Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm

@miacengiz27

Herkese tekrardan merhaba, dördüncü bölümdesiniz ve hala kitabımı okuyor oluşunuz beni çok mutlu etti. Hepinize teşekkür ederim. Keyifli okumalar.

 

4.Bölüm

Elif çoktan gelmişti ve Gece'ye bir sürü yemek, atıştırmalık hazırlamıştı. Gece'de yemek yapabiliyordu ama Elif kadar yemek konusunda becerikli değildi. Elif fırından sıcak kurabiyeleri çıkarırken Amerikan mutfağına yayılan kurabiye kokusu Gece'yi gülümsetti. Elif elindeki maşayı Gece'ye doğru sallayıp tehditkâr bir edayla konuştu. “Soğuyuncaya kadar el sürmek yok.”

Gece dudaklarını büzdü sonra gülümsedi. Küçük aşçısı her zaman böyleydi işte. “Ciddi misin, seni dinleyeceğim konusunda?” diye sordu ve bir kurabiyeyi kaptığında Elif, Gece'nin eline vurdu. Gece hem kurabiyenin sıcaklıyla hem de Elif'in eline vurmasıyla kurabiyeyi ızgaralı tele geri bıraktı. “Zaten sıcakmış.”

Elif dudaklarını birbirine bastırarak güldü. “Ee?”

“Soğuyuncaya kadar bekleyebilirim,” dedi Gece ve gülümsedi.

Elif uzanıp Gece'nin yanağını avucunun arasına aldı ve lacivert rengi gözlerini genç kızın mavilerine odakladı. “İyisin değil mi?”

Gece, Elif’in neyden bahsettiğini biliyordu. Gülümsedi. “Evet, elbette iyiyim Elif,” dedi. “Sadece Mirza ile karşılaşacağım için biraz gerginim.”

“Bu gece Türkiye'ye uçuyorsun. Bence buraya daha dönmeyeceksin,” dedi Elif ve yüzünü buruşturdu. “Sana alışmıştım.”

Gece oturduğu yerden kalkıp Elif'e yaklaştı ve ona sarıldı. “Elif, benim evim burası ve emin ol döneceğim.”

Elif içini çekti ve karnını okşadı. “Biz acıktık Gece ‘cim sende acıktın mı?”

Gece, Elif'in şişkin göbeğine baktı. Bir zamanlar o da bebek beklemişti, o da böyle karnını acıktığında okşamıştı. Mayıs'ı sabırsızlıkla beklemişti. Kendini gülümsemeye zorladı ve başını salladı. "Bende acıktım. "

Elif, Gece’nin bakışlarını üzerinde yoğun bir şekilde hissediyordu. Sofrayı hazırlayıp Gece’ye döndü ve gülümsedi. “Hadi gel, yiyelim.”

Gece başını sallayıp kahveleri yaptı ve sofraya geçti. Kahvesinden kocaman bir yudum aldı. “Bu yemekleri özleyeceğim.”

Elif gülümsedi. “Melek yengem daha güzelini yapar.”

Gece bilmiş bir tavırla. “Çünkü o benim annem,” dedi ve gülümsedi. “Her şeyin en güzelini yapar.”

Elif başıyla onayladı ve güldü. Yemeğini yerken arada bir Gece’ye bakıyordu. Yüzü hiç renk vermiyordu. Elini karnına koydu ve bebeğin tekme atışını hissetti. Gece’nin bakışları karnına kaymıştı. Elif iç çekti ve yüzündeki gülümseme soldu. “Gece, bir şey sormak istiyorum?”

Gece başını yana eğdi ve gülümsedi. “Sor canım.”

Elif çekingen bir şekilde baktı Gece’ye, “Mayıs’ın babası Mirza mı?”

Gece durakladı uzun uzun Elife baktı ve ağzını peçeteyle sildi. Başını usulca sallayıp mırıldandı. “Evet, Mayıs Mirza’dan.” Elif uzanıp Gece’nin elini tuttu. Gece içini çekti ve kendini serbest bıraktı. “Bir zamanlar bende bebek bekledim, elimi karnıma koyup tekme atışlarını bende hissettim onu sabırla bende bekledim,” dedi ve dudaklarını büzdü. “Ben kızımın ölü bedenini kucağıma aldım. Yaşadığım en büyük acı kızımdı.”

Elif, Gece’yi anlıyordu. İçinde taşıdığı bebek dünyasıydı. Tıpkı Mayıs’ın Gece’nin dünyası olduğu gibi. “Üzgünüm,” diye mırıldandı.

Gece kahvesini kafasına dikledi ve boş bardağı masanın üzerine koydu. “Boş ver konuşmayalım,” dedi ve ayağa kalktı. “Ben üzerimi giyinip çıkmalıyım yayınevine uğrayacağım.”

Elif başını salladı. “Tamam,” dedi ve Gece’nin uzaklaşıp odasına gitmesini izledi. Masayı topladıktan sonra Gece’ye seslendi. “Gece?”

Gece üzerinde lacivert dar elbisesiyle odadan çıktı ve Elif’e baktı. “Efendim?”

Elif onu baştan aşağı süzdü. Gece çok güzel bir kadındı. “Ben çıkıyorum,” dedi ve Gece’ye yaklaşıp yanaklarından öptü. “Haberleşiriz.”

Gece başını salladı ve Elif gidince odasına geçip saçını üsten sıkı bir topuz yapıp hafif bir makyaj yapmak için makyaj aynasına geçti. Mor göz kalemini gözlerinin altına çektikten sonra maskarasını ve diğer makyaj işlemlerini tamamlayıp eteğini düzelterek bavullarını ve çantasını alıp odadan çıktı. Dış kapıyı kilitledikten sonra sokakta yürümeye başladı. Bir taksiye binip iş yerinin adresini verdikten sonra telefonunu çantasından çıkardı. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra taksiciye ücretini verip bavullarıyla birlikte iş yerine giriş yaptı.

Danışmadaki kıza yaklaşıp gülümsedi. “Naber Nehir?”

Nehir başını kaldırıp Gece’ye gülümsedi. “İyi sen?” diye sordu ve bavullara baktı. “Nereye böyle?”

Gece omuz silkti. “Türkiye'ye,” dedi. “Halletmem gereken bir sürü şey var ama gitmeyi istemiyorum.”

Nehir şaşırdı. “Benimde kız kardeşim evleniyor ama gidemeyeceğim. Ona aldığım hediyeyi kargolarım.”

Gece şaşırdı. “İstersen ben götürebilirim?”

Nehir gülümsedi. Gerçekten Gece ona göre tam bir iyilik meleğiydi. “Gerçekten mi?” dedi ve Gece başını salladı. Nehir çantasını kilitli çekmeden alıp içindeki hediye kutusunu Gece’ye uzattı. “Bunu Rüya Karaman’a vereceksin.”

Gece afalladı. Mirza’nın evleneceği kadının adını duymak onu şaşırtmıştı. “Rüya, senin kardeşin mi?”

“Evet, sen nerden tanıyorsun?” diye sordu Nehir.

Gece zorla konuştu. “Mirza benim teyzemin oğlu.”

Nehir kaşlarını havaya kaldırıp “İnanmıyorum,” diye haykırdı. “O zaman düğüne katılacaksın.”

Gece başını iki yana salladı. “Hayır, Mirza beni istemiyor. Aramızda büyük sorunlar var.”

Nehir, "Hım, " dedi ve gülümsedi. "Ama belki düzelir."

Gece başını iki yana salladı. "Bırak dost olmayı biz arkadaş bile olamayız? "

"Aranızda ne oldu? " diye sordu Nehir. "Bu kadar kötü. "

Gece danışmaya doğru eğildi. Mirza onun canını Rüya ile nişanlanarak yakmıştı ve Rüya, Mayıs’ı bilmiyorsa da kulağına gitmesini istiyordu. “Ben Mirza'dan hamile kaldım, " dedi. “Aramızda bir ilişki vardı. Belki Rüya yerine ben onunla evlenecektim ama sağ olsun bazı insanlar bizi birbirimizden uzaklaştırdı ve şimdi bu haldeyiz. Nehir, kız kardeşine söyle beni araştırmayı bıraksın çünkü gerçek Gece ile karşılacak.”

Nehir, Gece'ye şok olmuş bir şekilde baktı. Gece bavullarını alıp oradan uzaklaşana kadar onu izledi.

Gece, Charlie’nin odasına girdiğinde kapıyı kapattı ve kapıya yaslanıp yere doğru kaydı. Kendini tutamayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Yaşadığı hayata lanetler okudu.

Charlie endişeyle yerinden fırladı ve Gece’nin yanına geldi. “Gece, ne oldu bebeğim?”

Gece, Charlie daha sıkı sarılıp hıçkırdı. “Mirza, sevdiğim adam, başka bir kadınla evleniyor. Hem de bizim resepsiyondaki kızın kardeşiyle.”

Charlie, Gece’nin saçlarını okşadı. “Tamam, Gece geçti.”

Gece hıçkırdı. “Geçmiyor!”

Charlie, Gece'nin yüzünü avuçlayıp “Çık karşılarına. Anlat her şeyi. Mirza'ya hâlâ ona âşık olduğunu söyle.”

Gece ne yapacağını bilmiyordu, hiçbir zaman bilememişti zaten. Rüya'ya acıyordu. O kızın kalbini kırmak istemiyordu. Ama kendi kalbi kırılıyordu işte. “Hiçbir şeyi değiştirmez, Mirza beni suçluyor.”

Charlie, Gece’nin gözyaşlarını sildi. “Gece, sen Mirza'nın kızının annesisin ve onun çocukluk aşkısın. Seni silmek o kadar kolay değil. Nasıl ben Karla’yı silemiyorsam.”

Gece emin değildi. Sonuçta Mirza başka bir kadınla evleniyordu. “Beni sildi. Baksana başka bir kadınla evleniyor.”

Charlie göz devirdi. “O kadar acı çektin, Mirza ile mutlu olacaksan onu sonuna kadar hak ediyorsun. Git Gece ona,” dedi ve sırıttı. “Olmazsa tekrar bir bebek yaparsın.”

Gece suratını buruşturdu. “Charlie kes sesini!”

Charlie güldü ve Gece’yi ayağa kaldırdı. “Hadi çok ağladın, az da çalış.”

Gece güldü. “Ben seni görmeye geldim,” dedi. “Havaalanına bıraksana beni.”

“Uçağın ne zaman?” diye sordu Charlie ve çalışma masasına geçti.

“Gece ikide,” dedi Gece ve Charlie’nin karşısına oturdu.

Charlie başını kaldırıp Gece’ye baktı. “Sen kafayı mı yedin? Daha öğlen saat.”

Gece omuz silkti. “Canım sıkılıyor napayım?”

“Hadi canım odana git çalış. Hem canında sıkılıyormuş, böylece bir işe yararsın,” dedi Charlie ve dosyaları Gece’nin mailine aktardı. “Hem bir sürü düzeltme geldi.”

Gece başını salladı ve ayağa kalkıp elbisesini düzeltti. “Tamam,” dedi ve bavullarını Charlie’nin odasında bırakıp odadan çıkıp odasına geçti. Odanın camını açıp masasına yöneldi ve bilgisayarını açtı. Maillerine girip dosyaları indirdi ve üzerinde çalışmaya başladı.

Charlie, Gece’nin odasına girdiğinde Gece hâlâ çalışıyordu. Başını kaldırıp baktığında genç adam gülümsedi ve odaya girdi. “Acıktın mı?”

Gece başını salladı. “Kurt gibi.”

Charlie güldü. “Pizza mı Çin yemeği mi?”

Gece ayağa kalktı ve elbisesini düzeltti. “Çin yemeği.”

Charlie gülümsedi ve Gece ile beraber odadan çıktılar. Merdivenlere yöneldiklerinde Gece, Charlie’nin koluna girdi. Charlie, Gece’ye gülümsedi. “Kaç gün kalacaksın orada?”

Gece omuz silkti. “Bilmiyorum, gitmişken annemle vakit geçirmek istiyorum,” dedi ve kaşlarını kaldırdı. “Bavullarım odandaydı.”

“Arabaya taşıttım onları,” dedi Charlie ve gülümsedi. Çıkışsa ilerlediler ve sonra otoparka doğru yürüdüler.

Gece arabaya binip sürücü koltuğuna geçen Charlie baktı. “Türkiye’ye sende gelirsin belki.”

Charlie gülümsedi. “Olabilir,” dedi ve arabayı çalıştırdı. Yol boyu sessizlerdi. Restorana geldiklerinde arabayı boş bir yere park etti ve Gece ile beraber içeriye geçtiler. En diplerde bir masa seçtiler ve yanlarına gelen garsona siparişlerini verdiler.

Gece, Charlie gülümsedi ve çalan telefonu dikkatini dağıttı. Arayan kişiye baktı. “Sevda Sipahi arıyor,” dedi ve aramayı yanıtladı. “Alo?”

“Alo?” dedi Sevda tok bir sesle.

“Buyurun Sevda Sipahi?” dedi Gece tiksintiyle. “Aramanızı neye borçluyum?”

Sevda Hanım sinirle soludu ve Gece'yi “Ben senin teyzenim doğru konuş,” diye uyardı.

Gece sahte bir kahkaha attı. “Teyzem, ha şu teyzem,” dedi tiksintiyle.

Sevda Hanım derin bir nefes aldı. “Beni dinle, küçük sürtük, oğlumdan uzak duracaksın.”

Gece sinirlenip Sevda’nın yüzüne telefonu kapattı ve Önüne konulan yemeğe baktı.

Charlie gözlerini Gece’den ayırmadı. “Ne diyor?”

“Oğlundan uzak durmamı söylüyor,” dedi Gece ve çubuğunu önündeki makarnaya taktı. “Boş ver Charlie yemeğimizi yiyelim.”

Charlie hiçbir şey demedi. Yemek sessizlikle geçti. Yemekleri bitince iş konuşmaya başladılar. Charlie, Gece’nin şansıydı. Yayınevi Gece olmasa batardı sanki. Gece işini mükemmel bir şekilde yapıyordu, bazen yönetmek konusunda Charlie’den bile iyiydi.

Gece bardağındaki sudan bir yudum aldı ve saatine baktı. “Artık beni havaalanına götürsen iyi olur,” dedi ve Charlie başını salladı ve kasaya ödeme yapmak için kalktı. Gece, Charlie’nin arkasından baktı. İçinde Türkiye’ye dönmenin heyecanı vardı. En çokta Mirza’yı görmek için heyecanlanıyordu. Charlie döndüğünde beraber kalktılar. Artık eve gidiyordu Gece.

Mirza havaalanında Gece'yi bekliyordu. Yıllar sonra ilk kez onunla karşılaşacaktı. Bu kaçınılmaz olacaktı. Mirza bakışlarını etrafta gezdirdi ve elinde siyah bir bavul ve üzerindeki lacivert renkli elbisesiyle Gece görüş alanına girdi. Sarı parlak saçlarını üsten bir topuz yapmıştı ama topuzu saatler geçtikçe dağılıp bozulmuştu. Ama Gece böyle bile harikaydı.

“Gece!” diye haykırdı Mirza ve ona doğru ilerledi.

Gece isminin geldiği tarafa baktı ve kumral saçlı bir adam ona doğru ilerliyordu. “Mirza!” diye mırıldandı ve Mirza tam karşısındaydı.

Mirza heyecanla onu kucakladı. Gece'nin sıcaklığı ve bedeni kollarını doldurdu. Elleri Gece’nin belindeydi ve mavi gözlerine baktı. Bu ürkek mavi gözleri özlemişti, bu vişne rengi dudaklardan çıkan nefesi özlemişti, kısacası Gece'yi özlemişti. Kendini tutamayarak Gece'nin yanağına küçük bir buse kondurdu.

Gece’nin mavi gözleri irileşti. Mirza’nın öptüğü yer alev yanıyordu. İçinden ağlamak geliyordu ama ağlayamıyordu. Telefonda konuştuğu Mirza bu Mirza olamazdı. “Sen…”

Mirza, Gece'nin elini tuttu. Telefonda Gece’ye söyledikleri aklına geldi. "Özür dilerim seni böyle yargıladığım için, " dedi ve beklentiyle Gece'ye baktı. "Beni affedebilecek misin? "

“Beni en iyi sen tanıyordun. Geçmişimizi unutmuşsun,” dedi Gece ve gözlerini Mirza’nın yüzüne dikti. “Söyler misin, niye buraya geldin?”

Mirza bakışlarını yere indirdi. Gece ona güvenmişti ve güveniyordu ama o, ona güvenmemişti. Bakışlarını kaldırdı ve genç kadının gözlerine baktı. Eskiden olduğu gibi bakıyorlardı, ürkek bir ceylandan farkı yoktu bakışlarının. Gece'yi o serada ağlarken bulurdu her zaman. Anıları benliğine hücum etti. “Seni görmek istedim.”

Gece kaşlarını çattı. “Öyle mi? Başka bir kadınla evleneceksin ve sen neden bana böyle yaklaşıyorsun?”

Mirza kaşlarını kaldırdı. “Düşünmüştüm ki, belki arkadaş olabiliriz diye ama yanılmışım.”

Gece göz devirdi. “Bizim bir geleceğimizin olmadığını söyleyen sendin Mirza. Hem sevgili, vıcık vıcık nişanlın beni almaya geldiğini biliyor mu?” Başını yana eğdi. “Ona benden ve Mayıs'tan söz ettin mi?”

Mirza burnundan soludu. “O benim evleneceğim kadın tabii ki bahsedeceğim.”

Gece hayal kırıklığına uğradı. “İyi, mutluluklar,” dedi ve bavulunu alıp gidecekken Mirza önünde durdu. “Önümden çekil.”

Mirza bavulu aldı ve arabanın bagajına koydu. “Seni bırakırım eve.”

“Hayır,” dedi Gece ama Mirza onu zorla arabaya bindirdi.

Mirza sertçe kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. “İnatsın, bu yüzden beni çok öfkendiriyorsun.”

Gece omuz silkti ve başını cama yasladı. “Senle konuşmak istemiyorum.”

Mirza öfkeyle, “İyi konuşma!” diye bağırdı.

Gece hiçbir şey demedi. Mirza’ya şu an kızıyordu ama arabanın içi onun gibi kokuyordu. Gözlerini kapattı ve kokuyu içine çekti.

_____________

4. Bölümün sonuna geldiniz. Buraya kadar gelip beni destekleyen siz okurlara teşekkür ederim. Diğer bölümde görüşmek üzere.

İletişim Bilgileri

Instagram: _miacengizkitapligi_

Twitter: merve_author

Gmail: merveauthor215@gmail.com

Loading...
0%