@meysak
|
'Bir ocağa şehit düştüğünde ateşi herkesi yakıyor.' ~ "Çabuk anlatıyorsun!" Sabahın ilk ışıklarında gelmişti yanıma Elçin. Dün sorduğunda yarın konuşalım demiştim çünkü. Çok yorgundum. "Yüzündeki şapşal gülümsemeye bakılırsa gayet güzel geçmiş." Başımı salladım. Elçin "kız çatlatma adamı. Baştan anlat. Arabaya bindikten sonra ne oldu?" "Bizi sahil kıyısına getirdi. Önce bana sevdiği kadını anlattı bir görsen Elçin o kadar hoş ithamlarda bulundu ki çok kıskandım başta. Bir sürü şey söyledi. Sonra..." o anlar geldi aklıma. Gülümsedim. "O kişinin ben olduğunu söyledi. Korkmuş yanıma gelmekten. Reddedilmekten değil, mesleğimizi zedelemesinden korkmuş." Elçin "Gerçekten mi?" "Peki senin arabanda ne işi vardı onun? Asıl anlatması gereken sensin." Kollarımı bağladım. "Dışarı çıkalım diye ısrar etmen, dışarı çıkarken telefonda birine mesaj atman falan?" Hafiften geriye çekildi. "Beni aradı gündüz. Anlattı işte seninle konuşmak istediğini. Kabul etmedim başta ama yalvarınca dağ gibi adam bende tamam demek zorunda kaldım. Hem kötü mü yapmışım?" Güldüm. "İyi yapmışsın." Elçin "ee sonra?" "Çektim yakasından yapıştım dudağına." Elçin "ne!" Diye bağırdığında "sus sus! Gelecekler şimdi odaya." Diyerek susturdum onu. Elçin "ciddi misin sen?" Başımı salladım. "Çok utanıyorum zaten Elçin. Bu konuyu konuşmayalım." Kapı aniden açıldı ve içeri Ali abi girdi. "Noluyor bu odada? O bağırış neydi?" Elinde silahı vardı. Güvende olduğumuzu görünce beline geri yerleştirdi. Göz devirdim bu hareketine. Bir askerin odasında bir sorun olacağını düşünüp silahla girmesi çok komikti. Üstelik avukat da varken Elçin "birşey yok abicim. Dedikodu yapıyorduk birden hararetlenmişiz." Ali "Hım, iyi." Etrafa bir kez daha baktı. "Dikkat edin kendinize." Diyip çıktı. "Çok garip bir adam." Elçin "öyledir. İyi biri aslında ama katıksız bir odundur kendisi." "Yağmur un annesi yok mu?" Yüzü düştü. "Öldü. Abimle arabada gelirken saldırıya uğradılar ikisi abim ağır yaralanırken yengemi kurtaramadık. İşte, bu yüzden Ali abim böyle." Anlattıkları canımı yakmıştı. Sevdiğini şehit vermek... "Sancar isminden hoşlanmadığını fark ettim. O niye?" Elçin "yengem ona hep Sancar'ım diye hitap ederdi. O gidince artık kullandığı tek isim Ali oldu işte. Uzun zaman oldu ama hala acısını içinde yaşıyor bunu fark ediyoruz." "Yaşadıkları kolay değil. Bir ocağa şehit düştüğünde ateş herkesi yakıyor işte." Başını salladı. "Ama hayat devam ediyor. Yapabileceğimiz pek birşey yok. 6 sene geçti üstünden." 6 senedir acısını yaşıyordu içinde. Acaba hayatına birini almayı düşünmüş müydü hiç? Rabbim kimseye yaşatmasın bunun acısını. Ölüm zaten dayanılması en zor acılardan biriydi. Herşeyin devası vardı sonuçta. Öleni geri getiremiyorduk. Elçin "O zaman ben çıkıyorum. Duruşmam var bugün. Of bide sana amcamızın geleceğini de söylemem gerek." "Bir anda o nerden çıktı ya?" Elçin "bilmiyorum seni görmek istemişler." Bir anda heyecanla ayaklandı. "Bugün savcılık sınavının sonucu açıklanacak!" Gülümsedim. "Başaracağını biliyorum. Git, dönerken güzel haberlerini de getir ama." Yanağıma bir öpücük kondurmuştu ikizim. "Teşekkür ederim ikiz desteği için. Seni çok seviyorum. Enişteme de selam söyle. Görüşürüz!" Kendimi tutamayıp gülmüştüm o odamdan çıkarken. Tam o sırada da telefonum çalmaya başladı. Arayanı görünce heyecanlanmıştım. Dünden beri ilk defa konuşacaktık olsun o kadar. Açarsam ne diyeceğim? Sevgiliyle nasıl konuşulur ki? Açmasam mi? Saçmalama istersen Zülal. "Efendim?" Kalbim güp güp atıyordu. Barbaros "Günaydın. Nasılsın?" Gülümsedim. "Günaydın. İyiyim, sen nasılsın?" Barbaros "ben de iyiyim. Sesini duymak için aradım." "İyi yapmışsın." Bu ne saçma bir muhabbetti? Barbaros "Ağrın sızın var mı? Bide ilaçlarını almayı unutmaman gerekiyor biliyorsun." "Hıhım alıyorum. Merak etme ağrım sızım yok. Daha kötüleriyle savaştım." Güldü. Kahkahası ne kadar da güzeldi... "Aslında ben şey için aradım..." "Ney?" Barbaros "Zülal biz gerçekten sevgili olduk mu?" Bir kahkaha daha patlatmıştım. "O nasıl soru Barbaros?" Barbaros "Yani şey... özür dilerim komutanım dün rüya gördüm herhalde onun-" sözünü kestim hızlıca. "Sevgiliyiz biz Barbaros. Saçmalama istersen ne özürü?" Barbaros "harbi mi?" "Harbi." Barbaros "30 yaşında asker adamım düştüğüm hale bak ya. Ey aşk sen nelere kadirsin?" "Bilemiyorum artık." Barbaros "tamam o zaman benim kapatmam gerek malumunuz eğitim bekler." "Görüşürüz." Barbaros "Görüşürüz... sevgilim." Kapattı yüzüme. Deliydi bu çocuk. Yatağımdan kalkıp hızlıca rutin işlerimi halletmiş pijamalarımı çıkarıp eşofman takımlarımı giymiştim. Bugün ordu evine gidip arabamı almam gerekirdi. Birde kendi kıyafetlerimden de getirmeliydim. Birkaç parça kıyafetim vardı evet ama getirmem gerekiyordu. Habire Elçin in dolabından giyinemezdim. Odamdan çıktıktan sonra mutfaktan gelen sesleri duyunca oraya geçtim. Annem şarkı söyleyerek kahvaltılık birşeyler hazırlıyordu. "Günaydın." Dedim yüzümde oluşan gülümseme ile. Annem de bana dönüp "günaydın kızım," dedi. "Neler yaptın bakalım sen?" Koca tabaktan çatalına birşey aldı. "Pankek yaptım." Ağzıma uzatınca kabul etmiştim. Fazlasını elime alırken çiğnedim ağzımdaki lokmayı. "Nasıl olmuş?" "Çok güzel olmuş anne." Gülümsemesi sanki daha da büyümüştü. "Senin anne diyen dillerine kurban olurum." Yanağımdan öptü. "Hadi sen salona geç. Ali de oradaydı." "Yardım edilecek birşey var mı?" Annem "çoktan masayı hazırladım. Pankekleri alıp gelirim ben sen geç." Salona geçtim sakince. Adımlarım yavaştı dikişlerim zorlanmasın diye. Çabuk iyileşip sahalara dönmem gerekirdi. Alınacak intikamlarım vardı daha. Kalan 6 günde kendime çok iyi bakmalıyım ki göreve çıkabileyim. Ali abi kafasını gazeteden kaldırıp "Günaydın." Dedi benim geldiğimi hissedince. Bu devirde gazete mi kalmıştı? "Günaydın Ali abi." Birşey söylemedi ben koltuğa yerleşene kadar. "Nasılsın?" Benimle muhabbet etmeye mi çalışıyordu? "İyiyim, ağrım sızım yok çok şükür. Sen?" Ali "Bende iyiyim. Ben seni nereden hatırladığımı buldum." Gülümsedi. "Kilit operasyonunu hatırlıyor musun?" Hatırlamıştım. Orada bize Pöh'ler yardımcı olmuştu. Onları ilgilendiren bir operasyondu çünkü. "Kilit operasyonundaki polislerden biri sen miydin? Hani şu büyük uyuşturucu baronunu çökerttiğimiz operasyondan?" Gülümsedi. "Evet." "Günaydın sevgili abiciğim ve kardeşim!" Diyerek odaya dalan Baran ile bende gülümsedim. "Günaydın." Ali abi de Günaydın dediğinde "valla mis gibi kokular geliyor burnuma." Baran abi izinliydi. Ali abi de bugün tatildeydi. Acaba babam da var mıydı? Bugün gelecek misafirleri deli gibi merak ediyordum. Elçin in söylediğine göre amcamız ve eşi gelecekti. Benimle tanışmak için... Ali "ben Yağmur u uyandırıp geleyim." ... Kahvaltıdan sonra Ali abi beni ordu evine bırakmıştı. Onun da bizim tarafta işi varmış teklif etmeseydi kabul etmezdim. Ama böyle diyince tamam demiştim. Yol boyunca konuşmuştuk. Hatta bana halimden memnun olup olmadığımı sormuştu. Sanırım artık o da beni kardeşi olarak görüyordu. Bu beni baya memnun etmişti aslında. Artık ailemle iyice yakınlaşmak istediğime karar verdim o kısa yolculukta. Acaba ailecek piknik yapma fikrini ortaya atsam... kabul ederler mi? Yoldayken Barbaros a da mesaj atmıştım. Ordu evine geldiğimi haber vermek için. Belki görmek isterdi beni. Kapıdaki askerlere selam verirken onlar da bana selam durmuşlardı. Beni tanırdı hepsi. Merdivenleri çıkarken biraz zorlanmıştım ama Allah tan birinci kattaydı. Barbaros? "Ne ara geldin?" Derken suratıma bir gülümseme yerleşti. Barbaros da tebessüm etmişti bana. Barbaros "sen ben geliyorum diyince burada buldum kendimi. Beş dakika da olsa görmek istedim seni." Kapının önüne gelince kendini duvardan ayırıp bana yaklaştı. Beni kendine çekip kollarını etrafıma dolamıştı. Bende aynı şekilde karşılık verince saçlarımın arasında dudaklarını hissettim. Başıma bir öpücük kondurmuştu. "İyi gördüm seni?" Dedi. "İyiyim zaten. Hatta şuan çok daha iyi oldum ama eve girebilir miyiz? Kapıda durmamız şuan çok saçma da." Güldü benden ayrılırken. "Aç bakalım kapını." Elimdeki anahtarla kapıyı açarken besmele çekmiştim birde. Bayadır girmiyordum bu eve ve şimdi sevgilim ile girecektim. Aslında daha önce gelmişti. Hatta tek geldiği de olmuştu ama hiçbirinde sevgilim değildi sonuçta. O yüzden ilk defa geliyor diye sayabiliriz bence. "Bana bir bardak su doldurabilir misin? Ellerimi yıkayacağım da ben." Barbaros "Emredersiniz komutanım." Sesi inanılmaz neşeli geliyordu. Mutlu oldum. O mutfağına geçerken bende lavaboda hızlıca ellerimi yıkadım. Ardından ilaçlarımı içip koltuğa kurulmuştuk. Barbaros "senin bu evine pek çok kez geldim ama şuan sanki ilk defa geliyormuşum gibi." "Sevgilim olarak ilk gelişin çünkü." şok olmuş gibiydi. "Sevgiliyiz değil mi?" Göz devirdim. "Ay şimdi ayrılacağım ha." Barbaros "tamam tamam demedik birşey. Ama sende bi benim açımdan düşün güzelim ya. Kaç senedir seviyorum seni içimde." Koltukta bana doğru yaklaşıp ellerimi tuttu. "Herşey o kadar güzel ki rüya gibi geliyor. Ödüm kopuyor kendi hayal ürünüm çıkacak diye " Güzelin miyim gerçekteeen dememek için kendimi zor tuttum. "Rabbim nazarlardan saklasın herşey gerçekten çok iyi gidiyor. Merak etme Barbaros, bütün bunlar gerçek." Barbaros "şükür." Ellerimi bırakıp geriye yaslandı. "Timdekilere söyleyecek miyiz?" "Timdekiler sorun değil ama... abim beni korkutuyor. Hadi ben neyse de sen timinden askersin ya." Barbaros "çok fena kök söktürecek ama yapacak birşey de yok. Saklarsak öğrendiğinde hayal kırıklığına uğramasın diye diyorum. Aranız yeni yeni iyi oluyorken kötü olmayın." Kendi huzuru uğruna benimkini düşünüyor oluşu yüreğimi bir hoş etmişti. Komutanından bile korkmuyordu benim için. Hoş, bende komutanıydım ama bana gelip sevdiğini söylemişti. Şimdi diğer komutanına gidip kardeşin ile sevgili oldum da diyebilirdi pekala. "Beni düşündüğün için teşekkür ederim Barbaros." Barbaros "ben seni hep düşüneceğim Zülal." "O halde seni birkaç gün içinde aile yemeğine