Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.BÖLÜM

@meryem8498

 

"Öldürmeyen acı seni güçlendirir."

  

 

* * *  

 

Sabah erkenden kalktım düne nazaran daha iyi hissediyordum. Dün gördüğüm anıyı düşündüm zor bir durumdu.

 

Bu bedenin bazı hatıralarını almıştım uyurken.

 

Çok kötü şeyler yaşamıştı Layla...

 

Karar vermiştim bu kızın hayatını güzel anılarla doldurucağım.

 

Acı çeken değil çektiren olacağım.

 

* * *

 

Yatağın yanında duran pencereye baktım perdeden ışık geliyordu etraf aydınlanmıştı. Dışarıda çalışanların sesleri geliyordu.

 

Demek ki uyanma vaktiydi.

 

Yataktan kalktım ve odayı gezdim biraz, çok güzeldi tam bir prenses odasıydı. Çalışma masasına ilerledim hemen. Çekmeceleri karıştırdım ve defter buldum.

 

Layla'nın günlüğüydü.

 

Hemen alıp yatağa geri yattım.

 

Heyecanla defteri açtım ve okumaya başladım.

 

XX. XX. XXXX

 

Ağabeyim yine bana kötü davrandı, kötü bir kızmışım öyle diyor.

 

Kafam çok karışık birileri ile konuşmak istiyorum ama kimse beni dinlemiyor herkes bana kötü davranıyor babam bile... Kimse beni görmüyor.... Sanki görünmez olmuştum.

 

Diğer sayfaya geçtim hızlıca.

 

XX. XX. XXXX

 

Kalbim çok acıyor ruhum çok yoruldu..

 

Ağabeyim beni sevmiyor...

 

Babam da sevmiyor ben katil miyim?

 

Ben niye varım?

 

Gözlerim şokla açıldı kalbim acıdı.

 

Ben farkına varmadan gözlerimden yaş akıyordu. Yazdıklarını içimde kalbimde hissetmiştim.

 

XX.XX.XXXX

 

Sevgili günlük.

 

Bir karar verdim. Herkes bana kötü biriymişim gibi davranıyor ben de kötü biri olmaya karar verdim.

 

Kimse beni sevimiyordu ben de artık sevgi değil nefret istiyorum.

 

Ağabeyim ile aramızda büyük bir boşluk oluştu. Artık ona yaklaşmıyorum bile kimseye görünmemek için odamdan fazla çıkmıyordum.

 

Kimse fark etmiyor zaten.

 

Hemen diğer sayfaları okudum Layla büyüdükçe nefreti de büyümüştü.

 

En son yazdığı güne kadar okudum.

 

Bu yazı kaza olmadan iki gün önce yazılmıştı

 

XX. XX. XXXX

 

Sevgili günlük

 

Bu gün yine yalnızdım.

 

Ağabeyim artık evde yoktu veliaht Prens ile ülke dışına gitmiş.

 

Babam ise hep kızgın bana.

 

Evet hak ediyorum bunu çünkü annemi ben öldürmüştüm küçükken neden sevilmediğimi merak ederdim ama şimdi anlamış oldum.

 

Kendimden çok nefret ediyorum keşke yok olsam... Annem olsaydı her şey daha farklı olurdu değil mi?...

 

Hazırlanmalıyım. Dışarı çıkmak için.

 

Biraz kendimi, ruhunu dinlendirmek için...

 

Bu acıyı nasıl unutabilirim Tanrım yardım et bana...

 

Ondan sonrası hiçbir şey yazılmamıştı zaten kaza geçirmişti. Kazandan sonra ise ruhu yok olmuştu, dileği kabul olmuştu

 

Annesinin ölümü...

 

Küçük bir kız nasıl ölmesine sebep olabilir ki?

 

Günlüğü gizli bir yere sakladım hemen.

 

Kapı çalınca düşüncelerimi uzaklaştırdım. Girmesi için talimat verdim.

 

Evet May gelmişti. Elinde tepsi ile kahvaltımı getirmişti.

 

"Günaydın Leydim. Size kahvaltınızı getirdim."

 

Hâlâ biraz korkuyordu benden bu durumu az çok anladım. Layla kendini kötü kadın gibi gösteriyodu.

 

En yakın hizmetçisine bile kötü davranıyordu.

 

Tepisiyi oturma odası gibi duran yere bıraktı. Sonra tekrar konuşmaya başladı.

 

"Sıcak su hazırladım, banyo yapmak istiyorsunuz değil mi?"

 

O söyleyince aklıma geldi evet kesinlikle yapmalıyım, leş gibi kokuyordum çünkü.

 

Evet anlamında başımı salladım ve kahvaltıdan sonra banyo yaparsam daha iyi olur.

 

May'e baktım ve aklıma gelen soruları cevaplaması için karşıma oturmasını istedim.

