@meylscherry
|
Sezon finaline yaklaştık baya... 🎧
Yazarın Anlatımıyla
O sabah her iki kırılmış kalp içinde ayrılık vaktiydi.
Ne duyduklarına katlanabildiler ne de bir daha birbirlerinin yüzüne bakabildiler.
Dışarıya yansıtmasalar bile onları tanımayan biri, birbirleri için hüsran olduklarını anlayabilirdi.
Derin derin iç çekişler doldurdu küçük bankı, beraber girdikleri evden şimdi tek başına kaçıp kendini dışarıya atmıştı Masal.
Kalbi ilk defa bu denli haksızlığa uğramıştı duyguları ise her zamanki gibi katledilmişti.
Durdu kısa bir süre nerde olduğunu neden olduğunu anlayamayacak şekilde durdu, üşümüştü çünkü üzerine mont almamıştı. Koşmuştu bu nedenle susamıştı ama yanında para da yoktu, telefonda.
Burnunu hafif hafif çekerek etrafına baktı, kim bilir hangi sokağa atmııştı kendini.
Huzursuzluğu buram buram hissetmeye başladığında kendiyle çelişkiye düşmeye başladı, neden hissettiği tek şey korkuydu?
Üzerinde dünden kalma ince beyaz örme kazağı burnuna kadar çekip ayağa kalktı, gerilmeye başlamıştı.
Parkın çıkışına doğru bir kaç adım kalmıştı ki Masal'ın ensesinden sertçe çekilmesi bir olmuştu.
Daha ne olduğunu anlamadan ensesine dayanan silahla çığlığı öylece içine sıkışıp kalıvermişti.
"Demek o gün hat alıp abimleri bataklığa sürükleyen sendin!"
Öne doğru kaçmak istediğinde daha fazla asıldı adam saçına, bir yandan Masal'ı çalılığa çekiyordu.
"Bir yanlış anlaşılma olmalı dur!"
"Ne yanlış anlaşılması sen değil misin o p!ç komutanın sevgilisi? abimler onların elinde sana karışılık onlar fena olmaz ne dersin?"
"Senin ö/ümünü izletirsem eğer benim yaşadığım acıyı o da hisseder bence. Güzel takas."
Masal'ın konuşmasına izin vermeden kafasına silahın arkasıyla vurmasıyla zaten kapanmaya hazır olan bilinci gitmişti...
Atlas Kavris'in Anlatımıyla
Çenemi olabildiğince sıkıp karşımdaki kadına baktım verdiği sözde bir saniye bile durmuyordu.
"Neden söyledin!"
Yaşına rağmen heybeti olabildiğince fazlaydı yüz hatları bana Masal'ı anımsatıyordu bu beni yumuşatsa da diğer yandan da öfkemi körüklüyordu.
"Ne bekliyordun kızıma yalan söylememi mi?"
Yumruğumu sıkıp kendimi dizginlemeye çalıştım.
"Kızım mı?"
Öne doğru eğilip delirmişcesine bir kahkaha attım fakat uzun sürmedi dikeldiğimde gözümden akan yaşlar yine canımı fazlasıyla yakmaya başladı.
"O gözünden sakındığın kızın senin yüzünden kayboldu biliyor musun?!"
Avucumun içindeki çiçeği daha fazla sıktım, "Masal, korkutuğu zaman nereye gideceğini bilmez Kayra Ladin!"
Masal'ı sokak sokak arayıp bulmak imkansız olduğundan teşkilata gelmiştik tüm radarlardan en son görüldüğü yerleri kontrol edecektik bu yüzden.
"Bana şöyle hitap etmeyi kes!"
Ellerimi kavuşturarak zoraki konuştum, "Tek sorun sana gerçek adınla seslenmek değil mi kızının kaybolması değil bencilsin Kayra Ladin!"
Daha fazla dayanamamış gibi önündeki vazoyu kaldırdığı gibi bana fırlattı, o bir teşkilat askeriydi ıskalamazdı. Ve evet ıskalamadı.
Vazo omuzuna çarptığında acısını hissedemeyeceğimden çok canım acıyordu.
Suratına baktığımda pişmanlıkla bana doğru yaklaştığında elimi kaldırarak durdurdum onu, şefkatine ihtiyacım yoktu. Kızına ihtiyacım vardı.
"B-ben özür dilerim kendimi kaybettim."
Omuz silktiğimde içeri koşarak giren Orhan'la yaslandığım yerden doğrulup öne atıldım.
"Komutanım..."
"Söyle Orhan!"
Elinde tuttuğu tableti işaret etti, "Komutanım buna bakmanız lazım!"
Elindeki tableti çekip aldım.
Ekranda öylece bankta oturan Masal'ı görünce nefesimi sesli verip tableti Orhan'a uzattım.
"Hangi sokak konum at Orhan bana."
Araba anahtarını aldığımda Orhan yutkunarak beni çağırdı.
"Komutanım kayıt burda bitmiyor..."
"Nasıl yani?"
Anlamamış gibi geri ekrana baktığımda Masal ayağa kalkıyordu usulca, biraz adımlayınca bir adam gelip ensesinden çekiyordu kafasına silah sayıyordu ve onu çalılıklara çekiyordu.
Kaydın devamı yoktu.
"D-devamı nerde Orhan kaydın?"
"Komutanım..."
"Devamı nerde!"
"Komutanım arkadaşlar bulmaya çalışıyor lütfen sakin olun."
"Sakin mi olayım! Sakin olayım sevdiğim kadının kafasına vurulmuş bir şekilde bir ağacın oraya çekilirken sakin olayım öyle mi?!"
Uzun bir süre yutkunamadığımı hissettiğimde öfkeyle tableti alıp kapıya fırlattım.
"Bu kodumun cihazı onun şuan nerde olduğunu göstermeyecekse neden var ki?!"
Ellerimi başıma bastırıp vurdum, "Aptal kafam! aptal kafam neden böyle olmasına izin verdin ki aptal kafam!"
"Atlas, sakin ol.",
Kollarımdan tutup sakinleştirmeye çalışsalar da nafileydi kalbim bu denli yanarken sakin olma ihtimalim yoktu.
Olduğum yerde durup gözlerimi sımsıkı kapattım, "Timi hazır et Orhan."
"Komutanım Albay Rıfkı bey-"
"İzni ben alırım sen dediğimi yap timi hazırla ve o p!çin kim olduğunu bul hemen."
Çaresiz bakışlarımı fark eden askerim hazır ola geçip selam verdi, "Emredersiniz komutanım."
BÖLÜM SONU
gözüm acıyor artık bölüm yazmaktan...
|
0% |