Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm

@meyrahanzade

💫

 

 

Antalyada hava her zamankinden daha farkıydı, sıcacıktı. Ailelerini ikna edemeyen Balın, Alp, Aras Ali, Alp Arslan ve Ömer denize evdekilere haber vermeden gelmişti.

 

Balın anne babasının bunu öğreninince canına okuyacağını bildiğinden arkadaşlarının eğlencesine katılmamıştı. Kenardan onları izliyordu, arkadaşları denizin suyunu bir birlerine sıçratarak koşuyordu.

 

Yüzündeki kocaman gülümsemeyle onları izliyordu Balın. Balın'ın kenardan izlemesine dayanamayan Aras Ali Balın'ın yanına geldi denizden çıkarak.

 

"Gel sende. Sensiz tadı yok Balın" dedi Balın'ın yanına oturan Aras Ali.

 

"Gerek yok. Ben oturup sizi izlemek istiyorum" dedi direterek.

 

"Ama o zaman ne eylencesi kalır ki? Biraz yüzelim işte" dedi inat eden Aras Ali.

 

"İstemiyorum. Siz gidin"

 

"Sen gelmezsen bende gitmem. Zaten okullarda açılacak. Bir daha ne zaman gelicez? Hem evdekilerde izin vermez bir daha gelmemize. Sen gelmezsen bende girmiyorum denize falan" dediğinde Balın düşüncelere daldı. Bunu her ne kadar istemesede başını salladı.

 

"Tamam, geliyorum. Ama yüzmem sadece oyununuza katılırım o kadar" dediğinde Aras Ali sevinçle ayağa kalktı. Elini uzatıp Balın'a destek vererek onu da ayağa kaldırdı.

 

İkisi de birlikte denize arkadaşlarının yanına gitti.

 

"Sonunda gele bildin!" Dedi Alp Arslan.

 

"Gelmek istediğine emin misin?" Dedi sadece Balın'ın anlayacağı cümleyi kuran Alp.

 

"Neden istemesin?" Dedi Aras Ali.

 

"Hiç. Gelmek istemiyordu ya o yüzden dedim" dedi Balın'a tereddütle bakarak.

 

"Yüzmem ama. Sadece ayağımı suya sokayım"

 

"Olmaz ama öyle. Denize geldiysen yüzeceksin. Hakknı vereceksin bir kere" dedi Alp Arslan.

 

"İstemiyorsa diretmeyin işte. Yüzmesin" dedi Alp.

 

"Mızıkçılık yapmasanız olmaz sanki. Alt tarafı yüzeceğiz. Ne var bunda?"

 

"Siz yüzün. Ben istemiyorum Alp Arslan"

 

"Tek başına burada mı duracaksın Allah aşkına? Gel işte. Amma uzattın" dedi inatlaşan Alp Arslan.

 

"Gerçekten istemiyorum" dedi Balın.

 

"Gelmezsen gelme! Ben de yüzmüyorum. Gidelim eve" dedi denizden çıkarak.

 

Diğerleride ona üzgün şekilde bakınca dayanamayarak "tamam! Gel, yüzeceğim" dedi. Alp ona sinirle bakıyordu. Kafasını iki yana sallayınca bir şey söylememesi için elini dudağına götürüp sus yaptı.

 

Alp Arslan hemen arkasına dönüp koşarak denize girince diğerleri de arkasından girdi. Arkaya dönüp Balın'a baktılar gelmesi için.

 

"Tamam be. Nolacak ki?" Dedi ve o da arkalarından denize girdi.

 

Denizin boyuna kadar olan kısmına gelince durdu. Daha fazla ilerlemedi.

 

"Gel hadi. Korkma" dedi Ömer.

 

"Evet, gel hadi" dedi ona katılan Aras Ali.

 

"Siz gidin ben suya biraz alışayım geliyorum" deyince çocuklar Balın'dan daha fazla uzaklaştı.

 

 

Biraz daha ileriye gitti. Aralarındaki mesafe fazlaydı. Balın'a yakın olan bir tek Aras Ali'ydi. Onun hemen arkasında Alp vardı. Diğerleriyse fazla açılmıştı.

