Yeni Üyelik
4.
Bölüm

2. Bölüm

@miacengiz27

Herkese merhaba, Lanetli Soy'da sizlerle giriş ve 1. Bölüm'de tanıştık. Bu kitabı Gecenin Şarkısı'ndaki mantıkla ilk 5 bölüme kadar yayınlayacağım. Romantik sevenler Gecenin Şarkısı'na bakabilirler. Bu Kitaptan desteğinizi esirgemeyeceğinizi düşünüyorum. İkinci bölüm ile karşınızdayım. Keyifli okumalar.

 

 

2.Bölüm

 

 

(2023, Günümüz)

Bir insan kaç ömür yaşardı? Elli yıl, yüz yıl... kaç yıldır hayattaydı ama aşkı hayata değildi. Tabutun kapağını kaldırdı. Sevgilisinin teni bembeyazdı, o ışıltılı hali soğuk ve kasvetli bir hale bırakmıştı kendini. O böyle bile güzeldi.

Uzun parmaklarıyla uzanıp soğuk tenine dokundu. "Kaç yıl oldu Vivian? Asırlardır hayattayım ama sen yoksun. Ben hâlâ senin intikamını alabilmiş değilim. Seni tanımadan önce soyum için intikam alırdım atalarından ama atalarından senin için intikam alıyorum artık."

London sustu. Vivian'dan bir cevap gelemezdi o ölümlüydü ve vampir olmayı reddetmişti. Ölürken bile reddetmişti. Onu sonsuza kadar kaybetmişti belki.

Yaşamı boyunca acı çekmemişti. Hep güçlüydü ama Vivian hayatına girince kalbinin acıdığını öğrenmişti ve Vivian ölünce başka bir boyuttaki sonsuzluğun olduğunu öğrenmişti.

Duruşunu düzeltti ve eskisinden de dik bir duruşla tabutu kapattı. Takım elbisesini düzeltip odadan çıktı ve hole doğru ilerledi. Phoebe'nin kızıl dalgalı saçlarını gördü. London bazen kendi kızına bakınca bile acı çekiyordu. Onun bu kadar annesine benzemesi London'a büyük bir ıstırap veriyordu. Korkusuz bir vampirdi ama kendi kızını görünce kaçacak delik arardı. Phoebe'yi görmek ona Vivian'la yaşadıkları anları hatırlardı.

London yemek masasındaki yerini aldı. Phoebe'den tarafa hiç bakmıyordu. Yemeğini yemeğe başladı.

Birkaç dakika sonra May içeriye girdiğinde, "Biraz araştırma yaptım," dedi ve London'a birkaç kâğıt parçası uzattı. "Bu ısırık bizim soyumuza ait evet ama bizim ailemize ait değil."

Phoebe şaşkınlıkla, "Başka vampirler de mi var?" diye sordu

London ve May, birbirlerine baktılar. Bazı gerçekler bazen gün yüzüne çıkması gerekirdi ve belki de zamanı gelmiştir. London kızına döndü. "Evet, Prenses." Kızlarının gözlerinin içine baktı. "Ve onları gördüğün anda öldürmelisin çünkü onlar soyumuza ihanet ettiler."

Phoebe gözlerini kıstı. "Ama onlar vampir."

May, London'a baktı ve sonra Phoebe'ye baktı. "Bizim soyumuzdan olabilirler ama dikkati işledikleri cinayetlerle bizim ailemize çekiyorlar. Ailemizin zor durumda kalmasını istemezsin Phoebe."

"Tabii ki hayır." dedi Phoebe ve babasına döndü. "Nasıl ihanet ettiler?"

"Sen doğmadan önce olan bir durum," dedi May ve iç çekip London'a döndü. "Şehirdeki cinayetler için bir şeyler yapmamız gerekiyor, London."

London ağır bir şekilde başını salladı. "Logan haddini aştığına göre bir ziyaret etmeliyiz May."

May gülümsedi. "Tabii ki."

Phoebe heyecanlı bir şekilde, "Bende geliyorum," dedi.

London kızına döndü. "Hayır!"

Phoebe babasına döndü. "Neden?"

"Bazen bazı şeylerden uzak durman gerekir! Bu da o klandan uzak durman gerektiği anlamına geliyor," dedi London sesini yükselterek. "Sen büyü çalışmana dön ve odaklan!"

Phoebe babasının bu şekilde sert çıkışmasına alışıktı ve hep hayatı boyunca babası ona mesafeli davranmıştı. Phoebe, babasının annesi Vivian dışında kimseyi sevemediğini çoğu zaman hissediyordu. "Beni her şeyden uzak tutmaya çalışamazsın!" diye bağırdı ve ayağa kalktı.

London ayağa kalktı ve hızlıca onu kollarından yakalayıp sıktı. "Evet, tutarım!"

¤

London çorak arazide dolanırken Logan'ın gelmesini bekliyordu. May yanındaydı ve birkaç adam daha vardı yanında. Buluşma yeri olarak şehrin dışında bir yeri seçmeleri şehirdeki insanlar için daha güvenliydi. Onların kanlarından besleniyorlardı ama dünyanın bir düzeni vardı.

London eski dostunu gördü. Bir zamanlar en sadık adamıydı ama artık karşı klandan bir düşmandı. İnsanlar ölümüne dost ediniyorlardı ama vampirler öyle değildi. Asırlardır yaşıyorlardı ve kendi içlerinde parazitler çıkıyordu.

Logan, London'ın karşısında durdu ve sırıttı. "Seni görmek güzel London." Gözü May'e doğru kaydı. Hâlâ güzel ve çekiciydi. Üzerindeki siyah elbise vücut hatlarını ortaya çıkarmıştı ve nefes kesici duruyordu. "Seni de görmek güzel May!" dedi ve bakışlarını May'den alıp London'a çevirdi.

