Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@meylscherry

Bu arada Instagramdaki soru cevaplara katılmayanlar çok şey kaybeder benden söylemesi gece yarısı yaptığımız soru/cevaplarda spoi veriyorum ama sabah olmadan siliyorum😬 hesaplarım:Watty.prensesiyim bu hesap kitap kapağı, afiş tasarımı hesabım okul olmayan günlerde herkese ücretsiz tasarım yapıyorum🎧

Meylscherry, bu hesabım ise kitaplarım hakkında video, soru/cevap yaptığım hesabım

Bu bölüm biraz 2019 watty kurgularını andırdı bana🥲🥲🥲 Neyse bu 1 haftada 2 bölüm gelme işi değişebilir elimde 15 taslak kaldı sezon finali 20. Bölüm daha 3 bölüm watpad'de kalıp kayboldu tekrar yazacağım😔

Günde 1 bölüm gelebilir eğer taslakları alırsam

🍬

Telefonun titreme sesiyle oflayarak yorganı kafama kadar çektim hiç kalkasım yoktu.

 

"Sözde erken yatıp erken kalkacaktı eşek sıpası hâlâ kalkmadı."

 

"Sarp enişte bence her zamanki gibi kaldıralım uykucu ördeği."

 

 

"Haklısın galiba kızım...Asker hazır ol!"

 

 

Babamın gür ve otoriter sesiyle hızla yorganı atıp ayakta hazır ol pozisyonunu almıştım.

 

 

Yarı açık yarı kapalı gözlerle gözlüğümü takıp etrafa baktığımda sabır dilercesine ofladım.

 

Babam, Şebnem, İlayda, Mert ve Kayra hepsi odamdaki koltukta oturmuş gülerek bana bakıyorlardı.

 

"Çok kötüsünüz!"

 

Kollarımı birbirine bağlayıp yatağıma geri oturdum.

 

"Kalkmıyorsun kızım ne yapalım sabah sabah hepimiz okula geç kalacaktık senin yüzünden."

 

Babam hepimizi birden bırakacaktı demek ki, tıpkı küçüklüğümüzdeki gibi.

 

Moralim anında düzelirken ayağa geri kalktım, "İyi hadi siz çıkın bende üstümü değiştirip geliyorum."

 

 

Birer birer onaylayıp odadan çıktıklarında kapıyı arkalarından kapattıp gülümsedim.

 

Eski günlerdeki gibi huzurlu hissediyordum sanki çocukluğuma dönmüşümde o sevdiğim günleri tekrar yaşıyordum.

 

 

Küçüklükten beri babam beni ve arkadaşlarımı asla ayırmazdı zamanla ailelerimiz kaynaştı böylece çok güzel bir aile olmuştuk.

 

Dolaptan siyah okul eteğimi giyip üstüne beyaz okul gömleğimi giydim.

 

Yavaş yavaş yaz geliyordu artık, Mayısın on ikisindeydik.

 

 

Ve İzmir'de hava gereğinden yine fazla sıcaktı.

 

 

O yüzden gömlekten vazgeçip herhangi uzun kolu bebek mavisi bir tişört geçirdim üzerime.

 

 

Ardından kumral rengi saçlarımı her iki yana alıp taradım ve sırtımdan geriye doğru attım.

 

 

Kısa bir babet çorap giyip üzerine siyah spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip, hızla ders programımı hazırladım.

 

Evet kesinlikle hemen hazırım....

 

Kulaklığımı boynuma takıp telefonumu da alıp sonunda odadan çıktım.

 

Salona geçtiğimde herkes bıkkın bir şekilde bana bakıyordu.

 

"Yarım saat içinde hazırlanman çok makbule geçti..."

 

Mert'in yaşlı gibi konuşmasına karşılık kollarımı kavuşturup kapıya yöneldim.

 

"Kızım senin okul forman yok mu neden tişört giydin?"

 

"Hava sıcak çünkü baba İzmir'de şu havada gömlek giyilir mi sence?"