 

Biraz daha ileri gitmesiyle denizi boylaması bir olmuştu Balın'ın. Ayağı boşluğa düşünce kafasını çırpınarak suyun yüzeyine çıkarmaya çalıştı. Ne zaman çırpınmaya başladı, ne zaman su yuttu anlayamadan daha da batmaya başladı.

 

 

Paniklemese çok az geriye giderek ayağını yere basa bilirdi. Ama o inatla çırpınmaya devam etti. Ondan çok az uzakta olan Aras Ali ve Alp hızla yüzerek ona doğru gelmeye başladılar.

 

Onlar gelene kadar Balın'ın hareketleri durmuştu. Artık kıpırdamıyordu.

 

"Balın!" Diye bağırdı ona doğru yüzen Aras Ali.

 

Balın'ın yanına ilk varan Aras Ali hızla kolundan tutarak çekti Balın'ı. Alp'te yanlarına gelince ona yardım ederek yukarıya çekiştirdi Balın'ı.

 

"Balın! Aç gözlerini!" Dedi Alp korkuyla.

 

İkisi de Balın'ı tutup karaya çektiler. Yavaşca yere yatırınca üzerine eğildi Aras Ali.

 

"Balın! Uyan!" dese de Balın kıpırdamadan yerde uzanmaya devam ediyordu.

 

Alp Arslan ve Ömerde denizden çıkıp yanlarına geldi. Korkuyla Balın'a bakıyordu hepsi.

 

"Ben suni teneffüs yapacağım. Sende kalp masajı yap. Düzenli yapmamız gerek ikimizinde" dedi Aras Ali Alp'e doğru.

 

"Tamam" dedi korkudan tir-tir titreyen Alp.

 

Aras Ali'ye ilk yardımı doktor olan annesi öğretmişti. Hemen suni teneffüs yapmaya başladı. Alp'in kıpırdamadan yerinde durduğunu görünce "hadi!" Dedi.

 

"Ben- ben kalp masajı yapmasını bilmiyorum" dedi Alp.

 

Aras Ali Alp'in yanına geçip nasıl yapacağını gösterdi. Tekrar Balın'ın sağına geçip suni teneffüse başladı.

 

Alp'te titremeye devam ederek kalp masajına başladı. Biraz sonra ağzından sular dökülen Balın'ı yan döndürdü Aras Ali.

 

"İyisin. İyisin" dedi sırtını okşayarak.

 

"İyi misin Balın? Ödümü kopardın" dedi Alp.

 

Öksürmeye devam eden Balın aval aval onların yüzüne bakmaya başladı.

 

"Neden yüzme bilmediğini bize söylemediğini daha sonra konuşacağız. Şimdi iyi misin?" Dedi endişe dolu sesiyle Aras Ali.

 

Çok geçmeden bilinci kapanan Balın'ın gözlerinin kapanması korkuyu yaydı kalplerine.

 

"Balın!" diye bağıran Aras Ali ayağa kalkıp etrafa bakınmaya başladı. Hiç kimsenin olmadığı yerde olduklarından kimse yoktu.

 

"Siz onunla kalın. Ben yardım bulup geliyorum" dedi ayaklanan Alp.

 

Hemen Balın'ın yanından ayrılıp koşarak plaj kısmına koştu Alp.

 

İnsanların olduğu kısma kadar hızla koştu. Nefes nefese kalıp durduğunda karşısında bir kadın vardı sadece. Onlara en yakın olan o'ydu.

 

"Yardım- yardım edin!"

 

"Ne oldu yavrum? Neden nefes nefesesin?" dedi karşısındaki orta yaşlı teyze.

 

"Kuzenim, denizde boğuldu. Kendindeydi, gözleri kapandı. Uyanmıyor" dedi endişeyle.

 

"Ne? Dur, anbulansı arayalım. Ne tarafta?" dedi kadın.

 

"Orada. Arkadaşlarım yanında" dedi onların olduğu kısmı göstererek.

 

"Tamam. Dur, anbulansı arayalım önce" dedi ve telefonunda tuşlara basarak arayıp anbulansı oldukları yere çağırdı.

 

Daha sonra ikisi Balın'ın olduğu kısma gittiler. Kadın yere eğilip Balın'a baktı. Kafasını iki yana salladı.

 

"Bilinci yerinde değil. Çok su yutmuş demek yavrucak" dedi kadın.

 

Aras Ali saçlarını okşamaya devam etti. Kendini suçluyordu onu mecbur bıraktığı için.

 

"Merak etmeyin. İyi olacaktır arkadaşınız" dedi çocuklara dönen kadın.

 

Çok geçmeden anbulans gelmiş, Balın'ı hastaneye götürmüştü. Kadın çocukların ailelerini de arayıp olayı anlatmıştı.

 

Çok geçmeden sahile gelen çocukların ailesi çocukları azarlayarak eve götürmüştü. Aras Ali ve Alp'se inatla Balın'ı görmek isteselerde izin vermemiş onları da eve götürmüşlerdi. Aras Alinin annesi hastanede babası yurt dışında olduğundan Aras Ali'yi de yanlarında götürmüşlerdi.

 

Aras Ali'nin çalıştığı hastaneye götürülmüştü Balın.

 

 

.

.

.

 

 

💫

 

 

.

.

.

 

Deniz kenarında gün batana kadar Aras Aliyle oturduktan sonra eve geçmiştim.

 

Deniz korkumu yenmem için psikologlarla görüştürmüştü inatla annem beni. Onun kızının hiç bir zayıflığı olamazmış. Bir Karaman kızı hiç bir şeyden korkmamalıymış. Her ne kadar tekrar yüzmeye başlasamda denizi kenardan izlemek dışında bir şey yapmıyordum.

 

Annem ve babam dışındaki her kes denizden korkmamın sebebinin cocukken boğulmam olduğunu sanıyordu. Ama konu bende çok başkaydı...

 

 

💫

 

 

Hiç bir şey yapmamama rağmen her yerim sızlıyor, yorgunluktan ölüyordum.

 

Yatağımda uzanmış tavanı izlerken telefonum çaldı. Ayağa kalkmadan uzanıp komodinin üzerinden telefonumu aldım. Ferda teyzeydi. Telefonu açarak kulağıma götürdüm.

 

"Alo, kuzum nasılsın?" dediğinde gülümsedim. Her iki üç günden bir arayıp böyle sorular soracağına emindim.

 

"İyiyim Ferda teyzem. Sen nasılsın? Ağrıların falan var mı?"

 

"Yok kızım. İyiyim, nasıl? Antalyaya yerleşe bildin mi güzelce? Bu gün eve geçecektin. Merak ettim"

 

"Evet. Alpin bulduğu evi tuttum. Ev sahibi dün boşalttı evi. Bende bu gün hemen geçtim işte. Alp'lerle aynı mahalledeyiz"

 

"Ne güzel yavrum. Yalnız olmaman içimi rahatlattı."

 

"Aradağımda aç lütfen endişeleniyorum" dediğinde sesindeki hüznü fark etmemek elde değildi. Çocukluğumdan beri yanındaydım ve beni özlüyordu.

 

"Ferda teyzem, seni çok seviyorum. Ben artık uyuyayım. Yorgunum"

 

"Tamam kuzum. İyi geceler"

 

"İyi geceler" dedim ve telefonu kapattım.

 

 

 

💫

 

 

 

Sabah erkenden uyanıp hazırlanmıştım. Avukat arayıp birkaç saat içinde görüşmemiz gerektiğini söylemişti.

 

Şirketi uzaktan yönetmek zorlayacaktı beni. Arada İstanbula gitmem gereke bilirmiş toplantılar için. Ve bu beni yeterince geriyordu.

 

Kahvaltı etmeden evden çıktım. Arabamda İstanbulda kaldığından yeni arba almam gerekiyordu.

 

Taksi çağırıp avukatla buluşacağımız kafeye gitmek için telefonumu çantamdan çıkardım. Tam taksi durağını arayacakken "nereye?" diyen Aras Alinin sesini duydum.

 

Başımı kaldırıp "sanada günaydın Aras Ali" dedim.

 

"Günaydın. Nereye gidiyorsun?" Dedi sorusunu yenileyerek.

 

"Avukatımla buluşmak için merkeze gitmem gerek. İzin verirsen taksi çağırmam gerek" dediğimde kafasını iki yana salladı.

 

"Hadi gel ben bırakırım seni. Benimde merkeze gitmem gerekiyordu" dedi.

 

"Gerek-"

 

"Gerek var Balın. Gel" dedi ve yürümeye başladı. Kendi evinin önüne bıraktığı motosikletine doğru yürüdüğünü gördüğümde istemsizce gülümsedim.

 

"Almışsın" dediğimde bana döndü.

 

"Alacağımı söylemiştim" dedi o da gülümseyerek.

 

"Vayy, güzelmiş" dedim motosikletin etrafından dönerek.

 

Son model S1000R'di motosikleti. Tam bir canavardı!

 

"Hadi atla" dedi nereden çıkardığını bilmediğim bir kaskı bana uzatarak.

 

Kaskı alıp taktım. Motosiklete atladığımda o da öne oturdu. Çok geçmeden motosikleti çalıştırıp evin önünden ayrıldık.

 

"Sıkı tutun. Hızlı kullanırsam düşersin" dedi omzunun üzerinden bana bakarak. Depoya tutunuyordum.

 

"Düşmem" dememle hızlanması bir olmuştu. Ani bir hareketle arkadan karnına sarıldım.

 

"Yavaş! Ayı!"

 

"Sıkı tutun demiştim ama" dediğinde sesinden eğlendiği anlaşılıyordu.

 

Karnını çimdiklediğimde hızını yavaşlattı.

 

"Napıyorsun? Kaza yapa bilirdik"

 

"Sende benimle uğraşma. Düzgün sür şunu"

 

"Emriniz olur"

 

Çok geçmeden sokaklardan çıkıp ana yola ulaşmıştık bile. Saçlarım kaskın altından havada uçuşurken gözlerimi kapattım.

 

••

 

Merkeze vardığımızda avukatla buluşacağım kafenin önünde durdurdu motosikleti. Kaskımı çıkarıp motosikletten indim.

 

"Teşekkürler bıraktığın için" dedim ve tam arkama dönüp kafeye girecekken beni afallatan o soruyu sordu.

 

"Avukatın, erkek mi?" sorduğu soruya kendisi de şaşırmış gibi bakışlarını kaçırdı.

 

"Evet. Erkek"

 

"Anladım" dedi ve kaskının vizörünü kapattı. Motosikleti çalıştırıp tam uzaklaşacakken neden yaptığımı bilmeden bir açıklama yaparak girdim kafeye.

 

"45 yaşında 20 yıldır babamla çalışan bir avukat"

 

Arkama bakmadığımdan arkamda gülümseyen bir Aras Ali bıraktığımı da bilmedim.

 

 

Çok geçmeden içeride avukatımın oturduğu masayı bulup yanına gelmiştim.

 

"Ahmet bey? Hoş geldiniz" dedim elimi uzatarak.

 

"Hoş geldiniz Balın hanım" elimi sıkıp tekrar yerine oturdu. "Buyrun lütfen"

 

"Sorun nedir? Acil dediniz, merak ettim" dedim bende masaya otururken.

 

"Önce bir şeyler sipariş etseydik. Ne içersiniz? Çay? Kahve?"

 

"Ben bir şey almayayım. Fazla zamanım yok aslında" dediğimde ellerini masada birleştirip dikleşti.

 

"Öncelikle, bu dosyaları vereyim size" dedi çantasından çıkardığı dosyaları önüme iterken.

 

"Bunlar nedir?" Dedim dosyaya göz gezdirirken.

 

"Babanızın vasiyetnamesi. Mallar iki yere ortak şekilde bölünmüş" dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"İki yere?"

 

"Evet efendim. İki yere, bunu babanız öldükten sonra öğrenmenizde vasiyetnamede yer alıyordu. Ağabeyiniz Gökhan, diğer vaside o" dediğinde oturduğum yerde dikleştim.

 

"Ağabeyim? Benim kardeşim öldü Ahmet bey. Ve Gökhan adında bir ağabeyim olmadığına da eminim" dediğimde kafasını iki yana salladı.

 

"Gökhan, annenizden önceki evliliğinden oğlu babanızın. Kendisiyle daha konuşmadım. Ne babanızdan, ne de sizden haberi yok kendisinin. Babanız önce sizinle konuşmamı istemişti" dediğinde duyduklarımın şokuyla yerime sinmiştim.

 

"Avukat bey, yıllar sonra gelmiş bana nur topu gibi bir ağabeyin var diyorsunuz ve benim bunu normal karşılamamı mı bekliyorsunuz?" dediğimde sinirden güldüğümü bile fark etmemiştim.

 

"Balın hanım, Gökhan bey sizin babanızın öz oğlu. Ve sizinde öz ağabeyiniz. Kendisi babanızın bıraktığı mirasının bir diğer vasisi. Kendisiyle zaten konuşacağım, ama önce size haber vermem gerektiği için ilk sizinle konuştum. İşlemleri halletmek için bir an önce ağabeyinizle görüşmem gerek"

 

"Ahmet bey, babamın bir oğlu varsa, elbette mirastan hakkını alacak. Burda para güdecek değilim. Hakkı her neyse verin, fazlasıyla. Ama benim bir ağabeyim yok. Annemin çocuğuydu benim öz kardeşim. Ve bilin bakalım ne oldu ona? Evet, evet öldü" dedim yerimden kalkarken.

 

"Balın hanım, babanız sizinde benimle birlikte gelmenizi istedi. Ağabeyinizle birlikte konuşmamız gerekli"

 

"Sizin derdiniz ne?! Çıldırtmak mı istiyorsunuz beni? Allab aşkına bu ne saçma bir senaryo?! Süpriz!! Nur topu gibi bir ağabeyiniz oldu! Hadi ya? Başka? Yapmış mı başka çocuk?" dediğimde çıldırmanın eşiğindeydim.

 

"Balın hanım, lütfen sakin olun. İnsanlar size bakıyor"

 

"Ben de olsam ben de bakardım. Haklılar, bırak baksınlar. Git, konuş babamın oğluyla. Ama ben gelmiyorum. Unut bunu" dedim ve çantamı masadan alıp çıkışa doğru gittim. Arkamdan bana ne kadar seslensede dinlemeden kafeden çıktım.

 

Kafeden biraz uzakta bekleyen taksilerden birine atlayıp sahile sürmesini istedim. Arabaya biner binmez omzuma dökülen saçlarımı topuz topladım.

 

"Ağabeymiş! Bir süpriz yumurtamız eksikti o da oldu"

 

"Efendim kızım? Bana mı dedin?"

 

"Yok amca. Kusura bakma, sen sahile sür" adam deli sandı beni. Kendi kendime konuşursam olacağı buydu.

 

"Peki kızım" dedi ve önüne döndü.

 

Çok geçmeden sahile gelmiştik. Taksi parasını ödeyip indim.

 

Aras Ali'ye Asıf amcanın yerini sormuştum. Çoğu zaman denize açılıyormuş. Ama hava bu gün tutkundu, fırtına çıka bilirdi denizde. Bu yüzden kuruda olduğuna emindim.

 

Onun teknesinin durduğunu düşündüğüm yere vardığımda etrafıma bakınmaya başladım. Aras Ali ihtiyarın teknesini anlatmıştı ama hepsi de aynı gözüküyordu.

 

"Allahın cezası! Biraz detay versen ölür müydün?!"

 

"Ne kendi kendine konuşursun?" diyen bir ses duyduğumda arkamdan arkamı döndüm.

 

"İhtiyar! Yani şey, Asıf amca?" dediğimde gülümsedi.

 

"Ömür Balın?"

 

"Balın Ömür." dedim gülerek onu düzeltip.

 

O da aynı gülümsemeyle kollarını iki yana açtığında tek bir komutu vardı. 'Gel'

 

Koşarak sarıldığımda kendimi evimde gibi hissetmiştim.

 

"Çok özlemişim, Asıf amca" dediğimde saçımın tepesine öpücük kondurmuştu.

 

"Hoş geldin evine"

 

 

💫

 

 

İhtiyarla teknede oturuyordum 2 saattir. Boşuna demiyorduk adam dertlerini unutturuyor insana.

 

Zamanın nasıl geçtiğinide unutturuyordu vesselam!

 

"Bensiz muhabbet ha? Ayıp ama, bu zilli gelir gelmez benim pabucumu dama attın ha Asıf amca?" dedi arkadan Aras Alinin sesi.

 

"Senin pabucun tadı kaçmıştı" dediğinde ihtiyar kıkırdadım.

 

"Öyle olsun ihtiyar" dedi yere yanıma oturarak.

 

"Asıf amca, ben kalkayım artık" dedim ve ayaklandım.

 

"Ben geldim diye mi gidiyorsun?" O da ayağa kalktığında güldüm.

 

"Hayır. Çünkü beni sen götüreceksin. Arabam İstanbulda kaldı. Görüşürüz Asıf amca" dedim ona sarılarak.

 

"Kendinize iyi bakın çocuklar" dedi omzumuzu sıkarak.

 

"Düş önüme hadi" dedim gülerek arkasından itip.

 

"Düşelim bakalım prenses hazretleri" dedi o da gülerek.

 

"Ben kullanıyorum" dedim motosikletinin önüne geçip.

 

"Ölmek istemiyorum Balın. Hadi eve sağ salim gidelim" dedi kaskını kafasına takarken. Beni kesinlikle ciddiye almıyor gibiydi.

 

"Aras Ali, ben kullanıyorum. Geç arkama" dedim şeytani bir şekilde gülümseyerek.

 

"Olmaz, kaza falan yapacağız"

 

"Aras Ali! Ben kullanıyorum! Daha önce motor kullanmadığımı falan mı düşünüyorsun?"

 

"Evet"

 

"Allahın cezası otur işte şuraya!"

 

"Bağırınca çok çirkin oluyorsun. Daha önce söylemiş miydim?"

 

"Daha önce 1000 kez söylediğine iddaya gire bilirim"

 

"O zaman 1001.ci kez söylüyorum"

 

"Ay aman ne güzel. Hadi geç" dedim ve öne ben atladım.

 

"Balın?"

 

"Efendim?"

 

"Emin misin?"

 

"Emin miyim? Ay yani evet eminim" dediğimde güldü.

 

"Atlıyorum bak"

 

"Atla bakalım"

 

"Allahım, sen sonumuzu hayır et"

 

"Sen bana güven miyormusun?"

 

"Yok canım ne münasebet. Alt tarafı öleceğiz. Sana güvenmez olur muyum hiç?"

 

"Ha o zaman sorun yok. Atla" dedim göz kırparak. O da arkaya geçince motoru çalıştırdım.

 

"Sıkı tutun bebek. Uçacağız!!" Dememle gazlamam bir olmuştu

 

"Yavaş! Öldüreceksin bizi!" diye bağırınca daha da hızlı kullandım motoru. Biraz hızdan zarar gelmezdi.

 

Motoru yola yakın yerde park ettiğinden ana yola çıkmamız uzun sürmemişti.

 

 

💫

 

 

"Bize ayrılan sürenin sonuna geldik Aras Ali bey. Hadi kaçtım ben" motordan inip eve doğru gidecekken aniden kolumda hissettiğin elle arkamı döndüm. Ben daha bir şey diyemeden beni kendine doğru çekince şaşkın gözlerle ona bakıyordum.

 

"Nereye?" dedi kaşlarını kaldırmış ciddi ciddi bana bakarken.

 

"Eve?"

 

"Neden?"

