Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2Bölüm🪐

@metoooob

Yazardan

----------------

 

Alya sabah yatakta kıvranırken. Evin sahibi Sarp Bey, kahvaltı hazırlartıyordu. "Hadi kızım uyanmadan hazır olsun." Diyerek odadan ayrıldı ve evin girişinden sonraki 4. Odaya girdi.

 

Odanın içinde minik bir yatak arabalı bir halı ve bir sürü raflar vardı. Rafların içinde minik arabalar vardı. Sarp Bey yatağa doğru ilerleyerek;Oğlum hadi uyan artık. Kahvaltı neredeyse hazır." Sevgi dolu gülümsemesiyle oğluna bakıyordu.

 

Cengiz gözlerini oluşturmak için minik yumruklarını havaya kaldırdı." Tamam papa." Cengiz 4 yaşında tatlı mı tatlı bir çocuktu.

 

Bu sırada Sibel Hanım, kızı için mutfakta yemek hazırlamakla meşguldü. Evet evin aşçıları vardı ama Sibel hanım kızı için kendisi hazırlamak istemiş ve mutfağa girmişti.

 

"Sibel hanım masa hazırlandı." Hizmetçisi nin sesiyle başını masadan kaldıran Sibel hanım, " Teşekkür ederim Ebru, sizde kendinize bir masa hazırlayabilirsiniz." Dedi ve omletini ve patatesli yumurtayı alıp sofraya doğru ilerledi.

  

 

Alya 

---------

 

Gözlerimi yavaşça araladım. Ve hayla aynı evde olduğumu fark ettim. Sıkıntılı bir nefes verirken aniden kapı açıldı ve içeriye 4 - 5 yaşlarında bir çocuk girdi.

 

"Aplaaaaa" çocuk bacağıma sarılınca ne olduğunu anlamadan şaşkın gözlerle etrafa bakıyordumki. Bir adamın sesi duyuldu;

 

"Cengiz! ben sana ablanı rahatsız etme demedimmi?" Ablanmı ne oluyor burda. Ablamı? Yoksa bu evin sahibi benim babammıydı. Ne hayır olamaz. Ben yıllarca o evde kaldım o insanlarla büyüdüm ama şimdi bi çocuk çıkmış bana apla diyor. Abla bile diyemiyor ya.

 

Adamın odaya gireceğini tahmin ederek başıma hemen bir şal aldım. Çocuk yani Cengiz bacağımdan ayrılmıştı.

 

Adam yine tok bir sesle;" Cengiz, Alya kahvaltı hazır." Dedi ama benim kahvaltı yapacak halim yoktu. " Apla hadi ineyim." Dedi Cengiz heyecanlı bir sesle. Çok tatlı bir çocuktu. Ona doğru eğilip "sen in canım ben yemek istemiyorum." dedim

 

Gülüşü soldu. Ben ne demiştim şimdi? Onu daha çok böyle görmeye dayanamayarak "Tamam tamam sen in bende üstümü değişip geliyorum" Deyince mutlulukla seke seke aşağıya indi.

 

Üstümü değiştirip parlak merdivenlere doğru ilerledim. Oturma odasına geçtiğimde. Masada; Cengiz bir adam ve kadın vardı. Neden bilemiyorum ama onları görünce içimde bir mutluluk uyandı.

 

"Günaydınlar kızım, rahat uyudun mu?" Adam tok bir sesle bana seslenirken başımı yavaşça ona doğru çevirdim.

 

"Sizlerede günaydın ama neden bana kızım diyerke hitap ettiginiz ve neden burada olduğumu bilmek isterim." Adam hafifçe gülümsedi. Ve söze girdi...

 

"Evet bende tam olarak bu soruyu bekliyordum. Sen aslında bizim kızımızın sın doğum sırasındaki hemşire seni kaçırmış... Ve bize senin öldüğünden bahsetti. Ama gerçek yıllar sonra tam olarak 2 hafta önce ortaya çıktı. Hemşire seni kaçırıp kendi çocuğu gibi büyütmüş. Yanılmıyorsam yıllarca beraber yaşadığın kadın ve Adam senin gerçek anne ve baban değildi." Sözlerini bitirdikten sonra derin bir sıkıntılı bir nefes verdi.

 

Duyduklarım karşısında şok geçirdim. Ne yapacağımı bilemeden sofradan kalkıp. O odaya doğru yürümeye başladım. Hemen odadaki banyoya girip soğuk suyu avuçlarıma doldurarak yüzüme vurmaya başladım. Pembe ve şık havluyu alıp yüzümü kuruladım.

 

Yani O kadın beni kaçırmış miydi? Onca sene bana bu lanet hayatı yaşamaktan alıkoymuştu. Bu şaşalı hayattan mahrum kalmıştım cidden o kadar işkence tecavüz hepsi sadede onun yüzündenmi olmuştu.

 

Ben çocukken hep öbür çocuklara özenerek büyümüştüm. Hep onlar gibi mutlu bir aileye sahip olamk istemiştim. 10 yaşımda zorla kapatılmıştım. 5 yaşıma gelince şiddet görmeye başlamış.

 

Her yerimde morluklar çıkmıştı. Ama ben bu morlukları oyun yapardım. Hiç bir zaman boya kalemim olmamıştı. Bende o morlukları eğleniyordum. Onları minik gemilere bebeklere oyuncaklara benzeterek vakit geçirmeye çalışıyordum.

 

Bunları düşününce gözlerim daha çok doldu. Ağladığımı yüzümden düşen bir damla ile fark ettim. Gözüm odadaki kulaklığı takıldı hemen gidip onu aldım. Telefona bağlayıp dinlemeye başladım...

 

İçimde bir şey kanıyor

Keskin bir vedanın yarası sızlıyor...

Yüzümde bir şey soluyor...

Aynı değil umudun rengi kayboluyor

 

Kalbimde bir yerde bir orman yanıyor

Bıraktığın şarkılar sahipsiz susuyor

Şiirler hep dargın dualar şifasız

Ömrüm mıhlanmıs bir cümle

 

Kül olur kalbindeki zamanla

Yana yana yana yana...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bittiiiiiiii ^_^

 

Evet yazarken bende ağladım

Sizce nasıl olmuş

 

Alya ?

 

Şarkı : Cem Adrian & Mark Eliyahu ~ KÜL~

 

DİĞER BOLUMLERDE GORUSMEK UZERE

 

 

Loading...
0%