13. Bölüm

13. BÖLÜM

milföy
milfoy

(1 Saat Sonra)

Gruplara ayrılmıştık. Kulaklıktan haberleşiyorduk.

Bir silah sesi geldi. Bizim silahımızın seslerine benzemiyordu.

"Tim, herkes iyi mi?"

Herkes onaylarcasına bir mırıltı çıkarırken Asena'dan ses yükselmedi.

"Binbaşı YAVUZ?"

Ses yok.

"Siktir."

Silah sesinin olduğu yere doğru gitmeye başladım.

"Teğmen KAYA, beni koru."

Uğur: "Emredersiniz komutanım."

Yerde pimi çekilmemiş küçük sahte bir el bombası vardı.

Esir altındayım mesajı.

Timde böyle kısa mesajlar ile iletişim kuruyorduk.

"Sokayım böyle işe!"

Niçin hep sevdiklerim ile sınanıyorum ben?

İleride bir çıkıntı vardı. Bomva ihtimali yüksek bir yerdi. Üstüne yerde bulduğum bir dalı fırlattım. Birşey olmadı.

Bekledim.

Yine bir şey olmadı. Çıkıntıya doğru ilerledim.

Ayağımla açtığımda bir kapak ortaya çıktı.

Uğur: "Komutanım bulunduğumuz bölge tamamen temizlendi. Ne yapalım?"

"Bulunduğum konuma gelin. Toprağı buldum.

Yaklaşık bir dakika sonra hepsi yanımdaydı.

Kapağı açtıktan sonra içeriye girdik. Üç kişi ise dışarıda kalarak nöbet tuttu.

İçeriye girdiğimizde leş gibi kokuyordu.

Uğur: "Babamın ayağı bile daha güzel kokuyor amına koyayım. Bu koku ne?"

Serhat ve Elif aynı anda: "Biri fena bırakmış." Dedi.

Hızlıca içeriyi tarıyordum. Onu bulmalıydım.

Şu an, o kadar çok istiyordum ki yanımda olmasını...

 

Asena Bilge YAVUZ

Esir düşmüştüm.

El ve ayak bileklerimi kat kat zincirlemişlerdi. Şu an ise gözümün önünde kesici aletleri keskinleştirneye çalışıyordu.

Demir gıcırdama sesi tüm odada yankılanıyordu âdeta.

Adam: "Nerenden başlasam? Ger yerin kusursuz. Acaba yatağa mı zincirleseydim seni." Dedi pis pis sırıtarak.

Orospu evladı.

Tepkisizliğimi korudum. Bu onu daha da delitriyordu.

Kudur.

Hehehehehehe!

Adam: "Hadi ama. İşin eğlencesi gidiyor." Dedi bana doğru yaklaşarak.

İyice içime girdiğinde sert bir kafa attım.

Burnu kanadı.

Burnunu tutarken diğer eliyle sertçe boğazımı sıkmaya başladı.

Yüzüne tükürdüm.

Hakediyordu.

Sonuna kadar.

Geriye doğru sendeledi. Ardından odanın köşesinde bulunan küflü ufak dolabı açtı. Gıcırdayan demir ile birlikte derin bir nefes verdi. Gıcırdama sesinden hoşlanmışa benzemiyordu.

Dolabın içinden küflenmiş bir mendil çıkardı ve gelişigüzel kanayan burnuna tıktı.

Yanıma doğru geldiğinde pis pis sırıtıyordu.

Ardından yanıma sokuldu. Kokusu iğrençti. Elleri yavaşça belimin üzerinde dolandı.

"Çek o elini!" Dedim sinirle.

Adam: "Yoo." Dedi sessizce.

Adam: "Yatağa yatırmadığıma dua et."

Gücümü toplayıp tekrardan sert bir kafa attım. Bu sefer öyle bir bağırdı ki küçüklüğüme gittim.

Gözlerimi kapatıp dersin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda dibimde bitmişti. Belimde ikinci bir el hissettiğim vakit tüylerim diken diken oldu. Tam kafa atmaya hazırlanıyordum ki elindeki kemeri ağzıma doğru getirdi ve zincirlendiğim kalın tahtaya bağladı. Artık kafamı da hareket ettiremiyordum.

Belimdeki elini yavaşça yukarıya doğru çıkarmaya başladı. Gitmek istiyordum. Bir an önce buradan gitmek istiyordum. Yanımda Barlas olsun ve beni bu it oğlu itten çekip kurtarsın istiyordum.

Ona ihtiyacım vardı.

Göğüslerimde iki el hissettiğim sırada çığlık atmamak için zor duruyordum. Bütün hareketlerim kısıtlanmıştı. Pis gülüşünün ardından kamuflajın önünü açtı. Ardından üniformamın göğüs bölümünü yırttı. Göğüslerim meydandaydı. Kendimi saklamak istercesine tahtaya doğru sokuldum.

Adam: "Sana sahip olmamı istemiyor musun komutan?"

Dayan.

Elleri aşağıya doğru kaymaya başladığında sabrım taşmaya başlıyordu.

Silahım, bıçaklarım, bombalarım hepsi beş tane terörist tarafından farklı bir odada tutuluyordu. Esir tutulduğum odaya on beş adım uzaklıktaydı. On teröristin beşinin işini halletmiştim fakat diğer beşine hazırlıksız yakalanmıştım.

Bacaklarımı okşamaya başladığında dizlerimle ona saldırmayı denedim ama olmuyordu. Ayak bileğimin yerinden çıkmasını istemiyordum.

Bir kemer daha çıkardı ve boğazıma bağladı. Ardından ağzımdaki kemeri çıkardı. Çenemi sıkıca kavradıktan sonra beni öpmeye kalkıştı. Yüzüne tüküremiyordum çünkü çok sert bir biçimde tutuyordu. Bir yandan da kemer boğazımı sıkmaya başladı. Yüzüme yaklaştığında tiksindim.

Barlas, yetiş artık!

Kapı sertçe açıldığında adam önümden bir hışımla ayrıldı. Yetişmişlerdi. Tim, yetişmişti.

Uğur, adamı ensesinden tutup yumruklamaya başladı.

Barlas karşımda duruyordu. Her zaman duygu barındırmayan hareleri beni görünce koyulaştı. Göğüs kısmımın yırtık olduğunu görünce deliye dönmüş gibi adamı Uğur'un elinden aldı. Elindeki bıçağı adamın gözünün önüne getirdi. Bu sırada Elif zincirleri söküyordu.

Adam: "Yetişemedin... Ona sahip oldum bile."

"Hayır!" diye bağırdım. Böyle bir şey yapmamıştı.

Adam: "Ağzına kapadığım mendil ile gerçekten uyumuşsun güzeli-"

Bir bağırış yankılandı odanın içinde.

Barlas gözümün önünde adamın genital bölgesini kesmişti. Adamın ellerini açtı ve kestiği şeyi adamın avucunun içine koydu.

Barlas: "Orospu çocuğu."

Ayşe: "Kayıtlara baktım. Adam yalan söylüyor. Ama..." dedi bana bakarak.

Duygusuz gözlerle Ayşe'ye baktım. Beni anlıyor gibi bakıyordu.

Barlas Alp BOZKURT

(Yarım Saat Sonra)

Helikopterdeydik. Aklım almıyordu.

Ben onun saçını okşamaya çekinirken, elin piçi ona nasıl dokunuyordu?

Helikopter iniş yaptığında herkes alaydaki odalarına çekildi.

Sinirli bir şekilde odama girdim. Albay, lojmandaki evlerimize gidebileceğimizi söylemişti.

Hızlıca duşa girdim. Buz gibi suyun altında sinirden alev alev yanıyordum. Saçımı ve vücudumu yıkadıktan sonra banyodan çıktım. Saçımın nemini havluyla aldıktan sonra hemen üzerimi giyindim.

Ardından Asena'yı aradım.

Asena: "Efendim?"

"Evde misin?"

Asena: "Evet. Niçin so-"

Sözünü keserek: "Kat ve kapı numaranı at."

Asena: "Bir da-"

Telefonu hışımla kapatıp arabanın anahtarını aldıktan sonra odamdan ayrıldım. Koridordan geçen askerler selama dururken başımı sallamakla yetiniyordum. Telefonuma gelen kapı ve kat numarasını görünce daha hızlı yürümeye başladım. Arabaya bindiğimde anahtarı takıp hızlıca çalıştırdım. Emniyet kemerimi de taktıktan sonra arabayı lojmana doğru sürmeye başladım.

