@meryyy.66
|
15 YIL SONRA~~ Gülce'de elindeki çiceği mezarın daha saniyeler önce ıslatılmış toprağına bıraktı ve mezar taşına yaklaştı, elini mezar taşının üstünde gezdirdi ardından yaklaşıp hafif bir öpücük bıraktı "İyi ki doğdun teyze, nur içinde uyu" sözlerini söylerken ağlamamak için direniyordu, son anda aramıza sürpriz olarak katılan bebek ablanın isteği üzerine adını 'Ulaş' koymuştuk, ona - küçük Ulaş diyoruz - küçük Ulaş elini Gülce'nin omuzuna koydu "keşke şuan da burada olsaydı, onu tanımayı çok isterdim" Savaş ise ona katılır bir şekilde "eminim oda bizimle tanışmayı isterdi" gözleri beni buldu "değil mi anne?" Ben hala ablayı düşünüyordum ama o esnada Ulaş konuştu - Büyük Ulaş - "isterdi tabi, şuan da öğrendiklerinizi size öğretmeyi çok isterdi" bunları söylerken zorluyordu kendini, farkındaydım, ağlamamak için direniyordu o esnada İlkin konuştu:
"senin annen oluyor değil mi?" Ulaş elleri ile yüzünü kapattı ve sessizce ağlamaya başladı, ortamın boğuk havasını dağıtmak ve çocukların Ulaş'ı bu halde görmesine engel olmak için konuştum "hadi gidin üstümüzü değiştirin derse geç kalacaksınız" bunu soylememle Gülce konustu "lütfen biraz daha kalalım bugün geç başlasak bir şey olmaz" ağlamaya başladı nefes nefese kalarak devam etti "bugün doğum günü anne" yanına yaklaştım, sol elim ile ellerini tuttum sağ elimle ise göz yaşlarını silip yanaklarını öptüm "siz tanımıyorsunuz ama o ağlamayı, mızmızlanmayı sevmez, onu mutlu etmek istiyor musun?" Dedim ve hemen ardından kafasını aşağı yukarı salladı "o zaman çalış, çabala, abla boş durmayı sevmez, hep çalışanı, araştıranı sever" ardından ayağa kalktım ve çocukların hepsine konuştum "TAMAM MI?" hepsi bir ağızdan bağırdı, asker gibi: "TAMAM"
Onları gaza getirmek amaçlı konuşmaya başladım "O ZAMAN DERSE" dedim ve hepsi eve koşmaya başladı, o günden sonra başka bir hocanın terkedilmiş bir köşküne yerleştik.. Çocuklar gitmişti ama birisi hala buradaydı.. Derin.. "Noldu küçüğüm? Neden gitmiyorsun?" Cevap vermemişti sadece gözlerime bakıyordu, tanrım bu bakış babamı hatırlamama sebep olmuştu, sahi senin adını anneme benzedigin için koymuştum ama senin annemle alakan yok, sen şey gibisin... Babam gibi..sana bakarken babama bakıyor gibi hissediyorum..seninle konuşurken babamla konuşuyor gibi hissediyorum..sanki..sanki babamı yetiştiriyorum.. Ulaş'a yaklaştım "git dinlen, derse kadar kendine gel" dedim, ne yüzüme baktı ne de bir şey dedi ruhsuzca arkasını dönüp gitti, onun arkasından ona bakarken gözlerim Derin'i buldu "söyle bakalım derdin ne?" Hala aynı şekilde suratıma bakıyordu "dilini mi yuttun?" Söylemem ile sırıtmaya başladı "anne..neden bir şey saklıyorsunuz gibi hissediyorum?" Hep hayrandım sivri zekasına, öngörülü olmasına "ne saklayabilirim senden?" Suratıma farklı bir ifade ile baktı "bilmem, bende onu soruyorum" dedi hala gulumsemeye devam ediyordu "neyse gideyim ben derse geç kalmak istemem" dedi ve aceleyle eve koştu. Tanrım neden bu kızla konuşurken 25 yaşında bir kadın ile konuşuyor gibi hissediyorum? .... "Anlamadığınız bir yer var mı?" Sınıftan - 6 kişiler - ses çıkmayınca Ulaş tekrar konuştu "tahtaya yazdığım soruyu çözün o halde" soruyu yazıp yerine oturdu, oturduğu anda İlkin yanına gelip soruyu gösterdi "şurada küçük bir hata var" dedi İlkin heyecanla Savaş'a seslendi - en önde o vardı - "Silgi versene" "Yok ki" dedi savaş "Nasıl yok?" Dedi İlkin şaşkınlıkla "Bizde hata olmaz prenses" dedi ve göz kırptı "Keşke beynin olsaydı, o zaman hatalarini görmezden gelirdim" dedi savaş cevap verecekken Gülce en arkadan "yakala" dedi ve İlkin'e silgisini attı İlkin sessizce teşekkür etti ve Ulaş ile soruya baktılar ... "GÜLCE, BIÇAĞIMI VER" dedi savaş, hala ayılamadığından Gülce tarafından ufak bir ceza almıştı "GEL DE AL CÜCE" Gülce'nin yanında savaş kaplumabağa gibi kalıyordu, tavşan ve kaplumbağanın yarışı gibi.. .. "Salak mısın? Ortayı hedef alacaksın" Ulaş bunu söyledikten sonra İlkin'in kafasına bir tane vurdu "ya napayım ortayı hedef alıyorum" Ulaş eli ile başını ovmaya başladı "duvarı mi hedef alıyorsun ileri zekalı" tabi İlkin haklıydı 300 