 

"Sokakta mı uyuyayım Aras Ali?" Bu yakınlık fazlaydı. Konuşmayı unuttum iyi mi!

 

"Fena fikir değil"

 

"Aras Ali!"

 

"Efendim güzelim?" Doğru mu duydum lan ben?

 

"Güzelim?"

 

"Ah, çirkin olduğunu o kadar kabullenmişsinki, güzel denilince sende şaşırıyorsun değil mi?"

 

"Allah senin cezanı versin Aras Ali!" bağırmamla ondan ayrılmam bir olmuştu. Kendime gelmem için illa sinirlenmem mi gerekti?

 

"Allab aşkına ne dedim?"

 

"Ne mi dedin?"

 

"Evet. Ne dedim? Kötü bir şey demedim ben?" Kollarını önündr birleştirip motoruna yaslandı. Dik dik bana bakmaya başlayınca tek kaşımı kaldırıp bakış attım. Tek bir anlamı vardı. Ve anladı.

 

"Cidden demedim bak birşey. Senin abartman hep bunlar"

 

"Aras Ali, inşallah anahtarını kaybetmişsindir de evine giremez sokakta yatarsın! Hiç kimsede seni evine almaz! Zature olursun inşallah! Allahın cezası!"

 

"O ne biçim beddua ya? Küfür gibi. Sevmedim" dedi yüzünü buruşturarak.

 

"Geber inşallah!" Hızlıca kapıyı açıp bahçeye girdim. Sinirden eve ne zaman girdiğimi anlayamadan içerdeydim. Ayaklarımı sinirle çıkarıp kapının önüne savurduğumda hemen sağımdaki aynaya kaydı bakışlarım.

 

Tepinmekten saçım başım dağılmış vaziyetteydi. Allah seni de kahretsin Aras Ali!

 

 

Hemen üst kata çıkıp kendimi odama kapattım. Kıyafetlerimden kurtulup kendimi banyoya attım, bu siniri anca küvet keyfi geçire bilirdi.

 

"Allahın cezası Aras Ali! İki dakikada sinirlerimi tepeme çıkardı! Geri zekalı!"

 

 

Yarım saat sonra banyodan çıktığımda üzerimde sadece kısa bir bornoz vardı. Saçlarımı havluyla azıcık kurutup açık bıraktım.

 

Odamdan telefonu alıp alt kata indim. Yemek yapmaya halim olmadığından internetten yemek sipariş ettim.

 

Koltukta uzanmış yemeğin gelmesini beklerken kapı çaldı. Kaşlarımı çatıp kapıya doğru giderken "Allah Allah. Antalyada yemekler bu kadar çabuk mu geliyor? Harika!" kapıyı açınca gülümsemem yüzümde dondu.

 

"Aras Ali?" dedim kafamı kapının arasından çıkararak.

 

"Başka birini bekliyordun galiba?"

 

"Yemek sipariş etmiştim. Kurye sandım"

 

"Ha iyi o zaman gelir birazdan merak etme. Umarım tek kişilik sipariş etmemişsindir çünkü kurt gibi açım" demesiyle kendini ben anlamadan içeri sokması bir olmuştu.

 

Bu sefer gülüşü yüzünde donup kalan o'ydu. Dikkatle baştan aşağı beni süzdükten sonra kaşlarını çattı.

 

"Balın kuryeye kapıyı böyle mi açacaktın?"

 

"Evet. Ne var bunda?" dedim çok ciddi bir şekilde.

 

"Ne mi var? Ne yok desek daha iyi olmaz mı sencede?"

 

"Abart! Ay aman abart"

 

"Balın!"

 

"Aras Ali!"

 

"Git üzerine bir şey giy"

 

"Hayır. Benim canım böyle dolaşmak istiyor" o emir kipiyle söylemese zaten değişecektim.

 

Hemen kapıya koştuğumda "ben açarım!" dememle bir elin ensemden tutup geri çekmesi bir olmuştu.

 

"Delirtme beni! Geç üzerine bir şey giy! Ben açarım!"

 

"Allah Allah. Benim kapımı neden sen açıyorsun?"

