Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bölüm 1: Kuklalar ve Savaşlar

@milyofay

Aldığım darbeler yüzünden kılıcımı elimde tutamıyordum. Nefesim kesiliyor ayakta durmakta zorlanıyordum. Karşımdaki kukla yaklaşık beş metre boyundaydı ve çok sağlam bir robottu. Uzak bir yerden ustası tarafından kontrol edildiğini biliyordum. Onu yok edebilmenin tek yolunu göğsündeki çekirdeğini yok etmekti. Böylece ustası ile iletişimi kesilecekti. Fakat beni o kadar zorlamıştı ki ayakta duracak gücüm kalmamıştı. Ellerimde oluşturduğum ateş topları küçücük oluyor hasar bile veremiyordu.

 

Toparlanmak için geriye çekildim. Kafamda hızlıca kuklanın neresine saldırabileceğimi hesapladım. Kuklanın dışındaki siyah kaplama yüzünden aldığı hasarları anlayamıyordum. Bu kuklalarla birçok defa karşılaşmış ama hiçbirinden şu an korktuğum kadar korkmamıştım. Sanki kırmızı gözleri beni öldürmeden sönmeyecekti.

 

Kukla ile göz temasını kesmeden birkaç adim geriye atıp tekrar kuklaya doğru koşmaya başladım. Kuklanın göğsüne ulaşmak üzereyken beni neredeyse iki katım olan eli ile kenara savurdu. Sırtımda hissettiğim dayanılmaz acı ile çığlık attım. Sırtımı bir ağaca çarpmıştım. Yere düşünce hızlıca toparlanmaya çalıştım. Ancak gözlerimin önünde beliren siyah noktalar buna izin vermedi. Derin nefesler alıp verdim. Burada ölemezdim, kardeşime ulaşmadan ölemezdim! Kuklanın üzerime doğru gelen elini son anda fark edip çarptığım ağacın arkasına saklandım. Ağaç kuklanın elini çarpması ile paramparça olmuştu. Ortaya çıkan tozları fırsat bilip kuklaya doğru atladım. Oluşturduğum büyükçe bir alev topunu kuklaya fırlattım. Kukla aldığı darbe ile sendeledi. Arka arkaya yaptığım saldırılar ile kendini yenilemeye fırsat bulamıyordu ama ben de yoruluyordum. Her hareketimde yaralarım daha çok kanıyordu. Kenara çekilip toparlanmam gerekiyordu. Görüşüm bulanıklaşıyor, nefes almak imkansız hale geliyordu.

 

Kuklanın büyüklüğüne yakın bir ateş topu yaratarak onu kuklaya fırlattım. Aldığı darbe ile yere düşen kuklanın zayıflığını fırsat bilip geriye doğru çekildim. Elimi göğsüme koyup öne doğru eğildim. Ağrıdan midem bulanıyordu. Nefes almaya çalıştıkça öksürüyordum. Yerde beliren kocaman gölge ile başımı kaldırıp ne olduğuna baktım. Kukla ile aynı büyüklükte bir kaya üzerime doğru geliyordu. Kendimi korumak için bir kalkan oluşturmak üzereyken bir anda kaya paramparça oldu. Şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Önümde benden uzun ve yapılı bir adam duruyordu. Ne olduğunu anlayamadan adam beni geniş bir ağacın arkasına çekti. Yaşadığım ani hareket yüzünden acı ile inledim. Dizlerimin üzerine düştüm.

 

“Yaraların iyi görünmüyor. Burada dayanabilir misin?” Cevap vermek için ağzımı açtım ancak ağzımda hissettiğim kan tadı ile tiksinerek dudaklarımı birbirine bastırdım. İstemsizce öne doğru eğildim. Kulaklarım uğuldamaya başladı. O sırada adam yanımdan kalkıp kukla ile savaşmaya başladı. Uzanıp ne yaptığına bakmak istedim ama yaralarım izin vermedi, Ellerimi yere dayayıp kendime gelmeye çalıştım. Nefes alıp verdikçe elimin altında kalan çimenler yanıyordu. İçimdeki Anka Ateşi alevleniyordu.

 

Kendimi daha iyi hissedince ağaçtan güç alarak adama baktım. Kılıcını ustaca kullanıyor, kuklanın darbelerini kolayca savurabiliyordu. Hareketlerinin yanında kılıcına da çok güveniyordu. Demek ki kılıcının özel bir gücü vardı.

