
Dünyam başıma yıkıldı. Manevî annem, ölmüş müydü?
Begüm yavaşça yere eğildi. Elimi tutuyordu.
Begüm: "Abi lütfen 'Yalan.' de! 'Şaka yaptım.' de. Lütfen abi..."
Doktor yanımızdan ayrıldı. Babam ortalıkta yoktu. Begüm'ü sakinkeştirmeliydim.
"Güzelim." Dedim ve ona sarıldım. Boş gözlerle yere bakıyordum. Begüm omzumda ağlıyordu. Aklıma geçen gördüğüm rüya geldi.
Burası çok güzel bir yer. Gökyüzünün mavisi çok güzel. Yerler yemyeşil çimlerle dolu. Hatta Begüm'ün en sevdiği çiçek olan karanfiller de var. Hatta şu an karşımda karanfil demeti oluşturmuş karanfil topluyor!
"Begüm abiciğim!"
Begüm: "Abi!" Dedi ve bana doğru koşmaya başladı.
Boynuma atladığında onu tutup kucağımda döndürdüm.
Durduktan sonra yanağıma bir öpücük kondurup tekrar sarıldı.
Begüm: "Gelmişsin. Seni çok özledim!" Dediğinde ona sıkıca sarılıp: "Bende seni güzelim!" Dedim ve kokusunu içime çekmiştim. Üç senedir görüşmeyip hasret gidermemek olur mu hiç? Özlemiştim bal gözlümü.
"Nasılsın? İyisin değil mi? Annemler nasıl? Nenemin tedavisi sonuçlandı mı?" Diye art arda soruları sıralayınca yüzüne acı bir gülümseme kondurdu. Ve :"Sakin. Ben iyiyim ama..."
Kaşlarımı çattım. "Ama?"
Begüm: "Abi benim gitmem lazım özür dilerim!" Dedi ve hızlıca boynuma sardığı kollarını çözüp koşarak uzaklaşmaya başladı.
"Begüm!" Diye bağırdım ama nafile. Koşarak ona ulaşmaya çalışsam fark ederdi. Bu yüzden gizlice onu takip ettim.
Begüm arkasını kolaçan ederek dikkatlice koşuyordu. Boş bir araziye vardığında durdu. Bir ağacın arkasına geçti. Ve biraz yürüdü. Ardından önünde bir mezar belirdi. Mezarı görünce kaşlarımı çattım. Dedemin mezarının aynısıydı. Nasıl yani? Begüm dedemin mezarına gitmek için mi benden kaçmıştı? Hayır Begüm öyle birşey yapmaz bu başka birinin mezarı olmalı.
Begüm: "Nene, özür dilerim söyleyemedim. Yapamadım... Abime bunu söyleyemem!"
Çatılan kaşlarım normale döndü. Nenem, ölmüş müydü?
Begüm karanfilleri mezara teker teker dikti. Ardından yine sessizce ama bir o kadar da çok ağlamaya başladı. Sessizce onun yanına gittim ve yere çönelerek sarıldım. Bende korkmadı. Anlamıştı geldiğimi. Sadece bana söyleyecek cesareti yoktu.
Begüm: "Abi özür dilerim!"
Ellerimle saçını okşadım.
"Özür dilemeye gerek yok güzelim. Ama sana birşey soracağım. Bu mezar nenemin mezarı mı?"
Begüm onaylarcasına kafasını aşağı-yukarı salladı. Sertçe yutkundum. Yarasını demek istemiyordum ama sormak zorundaydım.
"Peki neden öldü?"
Bunu sorunca ağacın arkasından babam çıktı ve elindeki silahıyla Begüm'ü vurdu. Begüm'ü vurdu! Vurdu! Vurdu!
"Hayır!"
Babam ise kahkaha atıyordu.
Gözlerimi sıkıca kapadım ve Begüm'e doğru eğilip sımsıkı sarıldım.