 

Apartmanın merdivenlerinden inmiş arabaya binip giderken, Mert sürekli beni korkutuyordu bende onu babama şikayet ediyordum.

 

Babamda yalandan ona kızıyor ardından Kayra benimle dalga geçiyordu.

 

Değişik bir yolculuk sonunda babam bizi okulun önüne bırakmış gelmişken hocalarınla da bir görüşelim demişti...

 

 

Evet stres sahne senin buyur içeri.

 

Derslerim çok kötü değildi ama yinede böyle durumlar beni geriyordu.

 

Şebnem ve İlayda beni yalnız bırakmak istemedikleri için benimle gelirken o iki öküz hocalar onlara fırça çekmesin diye firar etmişlerdi.

 

Müdürün odasında gergince bir sağa bir sola sallanmaya başladığımda Şebnem sarı saçlarını eliyle yatıştırmam için yardım istiyordu.

 

Ona Bombastic Side eye attıktan sonra müdürün beni övdüğü naçizane ana kulak verdim.

 

 

"Parla Çevik, çok zeki bir öğrenci efendim dersleri ve denemeleri iyi ancak bu süreklilik göstermiyor tabi..."

 

 

Gözlerin hepsi bana döndüğünde, sanki İlayda'nın kestane rengi saçlarında birşey varşmış gibi uzanıp alıyormuş gibi yaptım.

 

"Neden peki hocam yani ne gibi düşüşler bunlar?"

 

Müdür ciddiyetle gözlüğünü takıp babama daha da yaklaştı, sanki yaklaşınca ne olacak hey Allah'ım ya!

 

 

"Kendisi sürekli meslek değiştiriyor bir kararlılık göstermiyor her denemeye farklı bir meslek seçiyor, sanki netlerini de ona göre hazırlıyor."

 

Ne yani seçeceğim mesleğe göre net yapmamın neresi kötüydü?

 

 

Şebnem beni alttan dürttü, " 'Manyak mısın kızım sen' bakışı atıyor Sarp amca sana."

 

Ona bakmaya cesaretim bile yoktu. Müdür devam ederken içeri sınıf öğretmenim Cenk hoca girdi sevgili matematik hocam...

 

Babam ayağa kalkıp el sıkıştığında müdür susup topu Cenk hocaya atınca adam sahnenin yıldızı gibi elinde olsa ceketini yırtıp önümüze atlayacaktı.

 

"Sarp bey kızınızdan çok şikayetçiyim."

 

Şok içinde favori hocama kırgın bir bakış attım.

 

"Neden peki efendim?"

 

Babamın meraklı sesiyle bende merakla onlara odaklandım.

 

"Matematiği fulleyebilirken gidip seçtiği mesleğe göre matematik yapıyor en iyisi ol dedikçe o bir meslek seçip netlerini ona göre ayarlıyor, geçende ben babam gibi asker olacağım diye tuturup denemeye girmedi vücut çalışıp asker olacakmış."

 

 

Babam aradan bana komik bir bakış atarken Şebnem ve İlayda gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı.

 

Küskün bir şekilde kollarımı birbirine bağlayıp yere bakmaya başladım, bir kurtuluş yolu lazımdı ama ne yapacaktım?

 

Tam o sırada tahmin ettiğim kadarıyla bir veli ve iki erkek öğrenci gelmişti.

 

Hafifçe kapının önünden çekilip geçmelerini sağladığımda garip bir şekilde bu okulda yeni olduklarını fark ettim.

 

"Hocam merhaba müsaitseniz geçen haftaki nakil aldırmayı şimdi yapalım."

 

Mayısın ortasında kayıt mı aldırılır lan ne yaşıyor bunlar?

 

Babam müdürün elini sıkıp sonunda kalktığında Cenk hoca ve o kapının önüne çıktılar tabi bende buna dahil.