 

İlk önce tereddüt etti ama sonra benim ciddi olduğumu anlayınca yavaşça oturdu

 

"Annem o nasıl öldü?"

 

Soruyu duyunca şaşkınca baktı bir süre.

 

"Bunları benim anlatmam ne kadar doğru olur efendim?"

 

"May, devam et bilmek istediğim her şeyi anlat. Anladın mı beni?"

 

İçimde beni kemiren büyük bir korku vardı çünkü.

 

May, karşısında ki sinirli efendisine baktı bir süre.

 

Efendisini daha fazla sinirlendirmeden anlatmaya başladı.

 

"Biliyorsunuz leydim Reinhart dükanlığı çok iyi ve zengin bir yer ve babanız çok güçlü biri ama çok güçlü düşmanları da var ve bir gün siz sekiz yaşınızda iken oldu bu olay dükün o sıralar büyük bir toprak için anlaşmazlığa girdiği düşmanları vardı ve sürekli tehtid ediliyordu. Bu olaydan sonra tek başınıza dışarı çıkmanızı yasaklamıştı, ama siz anneniz ile dışarı çıkmak istediniz, oyuncak dükkanına gitmek için çok ısrar ettiniz, hanımefendi de dayanamayıp kabul etti. Kim bilebilirdi ki böylesine kaza olacağını, yolda bir kaç suikastçi ile karşılaştınız ve hanımefendi sizi korumak için hayatını hiçe saydı tabi o şokla siz çoğu şeyi unuttunuz kimler olduğunu veya neden böyle bir şey yaptıklarını da hatırlayamadınız işte bu yüzden öğrenemedik kimin suçu olduğunu ama sizin bir suçunuz yok leydim, siz çok küçüktünüz o zaman."

 

Sonlara doğru sesi hafif kısılmıştı benim de gözlerim dolmuştu. Haklıydı May Layla'nın hiçbir suçu yoktu.

 

Ama Layla'nın babası ve ağabeyi onu suçluyordu.

 

Günah keçisi ilan edildi yani...

 

Üzüldüm Layla için. Hiç hak etmediği bir suça ve yalnızlığa hapsedilmişti.

 

"İşte bu yüzden efendiler ile aranız pek iyi değil leydim."

 

"Tamam May anladım. Teşekkürler."

 

May şaşırdı çünkü ilk defa leydi ona teşekkür ediyordu.

 

Kazadan sonra leydi biraz değişmişti ve bu iyi yönde değişimdi mutluydu onun için.

 

Leydi özünde iyi biriydi bunu hep biliyordu ona kötü davransa bile seviyordu leydiyi.

 

"Peki, Leonardo o nerede?"

 

Zaten beni ziyarete gelmezdi sevmediği için ve günlükte yazıyordu ama başka bir ipucu bulmak için her şeyi öğrenmem lazımdı.

 

"Genç efendi veliaht prens ile seyahatteler leydim."

 

Anladığımı belirtmek için hafifçe başımı salladım.

 

İçimi kemiren bir uğursuz duygu vardı ama sormak zorundaydım.

 

Bu lanet olası isimler neden bu kadar tanıdık???

 

"May bu veliaht prens kimdi? Adını yüzünü unuttum ya da önceden tanımıyordum? Sanırım."

 

Bu sefer hızlıca cevap vermişti.

 

"Veliaht prens Cassian Liones, Descartes krallığının ilk prensi"

Ve biraz durdu yüzü karardı. Beklenti ile ona baktım.

"V-ve sizin aşık olduğunuz kişi. "

Ne? Ne demek aşık günlükte bunlar yazmıyor nasıl olur???

 

Bunları duyunca her şeyi çözmüştüm.

 

Ben okuduğum bir kitabın içindeydim.

 

'*?*?*!#+"*?#'

 

Korku, şok, heyecan tüm duyguları aynı anda hissediyorum şuan.

 

Bir kitap karakteri olmuştum yani onun bedenindeyim! Ben!?

 

Şaka gibi değil mi!? Ama hayır gerçek bu! Ne kadar denersem deneyeyim gerçek değişmiyordu.

 

Tamam bunu kabullendim diyelim ama niye niye en kötü kitaba girdim ben!??

 

Ne kadar böyle şaşkın kaldım bilmiyorum, May gitmişti ama bir kaç dakika sonra geri geldi. Sıcak suyu getirmişlerdi.

 

Bedenim hava da süzülüyordu sadece hizmetçilerin yönlendirmesi ile banyo yapmıştım.

 

Şimdi ise çalışma masasında oturmuş krallık hakkında kitaba bakıyordum.

 

Deliriyorum...

 

Aklımda tek bir soru vardı

 

'Ben şimdi ne yapacağım?'

 

* * *

 

İlerleyişi nasıl hikâyenin lütfen düşüncelerinizi yazmayı unutmayın:) oy vermeyi de 😊

 

 

Loading...
0%