@meysak
|
Bölüm: 6 Bölüm adı: hüzün ... Laçin in başında Baran vardı. Kız kardeşinin kontrollerini sağlıyordu asistan doktoru ile. Son olarak elindeki bandajı yapıştırıp doğruldu. Sporcu sütyeninin açıkta bıraktığı kaslı karnındaydı gözleri. Kesiklerle doluydu. İşkencelere maruz kalmasından kalan izlerle. İçi parçalandı böyle görünce. Tıpkı kendisinden bir yaş büyük abisinin vücudu gibiydi. Ailesi görüp üzülmesin diye yavaşça çekti yukarı doğru. O sırada Laçin yavaştan kendine gelmeye başlamıştı. Kıpırdanmaya başlayınca omzundan destekledi onu. "Kımıldama." Laçin abisini görünce rahatlamıştı. "Ne oldu bana?" En son araçtaydılar. Geri kalanlara dair birşey hatırlamıyordu. Baran "apandisitin patlamak üzereyken acil ameliyata alındın." Asistana döndü. "Sen çıkabilirsin." Doğrulmaya çalışınca sızlayan karnı ile acıyla inledi. Baran kız kardeşinin yattığı yatağı bir düğme ile kaldırmıştı. "Ah be güzelim niye canını yakıyorsun ki?" Güzelim mi demişti o? Ne kadar tatlı bir ithamdı bu. Daha önce hiç duymamıştım. Kimse bana söylememişti böyle. Daha önce sevgilim olmamıştı ki benim. Ailem de demezdi. Küçücük şey içimi kıpır kıpır etmesine yetmişti. "B-ben iyiyim." Kekelemiştim. Kızım kendine gel ya. Koskoca subaysın sen. Konuyu dağıt çabuk. "Ağrım var." Baran "bir süre ağrı yapması çok normal. Organ aldık çünkü içinden. Bir ağrı kesici yaptırırız biraz idare eder seni. Şimdi seni normal odaya alacağız." Etrafa baktım. Kafam içmiş gibi dönüyordu. Efsaneydim. "İçmiş gibiyim." Baran hafifçe gülümsedi. "Anestezinin etkisi. Yavaşça vücudundan çıkacak." ... Kapı açıldı. İçeri Barbaros girerken elindeki tepsiyi dikkatimi çekmişti. Bardaklar vardı üstünde. "Ne getirdin?" Annemler yoktu. Beni görüp iyi olduğuma emin olduktan sonra zorla geri göndermiştik. Annemler beni Baran a emanet ederken Kartal abim de benden sonra en rütbeliyi, Barbaros u başıma dikmişti. Birkaç gün burada kalacakmışım. Zorlu bir ameliyat geçirmişim toparlamam lazımmış kendimi öyle dediler. Halbuki gayet iyiydim. Sadece nefes alırken bile karnım acıyordu. Barbaros "Baran kahve içersen daha çabuk atar anesteziyi demişti bende bize kahve aldım." Yatağın baş kısmını düğmeye basarak kaldırıp oturur pozisyona getirecektim kendimi ama dikişlerim sızlayınca hafif geri yatırdım. Barbaros ayaklı masayı önüme çekip tepsiyi koydu. O da refakatçi koltuğuna oturmuştu. "Birkaç saat sonra kalkıp biraz yürümen gerekiyormuş." Acısını daha kalkmadan hissedince yüzümü buruşturdum. "Ben iyileşene kadar kalkmasam?" Barbaros "olmaz küçük hanım yoksa kendini toparlayamazsın." "Of." Barbaros "oflama da kahveni iç." Kahve bardağını elime alıp dudaklarıma götürürken gözlerim Barbaros u bulmuştu. Uzun boylu kalıplı bir adamdı Barbaros. Aramızda birkaç yaş vardı onunla. Yaşının getirdiği bir özellikti muhtemelen çok olgun birisiydi. Mesela Feyzullah 25 ve Oğuz 26 yaşında olmasına rağmen çok goygoycu tiplerdi. Bu özelliklerini operasyon ortasında bile kaybetmezlerdi. En sıkıntılı ortamda bile esprilik yeteneklerini kaybetmezlerdi. Henüz bekarlardı. Barbaros