Hayatım boyunca tüm sevdiklerimin cenazesini görmüştüm. Annemin, ablamın, abimin, birlikte çalıştığım asker arkadaşlarımın, dedemin ve şu andan itibaren nenemin...
"Begüm yapma lütfen. Nenem bizi böyle görürse rüyamıza girip terlikle kovalar bizi." Dedim.
Gülümsediğini yanaklarının enseme değmesinden anladım.
Begüm: "Ama artık onu sadece rüyalarımızda yapabilecek abi. O şu an buraya geri gelemez ki?" Dedi titrek sesiyle.
Yutkundum. Üşüyordum. Yıllardır eksi yirmilerde olan dağlarda görev yaparken üşümezken, bir hastane koridorunda üşüyordum. Ama güçlü olmak zorundaydım. Eper güçlü olamazsam Begümde güçlü olamazdı. Nenem annelik yapmıştı bize.
Ayaklarının altında cennet olan annem, şu an cennete bizzat gitmişti...
Ne kadar süre öyle kaldık hiç bilmiyorum ama Begüm yavaşça yere bıraktı kendini. Bende yanına doğru oturdum.
"Güzelim sandalyeye oturalım gel pisletmeyelim üzerimizi." Dedim sakin bir ses tonuyla.
Kafasını salladı. Yavaşça onu kantine doğru indirdim. Oturduğumuzda su aldım ona.
Sakince su içmeye başladı. Yüzünden hiç bir duygu okunmuyordu. Ama ben onun içini o kadar iyi okuyordum ki...
Şu an öksüz, sadece abisiyle kalmış bir kız gibi hissediyordu kendisini. Duygularını pek göstermezdi dışarıya.
Ecde kullandığım relefonum çalmaya başladı.
Götveren Uğur Böceği Arıyor...
Derin bir nefes verdim. Tekefonu açtığımda Uğur'un endişeli sesi duyuldu.
Uğur: "Alo abi?"
"Efendim." Sesimin yorgun çıkarmamaya çalıştım. Asker olduğumdan dolayı kolayca halledebiliyordum.
Uğur: "Abi, alayda yoksun hiç bir yerde nereye gittin sen. Albaya sorduk önemli bir işi çıktı dedi iyi misin? Yardıma gerek var mı?"
Dudağımın kenarı hafifçe kıvrıldı. En çok da bu yönünü seviyordum timin. Herkes birbirinş düşünür, sever sayardı. Küçük büyük fark etmeksizin yardımına koşulurdu.
"Kardeşim benim, aradığın için sağ ol ben iyiyim. Acilen çıkmam gerekti alaydan." Dedim normal ses tonumu kullanarak.
Uğur: "Tamam abim. Nerdesin şu an? Yardıma ihtiyaç var mı?"
Anlamıştı bir şeyler olduğunu. Kaç yıldır birlikteydik sonuçta.
"Yok sağ olun. Bu gün gelemem alaya."
Uğur: "Peki abi. Yardıma ihtiyacın olursa ararsın bizi."
"Tamam koçum hadi Allah'a emanet."
Uğur: "Allah'a emanet abim."
Telefonu ger cebime koyduğumda Begüm bana bakıyordu. Meraklanmıştı. Büyük ihtimalle neden onlara bu olayı söylemediğimi soracaktı.
Begüm: "Abi neden onlara bu olayı söylemedin? Normalde hep anlatırdın başına gelenleri seni aradıklarında."
"Daha olayı kabullenememişken onlara haber veremem." Dedim.
Yorgunluğumu kimseye belli etmemeye çalışıyordum. Eğer yorgunluğumu belli edersem onlar bana yoğunlaşır kendi üzüntülerine bakmazlardı. Bundan dokayı küçüklüğümden beri yorgunluğumu gizlerdim hep.
Allah'ım bana güç ver.
Begüm anlamışçasına kafasını salladı.
☪︎
Yaptığım yer yatağına doğru kıvrıldım. Başımı yastığa koyduğum an mesaj geldi.
Kaşlarımı çatıp telefonuma uzandım. Mesaja tıkladım.
