
"İtşimleg itkav emçeg etekerah niçi telada."
Griye boyalı duvarda, yükselmekte olan güneşin parlak ışıklarının vurmasıyla beliren dümdüz bir silüet. Düşünceli bir adamın yansıması ; sorgulayan, gerçekleri isteyen...
Duvardaki karartıdan bile belli oluyor olaylara açıklık getirme arzusu. Yalanlara uydurulacak kılıflara göz yummama refleksi. Chester Osmond'ın hırsı.
Chester elindeki kulplu bardağından kahvesini yudumlarken güneşin doğuşunu evindeki balkon camından izliyordu. Normalde her sabah ayılmak için yaptığı kahvesi bu aralar sadece alışkanlık olarak geziyordu elinde. Uyku kavramı Chester'ın zihninden tamamen silinmişti o günden beri. Saklı olduğunu anladığı tüm sırları açığa çıkarması gerektiğini fark ettiğinden beri.
Şirketten kovulmasının ardından yaklaşık olarak iki hafta geçmiş olmasına rağmen söylenenler ve peşini bırakmayan soruları hala dün gibi aklındaydı. "Bahsedilen makineler neydi? Yalanlar neydi? Belki de gerçek olan bir taraf yoktu. Hiç olmamıştı."
Camdan ayrılıp çalışma masasına doğru yürüdü adam. Bir sürü kitap masanın üstüne yığılmış ama hiçbiri rehberlik edememişti beynindeki sorgu duvarına. Fizik, felsefe, uzay bilimi...Eline ulaşan her kaynağı incelemişti. Fakat daha ne aradığını bilmeyen bir kişinin anahtarı nerede olabilirdi ki?
O sırada bir süredir beklediği kapının zil sesini duyunca masadaki dağınıklığa dokunamadan oraya ilerledi. Vivian gelmiş olmalıydı .Kendini kapattığı bu iki haftalık süreçte Vivian da dahil olmak üzere kimseyle iletişime geçmemiş ancak içinde tuttuklarının patlamasına ramak kalmış olmasıyla beraber en sonunda ona haber vermeye karar vermişti.
Ona güvenebileceğini iyi biliyordu. Vivian ile senelerdir beraber çalışıyorlardı. Şirket olayında da kendi parmağının olmadığını çoktan anlamış olmalıydı. Ama tabii bu bağlılığını onun ağzından da duymalıydı Chester. Bu yüzden Chester'ın şirketin sakladıkları gizemleri anladığını bilen müdürünün Vivian'ı takip ettirme ihtimaline karşı genç adamı sabahın köründe evine çağırmıştı. Günlerdir patronundan haber bekleyen Vivian da bunu ikiletmeden kabul etmişti.
Chester kapıyı yavaşça açınca karşısında takım elbisesi ve özenle jölelenmiş saçlarıyla Vivian görüldü. Bu gizli buluşmadan sonra şirkete gideceği çok belliydi.
"Merhaba efendim. Nasılsınız?
"İyi sayılır Vivian." Ki bu bir yalandı. "Gel içeri." diyerek nazikçe eliyle koridoru işaret etti.
Vivian da böylece şehir hayatından uzak, huzurlu bir gölün kenarına inşaat edilmiş müstakil evin içine adımını attı. Ev tamamen gri ve siyah tonlarıyla özenle düzenlenmişti ve yerleştirilmiş her bir parça modernliği simgeliyordu adeta. Duvara montelenmiş demir kitaplıktaki boşluklar masadaki kargaşayı açıklasa da ikisinin de sorularına cevap olamamışlardı.
"Efendim, günlerdir size ulaşmaya çalışıyorum. Her yolu denedim ama bir türlü dönüş gelmedi sizden. Size kurulan komployla benim de bir ilgimin olduğunu düşünmenizden korktum." Chester Vivian'a yaşanan olaylarla ilgili hiçbir şey anlatmamış olmasına rağmen Vivian Chester'a yapılanları anlamakta geç kalmamıştı.
"Merak etme. Senin öyle bir şey yapmayacağını biliyorum. Sadece düşünmeye ihtiyacım vardı." Masadaki kitap yığınına göz attı. Sonra kafasını tekrar Vivian'a çevirdi. "Bilmediğin bazı şeyler var. Onlar anlamasın diye en azından bir süre bunu sana söylemeyecektim ama zaten iş işten geçti. Söyleyeceklerimin senden çıkmayacağına eminim." Vivian hızla başını salladı. " O yüzden bildiğim her şeyi sana anlatacağım.
