
Konuya başlamadan önce ufak bir hatırlatma Masal'ın önceden kişilik bozukluğu yaşamadığını düşünüyorsanız ki, kendi kendine mesaj atması bile ona çıkış gösterirken, 3. Bölümde en bariz şekilde kendiyle sesli bir şekilde sürekli dalga geçiyor, bir bölüm esip gürlüyor diğer bölüm masum bir kedi gibi takılıyor, bunun yanında bazı şeyleri sürekli yanlış anladığı kısımları da görmekteyiz. Başından beri belliydi o yüzden lütfen kurgu hattı bağımsız demeyin aşklarım🎀💕🌺💖
Sonracıma asıl konu 👉🏻Ballarım benim bayramınız kutlu olsun öncelikle💖💖💖
Bayram şekerlerim olan size bir bölüm daha hediye etmek istedim(takma tırnaklarımı takmadan son kez düzgün yazı yazma çabası lslslslslşa)
Bayram şekeri olarak yorum yapıp oy verirseniz beni çok mutlu edersiniz 💖
Çok uzatmadan bölüme geçeyim hemen😽
𓍯 ☾𖤓𓍯
Bar taburesinin üzerinde öylece oturmuş olabildiğince fazla herşeyden uzak kalmayı planlıyordum.
Yirmi kez kalbimden bıçaklanmış gibi ruh misali etrafa bakıyordum, gördüğüm ve anladığım muammaydı.
Gördüğüm o fotoğraftan sonra kendimi kaybetmiş bulabildiğim en yakın bara kendimi atmıştım.
Etraftaki ses kalabalığından çok içimdeki ses kalabalığı beni yoruyordu.
Kendinden başka kimseyi bu kadar güzel öldüremezsin Masal.
Kendimden başka kimseyi bu kadar güzel öldüremezdim...
Titrek bir nefes içime çektiğimde yanıma yaklaşan barmen ile kafamı yana yatırdım, bu bana getirdiği on ikinci ikram olmalıydı.
Bıkkınca söylendim.
"Yine mi?"
Bu durumdan sıkıldığı belli olan barmende kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı, "Malesef adam dur durak bilmiyor."
Önüme bir bardak kokteyl koyduğun da arkamı dönüp adama baktığımda kadehini kaldırmış bekliyordu.
Umursamadan önüme dönerek bardağı çalkalamaya başladım, "Kaç tane gönderdi bu sefer."
"Bir tane daha var."
Kafamı olumlu anlamda sallayıp tek hamlede kafama diktim.
Kokteylin acı tadı boğazımı yaktığında kafamı olumsuz anlamda salladım, "Ne zevksiz bir herifmiş bu be."
Barmen gülerek tezgahın arkasına geçti, "Yalnız hesabı iyi geçirdik gibi."
Kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım, "Sayemde uzun süredir fazla rağbet görmeyen kokteylerinizin hepsini kitlediniz ama bir bakıma bana da kitlemiş gibisiniz."
Gülerek eline aldığı bardakta bir içecek hazırlarken konuşmaya başladı.
"Merak etme sana ikram ettiği kokteyllerin içinde alkol yoktu."
Şaşkınca gözlerimi araladım nasıl alkol yoktu?
"Boğazım psikolojik olarak mı yandı yani?"
Kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayıp bakışlarıyla önümdeki bardağı işaret etti.
"İçinde tatlandırıcı şeker var tadı ondan kötü karemelize edilen şeker yandığı için boğazın acıyor ha ama önceden kendin içtiğin shotlara birşey diyemem onlar bildiğin gibi."
Gülümseyerek ona baktığımda gözlerimi açık tutmak bile bir zulüm gibi geliyordu artık.
"Gerçi seni bu denli harap eden şeyi bir hayli merak etmedim değil."
Hüzünle dudaklarımı büzdüm, "Sence dışarından bakınca ne için harap olmuşum gibi duruyor."
Elindeki buzu kenara bırakıp tezgaha yüklendi, merakla yüzüme baktığında saniyeler sonra kaldığı yerden işine devam etti.
Ne yaptı bu?
"Bir cevap vermediğine göre buna bir teşhis koyamadın?"
Nıçlayarak kafasını yana yatırdı, "Tanırım ben arkadaşımı, kişilik bozukluğun beni engelleyemez."
Gülümseyerek Çelik'e bir bakış attım," Bu bir cevap sayılmaz bence?"
Midem kalbimle eş değer biçimde yanıyordu.
Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı, "En son Bora seni aldattığında böyle harap olmuştun, şimdi mekana dönüş sağladığına göre yenisi eskisini aratmamış gibi."
Hüzünlü bir iç çektim beni gerçekten iyi tanıyordu.
Midemin yanması bulantıya yoğurmaya başlayınca hafifçe kolumu karnıma bastırdım, ayağa kalkamayacak kadar üşeniyordum midemin kendi kendine yatışması gerekiyordu.
Dinmesini beklerken daha çok bulanmaya başlayınca ayağa kalkmak mecburiyetinde kaldım.
"Ben bir lavaboya gitsem iyi olacak."
Azarlar bir biçimde, "Abartma demiştim sana." dedi.
Duymazdan geldiğimde Çelik eliyle lavaboya giden koridoru gösterdi, sarsak adımlarla kendimi zoraki o koridora attığımda başımın üstünde bine yakın davul çalıyor gibiydi.
Bomboş bir koridora girdiğimde elimi duvara yaslayıp derin bir nefes aldım.
Midem beni çok zorluyordu.
O kadar inatla herşeyi içersen olacağı buydu.
Göndermekten bir yerde vazgeçer diye düşünmüştüm.