0546*******: (23:52)
İyi misin?
0546*******: (23:53)
Asena ben.
Siz: (23:55)
İyiyim.
Siz: (23:55)
Bir şey mi oldu?
0546*******: (23:56)
Sana bir şey yazmam için her hangi bir olay mı olması gerekiyor?
Siz: (23:56)
Gerekmiyor mu?
0546******* adlı numarayı "Bilge" olarak kaydettiniz.
Bilge: (23:58)
Ayrıca iyi olmadığını biliyorum.
Siz: (23:59)
Biliyorsan niçin soruyorsun ki?
Bilge: (00:03)
Seninle konuşmak güzel çünkü. Şimdi bana neden iyi olmadığını anlatır mısın?
Siz: (00:06)
Bu gün bir şey oldu fakat bunu anlatamam. İyi değilim.
Bilge: (00:07)
Peki. Uyanığım ihtiyacın olduğu anda ya da konuşmak istersen kısaca bana yazmak istersen yazabilirsin.
Siz: (00:07)
Tamam. Teşekkürler.
Bilge: (00:08)
İyi geceler üzgün beyefendi...
Siz: (00:09)
İyi geceler güzeller güzeli hanımefendi...
Telefonu kapattıktan sonra yüzümün güldüğünü fark ettim.
Mal mıyım ben?
Gülümsemem soldu. Yüzümü sertçe ovuşturdum. Uyumaya çalışıyordum. Gözlerimi kapattım...
Gözlerimi açtığımda bir mezarlıktaydım. Dedemin mezarı bu mezarlıktaydı.
Dedemin mezarının olduğu yere doğru gitmeye başladım. Mezarına yaklaştığım anda iki kadının dua ettiklerini gördüm. Dedemin mezarında iki kadın dua ediyordu. Karşıda ise babam vardı. Babamın elinde ise bir silah bulunuyordu ve o silahı dua eden iki kadına doğru yöneltti. Yüzündeki pis sırıtıştan tekrardan tiksindim. Ardından tetiği çekti ve dua eden iki kadını acımasızca vurdu. Koşarak gitmeye başladım, niçin durmuştum ki? Babam kahkaha atarak oradan uzaklaştı. Dua eden kadınların yanına vardığımda ikisinin de tam karnından vurulduğunu gördüm. Hızlıca yanlarına oturduğum. Yüzlerini gördüğümde ise şoke oldum. Babam Begüm'ü tam kasıklarından yaralamıştı, Asena'nın ise karnında büyük bir kurşun vardı. Ne yapacağımı şaşırarak ikisini de kucağıma almaya çalıştım. Lâkin başaramayınca öyle büyük bir ses ile bağırdım ki bomboş mezarlık benim bağrışımla doldu. Ağaçlardaki kuşlar öterek uzaklaşmaya başladılar. Gözlerimden yaşlar akıyordu, kontrol edemiyordum. Neden hep başıma ölümlü olaylar geliyordu? Şu zamanlar çok büyük bir imtihanın içinindeydim. Kısa zamanda dizlerimi ıslatacak kadar kan doldu etraf. Hala gözyaşlarım durmuyordu. Hızlıca telefonumu çıkarmaya çalıştım. En sonunda çıkardığımda ambulansı aradım. Açmıyordu. Bildiğim bütün herkesi aradım fakat herkes meşgule düşüyordu. Sanırım ölecektim. Nefes alamamaya başladım. Ellerim istemsizce boğazıma gitti. Etrafa göz gezdirdim. Mezarlık bomboştu. Korkuyla ellerim kardeşimin ve asker arkadaşımın şah damarına gitti. Kalpleri çok zayıf atıyordu. Nefes alamadığından dolayı hiçbir şey yapamıyordum. Normalde nefesimi tutabilen birisiydim. Fakat burada işlemiyordu. Sakin kalmaya çalışsam bile sakin kalamıyordum. Asker tarafım bir anda uçup gitmişti. Duyulan kurşun sesi ile afalladım.
Ölmüş müydüm?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |