Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Yeni Okul Sahibi

@meryemturan

Gözlerimi açtığımda; dehşet verici bir kabustan uyanarak kurtulmuş, ve yine dehşet alarm yüzünden dehşete düşmüştüm. Yastığımın altından telefonu çıkardığımda ve elime aldığımda saat sabah altı buçuktu. Aslında çoğu zaman alarm çalmadan beş dakika önce gözlerimi açar ve alarm çalana kadar ayılmaya çalışırdım, fakat bu sabah öyle olmamıştı. Çünkü dün tüm gün okulda koşuşturmaktan çok yorulmuştum. Eve gelir gelmez de hemen kendimi yatağa atmıştım.

Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa geçerek kendime papatya çayı ve yanındaysa dün akşam, Efra'nın getirdiği patatesli ve ıspanaklı böreği hazırladım. Mutfağım çok büyük değildi, en fazla dört insan sığabilirdi ama bu sorun değildi çünkü zaten evde tek yaşıyordum.

Odamdan telefonumu alarak ağır adımlarla tekrar mutfağa ilerledim. Sandalyeyi çekerek genişce oturdum ve instagramda gezinmeye başlayarak çayımdan birkaç yudum aldım. Gönderilerde gezinirken dikkatimi çeken bir gönderi önüme çıktı.

KARŞIKAYA ÜNİVERSİTESİ

* Yeni okul sahibi ve müdürün yer aldığı fotoğraf karesi. Arka plandaysa üniversite yer alıyor.

YORUMLAR

@hafsakaygas: Aman Tanrım! Alkan şirketlerinin sahibi bizim okulu mu almış?

@sude.ozdemir: Dünya'nın en şanslı üniversitesindeyim.

@berat88tturan: Artık adını söylediğimde herkesin şaşıracağı bir üniversitedeyim.

@baranbulutxll: Yalan yalan yalan.

Zaten bu dörtlünün yorum yapmamış olduğunu görseydim şaşkınlıktan kırk gün gözlerimi kırpamazdım herhalde. Hafsa, Sude, Berat ve Baran dörtlüsünün aileleri zengin ve ticaret sahibi ailelerden geliyorlardı ve tek sahip olduklar şey olan para ile egolarından önlerini göremiyorlardı. Üniversite oldukça kazanılması zor bir üniversiteydi. Burada okuyanlar genellikle paraları ve aileleri sayesinde burada bulunabiliyorlardı.

Ben ise bu okula burs ile girmiştim. Aslında ailemin bu okula beni kaydedebilecek paraları vardı fakat o korkunç kazadan sonra annem ve babam hayatlarını kaybetmiş, miras kalan her şeyi de teyzem ve amcam kendilerine yasal olmayan bir yolla almışlardı. Ben de o mirası alabilmek için kendimi zorlamadım. Çünkü biliyordum, bana ait olan bana elbette geri gelecekti. Aslında buna sadece ben inanıyorum ama her neyse.

Telefonu masanın üzerine bırakarak çayın olduğu fincanı ve böreğin bulunduğu tabağı kaldırdım. Instagramda gezinirken çayı ve böreği bitirmiştim. Galiba annem ve babam vefat ettikten sonra ilk defa kahvaltıda çok şey yemiştim. Çay ve börek elbette klasik kahvaltılardan biliyorum hatta kahvaltı için az bir miktar fakat ben genelde her sabah sadece çay ve bir reçelli ekmek yer öyle kahvaltımı yapardım. Bu sabah ilk defa normalinden daha fazla miktarda yiyecek tüketmiştim.

Odama geçerek altıma mavi renk bol bir pantolon, üzerime de beyaz sıfır kol bir bluz geçirdim. Yüzüme güneş kremi, allık, maskara ve bordo renk ruj sürerek, askılıktan mavi kot ceketimi de üzerime geçirdim. Çalışma masamdan bilgisayarımında içinde bulunduğu bilgisayar çantamı aldım. Son olarak ise sırt çantamı alarak mutfağa yürüdüm.