Reddedersen göndermekten vazgeçerdi zaten.
Fark eder mi şuan ölüyorum zaten.
Öleli dört saat oluyor Masal o fotoğrafı gördükten sonra yaşamadın zaten.
Bana yine aynı cümleyi mi kuracaksın?
Kendinden başka kimseyi bu kadar güzel öldüremezsin.
Yapma bari şuan yapma!
Bedenim zil zurna sarhoş olmak üzereydi fakat zihnimde tık yoktu.
Kadınlar tuvaletine girdiğim gibi kendimi bir kabine atmıştım, varımı yoğumu teslim ettiğimde öksüre öksüre el yıkama lavabosunun önüne gelip iki elimi mermere yasladım.
Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda gözümden akan yaşlar göz makyajımı beraberinde akıtmıştı.
Yüzüm yıkamak için öne eğildiğimde pat diye içeri giren kadınla beraberinde giren adamla öylece kalmıştım.
"Bırak diyorum beni bırak!"
Kadın kolunu çekiştirmeye çalışırken adam inatla bırakmıyordu.
İzleyecek miyiz?
Ne istiyorsun tekrar katil mi olayım?
İzin ver ben yapayım.
Otur oturduğun yerde, müdahale etmeyeceğiz.
"Beyefendi bakın istemiyorum çıkın lütfen!"
İnatla kadını bırakmıyordu.
"Hadi şekerim orda öyle bana baktığını anlamadım mı sanıyorsun?"
Hâlâ mı?
Birini öldürmek istemiyorum.
Tuvaletin kapısını adamları tutuyordu?
"İğrençleşmeyin lütfen!"
Kadına yandan bir bakış attığım da yaşının küçük olduğunu anlamam kısa sürmedi.
Elimi mermere iyice yaslayıp gözlerimi sımsıkı kapattım, dayanmıyordum.
Bana bırak!
"Duymadınız sanırım arkadaşı problemli misiniz?"
Etraftaki sesler kesildiğinde bedenimi dikleştirip onlara doğru döndüm, sırtımı olabildiğince mermere yasladım. Ayakta durmak güç geliyordu.
"Bana bak sarhoş git başımdan bir de senle uğraşmayayım!"
Kadını baştan aşağı süzdüğümde gözlerinde hiç beklemediğim birşey vardı; değişik bir parıltı?
Kafamı yana yatırdım adamı süzdüm, "Uğraşsana lütfen benimle."
Kapının önüne dikili adamlardan biri bana doğru adım attığında elini kaldırıp durdurdu, "Bir vursan ölecek zil zurna sarhoş baksana ayakta kalamıyor sefil yaratık.
Beni umursamadan tekrar kadını sürüklemek için koluna asıldığında, tezgâhın üzerinde bulunan bitmiş şişeyi kavrayıp mermerin kenarına serçte vurdum.
"Çok korktum ne o gözdağı mı veriyorsun sen o küçük beyninle?"
Kimin beyni küçük acaba daha istemediğini anlamıyorsun!
Elime keskin tarafını alarak ona gösterdim, "Ben bu şişeyle tam sekiz kişiyi öldürdüm denememi ister misin?"
Ciddiyetimi hâlâ farkına varmadığı için üzerime adamlarını salmıştı.
"Acımıyorum ulan sana gebertin şu karıyı."
Bende acı diye yalvarıyordum zaten.
Üzerime gelen iki adama gülümseyip şişenin kırılan parçasını gösterdim, "Bende sadece bunun olduğunu düşünmeniz çok masumca."
Cebimdeki bıçağı çıkardığımda saniyeler içinde ne olduğunu anlamadan iki adamı da yere devirmiştim.
Üstüste yığılan bedenlere bakarken şaşkınlıkla dudaklarım aralandı, buna ben mi sebep olmuştum?
Bana bırakma konusuna alışmalısın.
Ciddi şekilde yerde hareketsiz yatan bedenlerden bakışlarımı yukarı çektiğim de az önce ahkam kesen adamın korkudan arkasına bile bakmadan kaçtığını gördüm.
Böyle bir manzaradan kim kaçmazdı ki?
Gözlerim ağır ağır kadına döndüğünde gözlerinde dehşetten çok geçmeyen sinir derecede huzursuz parıltılar vardı.
Elimle kapıyı gösterdim, "Çık dışarı daha yaşın küçücük böyle bir olayda görünmen hoş olmaz."
Gözlerini büyüttü, "Yaşım küçük değil yirmi dört yaşındayım, sen de aynı amcam gibisin."
Sonuç olarak benden üç yaş küçüktü?
Kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım.
"Çık dışarı artık kimsen."
Kafasını olumsuz anlamda salladı bir kez daha, "Mihra."
Anlamamış gibi kaşlarımı çattım, "Ne?"
"Adım Mihra, Mihra Karvis."
Karvis mi dedi o?
Duyduğum soyisimle olduğum yere mıhlandığımı hissettim.
BÖLÜM SONU
EYEYEYE YETİŞTİ.
BAYRAMIN İLK GÜNÜ BİTMEDEN ATABİLDİM!!!!
EVET ŞİMDİ GELELİM ASIL OLAYA; KŞTABIN BAŞINDAN BERİ EN BEKLEDİĞİM BÖLÜMLER BUNLARDI MASAL'IN KİŞİLİK BOZUKLUĞU ONU GEÇMİŞTE SÜRÜKLEDİĞİ BAZI HATALARA TEKRAR SÜRÜKLEYECEKTİ.
EN BAŞINDAN BERİ KİTABIN SADECE BU KISMI BELLİYDİ...
GERİ KALAN FULL AKIŞ..
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |