Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. BÖLÜM

@milfoy

Bedenim kasılıyordu. Ve sağ tarafımda katlanılmaz bir ağrı vardı.

"Hele bir uyansın ben ona söyleyeceğim müjdeyi."

"Yoo, ben söyleyeceğim."

"Beni kardeşi gibi görüyor ağla, zırla, çatla, patla, kudur!"

"Öz kardeşiyim. Şimdi asıl sen ağla, zırla, çatla, patla, kudur!"

"Uğur bu sefer koydu kardeşim nasibi zorlama."

Gözlerimi hızlıca açtım. Karanlıkta değildim. Yanımda ailem vardı. Mutluydum. Mutluyduk.

"Kolunu kullanabiliyorsun!" Diye bağırdılar Begüm ve Uğur aynı anda.

Gözlerimi geri kapattım ve "Çok şükür!" Dedim.

Bayram: "Geçmiş olsun kardeşim."

Uğur ve Begüm aynı anda: "Geçmiş olsun!"

Hafifçe gülümsedim. Kolumu kullanabilecektim. Bu benim için en önemli şeydi.

(1 Hafta Sonra-Karargâh)

Tim olarak sessizce Albayı dinliyorduk. Yeni bir görev emri gelmişti. Kolum iyice iyileştiğinden artık görevlere katılıyordum. Albay görevin anlattıktan sonra yemekhaneye indik. Arada sırada gözüm Asena'ya doğru kayıyordu. Kendimi engelliyemiyordum. Ona bakmak nedense hoşuma gidiyordu.

Boyun hizasından yaptığı sıkı topuzu kumral saçlarını çok hoş gösteriyordu. İncecik kaşları iro gözleriyle bir uyum içindeydi.Yeşil gözleri üniformasıyla aynı renkteydi. Dolgun ve hafif kırmızımsı dudakları gülünce çok hoş oluyordu. Belirgin çenesi yüzünü daha da çekici ve güzel gösteriyordu.

Ona baktığımı görünce gözlerimi kaçırdım ve yemeğime odaklandım.

Uğur: "Düğün ne zaman komutanım?"

Ona yandan bir bakış attım.

"Kimin düğünü?"

Uğur: "Komutanım sizin düğününüz ne zaman, onu diyorum."

"Daha sevgilim olmadı asteğmen. Ama senin düğünün varsa seve seve gelir, altınımı takarım." Diyerek topu ona attım.

Uğur: "Ay sinirim bozuldu!"

Atakan: "Ay aşko öyle mi oldu ya. Bende geçen bir leş görmüşüm... Aklın almaz!" Diyerek dalga geçti.

"Ya işte benimde gerçekten sinirlerim bozulmadı kopuyordu az kalsın!" Diyerek güldüm.

Biz böyleydik işte. Ağlayacağımız şeylere gülerdik. Yoksa hayat yaşanılmaz bir yer olurdu. Bizde biliyoruz yani bu hayatın ne kadar kötü olduğunu. Önemli olan gülüp geçmek.

Bazıları hariç.

Hepimiz yemeklerimizi yedikten sonra odalarımıza geçtik. Kendimi yatağa attım. Görev çok uzun süreceği için dinlenmemiz lazımdı.

Görev için Kuzey Irağa gidecektik. Tamı tamına bir ay o görevde olacaktık. Bu sefer zor bir yerde barınacaktık. Bu yüzden yatağıma bir ay için veda edecektim. Ama vatan için değerdi. Vatan için çivinin üzerinde olsam dahi yatardım. Bunları düşünyorken kendimi uykunun ellerine bıraktım...

(Sabah 04.32-Askerî Depo)

Hepimiz hazırlanmış, silah kontrollerini yapmış ve planın üzerinden geçmiştik. Şu an ise albayı bekliyorduk.

Bu sefer kumral saçlarını örmüştü. Dudakları yine kiraz gibiydi. Yeşil gözlerine uyan forma ile çok güzel görünüyordu. Fiziği zaten mükemmeldi...

Uğur: "Evlilik görüyorum hocam."

"Hocam mı? Karşında komutanın var Asteğmen!"

Uğur: "Komutanım ama öyle deniliyor ne yapayım?"

"Şu an seninle uğraşamayacağım Uğur."

Uğur küsmüş gibi yapıp "hıh" diye bir ses çıkardı. Hafifçe gülümsedim bu hâlleri hoşuma gidiyordu. Asena'ya doğru baktığımda ise gülüşüme odaklandığını gördüm. İfadesizdi fakat gözlerinin içi gülüyordu. Ona baktığımı görünce yanıma doğru ilerledi. Uğur ise çaktırmadan bize bakmaya çalışıyordu.

Asena: "Her şey tamam binbaşı."

"Tamamdır binbaşı, albayı bekleyelim."

İkimizde kafa selamı verdik ve yere oturduk.

Tomris: "Uğur sana kamçı alacağım. Ha böyle vurmalı." Dedi Onur BULDU¹ edasıyla.

Hepimiz kıkırdadık. Uğur ise devam ettirerek "Bende sende onu deneyeceğim. Ha böyle vurmalı." Deyip Tomris'in bacağına tekme attı.

"Ay bırak kocamı!" Diye sessizce bağırdı Onur.

Bacağını tutarak: "Kocanı dövüyorlar!" Diye inledi Tomris.

Uğur'un sırtını sıvazlayıp "Aferin kocama." Dedim.

Asena Onur, Tomris, Uğur ve ben dörtlüsüne bakarak: "Umarım ciddi değilsinizdir. Çünkü Uğur şu an yanağından öpecek." Dedi.

Sağıma döndüğümde Uğur'la burun burunaydık...

Uğur'a bir tokat attım ve albay geldi. Hepimiz hızlıca hazırola geçtik.

Albay: "Rahat."

Emri yerine getirerek rahat pozisyonuna geçtik ve albayı dinlemeye başladık.

"Bir kaç haftadır bunu düşünüyordum ve bu ismin size layık olacağını düşündüm çocuklar."

Kaşlarımı çattım.

"Bir önceki yaptığınız görevde başarılı sonuçlar elde ettik ve çok fazla bilgiye ulaştık. Bu nedenle de bu iki tim artık hep beraber olacak. Siz iki tim değil, tek bir tim oldunuz. Azap Timi. Osmanlı zamanında Azaplar olarak bir asker topluluğu vardı. Savaşta en önde onlar olurdu ve savaşırdı. En güçlülerdendiler. Bu yüzden bu ismin size yakışacağını düşündüm."

Silik bir tebessüm oluştu yüzümde. Bu benim için çok özel bir şeydi.

"Tabii kalabalık olduğunuzdan iki lider var. Binbaşı YAVUZ ve Binbaşı BOZKURT. Sizlere güveniyorum. Allah'a emanet."

Asena ile ben albaya hızlı bir selam çaktıktan sonra albay odadan ayrıldı. Ardından bizde tekrar eşyalarımızı kontrol edip helikoptere doğru yol aldık.

Helikoptere varıp herkes bindiğinde kısık seslerle konuşmaya başladılar.

Uğur uyukluyordu. Atakan ve Tomris parmak savaşı yapıyorlardı. Tüm kızlar makyaj markalarını söyleyip karşılaştırma yapıyorlardı. Ayşe Flormar'ın dudak kalemlerini savunuyordu. Hâlbuki Emily dudak kalemleri daha güzeldi... Kız kardeşe sahip olmanın faydaları.

Diğerleri ise havadan sudan konuşuyorlardı.

Gözlerim yine ona kaydı. Yeşil gözleri gece daha da ortaya çıkıyordu. Saçlarını örüp alttan topuz yapmıştı. Dolgun dudakları gülünce daha da güzel oluyordu...

