Merhabalar
Bu yazar sizin için uğraşıyor be
2 gündür tüm kitabı düzenliyorum ayrı yeten sınav haftamdayim
Ve yarın sosyal sınavım varr bilmem kaç tane padişah ezberlicemm:( hadi bölüme geçelim.
Alya
‐‐----------
"Tamam burası. Çok teşekkür ederiz ağabey kolay gelsin." Taksiciye parayı verip koşmaya başladık. Daha doğrusu ben koşuyordum. Çünkü Miray topuklu ayakkabı giymişti.
Evden çıkmadan önce anlatmaya çalıştım ama... Sanki kendisi özel bir buluşmaya gidiyor. Salak.
Taksi yolculuğu beklediğimizden yavaş geçtiği için Koşarak restorana girdik. Ve Fatmaya mesajda yazdığımız masayı aramaya başladık. Aslında her ne kadar bunu istemesem de biraz eğlenceli olabilirdi.
Ben daha 2-3 masayı kontrol etmişken Miray Koşarak bana doğru geldi. "Ben kağıtı koydum hadi çabuk bizde şuraya geçelim."
Anladığımı belli ederek başımı salladım ve Mirayın bizim için ayırdığı masaya geçtim. Kendi kendine tam görünür yeri almış bana ise sadece tuvalet manzaralı yeri vermişti.
Fatma da bizi çok bekletmeden gelmişti ve kocaman kağıdı görünce çok fazla yadırgamadan eline alıp açtı:
Merhaba Fatma
Çok uzun zamandır sana karşı duygularım var ama hemen böyle bana ulaşamazsın küçük bir oyun oynayacağız. Yarın öğleden sonra Taksim meydanına gel.
Ve unutma güller sana yolunu gösterecek. Adeta senin bana gösterdiğin gibi
Nota attığı minik bir bakış bile onu ne kadar sinirlendiğini görmeniz lazımdı. Aslında önce duygularını çok dışa vurmamıştı ama sonra resmen kıp kırmızı olmuştu.
&
Kapıyı resmen ses çıkarmayarak kapanması için yalvarıyordum. Sanki kapıda dilediğim şeyi duymuş gibi hiç ses çıkarmadan kapandı. Kapandı kapandı da bu yakalanmama engel değildi.
Çünkü tam o sırada Zübeyde Hanım elinde mantı tabağıyla içeriye gidiyordu. "Ellerini yıkada sofraya gel hadi."
Tepki vermeden çantamı ve montumu askıya asdım.
Sonra söyleneni yapmak için lavaboya gittim. Suyu açınca elimi çarpan ılımlı hisle tam orada uyuyup kalabilirdim. Ama çok uzatırsam olacakları düşününce hızlıca suyu kapattım.
Ellerimide durulayınca. İçeriye doğru yola koyuldum.
"Söyle canım hangimizin ki daha iyi?"
"İkinizin ki de çok güzel olmuş canım seçim yapamıyorum."
Sarp beyin girdiği çıkmaza bakınca yüzümde ister istemez bir tebessüm oluştu. Ama çok sürmedi çünkü aynısı benim de başıma gelecekti galiba.
"Nesini seçemedin oğlum görüyor musun 40 yıllık annenin mantısını sevmedin mi şimdi?"
"Hayır anne ben öyle bir sey demedim!"
"Ben anlarım biliyorum. Alıştırmıslar seni bu kötü pis mantılara bunu görünce dengen şaştı tabi."
"Hop sen dur orda bir sen benim mantıma kötü diyemezsin sen önce kendininki ne bak. Bir kaşığa bir tane zor geliyor!"
Bu ufak atışmayı biraz olsun rahatlatmak için hemen konuşmaya başladım:
"Bende bir tadayım şu mantıyı."
"Oyy kuzum getir bakayım tabağını. Hoppa. Afiyet bal şeker lop lop et olsun."
Zübeyde hanımın söylediği sözleri Serpil hanım duyunca:
"Gotor bokoyom toboğono. Boşver onu kızım sen getir ben sana bundan koyayım."
Adeta birbirlerine düşman gibiydiler.
&
Yemek çokta keyifli geçmemişti. Bende hızlıca yedim ve Anneminkinin daha guzel olduğunu söyleyip odama çıktım.
"Gel." Başımı bilgisayardan kaldırıp kapıya çevirdim.
"Efendim istediğiniz atıştırmalıkları getirdim."
"Çok teşekkür ederim şuraya koyabilirsiniz."
Görevlilerden bir tanesi odaya 5 torba atıştırmalıklarla girmişti. Bu kadar atıştırmalık alma sebebim Mirayın bize gelmesiydi.
Bende her şeyi hazırlamıştım tek eksiğim Miraydı.
(5 dakika sonra. YAZARIN ANLATIMIYLA)
Miray son olarak ayakkabılarını giyerek evden ayrılacaktı. O sırada aklında yanan ampülle duraksadı. Uray'ı da çağıracaktı.
Ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Şöyle mırıldandı kendi kendine." Sen bununda bir çaresini bulursun Miray. Güveniyorum sana."
Ve düsünmeye başladı...
Ne yapacaktı nasıl getirecekti Uray'ı ayrıca getirse bile bunun nasıl sonuçları olacaktı?
Sonnnn
Nasılsınızz
Çok uzun zamandır bölüm atamıyorum maleseff.
Ama ara tatile girdik ve artik daha aktif atacağim iyi günlerrr💚