davet edeyim. Gel benimkileri bir gör." Barbaros "göreyim tabi ya." Barbaros un ailesi hakkında pek bilgiye sahip değildim. Ailesi ile görüşmediğini biliyordum ama fazlasını bilmiyordum. Kendisi anlatana kadar da sormamayı tercih ediyorum. Belki kendisi anlatmak ister. Konuyu bana açmıyorsa belli ki canını yakan birşeydi Barbaros için. Ama ben sevgilisi değil miyim? Bana neden anlatmıyordu? "Ha birde şey... polis özel harekattan da bir abim daha var." Barbaros "ne!" ... "Canım, asker misin sen şimdi?" Bu soruyu soran kuzenimdi. İnanılmaz gıcık bir tiplemeydi. Bizden de küçüktü zaten. Henüz 24üne yeni basmış bir kızdı. Kendisi diş hekimliği okuyormuş. Kibirli şey. "Aynen canım." Kübra "çıtı pıtı birşeye benziyorsun halbuki. Başka meslek edinmeye puanın mı yetmedi yoksa?" Yo, zehir gibi kafam vardı. Çalışkan ve disiplinli biriydim ki zaten disiplinli olmayan birinin bizim bölükte yeri yoktu. Ama çalışma gereği duymadığım için sınavdan yüksek almak gibi bir gayem olmamıştı hiç. Amcalar bize gelmişti. Onlar salonda otururken biz Elçin in odasında kız kıza takılıyorduk. Amcalar aslında tatlı insanlardı ama kızı için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Yağmur "Benim halam kahraman. Asker olmak çok zor o yüzden bende büyüyünce Elçin halam gibi savcı olup kahramanlık yapacağım." Koluma sarıldı beni koruduktan sonra. Birbirimize iyice bağlanıyorduk. Aslında bütün aileyle öyleydi. Herkes birbirini sevip sayıyordu ve beni de aralarında tutuyorlardı. Sanki 27 yıl sonra gelmemişim gibiydim. İçlerinde çok mutluydum. Onlar da mutluluklarını göstermek için elinden geleni yapıyorlardı. Ali abim bile. Kübra "rütben ne ki? Çavuş falan mısın?" Güldüm istemsizce. Elçin "Öf Kübra yetmedi mi sence de?" Kübra omuz silkti. "Ne yaptım sanki?" "Rütbem üsteğmen. Yakın zamanda kıdem de alacağım kuzen. Ha birde liseden birincilikle mezun oldum. Ben sadece kendimi vatana adamak istediğim için askerliğe adım attım. Bil istedim." Göz devirdi. Bu da bardağı taşıran son damla olmuştu. "Yeter. Geldiğinden beri benden mennuniyetsizliğini yüzüme vurup duruyorsun ve bu canımı çok sıkıyor. Ya sus ya da-" Kübra "ya da ne? Silahını çıkarıp vurur musun yoksa? Senden memnun değilim evet. Ne olduğu belirsiz birini getirip kuzenim diye tanıttıkları için. Sen Turhal olamazsın." Ailem benim için elinden geleni yapıyordu. Elçin "Kübra yeter cidden. Dna testi benim ikizim olduğunu gösteriyor ve sen bunu istesen de istemesen de değiştiremezsin. O bir Turhal. Ayrıca sana ne ki o bizim ailemizden." Kübra "aman be!" Diyerek kalktı. Çirkef. "Ne haliniz varsa görün." Odadan çıktı be gitti. Elçin "of bu bebekliğinden beri böyle. Şımarık zengin kızı. Sonradan görme de değil halbuki niye böyle bilmiyorum." Güldüm. "Başka birisi başka bir zamanda bana böyle davransaydı onu evire çevire döverdim biliyor musun?" Yağmur olmasaydı silahımı çıkarıp göz korkutması da yapardım da işte. Elçin "fark ettim. Hatta az daha ileri gitse yapacak gibiydin." Telefonunu eline aldı. "Sinir problemlerim var aşmaya çalışıyorum be ikiz." Yağmur "Bende hiç sevmiyorum Kübra ablayı. Hep benim çikolatalarımı yiyor." Yanağına sulu bir öpücük kondurdum. "Ben sana çikolata alırım merak etme." Elçin den bir bağırış koptu o sırada. "Savcı olmuşum!" . . . Barbaros un ailesinin altından ne çıkacak bakalım. |
0% |