@milfoy
|
Bana hayatta sevdiğin şeyler var mı? Diye sorsalar var derim. Ama üç tane vardır. Vatan görevim, kardeşlerim ve tim. Bunlar benin zaafımdı. Asena: "İnsanların zaafları hep elinden alınır. Sanırım ikimizde aynı şeyi yaşadık. "Belki bazıları umut olmak için alınmaz." Yakından bir bomba sesi geldi ve hepimiz yere çöktük. Hızlıca telsizi elime aldım ve konuşmaya başladım. "Binbaşı BOZKURT, beni albayla görüştür! Tekrar ediyorum Binbaşı BOZKURT, beni albayla görüştür!" Albay: "Dinliyorum binbaşım." "Komutanım indiğimiz yerden pn dört kilometre uzaklıktayız. Kuzey doğu yönünden yakın mesafede bir bomba sesi duyuldu ve hissedildi. Bomba sesleri hâlâ devam ediliyor ve hissediliyor." Albay: "Bir sivil görürseniz sessizce alıp bağlayın ve toprağa gidin. Orada sorgulayın. Eğer sivil görmezseniz çatışma başlamadığı hâlde kesinlikle ateş etmeyin." Toprak teröristleri tuzağa düşüreceğimiz yerdi. Bu tarz şifreler koymuştuk. "Emredersiniz komutanım." Dedim. Time hızlıca elimle işaret ettikten sonra yerden sürünerek gitmeye başladık. Telsizdeki konuşmayı çoğu kişi duymamıştı fakat hareketlerinden duyamayanlara anlattıklarını görmüştüm. Yaklaşık altı kilometre yerde sürünerek gitmiştik. Tabii molalarla. Bomba sesleri uzaklaşmıştı. Büyük ihtimalle bizi çeldirmek için yapılmış bir tuzaktı. Fakat bilmiyorlardı ki, bir Türk askeri tuzağa düşmez düşürürdü. Ardından etrafta kurşunlar yağmaya başladı. "Tim, güvenli bir yere geç ve nişan al!" Dedi timin duyabileceği bir şekilde Asena. Benim hariç herkes "Emredersiniz komutanım!" Dedi. Güvenli bir kayalığın arkasına geçtim ve nişan aldım. Güzel bir düzenek kurmuşlardı fakat bir Türk askeri için bu eğitim sahasıydı. Yeni gelen erler buna benzer sahalarda çalışmalar yaparlardı. Uğur: "E burası bizim eğitim sahası ayol, nerde telif hakkı?" Dedi kulaklıktan. Asena: "Ay garibim, bide emek edip hazırlamışlar o kadar telef olacağını bilmeden. Zekâ seviyesine bak ya." Dedi alaycı bir tavırla. "Bizi hafife almakla büyük hata ettiler." Dedim. Ayşe: "Tipine tükürdüğüm bana ateş etmeye çalışıyor ama bir şey de beceremiyor mal." Dedi sinirle. Atakan: "Ay kız bunlar ne kadar kolay. Ben oyunda zor öldürüyorum düşmanları." Uğur: "He yav." Tomris: "Korkudan nasılda götü tutuştu da koşuyor tipine tükürdüğüm." Dedi gülerek. Elif: "Karşıma beş tane dizildiler dalton kardeşler gibi, sıra sıra vurdum hâlâ beni vurmaya çalışıyor salak." Serhat: "Birini ben vurdum yalnız." Elif: "Ay sen eksik olma zaten. Anladık kıskanıyorsun başarımı." Serhat: "Ay içim daraldı inek sürüsü gibi ne dolanıyor bunlar burada?" Onur: "Ay aşko sakin ben vurdum onları." Serhat: "Eyvallah kardeşim." Arkamda adım sesleri duydum. Yavaşça kolumda duran gizli bıçağı çıkardım ve çevik bir hareketle arkamdakini yere yatırdım. Yüzünün yarısı yanmış bir teröristti. Bıçağı şah damarına doğru yaklaştırıp "Liderin nerede?" Diye sordum. Arapça konuşmuştum. Kafasını olumsuz anlamda sallayınca bıçağı daha da bastırıp sorumu tekrarladım. Yine bir yanıt alamayınca gözünün çok yakınını yardım. Tam bağıracağı sırada elimle ağzını kapattım ve kafasını kayalığa sürttüm. Eliyle arka tarafı gösterdi. Bıçağı tam kalbine sapladım ve geri çıkardım. Ardından bir kaç kişi gelsin anlamında işaret yaptım. Uğur, Elif, Onur ve Sevda yanıma geldi. Eğilerek karşıdaki araziye doğru yürümeye başladık. Uzakta tepeciğe benzer bir yer vardı. Bomba olabilme ihtimali vardı. Elimle top işareti yaptım. Bu bizim için bomba ihtimaliydi. Başlarını salladılar ve temkinli bir şekilde ilerlemeye başladık. Önümüzden hızlıca bir şey geçti ve silah sesleri duyulmaya başladı. Asena: "Siktir." Dediğini işittim kulaklıktan. "Ne oldu?" dedim fısıldayarak. Çok sessiz bir inleme gelmişti kulaklıktan. Ona bir şey olmuştu! Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Onu görünce pır pır eden kalbim şu an depar atıyordu korkudan. Fakat soğukkanlılığımı korumam lazımdı. Ben bu hayatta bir sevdiğimi daha kaybetmek istemiyordum. Evet, onu seviyordum. Herşeyiyle. "Ses verin ne oldu?" Dedim. Atakan: "Komutanım buradakiler temizlendi ama Asena komutanım, Teğmen YAMAÇ ve Üsteğmen ÖZTÜRK yaralandı." Silah sesleri devam ediyordu ama hafiften uğultu gibi gelmeye başlamıştı. Kendimi toparlamak için ateş edenleri bulmaya çalıştım ve vurdum. "Buranın bitmesine az kaldı siz toprağa geçin. Bizde geliyoruz." "Komutanım yaralardan birisi derin, desteğe ihtiyacımız var." Bir yandan kulaklığı dinliyor bir yandan da ateş edenleri vuruyordum. Keskin nişancılardan Uğur yanımızda olduğu için işiniz kolay bitmişti. Kulaklığa seslendim. "Tim orada mısınız? Ses verin." Serhat: "Komutanım buradayız. Haritada gördüğümüz patika yola doğru gidiyoruz. Yaralılardan birisi ağır yaralı." "Geliyoruz burada işimiz bitti." Serhat: "Tamamdır komutanım." Patika minik tepeciğin arkasındaydı. Temkinli bir şekilde oraya bir taş attım. Yerden sivri uçlu bir bıçak hızlıca yukarıya doğru fırladı. Uğur: "Ay götüm. Bu nasıl bir zekâ Allah aşkına. Sekiz milyar iki yüz milyon insanın arasında uğraştığımız tiplere bak!" Sevda: "Yazık bir de o kadar hazırlamışlar." "Hadi gidelim." Dedim. Ve hızlıca yürümeye başladım. Kendime engel olamadım ve koşmaya başladım. Arkamdan diğerleri de geliyordu. Timi görünce yerde oturan üç kişi vardı. Asena, Elif ve Sadık. Sadık: "Ayıp olmasın diye vuruldum ya." Dedi gülümsemeye çalışarak. Şu an sadece ona bakıyordum bunu fark etmişti. Asena: "Aval aval bakacağına toprağa doğru yola koyulalım. Ne duruyorsun?" Yutkundum. Karnında derin bir yarık vardı ve üzeri tuzla kaplanmış büyük toplar... Yarasının üzerine tuz basmışlardı. Hızlıca yanına gidip onu kucağıma aldım. Kısık bir sesle inledi. "Peşime düşün." Dedim sert bir sesle. Ardından ilerlemeye başladım. Asena: "Öküz!" Dedi kısık bir sesle. Dişlerini sıkıyordu. Canı acımıştı. "Evet, öküz gibi güçlüyümdür." Asena: "Allah'ım Ya Rabb'im! Kıt mısın Binbaşı?" "Seni şu an Uğur'un kucağına bırakabilirim. Nasıl fikir?" Uğur: "Beni katmayın olaya! Daha yeni manikür yaptım." Sadık: "Aşkım rahat ol yaptıracağız tırnaklarını." Tomris: "Adam ağır yaralı, hâlâ goy goy yapma peşinde." Sevda: "Goy goy eşittir Azap Timi. En kritik anlarda dahi goy goy yapmazsak olmaz. Hem Uğur haklı. Adam yapraktan tırnak yapmış kendine." Herkes Uğur'a döndüğünde el hareketi çekti. Ardından ağzında sakız varmışçasına sesler çıkarmaya başladı ve herkese yandan bir bakış attıktan sonra hızlıca model yürüyüşünü sergiledi. Herkes kahkaha atmıştı. "O tırnakları ne ara yaptın lan." Dedim gülerek. Uğur: "Ay aşko sizi beklerken bir tırnak yapmışım, olay." Dedi sesini inceltip kelimeleri uzatırken. Ardından eski yerine geçti. Serhat: "Elif belim koptu. Yemin ediyorum genç yaşta kambur olacağım! Ne yedin de bu kadar ağır oldun ya!" Elif: "İnsafsız herif! Burada yaralıyız be. Hem bir seksen yedi boya altmış beş kilo fazla mı?" Uğur: "Vallahi Serhatcığım bu devirde yaşlı dayılara ekonomiyi, kadınlara da kilosunu sormayacaksın." Serhat: "Sen sanki çok biliyorsun mal." Uğur: "Beş abla üç kız kardeşe sahip olmanın faydaları." Asena ve timi "Yuh!" Dedi topluca. Ayşe: "Sekiz abi iki erkek kardeşim var a dostlar. Benim hâlimi abisi olanlar anlar!" Asena: "Ben dördüyle başa çıkamıyorum sen ne diyorsun! Allah sabır versin canım. Erkek kardeşim vardı bide o da burnumdan getiriyordu ama buna razıyım ben." Uzun bir sessizlik oldu. Sevda: "Sanırım en şanslı olan Tomris. Tek çocuk." "Çok şanslısın." Tomris: "Ya bana baya önce sormuşlardı kardeş ister misin diye, götümü yırtarak hayır demiştim." Hepimiz güldük. "Bu arada Ayşe dudak kalemi olarak Emily daha güzel." Dedim. Ayşe hariç timdeki kızlar "Sonunda bizi anlayan biri daha!" Dediker hep bir ağızdan. Asena bunu dedikten sonra kucağımda kasılmaya başladı. Sessiz bir şekilde inliyordu. "Dayan güzelim." Dedim sadece onun duyabileceği şekilde fısıldayarak. Asena: "Hava değişikliği sana yaramadı galiba." Serhat: "Komutanım şu dudak kalemini söyleseniz olur mu, sevdiğime alacağım da. Dudak kalemi ona çok yakışıyor." Uğur: "Kız Ayşe sen dudak kalemi olarak Emily yerine nasıl Flormar'ı seçersin. Kesin şoktan da gloss falan alıyordur bu." Ayşe: "Yok canım benim gratise gidiyorum. Kiko alıyorum genelde." Sadık: "Kiko deyince aklıma Galatasaray Marşı geliyor." Uğur: "Fanatik çocuk seni." Sığınağa varmıştık. Hızlıca oraya girdik ve ilk yardım çantalarını çıkardık... |
0% |