metreden küçücük noktayı vurmak zordu. .. "Gidip konuşsak mı?" Ece derin nefes aldıktan sonra Derin konuştu: "Hayır yine bildiğini yapacak" dedi ve Ece'ye baktı "merak etme ona güveniyorum ve bence illa ki bir sebebi vardır" ardından karşısındaki uçsuz bucaksız manzaraya baktı "bir bildiği vardır" Ece yüzüne baktı "ona olan güvenin harika ama yaşıtlarının eglenirken burada bir asker gibi eğitim görmek.. bilmiyorum" Derin öfkeyle karışık şaşkınlık ile Ece'ye baktı "saçmalama, tama biz bunu istememiş olabiliriz, bize fikrimiz sorulmamışta olabilir ama biz birer savaşçıyız" gitgide Ece' ye yaklaşıyordu "ve kendimizi koruduktan sonra kadınlarımızı, hayvanlarımızı koruyacağız" dedi Ece bu sefer ona hak vermiş gibiydi "Haklısın, biz savaşçıyız" dedi Derin devam etti "hadi gidelim derse başlayalım" yavaş yavaş arkalarını dönüp eve doğru yürüdüler " bana çift taraflı-" Derin Ece'nin sözünü kesti "tamam öğreticem" ... "BAŞLA" diye bağırdı Ulaş, bir tarafta Ece, diğer tarafta ise İlkin vardı ikiside birbirlrine yaklaşıp birbirlerini selamladıktan sonra ilk hamleyi İlkin yapmıştı, elini Ece'nin kolunu tutmak için omuzuna atacakken Ece geri çekildi ve İlkin'in sağ elini tuttuter çevirdi ve sırtını dönmesini sağladı, İlkin sırtını döndüğü anda dizi ile İlkin'in sırtına vurdu, İlkin ise ilk başta sendelemesine rağmen hemen kendine geldi, sağ ayağı ile Ece'ye çelme taktı ve yere düşmesini sağladı, Ece yere düşünce İlkin zıpladı, amacı Ece'nin üstüne atlayıp onu nakavt etmekti tam Ece'nin üstüne dusecekken Ece sola yuvarlanmıştı, Ece'nin yuvarlanması ile İlkin boşluğa düşmüştü Ece hemen İlkin'in üstüne çöktü ve belirli bir süre yerde kalmasını sağladı tam o anda Ulaş engel oldu "hayır Ece, çok iyiydin böyle durumlarda rahip yerde daha güçlüdür çünkü bir dayanağı vardır, ayağa kalkmak üzereyken hamleni yapmalısın, şimdi baştan başlayın" dedi ve ikisi de yerden kalktı..herşey yeniden başladı ... Yıllarımız böyle böyle geçti, aynı rutin, aynı düzen her gün daha da yaklaşmış gibi hissediyorum, bu çocuklar çok şeyi degistecekler ve baştan başlayacaklar.. 21.yüzyılın rönesansı olacaklar, siz mucizesiniz çocuklar..
5 YIL SONRA ~~ "Şimdi 5'te çıksak yetişmiyor muyuz?" Dedi Ece merakla Derin'e baktı "Ece, yetişiyoruz hadi git arabayı al bekliyorum burada seni" Ece kafasıyla onayladı ve garaja doğru ilerledi, Derin o an da boğazında bir boşluk hissetti, elini boynuna attığında kolyesinin olmadığını gördü, şaşkınlıkla eliyle boynunu taramaya devam etti ama yoktu bulamıyordu.
Hemen arkasını döndü ve geçtiği yerlere tekrar tekrar baktı, sonunda soluğu kampüsün ortasında ki küçük gölette aldı , "yok, annem kızacak" o kendi kendine konuşurken arkadan bir ses yükseldi "bu sizin sanırım" Derin tedirgin bir şekilde arkasını döndü, karşısında gördüğü adam kendi yaşlarındaydı, ama yaşıtlarına göre baya cekiciydi, uzun boylu - tahmini 1.90 - uzun, dağınık, siyah saçlı, yeni yeni çıkmaya başlayan kirli sakalları, esmer bir teni vardı.. Etkilenmedi, ya da aşık olmadı, bu güzel kızim sevgiye dair duyguları yoktu, tek aşkı, tek sevgisi ailesiydi, annesiydi kardeşleriydi, ve babası yerine koyduğu Ulaş'tı. Gözleri hemen çocuğun elindeki kolyeye takıldı...evet bu kolye onundu..annesinin hediyesiydi.. "Evet bu benim kolyem" dedi ve elini çocuğun eline attı. Çocuk ise elini geriye çekti "önce ismini söylemen de bir sakınca yok bence" bu söylediği ile Derin gözlerinin içine baktı ve "neden?" Çocuk tatlı bir şekilde güldü "söylemesende bulurum ama senden duymak istiyorum" sol elini uzattı ve devam etti "Kaan, memnun oldum" Derin bir Kaan'ın eline bir de Kaan'ın suratına bakıyordu ve Ece'nin onu aradığını düşünerek sol elini uzattı "Derin, memnun oldum, şimdi kolyemi ver" Kaan elindeki kolyeyi Derin'e uzattı. Derin aceleyle teşekkür edip uzaklaştı, Ece'nin onu biraz önce ayrıldığı yerde beklediğini farketti ve hemen araca atlayıp eve doğru yola çıktılar...
~~~~ Biraz hızlı atliyorum farkındayım ama sizi sıkmak istemiyorum asil olaylara bir an önce gelmek istiyorum oy verip yorum yapmayı unutmayın❤️❤️ Yeni bölümler okunmaya göre gelecekkk bilginizeee
|
0% |