@meylscherry
|
"GEÇMİŞTEN BİR KESİT" "Geçmişini unutamayan bugünde var olamaz." Ayaz derin nefes alarak uzandığı yattaktan kalktı. Sevdiği kadını kaybettikten sonra bir daha asla düzgün bir uyku çekememişti. Saat sabah beşdi. Duşa ilerledi sessizce soğuk duşun altına girdiğinde kendine gelmeyi planlıyordu ama gelemedi her duşa girdiğinde kanlar içinde bir asfalt ve onu asla affetmeyeceğini söyleyen hayatında değer verdiği tek kişi beliriyordu. Hızlıca çıktı duştan sevdiği kadının mezarına tek gitmek istiyordu. Sürekli ona takılan babasının yeğeniyle değil. Sevdiği kadının onu yanlış anlamasından çok korkuyordu başka bir kadınla gitmek ona ihanet etmiş gibi hissettiriyordu ama o sadece Gece'sini seviyordu. Gözleri komidinin üstündeki ilaçlara takıldı onları kullanmayı red ediyordu çünkü sevdiği kadını ancak ilaç kullanmadan görebiliyordu. Siyah bir pantolon siyah bir kazak giydi. Üstüne uzun siyah bir kaban geçirip, uzun zaman sonra telefonunu eline alıp takvime baktı. Acıyla yandı boğazı bugün 22 şubat'dı. Doğdu gün onun yüzünden ölmüştü sevdiği kadın. Hızlıca internette girip açık bir pastahane aradı hepsi sabah dokuzda açılıyordu. Derin bir nefes alıp cüzdanını aldı odadan çıkıp alt kata indi. Merdivenlerden indiğinde koltukta yatan Ezgi'ye yüzünü buruşturarak baktı. Bu evi hayatını adadığı kadınla yaşamak için yaptırmıştı. Ona takıntısı olan bir ruh hastası için değil. Ezgi'nin ona olan ilgisi zerre umrunda değildi. Mutfağa ilerleyip pasta malzemesi var mı diye baktı. Pasta keki dışında herşey vardı. Malzemeleri bir yere toplayıp paltosunu geri giydi. Anahtarlarını da alıp evden çıktı yakınlarda 7/24 bir market vardı. Derin bir nefes aldı sevdiği kadının doğum gününü her sene onun göremeyeceğini bilse dahi böyle kutlardı. Saat 00.00 oldu mu mektup yazar onunla olan fotoğraflarına bakıp kendinden nefret ederdi. Pastayı büyük yaptırırdı sonra götürüp yetimhanede ki çocuklara verirdi bu beş senedir böyleydi. Ama bu sefer erken kutlamak istemişti. Pastayı kendi yapıcağı için küçük olacaktı ama sabah ilk işi yetimhaneye de pasta göndermekti. Malzemeleri alıp evin yolunu tuttu eğer herşeyi berbat ettmeseydi sevdiği kadın uyurken ona bu süprizi yapabilirdi... Eve sessizce girdiğinde Ezgi çoktan uyanmış koltukta oturuyordu. Ayaz'ı görünce burukça gülümseyip eline baktı,"Neden vazgeçmiyorsun Ayaz neden hep kendini üzmek zorundasın! o öldü senin yüzünden ona süpriz yapman onu hayatta geri getirmeyecekki anla artık şunu tamam mı sok kafana o artık hayatta geri dönemez!" Ezgi'nin sözleriyle sinirden kasıldı bu konuşmayı beş yıl boyunca hiç usanmadan dile getiriyordu. "O hayatta veya değil Ezgi ben hep onu sevdim hepte onu seveceğim tamam mı asıl sen sok bunu kafana ve kes sesini sıkıldım benden umutlanmandan benim hayattımda tek bir kadın var ve bu böyle kalacak. Ben hayattımı onunla olan anılarımızı yaşatmak için nefes alıyorum yoksa çoktan sıkmıştım kafama intihar etmememin senle bir alâkası yok eğer ona olan sözüm olmasaydı o hastanaden üç değil dört ölü çıkacaktı. Bak kes benden umudunu tamam mı git hayatına bak çünkü bu dünyada tek sen ve sevdiğim kadının mezarı kalsa ben o soğuk mermer taşına bile razı kalırım." Ayaz aldığı malzemlerle hışımla mutfağa girdi sakin olması gerekiyordu yoksa elinden bir kaza çıkıcaktı bundan korkuyordu. Anlını ovaladı sakinleşemeyi bekledi sakinleştikten sonra pastayı yapmaya başladı . Ezgi geldi mutfağa.Ayaz'a baktı ardından derin nefes alıp,"özür dilerim yaptığım yanlıştı bunu düzltmem için lütfen pastayı yapmana yardım etmeme izin ver lütfen." "Elini yıka ve ordaki önlüğü tak." Hızlıca