 

"Balın git üzerini giy yoksa burda çok başka şeyler olacak!"

 

"Allah Allah. Ne olacakmış?" yüzüme öyle baktı ki, ne olacağını anladım.

 

Kararlılığımdan eser alamet kalmazken tıpış tıpış merdivenleri çıkıp üst kata gittim.

 

Böylede kararlıydım işte.

 

 

 

💫

 

 

Odama çıkıp hızlıca üzerime bol pantolon ve cropumu geçirdikten sonra odamdan çıktım. Merdivenleri indikten sonra aşağıda karşılaşacağım kişi sadece Aras Ali olmalıydı.

 

Ama salonda 3 kişi daha vardı.

 

Alp, AlpArslan ve Ömer üçlüsü. Onları görünce yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım

 

"Evimde 4 erkek olduğunu gören komşular beni göndermesin mahalleden? Eve erkek atıyor falan deseler? Ay birde 4 tane. Yanarım valla!"

 

"Sen erkek atmakla kalmamış yakıklı erkek atmışsın canım" Alp Arslanın lafını bitirmesiyle şaplağı boynuna yemesi bir olmuştu. "Aras Ali!"

 

"Ne?"

 

"Ne diye şaplak atıyorsun?"

 

"Canım istedi diye?"

 

"Ben senin canını- seveyim"

 

"İyi ettiniz, hoş geldiniz. Ama yemeğimi paylaşmam!" dedim ve hemen poşetde duran yemeklerime sarıldım. Ah canlarım, bu canilerin eline bırakmam sizi.

 

"Cimri!"

 

"Ömercim, cimri felan değilim ben. Açım aç!" dedim sinsice gülerek.

 

"Allahın cezası! Ben kendime yemek söyledim. Zıkkımın kökünü ye!" dedi Alp Arslan.

 

"İyi güzelde git kendi evinde ye neden benim evimdesiniz?"

 

"Artık evini ele geçirdik. 7/24 burdayız" dedi Ömer.

 

"Defol!"

 

"Cimri!"

 

"Hala ciddiyim! Defolun!"

 

"Yedik sanki evini"

 

"Sessiz olur musunuz o zaman? Kafam şişti resmen. Yemeğimi sessiz ortamda yemeyi severim"

 

"Aman iyi be. Havuza girelim mi?"

 

"Havuz?"

 

"Evet. Havuz"

 

"Bu havadamı Alp Arslan?" dedim ciddi ciddi ona bakarak.

 

"Nolucak ya? Girelim işte. Eğlenceli olur"

 

"Ben o havuzu süs diye saklıyorum bahçemde. Girmeyide düşünmüyorum"

 

"Hala yüzme bilmediğini söyleme bana. Kızım hala öğrenemedin mi yüzmeyi? Ve var bunda Allah aşkına" Alp Arslanın söyledikleriyle tüm gülüşüm yüzümde solmuştu.

 

"Ben senin dilinin ayarını seveyim Alp Arslan" dedi Ömer yerinden kalkarak. "Balın, sen bakma onun dediği-"

 

"Yemek isterseniz yiyin. Ben odamdayım. Çıkarken kapıyı arkadan kapatın" dedim ve yerimden kalkıp odama çıkmak için merdivene yöneldim.

 

"Balın"

 

"Görüşürüz Aras Ali" dedim ve onu dinlemeden odama çıktım. Kapıyı kilitleyip kendimi yatağa bıraktım.

 

Gözlerimi kapatınca gözümün önüne gelen görüntülerle aniden gözümü açtım.

 

"Hayır! Hayır! 3 e kadar say ve sakinleş!"

 

3 e kadar, 30 a kadar, 300 e kadar saydım ama düşüncelerimden yine sıyrılamadım. En sonunda kendimi uykunun kollarına bıraktım...

 

 

 

.

.

.

.

.

.

 

 

💫

 

Merhabalar. Nasılsınız? Yeni bölümü nasıl buldunuz? Yazarken çok eğlendim(:

 

Yeni bölümü heyecanla bekleyin💋🫶🏻

Loading...
0%