da öyle miydi ki? Olsaydı anlatırdı derleştiğimizde ama hiç sormamıştım daha önce. Merak mı etmemiştim yoksa? Barbaros "ne düşünüyorsun?" "Sevgilin var mı barbar?" Afallamıştı bu sorumla. Halbuki zor da bi soru sormamıştım. Barbaros "O nerden çıktı?" "Hiç, merak ettim sadece. Seninle derleştiğimizde hiç bundan bahsetmemiştin." Barbaros "sormamıştınız." Elindeki kahveyi orta sehpaya bıraktı. "Şimdi soruyorum." Gözlerime kilitlendi koyu kahve gözleri. "Sevgilim yok ama sevdiğim var." İçinde anlamlandıramadığım bir his oluşmuştu. Durup duruken niye böyle oldum ben? Ne zaman düştüğünü fark etmediğim suratımı düzelttim hemen. "Neden sevgili değilsiniz peki?" Barbaros "benden rütbeli bir subay o. Söylersem herşey çok daha kötü bir hal alır diye içimde tutuyorum." Benim gibiydi yani. "Aşk rütbe farkını dinlemez teğmenim. Seviyorsan git söyle. Herşeyi aranızda halledebileceğinizi düşünüyorum." Herkesin isteyebileceği türden bir adamdı Barbaros. Yemek yapmasını bilirdi. Titizdi. Birkaç kez evine yemeğe davet etmişti bizi. O zamandan biliyorduk. Eli çok lezzetliydi. Tam bir İstanbul beyefendisiydi kendisi. İlerideki eşi çok şanslıydı. Barbaros "Öyle mi dersiniz?" Başımı salladım. "Ama korkuyorum komutanım. Mesleğimizi zedelerse diye." "Sen bana ismini ver ben ayarlarım sizi Barbaros." Barbaros "ya beni istemezse?" "Niye istemesin oğlum? Saygılı, titiz yemek yapmayı bilen bir adamsın. Dertleşmek için bile sana geliyorum ben. Herkes ister senin gibi bir adamı. Hem yakışıklısın da." Barbaros "Siz ister miydiniz?" Hım. Öyle mi olmuş? Başımı salladım. "Gönlümün vurulacağı karakter özellikleri bunlar. Ben cesur adam severim Barbaros. Sende subaysın. Korkak adamı kim ne yapsın?" Barbaros "açılmaya karar verdiğimde ilk size geleceğim o zaman komutanım." Yüzü gülüyordu artık. Aslında şöyle bir düşünüyordum. Benim hayatımda olacak kişi de muhtemelen Barbaros gibi birisi olurdu. Asker bir yar... Dalma hayallere Zülal. "Erteleme bence Barbaros." Barbaros "bu gece açılacağım o halde Zülal. O sarı tutamlardan daha fazla ayrı kalmak istemiyorum." "İyi edersin. Kapı tıklatıldı hafifçe. Gel diye komut verdiğimde içeri giren Elçin ve Hilal ile gülümseme yerleşmişti suratıma. Elçin "ikizim!" İçeri koşturdu hızlıca. Yanıma gelip bana sıkıca sarıldığında "çok korktum sana birşey oldu diye. Ama duruşmam vardı gelemedim." Dedi. Sarılmasına karşılık verip "Sorun değil ikiz." Dedim. İlk defa sesli söylüyordum bu lafı. Elçin bana çok samimi geliyordu. Benden ayrılınca Hilal de gelip sarıldı. "Çok geçmiş olsun. Nasıl oldun?" "Biraz daha iyiyim." Elçin Barbaros u fark etmişti. "Merhaba." "Barbaros benim timimden." Elçin anlamış gibi alaycıl garip bir yüz ifadesi takıntı. "Hım..." Barbaros "tanıştığımıza memnun oldum kızlar." Elçin ve Hilal aynı anda konuşmuştu. "bizde." Güldüm bu duruma. Barbaros "neyse sizin kız kıza konuşacaklarınız vardır. Ben sizi yalnız bırakayım." Bana döndü. "Hem gece açılacağım için cesaretimi toplamam gerek." "Yapabilirsin sana güveniyorum." O çıkarken Elçin hemen yatağa ayak ucuma