BİR SÜRE SONRA

Hızlı adımlarla, yağmur damlalarının ıslattığı kaldırım taşlarında okulun yolunu tutmuştum. Buradan hiç taksi geçmediği için nemli ve hafif soğuk havada yürümek zorunda kalmıştım. Ana caddede daha yoğun taksi geçiyordu bu yüzden ana caddeye kadar yürümeliydim.

Adımlarım siyah botlarımı ıslatırken telefonumun sesi etrafta ki sesslziği bozdu. Pantolonumun arka cebinden telefonumu çıkardım, arayan kişi Efraydı. Efra benim lisenin ilk gününden beri arkadaşımdı. Hiçbir zaman kavga etmemiştik, bazen benim sinirli ve kötü ruh hallerimi bile umursamıyor ve beni alttan alıyordu.

Telefonu açtığımda ve kulağıma götürdüğümde duyduğum ilk şey çığlık sesleriydi. Olduğum yerde durarak ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Efra! Orada ne oluyor?" Cevap gelmedi.

Sadece çığlık sesleri vardı, çığlık sesleri çok fazla yankı yapıyordu bu yüzden kendi sesimi bile zor duymuştum. "Efra, ses ver!" Telefonu hoparlöre alarak kulağımdan çektim ve şarjıma baktım. Şarjım %1 kalmıştı.

"Elvin! WhatsApp'a bak!" Ve telefon kapandı. Efra'nın dediğini yaparak hemen WhatsApp'a girdim. Efra'dan bir bildirim vardı. Mesaja tıkladığımda bir konum vardı. Konum benim bulunduğum yerden araba ile yarım saat uzaklıktaydı. Eğer yürürsem bir buçuk sürerdi ve orada her ne oluyorsa ve yapmam gereken bir şey varsa bunu için geç kalabilirdim. %1 Kalan şarjıma baktığımda yüzüm endişeden titredi. Hemen bende bulunan taksi numarasını buldum ve aradım.

Sonunda taksi bulunduğum yere geldiğinde sırt çantamdan şarj aletimi çıkararak taksinin USB'sine taktım ve telefonum artık şarj oluyordu. Taksiye o kadar endişe ve stresle binmiştim ki taksici amcaya hiçbir şey söyleyememiştim. Kafamı kaldırıp amcaya baktığımda bana şaşkınlıkla bakıyordu.

"Kusura bakmayın telefonum neredeyse kapanacaktı." Utançla yüzümü yola ve daha sonra amcaya tekrar çevirdiğimde arabayı çalıştırdı. "Neyse ki taksimetreyı başlatmamıştım. Nereye gidiyoruz?"

Rahat bir nefes verdiğimde telefonuma gelen konuma yakın bir mahallenin adını taksiciye söyledim. Tam konumu söylemek istemiyordum çünkü oraya vardığımızda ve çığlık sesleri hala devam ediyorsa, taksici benden ücret bile almadan oradan toz olabilirdi.

Efra neler karıştırıyordu ve o çığlık sesleri neydi bilmiyordum fakat her ne oluyorsa iyi bir şey olmadıüı ortadaydı. Bir an önce oraya ulaşarak neler döndüğünü anlamak zorundaydım.

Yaklaşık 40 dakika sonra oraya ulaşmıştık. Telefonumu ve kabloyu çantama atarak taksiciye ücreti ödedim ve arabadan hızla indim. Telefonu tekrar çıkararak konuma baktım ve bulunduğum yerden 1 dakika uzaklıktaydı. Fakat bulunduğum yerde hep lüks apartmanlar ve marketler vardı. Konuma tekrar baktığımda üzerinde, Alkan Stüdyo yazdığını yeni farkına varmıştım. Alkan yeni okul sahibinin soyadıydı.

Efra'nın, Alkan Stüdyosu'n da ne işi vardı?

 

Loading...
0%