Ezgi, Ayaz'ın dediklerini yapttı. Yavaş yavaş meyveleri yıkayıp dilimlemeye başladı. Elindeki muzu doğruyacağı zaman Ayaz obu durdurdu,"Muz sevmez pastanın içinde." Onu dinlemeden doğramaya devam etti,"Duymuyor musun muz sevmez dedim değil mi?" Oflayıp yanındaki adama döndü," Mezardan çıkıp tadına bakamayacağına göre Ayaz bir sakıncası yok pastayı nasılsa sen yiyeceksin, sen muz seversin." Yine aynısını yapmıştı Ayaz bu defa ona bakmadan dilimlenmiş şeftaliyle kiviyi dizmeye başladı iki katlı bir pasta olmuştu. Üstüne çikolatalı krem şantiyi döküp düzeltmişti. Ayaz,dolaba ilerledi geçen ona gelen pastanın kabını alıp tezgaha koymuştu. Pastayı yerleştirdiğinde acı bir çığlıkla kaşlarını çattı. Gözleri arkasında ki kadına kaydığında parmağı kesilmiş bir şekilde bağırıyordu. Peçete alıp hızlıca onun yanına geçti. Ezgi, dikkat çekmek için parmağını hafif kesmek istemişti ama şuan parmağı komple kesilmişti. Ayaz telefonunu çıkarıp kapıdaki bir korumayı aradı,"Serdar" "Buyur abi?" "Kamil orda mı?" Kamil genç bir doktordu Arslan onu sağlık sorunları için tutmuştu. Ezgi'nin hükümet tarafından arandığı için böyle bir çözüm bulmuştu. Aradan geçen beş dakika sonunda Kamil gelmiş dikiş atmaya başlamıştı. Derin bir iç çekti başı çatlıyordu kimseyle uğraşabilecek halde değildi. Az önce kutuya koyduğu pastayı aldı. Sesiz adımlarla üst katta ilerledi. Odaya girip kapıyı kapattığında yatağının altına kimse okumasın diye sakladığı Gece'nin günlüğü vardı. Uzanıp onu aldı günlüğü hiçbir zaman okumamıştı. Ve okumayacaktı kararı kesindi. İçinden onunla çektiği fotoğrafları aldı kendini görmeye tahamül edemiyordu o resimlerde ama yanında ki kadının ona olan bakşlarını gördükçe kendini o fotoğraftan yırtmak istememişti. Kabanının cebine fotoğrafları koyup ayağa kalktı. Üsütne beyaz bir gömlek giyip tekrar kabanını üstüne geçirdi. Telefonunu alıp saate baktı saat 7.00 olmuştu. Çiçekçiler çoktan açılmıştır diye düşünerek pastayı alıp kapıya yöneldi. Merdivenlerden indiğinde ona sinirle bakan babasını görmeyi beklemiyordu. Sert bakışları oğlunun üstünde dolanıp bağırdı,"Ben sana bu kızı emanet etmedim mi lan! Ne boka yarıyorsun lan sen!" Duyduğu sözlerden sonra sinirle Ayaz'a doğru ilerledi elindeki pastayı çekip yere fırlattı Ayaz ağzına dolan tüm küfürleri sesizce söylemekle yetindi saatlerdir emekle yaptığı pasta çöp olmuştu babasının ağır sözleri ona dokunmuş olmalı ki sertçe kartonu kaldırıp babasına baktı,"LAN MADEM O KADAR DEĞERLİ SENİN İÇİN NEDEN YANINA ALMADIN ŞUNU MAL MISIN SEN BİR KATİLİN EVİNE YİĞENİNİ BIRAKIYORSUN GERİZEKALI MISIN CEVAP VERSENE!" Ayaz sinirle babasının üstüne yürüdü ne olursa olsun ona olan siniri geçmeyecekti. Saatlerdir emekle yaptığı pastayı yere atan adamı öldürmeden pek rahat edemeyecekti. Babası bunu fark ettmişti şuan gözü o kadar karaydı ki herşeyi yapabilirdi. Bu yüzden onun zayıf yönünü yüzüne vurmaya karar verdi. Bu hayatta tek zayıf konusu sevdiği kadın ve annesinin ölümüydü. "AYAZ! SEN BİR KATİLSİN HEM ANNENİN HEM EVLENECEĞİN KADININ KATİLİ KABULLEN ARTIK BUNU TAMAM MI HERŞEYİN SUÇLUSUNU BAŞKALARI OLARAK GÖRMEYİ BIRAK TAMAM MI KATİLSİN!" Başına giren ağrıyla merdivenlere çöktü katil değildi o katil değilidi olamazdı olmamalıydı değil mi? Hışımla tekrar kalktı bu sefer cevap vermek yerine kapıya doğru ilerledi. Şuan bu evi içindekilerle patlatmak istiyordu. Hızlı adımlarla bir pastahane bulma çabasına girdi. Doğum günleri pastayla kutlanır değil mi? En sonunda yakınlarda bir pastahane bulmuştu. İçeri girip bir pasta alıp saniyeler içinde çıkmıştı. Hemen çaprazda bir çocuk parkı gördüğünde duraksadı. O istemesede