oturmuştu. İmalı bakışları bu sefer beni buldu. "Hayırdır ikiz? Böldük herhalde?" "Ne hayırdır ikiz?" Hilal "şey sizin aranızda birşeyler mi var?" "Ay hayır. Barbaros başka bir kızdan hoşlanıyor hatta. Bu gece de ona açılacak." Elçin in yüzü düşmüştü. "Nasıl ya? Odadaki elektriklenmeyi bir tek ben mi hissettim?" Hilal e döndü. "Laçin e bakışlarını sende görmedin mi?" Hilal "Bilmiyorum ki anlayamadım. Asker adam ya duygularını saklıyor da olabilir." Elçin "bence yalan söyledi. Nerden biliyorsun?" "Biliyorum işte. Kızı anlattı gelip. O da benim gibi subay-" duraksadım. "Ne?" Barbaros un anlattığı kadın bendim. Sarı tutam dedi, subay dedi. "Koca bir siktir." Elçin "noldu ya?" "Sarışın ondan üst rütbeli birine aşık olduğunu söyledi!" Sesim istemsizce yükselmişti. Gerçekten ben miydim o? Hilal "sizin karargahta öyle biri daha var mı?" "Karargahta birkaç kadın var. Ama sarışın bir üst rütbeli yok..." Elçin "yuh! Kızım bu basbayağı sana açılacak o zaman!" "Ama... hayır ya!" Hilal "Neden? İstemez misin?" "Ben..." ister miydim? "Bilmiyorum." Ah, hadi ama! Barbaros a isterdim demedik mi? Elçin "ikiz farkında mısın bilmiyorum ama Barbaros derken gözlerinin içi gülüyor." Hilal "işine karışmak gibi olmasın ama sen de ondan hoşlanıyor olabilir misin?" Psikologtu Hilal. Ben anlamasam bile anlardı. Elçin "bence daha fazlası var." Hilal gülümsedi samimice. "Sen bize Barbaros u anlatsana." Neden istediğini anlamamıştım ama başladım işte. Benim kendimi psikolog sorgusundaymışım gibi hissetmem normal miydi? Neyse, bedava terapi işte. "Efendi bir adam. Olgundur karşısındakinin düşüncelerini önemser. Hatta ben onunla konuşurken kendimi değerliymiş gibi hissediyorum." Gülümsedim. "Çok iyi yemek yapar biliyor musunuz? Eli de çok lezzetli bir ara söyleyim bizi yemeğe alsın. Sonra işte... biz hep dertleşiriz onunla. Ne zaman canım sıkkın olsa onun kapısında buluyorum kendimi." Hilal "kanka söylememiz gerekir mi?" Elçin "sus kanka dur düşecek jeton." İkisi de bana bakıyordu dikkatlice. Gülümsemem suratımda dondu. Tüm birlikte oturmalarımız geçti gözümün önünden. Arkadaşım zannediyordum. Verdiğim değeri askerim olduğu için diye yorumlamıştım hep. Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Basbayağı ilgi duyuyordum. Her seferinde kapısında bitmem başka türlü açıklanır mıydı ki? Galiba açıklanmazdı. Kabak gibi meydandaydı sonuç. "Kızlar ben hoşlanıyormuşum." Elçin "Günaydın aşkım." "Ama ben ne yapıcam?" Hilal "Nasıl ne yapıcam? Yahu o sana gelip açıldığında sende kabul edeceksin ne yapacaksın?" "Olmaz!" Elçin "of niye olmasın?" Duraksadı bir anlık. "Aa! Abim!" "Kartal abi birşey der mi?" Hilal "Turhal lar hakkında bilmen gereken en önemli şey ne biliyor musun? Kıskançlıkları!" "Beni kıskanmaz ki?" Elçin "ah be güzelim." Seruma dikkat ederek elimi tuttu. "Kartal abim en kıskançları. Ve hatırla diye söylüyorum onun askerisin. Sana birşey yapmaz hatta Barbaros a da yapmaz ama karargahta ne yapar bilemem." Kartal abimin eline düşmememiz gerekirdi. Ofladım. "O zaman bittik biz." Kartal komutan olarak çok disiplinliydi. Aynı benim kopyamdı. Ama ben sonradan ortaya çıktım diye çok da şey yapmazdı diye düşünüyorum ben. "Ama ya Barbaros un açılacağı kişi ben değilsem? Adama git açıl ne olursa olsun dedim. Gecikme dedim." Hilal "Yani... bilmiyorum. Seni de gazladık biraz ama." Elçin "bunca yıllık erkek kataloğuna sahip biri olarak ben bundan olur diyorum." Kapı tıklandı. Elçin "bunu sonra konuşuruz biraz rafa kaldıralım." İçeri giren Kartal abim olmuştu. Arkasından gelen Baran ile. Kartal önce Elçin in başına bir öpücük kondururken sonra bana gelip aynısını benim başıma da yaptı. İçim huzurla dolmuştu birden. Gülümsedim. Baran "nasılmış bakalım hastamız?" Kartal "ben askerimi turp gibi gördüm Baran." Suratında kocaman bir sırıtma vardı. "Ağrın sızın var mı?" "Biraz ağrım var da Baran abim normal olduğunu söyledi." Baran ona abi dememle kocaman bir gülümseme taktı suratına. Ateşimi tansiyonumu ölçüp serumumu kontrol etmişti o sırada hızlıca. Cebinden çıkardığı iğneyi yeni taktığı seruma enjekte etti. "Rahatlatır bu biraz daha." Toparlamam için bir sürü ilaç veriyorlardı bana. Cebinden ilaç kutusu çıkarıp bana verdikten sonra Hilal in yanına geçip ona sarılmıştı. "Nasılsın hayatım?" Kartal abim de sürahiden bana su doldurup verdi. İlacı suyla yuttum hemen. "Biraz yürümen gerekiyormuş." "Şimdi mi?" Baran "serumun bitsin. Yarım saate biter, yarım saat de dinlenirsin öyle kalkarsın." Dediği gibi olmuştu. 1 saat sonra beni yavaş yavaş yürütmüşlerdi koridorda. Canım çok yanıyordu ama bacaklarım açılmış iyi gelmişti. Lavaboya falan da girmiştim. Akşam olana kadar hep birlikte oturup sohbet etmiştik. Ara ara Baran abi de gelmişti yanımıza. Akşam olunca annemler de gelmişti. Ali Sancar bile gelmiş ve bana geçmiş olsun demişti. Hatta bir saat kadar oturup benimle sohbet etmişti. Çok şaşırmıştım buna ama memnun da kalmıştım. Saat ilerledikçe benim heyecanım baş göstermişti. Kalbim küt küt atıyordu. Hatta tansiyonumu ölçmeye gelen Baran abim endişelenmişti bir sorun mu var diye. İlaçların yan etkisiyle çarpıntı yapıyor sanıp sakinleştirici vermişti bide. O bile heyecanımı yok edememişti. Herkes yavaştan giderken refakatçi olarak kalmak isteyen annemi de göndermiştim. Barbaros un geleceğini zannediyordum çünkü. Gelmedi. Saatlerce bekledim. Kapı her tıkladığında umutlarım birer birer soldu. Yorgunluktan uyuyakaldığımda hava yeni aydınlanıyordu. Hava aydınlanırken bile gelmemişti. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken Baran a yakalanmıştım o zaman da gelmemişti. Demek ki sevdiği kız ben değildim. Ve ben o gün sevdiğimi yeni fark ettiğim adamı başka bir kadına göndermiştim. . . . Zülal Barbaros ilişkisi bekliyor muydunuz? Aslında ikili birbirine çok uyumlu. Yavaştan ilişkilerine de adım atalım. Bakalım neler olacak Barbaros niye gelmedi? Bölümleri normalde başka platformda yayınladığım için yaklaşık 20 bölüm birikti. Bu yüzden günde iki iki atıyorum. 20 bölüm yazılı ama öyle sahne olursa güzel olur dediğiniz bir sahne varsa yorum olarak atabilirsiniz önerilere açığım. . . . |
0% |