hadi üstümü değiştir gidip bakalım dünkü olaydan dolayı çağarıyor sanırım."
May da çabucak kıyafet dolabına gidip elbise seçmeye başladı.
Hazırlamış dükün çalışma odasına doğru yola çıktım.
* * *
Bedenim çok yorgundu ama ben kendimi sakin olmaya zorluyordum çünkü karşımda sinirli bir dük duruyordu.
"Ekselansları beni çağırtmışsınız."
"Acınası."
Ne ne dedi o, ben mi acınasıyım ama neden? İçimde anlamlandıramadığım bir duygu oluştu derin bir nefes alıp Düke bakmaya devam ettim.
Bana çok sinirli ve sertçe bakıyodu. Daha dün endişeli bir bakış ile bakıyordu nasıl değişebilir böyle.
"Seni uyarmıştım. Kızım olarak yapmana izin verilen şeylerin bir sınırı vardır. Ve bu sana son uyarım bir daha başını belâya sokacak olursan seni sürgüne gönderirim. Şimdilik ev hapsindesin, bir hafta cezalısın. Bu gün parti'den sonra başlayacak cezan. Ha unutmadan bu akşam Parti'de gözümün önünden ayrılmıyorsun. Anladın mı beni?!"
Ne? Ben şuan ne yaşıyorum ceza mı aldım şuan?
Dük dişlerini sıkarak buz gibi gözlerle azarladı beni.
"Peki anladım."
Sesim içime kaçmış gibi çıkmıştı kendimi tokatlamak istiyorum şuan.
Çıkmamı belli edercesine kafasını kağıtlara gömmüştü.
Kendime gelerek selamlayıp hızlıca çıktım odadan.
Yolda yürürken dükü düşündüm. Dün endişeli gibiydi ellerimi bile tutmuştu ama şimdi ki dük benden nefret eder gibi bakıyordu. Neden? Ne değişti de bana böyle davranıyor belki de dün sarhoştu yanılmış olabilirdim. O benim için endişelenmez evet, zaten artık onlar önemli değildi buradan bu insanlardan yakında kurtulacaktım. Rahat bir nefes aldım.
* * *
Oda ya geldiğimde May yemekleri hazırlıyordu hemen oturup yemeğe başladım aşırı açılmıştım.
"May ağrı kesici varsa getirir misin kendimi iyi hissetmiyorum." Bana üzgünce bakan May ile biraz da olsa iyi hissettim en azından bir kişi beni gerçekten düşünüyordu. "Hemen leydim."
Oda da yalnız kalınca düşüncelerimi düzenlenmeye çalıştım buraya geldiğimden beri herkes çok farklı davranıyordu. Umarım buradan giderken bir engel çıkmaz.
Kötü düşünceleri uzaklaştırıp yemeğime odaklandım.
Yemeğim bitmiş banyo da yapmıştım May de o sırada gelmişti elinde bir şişe tutuyordu. Sanırım ilaç oydu. Eski zamanlarda ilaçlar böyleydi evet. Şişeyi biraz inceleyip içtim hemen.
Bir kaç hizmetçi daha gelmişti beni hazırlamak için. Derin bir nefes aldım güç toplamak için.
Hazırlanmam tamı tamına altı saat sürmüştü şaka değil altı saat ayaklarım ve başım zonkluyordu resmen.
İki gün önce beğendiğim elbiseyi giymiştim. Saçlarımı dağınık bir topuz yapmış elbiseye uygun bir toka ile tutturmuşlardı çok güzel olmuştum. Ayna da ki yabancı ama tanıdık kız ile göz göze geldim.
Son bir kaç dokunuş ile tamamen hazırdım.
Şimdi çıkmamız gerekti kraliyet saray buradan dört saatlik uzaklıktaydı.
Dışarıya çıktığımda her zaman ki arabamı görememiştim. May'e baktım o da anlamamış olacak ki etrafa bakıyordu.
Biz böyle etrafa bakarken siyah altın kaplama büyük ama çok güzel bir araba önümüzde durdu şoför inip kapıyı açında içirden inen kişi ile dona kaldım.
Şaka mı bu???
* * *
Sizce gelen kim tahminleri alayım?????
Yorumlarınızı bekliyorum ve oy vermeyi unutmayalım.... |
0% |