Onu görünce içimde oluşan heyecana engel olamıyordum. Bazen istemsizce o giriyordu düşüncelerime. Kovamıyordum da onu. Çıkmıyordu ki aklımdan...

Uğur: "Ya komutanım şuna bir şey söyleyin!" Uğur kaşlarını çatıp Serhat'ı gösteriyordu.

Serhat: "Ama ilk o başlattı!"

Uğur: "Ben uyuyordum salak! Beni uyandıran sendin."

Serhat: "Yemekhanede kulağıma komik bir şey söyleyip yemeği boğazımda kalmasına sebep oldun!"

"Sakin."

İkisi de karşımda kaşları çatık masum çocuk gibi bakıyorlardı.

"Hadi öpüşün barışın."

"Yuh!" Dedi ben hariç herkes.

Kaşlarımı çattım. Bunu yanlış anlamış olamazlardı değil mi?

"Komutanım yapmayın sevdiğim var benim."

Herkesin yüzü Serhat'a dönmüştü.

Herkes şaşırmışken Uğur'un sesi araya girdi.

Uğur: "Kim o şanssız yenge?"

Serhat donup kalmıştı. Herkes merakla Serhat'a bakarken Elif hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Tabii bunu sadece Elif'i yakından tanıyanlar anlayabilirdi. Asker tarafı ağır bastığında kimse onun duygularını anlayamazdı.

Uğur: "Ya Rabb, bu ölüm sessizliğinden ve bu timin ciddiliğinden sana sığınıyorum!" Diye söylendi.

"İniş yapmamıza az kaldı komutanım." Dedi helikopteri kullanan asker.

"Hazırlanın." Dedim.

Herkes emrime uyarak silahlarını ve eşyalarını topladılar.

 

(Görev Yeri-Kuzey Irak)

Uzun bir patikadan geçiyorduk. Sıra hâlindeydik. En önde ben ve Asena yani liderler yer alıyordu. Sonrasında rütbelerin yükseklik sırasına göre dizilmişti.

Asena: "Begüm çok iyi bir kız. Böyle bir kızın kız kardeşinin olması çok güzel." Dedi.

"Ben büyüttüm. Ondandır." Dedim. Belki de dediğimi şaka olarak anlayabikirdi fakat gerçekten Begüm'ü ben büyütmüştüm. Babam yemeğini onun memnun olacağı şekilde servis etmediğimiz için bizi ikili olarak iki odaya kilitlemişti. Her gün bir çentik atmıştım duvara. Tamı tamına seksen sekiz gün boyunca Begüm'ü sadece ben büyütmüştüm. Ondan öncesinde de babam abimi çalıştırır ablamı mahalleye temizliğe gönderirdi. Kendisi de kumar oynamaya gider ve bazen günlerce bazen haftalarca eve uğramazdı. Hatta bir ara iki ay eve gelmediği olmuştu. Bu yüzden Begüm'ü neredeyse ben büyütmüştüm.

Asena: "Bende erkek kardeşimi büyütmüştüm. Haylazdı ama haddinden geliyordum."

Ona bi' ara bizimle tanıştırmasını söyleyecektim fakat vaz geçtim. Belki de kardeşi hakkında üzücü bir olay yaşamıştır diye. Onun üzülmesini istemezdim. İnsan sevdiği birini üzmek istemezdi.

Asena: "On beş yıl önce kaçırıldı. Bir daha da haber alamadık." Dedi aklımı okumuşçasına. "Peki başka kardeşin var mı?"

Ablam ve abimin ölmeden önceki yüzleri geldi aklıma. Ondan bir gün önce hayallerimizi söylüyorduk. Gerçekleşemeyeceğini bilmeden...

"Bir ablam ve abim vardı. Öldüler." Dedim. Yüzümde duygu okunmuyor olabilirdi fakat kalbimin en derinlerinde büyük bir fırtına kopuyordu...

Loading...
0%