@meryemturan
|
Hayatımda birkaç senedir yaşadığım sıradan günlerden biriydi. Bu sıradanlık ne zaman sıradanlaşacaktı bilmiyordum. Her günüm aynı geçiyordu, her gün aynı şeyleri yapıyordum. Bundan ne kadar çok sıkılırsam sıkılayım, yapmam gereken tek şey buydu. Yapabildiğim tek şey buydu, başka şeyler yapabilmem için yanımda olacak bir arkadaşım veya bir ailem yoktu. Bir zamanlar vardı tabii ama artık yoktu. Açıkcası iki senedir kimse yoktu hayatımda. Yapayalnız bir şekilde hayatıma devam ediyordum. Artık bu durum alışkanlık haline geldiği için bana anormal gelmiyordu, sadece sıradan ve... sıradan... Türkiye'nin en popüler ve başarılı üniversitelerinden birine yerleşmiştim, tabii burslu olarak yerleşmiştim, ailem beni hayatından sildikten sonra yanımda üniversite için kullanacağım bir miktar para vardı fakat ben bunu harcamak yerine çalışmak, hem de çok çalışmak istedim ve öyle de yaptım. İki yıl önce bursu kazanarak üniversiteye yerleştim. Üniversiteye harcayacağım para henüz bitmemişti, bunun haricinde çocukken biriktirdiğim bir miktar parada vardı. Elimde olan paralar bana kaç yıl daha yetebilirdi bilemiyordum fakat bu seneden sonra sıkışacağım belliydi. Ressamlık okuyordum ama sadece ressamlık değil tabii; piyano kursuna gidiyordum ve şirketlerin logo tasarımlarını ve proje kapaklarını tasarlamakta iyiydim, hem de çok iyiydim. Babam bana şirketin tasarım veya herhangi bir çizim projesi olduğunda önüme gerekli malzemeleri koyar ben de verilen sürede bana sunulan fikirlerle ve kendi fikirlerimide ortaya koyarak çizerdim. Babam beni bu yüzden hep severdi... Ama sadece bunu yaptığım - işine yaradığım - için severdi. Kızı olduğum için değil. ...🖌 Bugün günlerden cumartesiydi, cumartesi günleri bana hep perşembe günü gibi gelirdi sebepsizce. Yine her cumartesi günleri yaptığım gibi odama geçtim, bu sabah kahvaltı yapmak hiç istememiştim çünkü oldukça erken kalkmıştım ve çok erken saatlerde kahvaltı yapmak midemi bulandırıyordu. Odamın en büyük duvarında bulunan, uzun ve geniş pencerenin önüne kurduğum çalışma masama geçtim. Çizimlerimi hep burada yapıyordum çünkü pencerenin dışarısındaki manzara; çizim yaparken motive olmamı sağlıyordu. Manzara çok muhteşem değildi fakat bana muhteşem geliyordu. Pencereden dışarıya baktığımda gözlerime ilk çarpan şey; eski ve kullanılmayan iki büyük yalı oluyordu. İki yalının ortasında bir göl vardı. Ben bu gölün bakımını yapıyordum.Çünkü inanıyordum, gölün her iki yanında bulunan yalılar restore edilecek ve yeniden kullanıma açılacaktı ve bunu yapan, yaptıran ben olacaktım. Bu yüzden gölü hep temizliyordum. Çoğunlukla geceleri bu göletin yanına içmek için gelen insanlar oluyordu. Piknik veya herhangi bir şey yapmak yasaktı bu yüzden gece gizlice giriyorlar ve her haltı beceriyorlardı. Yiyip içtikleri her şeyi göle veya gölün kenarlarına atıyorlardı. Ben de sabah topluyordum. Evet toplamamam gerekirdi, ama topluyordum. Kötülüğün yapıldığı bu dünyada her şeye kötülük ile karşılık verseydik huzuru bulabilir miydik?Elbette bulurduk fakat kötü şeylerle bulurduk. Bir yalı ve yalı bahçesi çizimi ödevi verilmişti bir hafta önce, süresi bir aydı fakat ben şimdi başlasam gece bitmiş olurdu. Çizimde çok iyiydim çünkü. Cetvel ve gerekli kalemlerimi hazırladıktan sonra sandalyeme oturdum. Cetveli kağıdın üzerine yerleştirdiğimde telefonumun zil sesi tüm konsantrasyonumu bozdu. Elimdekileri bırakıp ayağa kalktım, yatağımın üzerindeki telefonu alarak arayanın adına baktığımda Bilinmeyen Numara yazıyordu. Üniversitedeki garip çetenin oyunu mu acaba diye düşünmedim değil. Büyük bir nefes vererek daha fazla beklemedim ve telefonu açtım. "Alo?" Diye seslendim ve çok kısa bir sessizlikten sonra karşı taraftan ses geldi. "İyi günler... Acaba... Mayıs Asel... Akkan ile mi görüşüyorum?" Adamın sesi biraz tedirgindi sanırım adımı yanlış söyleyip söylemediğini düşünüyordu. "Evet benim." Adam derin bir oh çekti benim duymadığımı zannederek fakat akciğerinde süzülen kanı duyacak kadar sesli bir nefes verişti bu yüzden duymuştum. "Ben Alkan Şirketi'nden arıyorum sizi. Şirket sahibimiz Vural Akın Alkan sizinle bir görüşme yapmak istiyor: çizimleriniz şirketimiz için bir ışık olabilir mi başlığı altında." Ağzım sonuna kadar açık bir şekilde duyduklarıma anlam veremedim. Ama buna ihtiyacım vardı, belki büyük miktarda bir para kazanabilirdim çünkü Alkanlar sadece Türkiye'nin değil 81 ülkenin en büyük ve en zengin ticaret yapısına sahip şirketlerden ilk 10'da yer alıyordu. "Elbette kabul ediyorum." "Peki Mayıs Hanım, görüşme için yarın 20:45'te Vural Bey'in şoförü İhsan Bey sizi almaya gelecek. Görüşme yapacağınız mekan kapalı bir mekan ve oldukça lüks. Bu yüzden uygun şekilde giyinin." Biraz sessizlikten sonra adam tekrar konuştu, "Onaylıyor musunuz?" Heyecandan konuşmayı unutmuştum ama hemen kendimi toparladım ve cevapladım, "Evet onaylıyorum." Telefon kapandı. Duyduklarımı tekrar idrak etmeye çalıştım, Vural Akın Alkan...
|
0% |