Uzun bir anlatım, şaşkın bir surat ve meraklı sorulardan sonra Chester zihnini boşaltmanın etkisiyle rahatlamıştı. Vivian'a olayları idrak etmesi için bir süre tanıdı.
"E-efendim, ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Ben-"
Bir an duraksadı. Sanki nefesini saatlerdir tutuyormuş gibi içine çekti. Sonra da elleri önünde ne yapacağını bilemez bir şekilde açık kalırken hepsini geri verdi. " Bunlar neyin peşindeler efendim?"
"İlk öğrendiğimde de kuşkularım peşimi bırakmamıştı ama basit bir şirket problemi olabilme ihtimali ağır basmıştı. Fakat bu söylenenlere kulak misafiri olmam dahi beni silmelerine yetti. Tabii benim de hatam var. Hiç profesyonelce davranmadım bu konuda. Bir şeylerin ters gittiğini bildiğimi hemen belli ettim. Öyle olmasaydı şu an hâlâ içeriden bilgi alma şansım olabilirdi." Sonra da kendini onaylamadığını belli eden bir ifadeyle başını iki yana salladı. "Benim kapıda olanları duyduğumu gören birileri olmadığına da eminim .Bu da demek oluyor ki konusu geçen makineler, yalanlar ya da yüzey dışı tüm gerçekler akıl almaz bir emniyetle korunuyor. Korunuyor olmalı."
Odanın ortasında dört dönen Vivian hala Chester tarafından iletilenleri değerlendirmekle uğraşıyordu.
"Vivian, sana karşı dürüst olacağım. Az önce de ifade ettiğim gibi ben bu olayın basit bir karışıklık olduğuna inanmıyorum. Çok farklı dolaplar dönüyor. Buna eminim ve ben her şeyin farkına varmışken elim kolum bağlı oturmayacağım .Bunu yapamam." Vivian sonunda olduğu yerde durabilmiş, patronundan göz temasından kaçınmasına rağmen kulaklarıyla dikkat kesilmişti. "Ben bu yolculukta yalnız ilerlemek istemiyorum. O kadar güçlü değilim. Hiçbir insan asılsızlıkların karşısında sükunetli duramaz zaten. Seni zorlamak istemiyorum. Ailene bakman gerektiğinden dolayı Satim şirketinin senin karşına nasıl zorluklar sonrası bir fırsat olarak çıktığını da iyi hatırlıyorum .Ancak benim senden yapmanı istediğim şey bu iyi imkanları elle tutmanın tam tersi. Anlıyorsun değil mi?"
Vivian her şeyi anlıyordu. Chester'ı meşgul edenleri, zihninde koşuşturanları, onu bu kanaatlerle boğuşurken hala dümdüz duruşunu sürdürmesini sağlayan gücünü, her şeyini. İki insan arasındaki bağlılık kolay oluşmuyordu ve Vivian bu ipi ne pahasına olursa olsun koparmamaya kararlıydı. Sonunda başını gururla kaldırdı.
"Efendim, genç yaşımdan beri sizin yanınızdayım .Her derdinize ortak oldum. Siz de benim her sıkıntımda hemen yanımda bittiniz .Kişiliğim, şu an olduğum birey sizin sayenizde şekillendi. Hâlâ bana duruş bozukluğum yüzünden kızdığınız o günleri-" Ki bu kesinlikle Chester için en önemlisiydi. " ya da yapılan haksızlığı size bildirmediğimde çektiğiniz nutuğu hatırlıyorum. Ben bunları mahvedemem. Takındığınız her tutumun bir nedeni var, biliyorum. Bu yüzden sizi bu serüvende yalnız bırakmamaya kararlıyım. Yara alsak da, ayaklansak da."
Chester'ın suratında nadiren ortaya çıkan bir kıvrım belirdi. Gururlu bir sırıtma. Edindiği sadık dosta karşı minnet belirtisi.
Elini Vivian'ın omzuna koyup destek verircesine sıktı. "Arkamda olacağını biliyordum." Vivian'ın minnet dolu baş sallamasının arasında da eklemeden duramadı. "Ama hala duruş bozukluğun var."
İnsanın ne çok ihtiyacı vardı onu sürekli koruyan ailesine. Kendinden daha çok itimat edebileceği dostlarına. Hatta tüm umulmadık tavırlarıyla hayat hikayelerini değiştirecek düşmanlarına. Gelecekte belli olacak mıydı bunların değeri herkes için?

- VIVIAN LIN
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |