@mihrimah0909
|
Herkese uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, yeni bölümü çok beklediniz biliyorum ama inanın başımı kaşıyacak vaktim bile olmuyor. Bu yüzden geciken bölümler için affınıza sığınıyorum. Onun dışında Sevgili Okurlarım; çok okunmasa da hikayemiz belli bir okuma oranında fakat yorumlarda sizlerin görüşlerini göremiyorum. Bu da yazmam için ister istemez motivasyon eksikliği oluşturuyor. Yorumlarda varlığınızı ne kadar belli edip oy verirseniz bölümlerin gelme sıklığı da o kadar artar. Şimdilik bu kadar sizleri daha da sıkmadan bölümle baş başa bırakıyorumm.
✈️✈️✈️ Seçmelerin 2. Aşaması gelip çatmıştı : Sahada yönetim. Görev basitti sana verilen bayrağı sakla ilk bulan kazansın. Bunu da kendi kurduğun tim ile yap. Benim timim Sefa ve Yazelden oluşurken onun timi istihbaratçı Kuzey, Baran ve Ekremden oluşuyordu. Kişi sayısı üstünlüğünü ona vermiştim. "Komutanım" dedi Yazel etrafı kontrol ederken. "Bayrağı nereye sakladığınızı bize neden söylemediniz?" Hafifçe gülümsedim. "Sır tek kişiliktir. İki kişinin bildiği sır olmaz. Bunun adı risktir bense kaybetme riskini göze alacak biri değilim." Durdum. "Ve Yazel benimle aynı takımı paylaşmak istiyorsan aldığım kararları sorgulama yalnızca yerine getir." "Emredersiniz." Kulaklıkla Sefa'ya seslendim. "Durum nedir?" "Şimdilik sakin." Sefayı bize bilgi vermesi açısından yüksek bir arazide bırakırken Yazel ile birlikte düşman topraklarına ilerliyorduk. Aradığımız bayraktı fakat benim aradığım oydu. Harp Okulundayken Komutanlarımdan biri silahı iyi kullanmak sizi bir adım, düşmanın zaafını bilmek on adım ileri taşır . Zaaflar en iyi silahlardır derdi. Ben ise düşmanımın en iyi zaafını biliyordum: KİBİR. İçi bomboş bir kibirden ibaretti Burak Akınalp. Biliyordum ki bayrak için en güvenli yerin kendinde olduğunu düşünüp yanında taşıyacaktı. Bu durumda onu bulmak bayrağı bulmaktı. Konakladıkları evin önüne yaklaşırken Yazel'i evin camını gören beş metre uzaklıktaki bölgeye yerleştirip keskin nişancı silahını ani bir durumda kullanmasını emrettim.Eve girip temkinli adımlarla yürürken bir kol dirseğiyle boğazımı kavradı "Ben de seni bekliyordum Gök Gürültüsü. Beklettin beni." "Beklediğini biliyordum Akınalp ama yol uzun malum. Kusuruma bakma." Arkadan tekmemi savurup elinden kurtulmaya çalışsam da dirseği boğazımı haddinden fazla sıkıştırmıştı. "Korkma, niyetim öldürmek değil sen bize lazımsın. Yalnızca bir pilot olarak." Yalnızca ve pilot kelimelerini vurgulamıştı. "Bir emanetimiz var almam lazım üstünü arayıp bırakacağım." Söylediği cümle az da olsa endişelenmeme neden olurken Yazel'e bağlanmaya çalıştım. "Boşuna çabalama arkadaşını da Sefayı da paketledik. Başka şansın kalmadı anlayacağın. Sen mi söylersin yoksa ellerimle ben mi arayayım üstünü?" Arkamda olduğu için görmeyeceğini bile bile tek kaşım istemsizce havaya kalktı. "Üzerimde taşıdığından bu kadar eminsin yani?" "Kendinden başka kimseye güvenmeyecek kadar kendini beğenmiş bir kadınsın. Üstelik beden dilin kendini ele veriyor kazanmama az kaldı ve bayrak üstünde diye bu kadar endişeye kapıldın." Gülümsedim ve içimden saymaya başladım. Bir. İki. Üç. Ve tetik çekme sesi. " Bu ne şimdi?! " Başının arkasına silah yaslı olan Buraktan kurtulup yüzümü ona dönünce gördüğüm şoka uğramış yüz hatlarıydı. " Kural bilmem kaç Akınalp : Timindeki adamlarının sağlam olduğundan emin ol."
Yavaşça arkasını döndü ve tetiği çeken kişiye baktı. "Kuzey?" dedi hayretle. Kuzey ise gülümsedi "Merhaba Komutanım." Sinirden sıktığı dişleri alnındaki damarlarını çıkarmıştı. Yine kaybetmişti. "Lan şerefsiz neye sattın beni ha pezevenk!" diye üstüne yürüdü Kuzey'in Geri adım atarken elindeki silah titriyordu ama benimle göz göze gelince kendini dizginledi. "Komutanım yemin ederim ben hiç sizin takımda olmadım. Siz öyle sandınız." Gülümsedim. "İstihbaratçılara güven olacağını düşünmek hatandı Akınalp kabul et. Adamımı içinize sızdırdım." Dönüp Kuzey'e göz kırpınca gülümsedi. Ve Akınalp'in arka cebinden hızla Timinin bayrağını çıkarıp bana teslim etti. " Buyrun Komutanım." Uzattığı bayrağı aldım. " İyi işti." Bizim timin bayrağını da kendi göğüsünden çıkarıp verdi. Evet bayrağı ona vermiştim. Bizim arazide bayrak ararken bayrak aslında yanı başlarındaydı. "Siktir git lan bundan sonra hiçbir operasyonda beraber çalışmayacağız piç kurusu! Bir de kardeş dedik size." Başını eğdi Kuzey. "Ko-" "Kes lan! Bana bir sikim deme bundan sonra gözüme de gözükme." Ardından bana döndü. "Sen kazandın ama kaybettiğinin farkında değilsin. Bu timde geçirdiğin her gününü sana zehir edeceğim." KUZEY'in yüzüne de bir yumruk savurup gitti. BÖLÜM SONU
|
0% |