London sırıttı. "Anlaşmaları ihlal ediyorsun!"

"Sende evinde hâlâ cadı besliyorsun!" dedi Logan.

"O benim kızım!" dedi London ve ona doğru adım attı. "Hem senden daha fazla vampir. Seni ben yarattım! Ezik bir insan olduğun halini mi unuttun?"

Logan ellerini iki yana açtı. "Bu sahip olduğum hayatı sen vermiş olabilirsin London, ama oluştuğun türe senin aksine ihanet etmedi."

London hızlıca ileri atıldı ve Logan'ın suratına yumruğu geçerdi. "Cadılar ve senin ayaklandırdığın vampirlerim kraliçemi öldürdü!" diye kükredi ve Logan'ın boğazına sarılıp elini göğüs kafesinden kalbine doğru soktu. Logan'ın nefesi kesik kesikti ve London'ın elinde kalbi atıyordu. "Beni yok edemezsin ama ben seni yok ederim! Klanını toplayıp topraklarımı terk edeceksin!"

Logan sessiz kaldı. Ne itiraz ne de kabul etti. Birkaç dakika böyle geçti. May artık dayanamayıp London'a yaklaştı.

"Yapma bırak gitsin! Dersini aldı." dedi May.

London ellerini Logan'ın göğüs kafesinin içinden çekip aldı ve May'in uzattığı bir mendil ile elindeki kanı sildi. "Şehrimi boşaltman için sana yirmi dört saat veriyorum."

Logan hızlı hızlı nefesler aldı ve göğsünü tutarak doğruldu. "Tehdit ben değilim London! Sen Vivian'ın bedenini sakladıkça lanet soyumuzun peşini bırakmayacak. Vivian lanetli ve artık karanlık güç geliyor bunu biliyorsun. Sana iş birliği öneriyorum."

"O cadının dedikleri olmayacak! Vivian öldü." dedi London ve Logan'a yaklaştı.

"Vücudu çürümüyor ama!" dedi Logan. "O hâlâ lanetli!"

"Bu konuşma burada bitmiştir!" dedi London ve arkasını dönüp klanıyla yürümeye başladı.

"Phoebe güçleniyor London! Lanet er ya da geç onu bulacak," diye bağırdı Logan peşlerinden.

¤

Phoebe babası ve o adamın konuştuklarına şahit olmuştu ve o son cümleler odasına döndüğünde kafasını kurcalamaya başlamıştı. Annesi neden lanetlenmişti? O adam lanetin onu da bulacağını söylemişti. Phoebe birkaç gün önce büyü yaparken olanlar aklına gelince panikle odanın içinde dolanmaya başladı. Babasına ve May Hala'ya söylemeli miydi? Emin değildi.

Phoebe büyü malzemelerini çıkarıp çemberi çizdi ve mumları yakıp çemberin ortasına oturdu. Büyü sözcüklerini fısıldadı. "Cupio videre quid inter magicam a maioribus meis et matri meae, Viviano veneficae, et patre meo Londinio, ad me transtulerit. Gratias maioribus meis offero, me ad praeterita invitabo."

Phoebe mumların çıtırtısını duyuyordu ve fısıldaşmalar kulağına geliyordu. Ataları onu kabul etmişti ve büyü olmuştu. Gözlerini açıp çemberden çıktı ve bulunduğu ortamdan ayrılıp hole doğru indi. Kocaman bir salondaydı.

Bir balo vardı. Kimsenin onu göremediğini biliyordu ve etrafta istediği gibi dolaştı. Kurtlar ve Cadılar eğleniyordu. Gözleri annesini taradı.

Vivian'ı sonunda gördü. Siyah balo elbisesinin içindeydi ve biriyle dans ediyordu. Phoebe biraz daha yaklaştı. Annesinin dans ettiği kişi babasıydı. Onlara yaklaştı ve ellerini birleştirip büyü sözcüklerini okudu. "Tempus desinat ut cum Viviano et Londino colloqui possim." Çan sesleri çaldı ve anne babası dışında herkes durdu. "Anne! Baba!"

Vivian ona seslenen kıza döndü. "Phoebe!" dedi şaşkınlıkla. "Burada olmamalısın!"

Phoebe heyecandan ve mutluluktan ağladı ve annesine sarıldı. "Bana her şeyi anlatmalısın."

Vivian, Phoebe'nin yanaklarını avuçlarının arasına aldı. "London'da bende yanlış bir şey yapmadık. Seni korumalıydım. Lanetin yıllarca benim peşimde olduğunu sanıyordum ama lanet sensin!" dedi. "Buradan gitmen ve bir daha gelmemen lazım!"

Phoebe ağlamaya başladı. "Anne!"

Vivian gülümsedi. "Işığım sensin Phoebe. Sen güçlü bir cadısın."

Phoebe bir şeyler söylemek üzereyken çanlar çaldı ve zaman eski haline döndü. Kendini birden her şeyin başladığı çemberde buldu ve eve dönüş sözcüklerini söyledi. Gözlerini odasında açtığında çemberden kalktı ve çemberi bozup mumları söndürdü. Odasından hızlıca çıkıp laneti araştırmak için aile kütüphanesine ilerledi. Annesi her şeyi biliyordu ve ipucu bırakmış olabilirdi. Phoebe hayatı pahasına her şeyi gün yüzüne çıkarmaya yemin etti.

______________

2. Bölüm'ün sonuna geldiniz. Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Bir dahaki bölümde neler olacak iple çekiyorsanız beni takip etmeyi unutmayın.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Diğer bölümde görüşmek üzere.

İletişim Bilgileri

Instagram: _miacengizkitapligi_

Twitter(X): merve_author

Gmail: merveauthor215@gmail.com

Loading...
0%