 

Koridorda Cenk hocadan temiz bir fırça yedikten sonra babamı gören rehberlikçi ona odasına alıp beni kapıda bırakmıştı.

 

Duvara yaslanmış bir şekilde oflarken Şebnem ve İlayda'yı Cüneyt hoca yukarıya çıkarmıştı.

 

 

Kafamı geriye yaslarken müdürün odasındaki seslere yoğunlaştım.

 

"Efendim bu iki keratadan biri benim oğlum diğeri ise yiğenim. Normalde 12. Sınıfta verecektim bu okula ama okulunda problem çıktı sürekli birbirleriyle kavga ettiklerinden dolayı..."

 

"Derslerinizi ve denemelerini inceledim çocuklar ikinizde çok başarılısınız. Bu okulda böyle parlak öğrenciler görmeyi istediğim için sizi çağırdım."

 

 

Orta yaşlı müdürümüz göz ucuyla beni işaret ettiğinde oraya bakmadığım için görmüyorum sandı.

 

 

"Parla'da sizin kadar çalışkan bir öğrenci ama henüz siz onun seviyesinde değilsiniz. Onunla takılmanızı öneririm beyler şahsen geleceği en parlak öğrencimizdir kendisi belki size de bir kaç şey katar."

 

"Hocam deneme netleri öyle demiyor ama?"

 

Sinirle burnumdan soluduğumda o iki öğrencinin saçlarını da yolasım geliyordu.

 

Alaylı bir ses konuştuğunda müdür kolunun altında kalan tek kötü denememi kenara koyup geri kalanlarını bal rengi saçlı olan çocuğa verdi.

 

 

"Bazı sorunlarımız var kendisiyle tabi hanımefendi meslek gruplarına göre net yapıyor. Ama ona rağmen gayet iyi performansı var. Branşınız sayısaldı değil mi evladım?"

 

 

Kağıtları inceleyen çocuğun yüzü değişik haller alırken kapak çekmemek için zor duruyordum.

 

Siyah saçlı olan lafa atıldı,"Evet hocam 11. sınıfız ve branşımız sayısal ikimizinde."

 

 

11. Sınıflardı ve bizim sınıf sayısal sınıfı yani en düşük öğrenci sayısına sahip sınıftı, dersleri iyiyse demek ki yeni arkadaşlar geliyordu...

 

 

Babam en sonunda rehberlik odasından çıkmayı başardığında derin bir nefes alıp ona yöneldim.

 

Babam müdüre son kez selam verdiğinde gülerek kolunu omuzuma attı, "Sen burdan doğru derse gidiyorsun tamam mı?"

 

Omuz silkerek kantine yöneldim, "On dakika var daha başlamasına ben Kayragilin yanına gidiyorum."

 

 

Ensemden tutup beni durdurdu, "Kayragil sınıfta Parla doğru sınıfa hadi."

 

Oflayrak merdivenlere yöneldim en üst katta olan sınıfıma bir bakış atıp oflaya poflaya çıkmaya başladım.

 

Sınıfa girip kendimi en arka cam kenarına attığımda şükür çekerek camı açıp su içtim.

 

Şebnem ve İlayda en öne kurulmuş Kayra ve Mert ise orta sıra en sondaydı.

 

Evet hepimiz sayısalı seçmiştik ama bunu sırf aynı sınıfta olmak için yapmadık canım ne alaka?

 

Benden sonra tahmin ettiğim gibi o iki öğrenci gelmişti.

 

Siyah saçlı olan yanımdaki sıraya yaklaşıp muzipçe sırıttı, "Burası dolu değilse oturabilir miyim?"

 

Kayra gözlerini kısıp yeni gelen çocuğu süzerken, Mert çevik bir hareketle ayağa kalkıp sıranın önüne gelip omuzundan onu iteledi, "Dolu kardeşim kör müsün git başka yere otur."

 

 

Çocuğun surat ifadesi değişmese de Mert'e ölümcül bakışlar atarak boş yere oturdu.