Bir dakika. Ben evine gidiyorum ama boş gidiyorum.

Köşede gördüğüm tatlıcının önünde durdum.

"Abi yarım kilo soğuk baklava alabilir miyim?"

Tatlıcı: "Tabii."

Dolaptan çıkardığı soğuk baklavayı çıkardığı plastik kabın içine koymaya başladı. Tartıda 500gr. yazısını görünce plastik kabın kapağını kapattı ve bana uzattı. Elimdeki 200 TL'yi uzattım.

"Üstünü sadaka kumbarasına at." dedim ve hızlıca arabaya doğru yürüdüm. Tatlı poşetini sağ koltuğa koyduktan sonra emniyet kemerimi taktım. Arabayı lojmana doğru sürmeye başladım. Lojmana vardığımda arabayı hızlıca park ettikten sonra otoparktan çıktım.

Üçüncü kata çıktıktan sonra 12 nolu daireyi bulmaya çalıştım.

Bulduktan sonra kapıyı hafifçe tıklatmamla beraber kapı açıldı.

"Kapıda mı bekliyordun?"

Asena: "İçeri geçmez misin?"

"Geçeyim."

Eve girdiğimde çok güzel bir koku vardı. Yasemin kokusu gibiydi. Zarif ve baş döndüren bir koku.

Tatlı poşetini mutfağa bırakırken Asena: "Mutfakta mı oturalım yoksa salona geçmek ister misin?"

"Mutfakta da oturabiliriz bence."

Asena: "Çay dolduruyorum o zaman."

Onaylarcasına bir mırıltı çıkardım.

Dolaptan çıkardığı çay bardakları ve çay tabaklarını tezgâha koydu ve diğer dolaptan da tatlı tabağı çıkardı. Getirdiğim soğuk baklavalardan ikişer tane koydu tabaklara. Ardından çayları da koydu ve masaya koydu.

Çayımdan bir yudum aldım.

Asena oturmadı. Yanıma yaklaştı.

Asena: "Niçin böyle koşa koşa yanıma geldin?"

"Gelemez miyim?"

Asena: "Gelebilir misin? Düşünsene ağır bir olay atlatıyorsun ve timdeki binbaşı koşarak senin evine geliyor."

"Sana dokundu mu?"

Asena: "Oradaki hâlim beni nasıl gösteriyordu sence?"

"Sana dokunup dokunmadığını soruyorum."

Asena: "Evime aniden gelip bir de bunu mu soruyorsun? Nedeni ne?"

"Çünkü seni önemsiyorum, seni seviyorum, sana âşığım!" Dedim ayağa kalkıp onun önüne gelerek.

Ardından avuçlarım ile yanaklarını tuttum.

"Ben sana tutuldum Asena..."

Gözlerime baktı. İlk defa derin ve anlamlı bakıyordu yüzüme. Ardından avuçlarıyla yanaklarımı tuttu. Hızlıca yüzüme doğru yaklaştı ve dudakları dudaklarım ile buluştu.

Her ne kadar şaçırsamda ona karşılık verdim ve belini kavradım. Bu hareketim ile bana daha da yakınlaştı. Diğer elimi yanağından çekip saçına doğru uzattım. Saçını okşamaya başladığımda bende ayrıldı. Yasemin kokusu hâlâ burnumdaydı. Koku ondan geliyordu.

Asena: "Bende seni seviyorum." Dedikten sonra boynuma sıkıca sarıldı. Arkadan saçımla oynuyordu.

Bu gece yaşadığım en güzel gecelerden biriydi. Aylardır bu ânı bekliyor gibiydim.

                                          

 

Merhabaa.

Uzun zamandır bu anı bekleyen kimlerrr??

Bu arada kitabı seviyormusunuz? Hiç yorum, oy falan görünmüyor.

Şöyle söyleyeyim benim en büyük motivasyonum oy ve yorumlar.

Belki de ileride bu kitabı bastırırım. Bunun olmasını ister misinizz?

 

 

 

Bölüm : 03.06.2025 22:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...