Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3. Bölüm

@miacengiz27

Herkese selam, üçüncü bölüme kadar gelip hala okumaya devam ediyorsanız kitabıma bir şans verdiğinizi düşünüyorum. Teşekkür ederim, umarım bu bölümü seversiniz. Keyifi okumalar.

 

3.Bölüm

Gece başını yastığa koyup abajuru kapattı. Ama bir türlü uyuyamıyordu. Yatakta bir süre döndü. Uyku ilacı içmek içinden gelmiyordu. Yatakta doğruldu ve ayaklarını sarkıtıp ayağa kalktı. Bazı geceler hiç uyuyamazdı. Hobilerinin arasına yazmakta eklenmişti. İçindekileri yazarak atabiliyordu genç kadın. Mirza'ya özlemini böyle giderebiliyordu, bu özlem tabii gidiyorsa. Küçükken annesi ve babası kavga ederken, Gece annesinin serasına saklanır dizlerini kendine çeker ve kulaklarını tıkamaya çalışırdı. Anne ve babasının sesleri seraya kadar gelirdi. Küçük kız güçlü değildi hiçbir zaman. Belki onu o zamanlar ayakta tutan Mirza'nın sevgisi ve dostluğuydu. İkisinin arasında da güçlü bir çekim vardı. Gece bunu hissetmişti. Mirza o kavgalardan onu korumaya çalışırdı. Onun o seraya tek saklandığını bilen kişi Mirza'ydı. Gürültüler durduğunda seranın kapısı açılırdı ve sarışın, yeşil gözlü bir çocuk içeri girerdi. O yeşil gözlerinde Gece'yi mutlu eden bir parıltı vardı ve kendini onunlayken daha güçlü hissederdi.

Mirza her zaman aklındaydı. Çalışırken, uyurken, nefes alırken, koşarken her saniye aklındaydı. Mirza onun hayatının bir parçasıydı ama bunu fark etmiyordu.

Yatak odası Gece'nin üzerine geliyordu. Onu düşündüğünde, eskileri açtığında hep yüreğini tarif edilemez bir acı kaplıyordu. Bu yatak odasında daha fazla durursa cinnet geçireceğini biliyordu. Adımlarını hızlandırıp odadan çıkıp salona geçti. İçi daralıyordu, salonun ortasında volta atmaya başladı. İç çekti ve kendi koltuğa bıraktı. “Allah'ım, dayanamıyorum. Onu görünce nasıl dayanacağım?”

Elindeki telefon titrediğinde heyecanla telefonun ekranına baktı. Mesaj Mirza’dan değildi Onur'dandı: Sana bir şey söylycğim.

Hızlı bir şekilde geri cevap yazdı. Ne oldu?

Onur saniyesinde yeni mesaj gönderdi: Rüya seni kafasına takmış.

Gece hemen Onur'un numarasını çevirdi. Telefon açılır açılmaz, “Şu işi baştan anlat!” dedi sabırsızlıkla.

Onur derin bir nefes alıp verdi. “Rüya benden senin numaranı istedi.”

Gece nefesini tuttu. “Mirza ona benden mi bahsetmiş?”

“Kendisine sor bence. Bana sadece Rüya'nın onların evindeki fotoğraflarını gördüğünü söyledi.” dedi Onur.

Gece dudağını ısırdı. Mirza acaba Mayıs'tan söz etmiş miydi? Tereddüt ederek konuştu. “Rüya, Mayıs’ı biliyor mu?”

Onur nefesini tuttu. “Bilmiyorum, Gece. Ama bahsetme ihtimali yüksek çünkü...”

“Lanet olsun çünkü evleniyorlar!” diye bağırdı Gece. “Lanet olsun. Mirza hayatına devam edebiliyor. Ben niye devam edemiyorum? Neden geçmişimin üzerine bir kırmızı çizgi çekemiyorum?”

Onur onun böyle bağırmasına alışkın değildi. Gece her zaman sakinliği ile ön plandaydı. Duygusaldı, en ufak şeyde ağlardı ama Gece, Onur’a göre en güçlü insanlardan biriydi. “Gece ’cim lütfen sakin ol!”

Gece nefesini tuttu. “Mirza bana çok kızgın. Tüm suçu benim üzerime yıktı.”

“Biliyorum, Gece ama ikinizde de suç var. Birbirinizi sevdiğiniz halde hiç merak etmediniz,” dedi Onur ve aralarında bir suskunluk oldu. “Mirza seni seviyor Gece.”

Gece gözlerini kapattı. Kendini sakinleştirmek için derin bir nefes aldı. “Her şey babam yüzünden Onur!”

Onur iç çekti. Ailelerin çocuklarının mutluluklarını hiçe saydığı bir dünyada yaşıyorlardı. Mirza ve Gece, ailelerinin kurbanlarıydı. “Baban ölüyor, Gece biliyorsun değil mi? Ona belki bunu sorabilirsin,” dedi ve Nihat Bey’in yataktaki hastalıktan sararmış bedeni aklına gelince ürperdi.

“Irmak beni aradı. Babamın benimle ve Mirza'yla konuşacakları varmış, Mayıs hakkında,” dedi Gece ve iç çekti. “Ben çok yoruldum Onur.”

Onur, Gece’yi teselli etmeye çalıştı. “Merak etme, canım, her şey düzelecek emin ol.”

Gece acı ile gülümsedi. “Emin değilim Onur!”

Onur artık içinde tutamıyordu. Sözcükler dudaklarından döküldü. “Lütfen Gece, Mirza'yı yanlış bir şey yapmadan durdur. Rüya iyi bir kız, Rüya'nın Mirza yüzünden kalbinin kırılmasını hiç istemiyorum.”

Gece iç çekti. “Mirza'ya içinden ne geliyorsa onu yap, dedim. Ona kalmış bir şey, “dedi ve durdu. Derin bir nefes alıp verdi. “Bir yerlerde onun mutlu olduğunu bilirim ve içimdeki acılara inat gülümserim.”

Onur, Gece'ye bir kere daha hayran kalmıştı. “Biliyorum, güzelim,” dedi. “Ama sizin kaderiniz bir. Ben buna inanmak istiyorum Gece.”

Gece çok uzun zaman önce buna inanmak istemişti ama sonuçlar ortadaydı. Mirza artık bir başka kadına ait olacaktı. “Eninde sonunda bende hayatıma devam edeceğim. Mirza'yı derinlere gömüp,” dedi ve zorla gülümsedi. “Benim için endişelenme, ben iyiyim.”

Onur, Gece’nin yalan söylediğini biliyordu ama buna rağmen bir şey demedi. “Şimdi kapatmalıyım, güzelim, buraya geldiğinde görüşürüz.”

Gece başını salladı. “Görüşeceğiz,” dedi ve telefon kapandı. Telefonu sessize alıp koltuğun üzerine bıraktı ve ayağa kalkıp kitaplığına yürüdü. Uğultu Tepeler’i alıp pencerenin karşısındaki tekli koltuğa ilerledi ve oturup kitabı okumaya başladı.

Aklındaki düşüncelerden dolayı kendini Kitaba bir türlü veremiyordu. Kitabı elinde evirip çevirirken bir fotoğrafa denk geldi. Fotoğraf Mirza ve kendisinin çocukluk fotoğraflarından biriydi. İstemsizce onu gülümsetti.

Mirza telefonundan Rüya'nın numarasını çevirdi. Rüya'nın telefonu çalıyordu ama Rüya bir türlü telefonu açmıyordu. Kendi kendine omuz silkip telefonu koltuğun üzerine fırlattı ve kitaplığına yöneldi. Kitap okumayı çocukluğundan beri severdi. Kitaplığın en üstünden bir albüm pat diye yer düştüğü sıra bir adım geri gitti. İlk önce düştüğü yere sonrada bakışlarını yere düşen albüme odakladı. Albümün içindeki fotoğrafların tümü yerlere saçılmıştı. Kollarını iki yana açıp sabır dileyerek yerdeki fotoğrafları topladı. Ama pencerelerden birinin açık olasından dolayı bir tane fotoğraf Kitaplığın altına uçtu. Elindeki fotoğrafları albümün arasına koyup eğildi ve elini kitaplığın altındaki fotoğrafı almak için uzattı. En sonunda fotoğrafı alıp ayağa kalktığında fotoğrafa baktığı an kan dolaşımının durduğunu hissetti. Hayat ona oyun filan mı oynuyordu? Fotoğrafı kaldırmadan önce bir kere daha baktı. Gece kocaman mavi gözleriyle ona bakıyordu. Bu fotoğrafın Mirza'nın evinde olması tuhaftı. Ama istemsizce gülümsedi ve parmağını fotoğrafın üzerinde gezdirdi.

Mirza nefesini tuttu. Ne yapıyordu böyle? Gece'yi unutmalıydı. Rüya'ya bunu yapamazdı. Gece'ye kapılamazdı. Fotoğrafı kaldırıp albümü kimsenin göremeyeceği bir yere koydu. Mirza, Gece’yi bulmaya çalışmamıştı. Bulmaya çalışsaydı belki Rüya değil de Gece ile evleniyor olabilirdi.

Telefonunu çalmaya başladı. Koltuğun üstüne attığı telefonuna doğru ilerledi ve eline alıp arayan bir kişiye baktı. Annesi arıyordu. Derin bir iç çekti ve telefonu açıp kulağına götürdü. “Alo?”

“Alo Mirza?” diye yanıt verdi annesi Sevda Hanım.

Mirza göz devirdi. “Buyurun Sevda Hanım, acaba yine niye fırça atmaya aradınız beni?”

Sevda Hanım bazen gerçekten oğlunu anlamıyordu. “Zevzeklik yapma. Gece Türkiye'ye geliyormuş. Melek söyledi.”

“Evet, biliyorum,” dedi Mirza sesini kayıtsız tutmaya çalışarak.

Sevda Hanım iç çekti. “Baban aile yemeği verecekmiş. Melek'i ve kızlarını da çağıracakmış. Gece'den...”

"Tamam, bir daha Gece'yle yatmam, " dedi Mirza ve telefonu kapattı. Bir süre salonun ortasında dolandı. Kendini sakinleştiremiyordu. Anahtarlarını ve telefonunu alıp kapıyı çarparak evden çıktı ve arabasına atlayıp hızlıca sürdü.

Mirza arabayı durdurduğunda kendini Irmak'ların evinin önünde buldu. Arabadan indi. Melek teyzesiyle konuşmak istiyordu. Kapının tokmağını iki kere vurdu.

Kapıyı genç bir hizmetçi açtı. “Buyurun Mirza Bey?”

Mirza içeriye girdi ve salona ilerledi. Babası ve Melek teyzesi koltukta oturmuş sohbet ediyorlardı. “Merhaba,” diye mırıldandı.

Melek Hanım ve Harun Bey, Mirza'yı gördüklerinde gülümsediler. Melek Hanım ayağa kalkıp ona sarıldı. “Merhaba Mirza.”

Mirza nefes nefeseydi. “Melek Teyze seninle konuşmam gerek.”

Melek Hanım gülümseyerek kaşlarını çattı. “Tamam, gel konuşalım.”

Mirza, “Ama yalnız,” dedi ve babasına baktı.

Melek Hanım gülümsemesiyle “Tamam, bahçeye geçelim,” dedi ve Mirza'yı bahçeye yönlendirdi.

Mirza hasır sandalyelerden birine oturup ellerini cam masanın üzerinde sabitledi. Melek'te yanına oturup onun konuşmasını bekledi. Mirza nerden başlayacağını bilmiyordu. Mirza derin bir nefes aldı. “Melek teyze, Gece’yle konuştum. Onca yıl sonra ilk defa. Beklediğim bu değildi. Bütün ailem, sende dahil bana yalan konuştunuz. Gece, kızımın öldüğünü söyledi. Bana neden söylemedin teyze?”

Melek Hanım’ın içi gitti. Gece’nin o hali gözlerinin önüne geldi. Mirza2yı söylemeyi istemişti ama olmamıştı. Mirza'nın gözlerindeki acıyı görebiliyordu. “Ben üzgünüm Mirza, anneni biliyorsun, aramız çok sonradan düzelmişti ve sana söylersem bebeğin öldüğünü tekrar aramızın bozulacağına inandırdı beni. Gece’yi de senle konuşması için engellediler.”

Mirza, evladının acısını iliklerine kadar yaşadığını hissediyordu. Benzersiz bir acıydı. “Söylesene teyze nasıl dayanacağım? Ya Gece? Onların ikisini benden aldınız. En çok sana güvendim teyze ama sen bir şey yapmadın. Kızının acı çekmesine izin verdin ve olanlar benim sevdiğim kadınla çocuğumuza oldu,” dedi ve kızarmış gözlerini teyzesine dikti. “Senin annemi umursadığın kadar zerre annem seni umursamıyor.”

Melek Hanım başını salladı. Hatalı olduğunu biliyordu çünkü Mirza’dan çok büyük bir şeyi saklamıştı. “Haklısın oğlum.”

Mirza ayağa kalktı ve içeriye girdi. Adımlarını hızlandırdı babasının sesini duyuyordu. Ama aldırış etmeden merdivenleri çıkıp Gece’nin odasına doğru ilerledi. Kapının tokmağını çevirdiğinde Gece'nin o müthiş kokusu sanki genzine hücum etti. Odası aynı onun gibi kokuyordu. Yıllar sonra bile. Kapıyı arkasından kapatıp yatağa doğru ilerledi ve yatağa oturup yastığı eline aldı ve sarıldı. "Seni çok özledim, Gece! " diye mırıldandı.

_____________

3. Bölümün sonuna geldiniz. Bu bölümü sabırla okuyup diğer bölüme geçmek için sabırsızlanan siz okura teşekkür ederim. Diğer bölümde görüşmek üzere.

İletişim Bilgileri

Instagram: _miacengizkitapligi_

Twitter: merve_author

Gmail: merveauthor215@gmail.com

Loading...
0%