 

Mert, abi edalarıyla yanıma çöktüğünde Kayra gülerek bize bakıyordu.

 

Kuzenim diye demiyorum ama Mert bana karşı fazla korumacıydı.

 

Telefonumun titremesiyle kaşlarımı çatıp sıranın altına koyduğum telefonu elime aldım.

 

05*********: Ablacım ha ablacım git de sütünü iç öyle mi?!

 

05*********: Şu saatten sonra benden kurtulamazsın.

 

Korkuyla ellerim birbirine girdiğinde Mert'e çaktırmadan numarayı engelledim.

 

Bu numarayı engellediniz engeli kaldırmak için dokununuz.

 

İlk ders stresle beni nasıl bulduğunu düşünmekle geçirmiştim.

 

Teneffüs zili çaldığında Mert beni dürterek ayağa kalktı, "Gel benimle kantine gidelim acıktım ben."

 

Sınıfta sadece yeni gelen iki çocuk birde biz vardık. Ayağa kalkıp telefonumu da alıp kapıya yöneldim.

 

Mert kolunu omuzuma koyarken rahatça güldüm. Tüm okul bizim kuzen olduğumuzu biliyordu hemen hemen.

 

 

Kantine gidip bir masaya çöktüğümde Mert'e sipariş vermeye başladım, "Kaşarlı bir tost birde ayran alabilirim Mertciğim."

 

"Seni bilmem ihtiyar, ben bol sucuklu ve kaşarlı bir tost istiyorum."

 

Kayra'nın arkadan gelen sesiyle gülerek Mert'e baktım.

 

"Benimki de karışık olsun canısı."

 

İlayda ve Şebnem'de gelip masaya oturduğunda Şebnem omuz silkti.

 

"Bende bir sosisli alabilirim."

"Hay ben sizi. babanızın uşağını..."

Mert, küfür savurup sarı saçlarını yüzünden çekip kantin sırasına doğru ilerledi.

 

Şebnem ve İlayda yanıma oturduğunda İlayda herzaman ki gibi bir dedikodu ortaya atıp konuşmayı başlatırken gülerek sırtımı sandalyeye daha çok yasladım.

 

Telefonum titrediğinde bir anlığına tedirgin hissetmiştim.

 

05*********: Bir hat ne kadar senin haberin var mı senin yüzünden bir sürü hat almak zorunda kaldım.

 

Sinirlerim iyice gerilirken ağzımın içinde bir küfür yuvarladım ve bu defa cevap yazdım.

 

Parla: Almasaydın geriz*kalı banane

 

 

05*********: Çok iyisiniz Parla hanım bu kadar düşünceli olmayın gözlerim yaşarıyor...

 

Bu kişiyi engellediniz engeli kaldırmak için dokununuz.

 

Oflayarak Mert'in getirdiği tostu yerden Kayra bana döndü.

 

"Hattı neden parçaladın?"

 

Omuz silkerek bir yalan söyledim, "Yazan kişi cevap vermeyince bende korktum ve kırdım."

 

Kayra göz devirirken önümdeki ayranı alıp kafama diktim ve tostumun son kısmını da ağzıma atıp ayağa kalktım.

 

"Zil çalacak ben gidip üzerimi değiştireyim malum beden dersi."

 

Şebnem'de ayağa kalktı, "Bende geliyorum canısı bekle."

 

Koluma tırnaklarımı sıkıntıyla geçirip, ofladım benim bu psikopat şahıstan nasıl kurtulacağımı bulmam lazımdı...

🍬

Bölüm sonuu

 

Yeyeeyeyyeyeyeyeye bölüm bitince aynen şöyleydim: 🤓🤓🤓🤓🗣️

PAUAUAHHSHAUSUUAUSUS insta hesaplarını bırkaıp gideyim diğer bölüme

 

@watty.prensesiyim @meylscherry

 

Tarih: 6 Nisan cumartesi saat 13.30

 

Loading...
0%