 

“Yanıma gel! Bir planım var!” diye bağırdım. Adam sesi duyar duymaz başını bana çevirdi. Hızlıca tekrar kuklaya dönüp onu geriye doğru savurdu. Sonraki saniye önümdeydi. Göz açıp kapayıncaya kadar yanıma gelmişti. Çok hızlıydı. Onu ağacın arkasına doğru çekiştirdim.

 

“Kılıcın ile gücümü birleştirebiliriz." Adam tereddütle yüzüme baktı. Ancak o an adamın suratına dikkatlice bakabilmiştim. Koyu renk gözleri ve koyu renk saçları vardı. Dalgalı saçlarından birkaç tutamı alnına düşmüştü.

 

“Gücün ne?”

 

“Anka Ateşi!” Yüzü birkaç saniyeliğine değişti. Kuklaya doğru hızlı bir bakış attı.

 

“Kılıcını bana uzat!” Dikkatlice kılıcını yere bıraktı.

 

“Dikkat et, bir yerini keserse ölürsün." Adama bakıp gözlerimi devirdim. Çok faydalı bir uyarı olmuştu. Ellerimi kılıca doğru uzatıp gücümü kılıca aktardım. Kılıç gücümle birleştikçe kılıcın etrafında alevler dolaşmaya başladı. Gücümün neredeyse tamamını aktarınca ellerimi çektim. Adam dikkatlice kılıcı yerden aldı. Etrafındaki alevlere bakıp ayağa kalktı. Daha fazla dayanamayıp kendimi ağaca doğru bıraktım. Canım çok yanıyordu.

 

“Halledeceğiz, iyi olacaksın.” Belli belirsiz başımı salladım. Adam yanımdan uzaklaşırken onu izledim. Kıyafetlerinin bazı yerlerinde yanık izleri vardi. Muhtemelen kukla saldırınca olmuştu. Yine de bana kıyasla daha iyi bir durumdaydı. Başımı yavaşça çevirip vücudumu inceledim. Kollarım, bacaklarım çizikler içerisindeydi. Bazıları yüzeysel olsa da çoğu derindi. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Canım o kadar çok yanıyordu ki ağlayabilmem mucizeydi,

 

Adamın ne yaptığına bakmak için doğrulmaya çalıştım. Sırtımda hissettiğim anlık acı ile istemsizce çığlık attım. Sessiz olabilmek için dudağımı ısırdım. Tanımadığım adamın sesi ile aniden ona döndüm. Onu göremeden üzerime doğru gelen kuklanın kocaman elini gördüm. Korkuyla yana doğru kaçtım. Fakat ayaklanamadan kukla beni yakaladı. Beni sıkıca tutup havaya kaldırdı. O kadar sıkı tutuyordu ki kanaması duran yaralarım tekrar kanamaya başladı. Acıyla çığlık attım.

 

‘Kurtaracağım seni! Dayan!” Ne olduğunu anlamak için bakışlarımı adama doğru çevirdim. Kuklanın ayağına doğru yaptığı saldırı ile kukla sersemlemişti.

 

“Evet! Oldu!” Adamın zaferle dolu sesi içimdeki umudu uyandırdı. Gerçekten başarmış mıydı? Kuklayı yenmiş miydi?

 

Birkaç saniye içerisinde kukla beni hızla adama doğru fırlattı. Göğsümde hissettiğim acı ile ne olduğunu anlayamadım, yere düştüm. Sanki tüm hava çekilmiş nefes almak imkansız gibiydi. Çaresizce öksürmeye çalıştım. Her öksürükte ağzıma gelen kan ile midem bulanmaya başladı. Elimi göğsüme koydum. Hissettiğim ıslaklığın sebebini anlayamadım. Başımı kaldırıp etrafa baktım. Hemen yanımda o adam duruyordu. Biraz uzakta ise kukla yere düşmüş, toza mı dönüşüyordu? Ben mi yanlış görüyorum, anlayamadım. Gözlerim kararmaya ve sesler uğuldamaya başladı. Adamın sesini duyuyordum ama ne dediğini anlayamıyordum. Belli belirsiz bana dokunduğunu hissettim ama emin olamıyordum. Bilincimi kaybediyordum. Hayır, hayır! Şimdi olmaz, kardeşimi bulmadan olmaz! Ölmek istemiyorum, onu bulmadan ölmek istemiyorum!

Loading...
0%