@mia_mel
|
1 Yıl Önce "İşte bitti!"dedim. Okulun düzenlediği resim yarışması için çizdiğim tuval bitmişti. Tuvali yatay tutmuştum denizde boğulan bir kız çizmiştim. Bunu çizmemin sebebi hem jüriler arasında dikkat çekmek hem de anlamlı bir resim olmasıydı. Aslında boğulmayan sadece tekrar yüzeye çıkıp bir umutta olsa yaşayan bir kızı çizmiştim.Jürilere de aynen böyle söyleyecektim. "Kızım, hadi gel yemek hazır!"dedi annem aşağıdan. Evimiz 2 katlıydı ilk katta atölyem, odam ve yatak odası vardı. Aşağıda ise salon, mutfak ve banyo vardı ve tabi ablamın odası. Resim yaparken hep acıkırdım küçüklüğümden beri böyle bir huyum vardı.Huyum kurusun Aşağı kata, mutfağa indim içeriyi pankek kokusu sarmıştı.Babam salondan mutfağa Kerem Bürsin taklidi yaparak "Penkeeek!"diyerek geldi. Hepimiz sofraya oturduk. Annem her zaman olduğu gibi saçını ev topuzu yapmıştı. Aynı benim gibi kahverengi saçları, mavi gözleri vardı. Babam ise siyah saçlı kahverengi gözlüydü. Pankek alıp üstüne çikolata sürdükten sonra "Ellerine sağlık annem çok güzel olmuş penkekk" dedim, babamın taklidini yaparak. Annem "Afiyet olsun kızım."diyerek çay doldurmaya başladı. O sırada babam magazin dergisi okuyordu. Normalde kadınların okuduğu magazin dergilerini babam çok severdi. O yüzden benim odamda da bir sürü magazin dergisi vardı. Babam dergide mint yeşili uzun, ip kollu, saten bir elbise göstererek bana uzattı. "Bak kızım bu sana çok yakışır. Mezuniyette giymek ister misin?"dedi. Daha 11. Sınıftaydım ve seneye sınav senemdi, mezuniyetin olup olmayacağı bile belli değildi. O yüzden "Bilmem bakarız." Dedim gülümseyerek. Kahvaltımızı ederken annem "Tuvalini bitirdin mi kızım?""diye sordu. Bende "Evet sadece verniklemek kaldı."dedim. Tuvalim içime çok sinmişti. Resim yarışmasını kazanacağımdan emindim. Ta ki diskalifiye olana kadar.
Kahvaltım bitince atölyeme geçip bilgisayardan Nilüfer'den "Başıma Gelenler" şarkısını açtım. "Başıma gelenler hep senin yüzünden Ne istedin benim sevgimden Yıkıldım artık ben sevemem yeniden" Bir yandan verniği alıp tuvalimi verniklerken bir yandan şarkıya eşlik ediyordum ve bir anda şarkı durdu. "Başıma gelenler hep sen..." Arkamı döndüm ve bilgisayarıma baktım. "Sen miydin Pamuk?" diyerek gülmeye başladım. Bu benim kedimdi. Aslında kahverengi olan kedime Pamuk ismini koymuştum. Çünkü çocukluğumuzdan beri ablamla tüm kedilere pamuk diyorduk. Ablamla... Öksürdüm ve kendime bir bardak su koydum, kedime doğru yürüdüm Pamuk acıkmış olmalıydı. Onu kucağıma alıp aşağıya salona indirdim. Ton balıklı kedi mamasını koyduktan sonra bacaklarımda dolanıp yemeğini yemeye başladı. Bende atölyeme geri dönüp kaldığım yerden devam ettim.
Yarışma Günü "Ayy tuvalini görmek için sabırsızlanıyorum." dedi Kumsal heyecanlı bir şekilde. "Yarışmada göreceksin aşkım."dedim. Bende en az onun kadar heyecanlıydım ama sakin kalmaya çalışıyordum. Koridorda ilerlerken hızlı hızlı yürüyen bir çocuk omzuma çarptı. Tam bir şey söyleyecekken yere düşürdüğü maket bıçağını gördüm. Okulda resim öğrencileri için maket bıçağı yasak değildi. Çünkü maket bıçağıyla kalem açıyorduk. Çocuk aceleyle arkasını döndü ve maket bıçağını gördü. Aceleyle ayaklarımın dibinde duran maket bıçağına eğildi ve aldı. Ayağa kalkmadan bana bakmaya başladı. Burnuma sandal ağacı parfümü kokusu geldi ve o koku garip bir şekilde güzel hissettirmişti. Çocuk ayağa kalktı ve "Çarptığım için kusura bakma Eliz." dedi ve hızlıca yürüyerek gitti. O çocuğu daha önce koridorda birkaç kere görmüştüm ama tanışmıyorduk. Öyleyse adımı nereden biliyordu? Koridorda ilerleyip alt kata indiğimiz sırada Akın "Naber kızlar?"diyerek yanımıza geldi. Akın ile lise de tanışmıştık. Çizgi roman okumayı seven, komik birisiydi. "İyidir Akın, senden?"dedim. "Bende iyi işte koşuşturuyoruz ordan oraya. Yarışma bittikten sonra her zamanki kafede bir şeyler içmek ister misiniz?"diye sordu. O sırada Berrin arkamızdan "Bensiz mi? Aşk olsun arkadaşlar" diyerek geldi. Bugün resim kursum yoktu. Evde yatıp dizi izleyesim de yoktu.Bu yüzden "İyi madem. Yarışmadan sonra buluşalım kafede."dedim ve konferans salonuna doğru ilerledim. Öğretmenler sırayla resimleri konferans salonunun kulisine doğru götürürken bizde önlerden yer kaptık.
"Sevgili öğretmenler ve sevgili çocuklar bugün Güzelyalı Anadolu Lisesi 1. Resim yarışmasına hepiniz hoşgeldiniz!"dedi Sena Hoca "Yarışmayı düzenleyen Azra Hocamıza, Mehmet Hocamıza ve Müdürümüze çok teşekkür ediyor, lafı çok dolandırmadan yarışmayı başlatmak istiyorum." İlk gelen resim 10/A'dan Ada'nındı. Güzel bir orman manzarası çizmişti ama jüriler için bu çok sade ve yetersiz kalmıştı. İkinci resim 11/A'dan Deniz'indi. Bale yapan bir kadını resmetmişti. Bana göre çok hoş duruyordu ve jürilerden iyi bir puan almıştı. Birkaç resim sonra benim adım duyuldu ve resmim sahneye çıkartıldı. O sırada her şey benim için her şey durmuştu. İnsanlar şaşkın bakışlarını tuvalime tutuyorlardı. Ben ise hiçbir şey diyemeden çaresiz bir şekilde tuvalimle bakışıyordum.Bu benim için bir rezillikti. Tuvalim resmen param parça edilmişti üstünde bir çok yırtık izi vardı ve bunu kesinlikle kabul edilmezdi ve aynen öyle de oldu. Jürilerden biri boğazını temizleyerek "Evet. Sanırım bir aksaklık oldu. Bu resim puanlanamaz. Diskalifiye!"dedi ve herkes gözlerini bana çevirdi ve bende gözlerimi ona çevirdim. Maketin bıçağını önümde düşüren o çocuğa. Bunu onun yaptığından adım kadar emindim ama neden? Bir kere bile konuşmadığım o çocuk neden bunu yaptı?
Evett bu bölüm de bu kadardı. Eliz başarısına takıntılı bir karakter ve bu yüzden bu olay onun için bir travma oldu. Peki neden o çocuk bunu yaptı? Yorumlarınızı bekliyorum. Diğer bölümde görüşmek üzere 🤍 |
0% |