ayakları onu banka oturtmuştu. Cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. Boğazında oluşan yumru ne kadar yutkunsada geçmiyordu. Park bomboştu. Tek bir yer dışında salıncak Gece tam karşısında oturmuş bundan bir kaç yıl önceki gibi salıncakta salanıyordu gülümseyerek Ayaz hayal gördüğünün farkındaydı ama yine de kalkmadı onu izledi bir süre aklına akın eden anıya izin verdi. Ne çok özlemişti onu sakarlıklarını,sürekli hasta olmasını,kitap okuduğu zaman hayattan kopan o kadını ne olursa tüm kusurlarıyla onu seven kadını... Uzun bir süre oturdu ayağa kalkarsa onun gideceğini biliyordu. Dudaklarını kıpırdattı sessizce,"Seni çok özledim çiçeğim." Diye mırıldandı usulca. Sonra kafasını hiç çekmeden bir sigara daha yaktı. Ona gülümseyen kadının anında yüzü düştü eline baktı Ayaz onu üzdüğünün farkındalığıyla sigarayı yere attıp ayağıyla söndürdü. Eski gülümsemeyi görmek onu memnun etmişti. Saat ne zaman geçmişti bilmiyordu ama parka yavaş yavaş çocuk gelmeye başlamıştı Ayaz kafasını çevirip onlara bakıp geri döndüğünde sinirle dişlerini birbirine geçirmişti. Gece çoktan gitmişti. Parmaklarını gözlerine bastırıp göz yaşlarını sildi. Omuzunda bir el hissetmesiyle irkilip döndüğünde tüm yüz hatları kasılmıştı. Kaşlarını çatıp bakmaya devam ettiğinde en sonunda ayağa kalktı. Onunla en son Gece'nin cenazesinde karşılaşmıştı. Gece'nin doğum günü için gelmiş olmalıydı yoksa burda olmasının başka açıklaması olamazdı. Çiçekçiye girdiğinde Gece'nin en sevdiği kiraz çiçeğini ve papatyaları alıp çıkmıştı. Mezarlığın kapısına geldiğinde duraksadı. Onu buraya kadar takip eden adama sinirle döndü,"Ne var Tolga ne istiyorsun. Bari bugün beni yalnız bıraksaydınız anasını satayım bir yalnız kalamadım!?" "Beni dinlemeni istiyorum." Ayaz'ın kaşları çatıldı ne saçmalayacak diye düşünmeye başladı. Sonra derin nefes alıp arkasını döndü mezarlığın ağır demir kapısını iteleyip Tolga'ya bakmadan konuştu,"İçerde konuşmamızın bir sakıncası yoktur diye düşünüyorum." Sonra ona dönüp,"Konuştuktan sonra defolup gidiceksin tamam mı yalnız kalmak istiyorum." Tolga alayla gülüp ona baktı,"Söyleyeceğim şeylerden sonra burda kalıcağını pek sanmıyorum ama bakalım." Ayaz anlam veremeyerek ilerledi biraz sonra tanıdık bir isimle yere çöktü. Çiçekleri mezarın üstüne özenle bırakıp sessizce mırıldandı,"Senin kadar güzel olmayan çiçeklerle geldim, çiçeğim. Keşke doğum gününü beraber kutlayabilseydik bunu çok isterdim." Tolga derin bir nefes alıp onun gibi yere çöktü . Elini onun omuzuna koyup kulağına doğru,"Sana onun yaşadığını söyleseydim", diye mırıldandığında Ayaz kalp atışlarından dolayı cevap verememişti. "N-ne saçmalıyorsun Tolga yine sen Allah aşkına!" Tolga elini cebine attıp bir deste fotoğraf çıkardı ve Ayaz'a uzattı. Ayaz, fotoğrafları alıp hızlıca bakarken, Tolga ayağa kalkıp,"Sevdiğin kadın yaşıyor Ayaz İzgiç ve sana ihtiyacı var ona yardım edecek misin?" BÖLÜM SONU Evet bu bölüm geçmişten bir kesit okuduk çünkü bunu merak eden çok kişi vardı Ayaz'ın Mina'nın yaşadığını nasıl öğrendiği hakkında o kadar soru sorulmuştu ki yazmazsam olmazdı diye düşündüm baya uzun yazacaktım aslında ama yazrken atmosferden çok bunaldım ben yaşıyorumuş gibi hissettim. Ay neyse bir diğer unsur ise ezginin ayaza olan takın tısıydı fark ettiyseniz bu biraz takıntılı bir durum bu kitapta kimse normal değil malesef o yüzden buna dikat etmek lazım ;) ayh spoide verdim tamamdır şimdi hesapları bırakıp gitmeden önce sonraki bölümü Ayaz'ın ağzından okuyacağımızı söylemek isterim :) Şimdi sıra hesaplarda: @meylscherry @watty.prensesiyim Kefensizruhlaroffical |
0% |