@minaecetoprak
|
Bu hikaye belki hoşunuza gitmiyor belki de sevdiniz ben şu dünya da sevmenin bütün herşeyin üstesinden gelebileceğini inananlardanım hayatımızda elbette zorluklar yaşanıyor yaşanacakta kimi eşiyle kimi eşinin ailesiyle ( bu ben ) kimi çocuğuyla hastalık yokluk yada başka bir şeylerle imtihanı var bize düşen Elhamdülillah deyip yoldan vazgeçmemek. Sizden bir ricam var ilk yazdığım hikayeye beğensenizde beğenmesenizde ufacık bir yorum yazarsanız sevinirim belki bir gün gerçek acı hikayemi sizinle paylaşacak cesareti bulurum. Ben iki buçuk aylık hamileyim bazen inanasım gelmiyor çok şükür ki eşimin üzerime fazla düşmesinden başka sıkıntım yok işte bile olsa arayıp vitaminlerini aldın mı? yemeğini yedin mi? meyve ye ,kuru yemiş ye, dinlen! merdivenleri inip çıkma daha nicelerini duyuyordum ondan bir de o yetmez gibi ya beni Zelal annemin yanına götürüyor yada onu bizim eve yolluyor bir anlasana benim sadece hamile olduğumu. İki gün sonra babam annem o ben rize yolcusuyuz babamlar orada bizi bekliyor bir hafta eşimle kalacağım sonrasında ben bi 10 gün daha kalıp döneceğim ki başıma gelecekleri bilmeden yaptığım plan bu. Bu akşam bir tanıdığın düğünü var bütün aile oraya gideceğiz için ben evde hazırlanmak istedim. Zelal annem kendi kıyafetlerini alıp Mina'yla beraber bize gelmişti akşam üzeri eşimin giyeceği takımı çıkarıp hazır ettim ben de onun takımıyla uyumlu siyah omuzunda taş detayları olan bir ferace hazırlamıştım şalımı da zümrüt yeşili ipek bir şal çıkarmıştım ben topuklu sevmediğim ve eşim izin vermediği ( malum hamileyim) için düz siyah yine üzeri minik taşlarla süslü babet ayakkabı çıkardım .Düğün yemekli olacağı için hiç o fasla girmeden odamıza gidip giyinmeye başladık şalımla uygun bir mendilde eşimin yakasına takıp tam çıkacakken kıskançlık yine onu esir almıştı "yavrum sen çok güzel olmadın mı? başka bir şeyler mi giysen" yapma der gibi gözümü ona devirdim çantamı alıp odadan çıkacakken kolumdan tutup kendine çekti sırtım göğsüne çarpmıştı başını baş ovuğuna koydu "çok ama çok güzelsin yavrum... güzelliğin kokun beni benden alıyor elimde değil kıskanıyorum ....yanımdan ayrılmak yok bu akşam". Başını onaylar gibi salladım kikirdemeye başladım "peki sana bakacak o gözleri ben ne yapacağım?"... "o vakit nerde olursam olayım yanıma gel sahip çık kocana" dedi bu cümleyi söylerken yüzünde muzip bir gülüş vardı "unutma!" dedim ama son sözü bastırarak söyledim ona. Miran abi geldiğinde annemler onun arabasına bizde Barış'ın arabasında başbaşa kaldık yol boyunca birbirimize aşkla baktık sevgimizi anlattık ben bir ara türkü bile söylemiş olabilirim neşet babadan Beni eller gibi görme Sen benimsin ben seninim Gel seni benden ayırma Gel seni benden ayırma Senin kalbin benim kalbim Sana malumdur benim halim Kaçma benden nazlı gülüm Kaçma benden nazlı gülüm Sen benimsin ben seninim Sen benimsin ben seninim Ben türküyü söyledikçe yüzünde mutluluk artıyordu o da benle beraber söylüyordu gözünü yoldan ayırmak istemese bile arada bana bakarak aşkla bakıyordu elimi avucunun içine alıp dudaklarına bastırdı "seni çok seviyorum yavrum iyi ki benim karımsın" dedi gülüşü beni benden alıyordu "bende seni çok seviyorum kocam". Düğün salonuna geldiğimizde herkesle selamlastıktan sonra annemlerin olduğu masaya beni bırakıp kendi arkadaşlarının yanına gitti etrafımdakilerle sohbet ettip çoğunlukla da Mina'yla takıdan sonra halay başlarken Mina lavaboya gitmek istedi ona eşlik ettim dönüşte iki üç kız halay çekenlere bakıp konuşuyordu biri "kızım ya Miraç ağayı gördünüz mü? Allah'ım boy post yakıyor hele gözleri "derken Mina onlara daldı bende yeri titretir gibi sert adımlarla halay çeken kocamın koluna girdim oynamayı başladım şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu ona doğru eğilip "sözün vardı sana bakarlarsa yanına gelecektim o yüzden buradayım" dedip gülüp başıyla onayladı beni biraz daha oynayıp ikimizde çıktık halaydan. Elimi hiç bırakmadan annemin yanına gittik annemin şaşırmış bir şekilde "kızım sen!" bende anneme bir sitemli şekilde dönüp "oğluna sor kızlar onu kesiyordu benim gidip onu halaydan almam gerekiyordu... o yüzden annem bütün kabahat oğlunun" ben konuşurken o halinden epeyce memnundu karısı onu inanilmaz kıskanmıştı yüzündeki muzur gülüşü annem bozdu oğluna döndü "Miraç desenize karı koca herkesin ilgisi üzerinizde idi kadınlarda gelip Zelal gelinin çok güzel Allah nazarlardan korusun bizim oğlanlar onu görüp bu kızın kim olduğunu bulun dediklerinde gelinin olduğunu söylediğimizde üzüldüler" dedi yüzü bir anda döküldü gözleri sinirden daha bir karardı "onları bir göstersene anne.. bir göster bak! yeminle bir şey yapmayacağım sadece öpüp geleceğim "oradan muzur bir şekilde Mina lafa atladı "benim kızları öptüğüm gibi mi abi?" Dediğinde hepimiz gülmeye başladık. Miran abide gelip bize katıldı Mina ona tebessümle bakarak "bir sürü kişi numaranı istedi abi vereyim mi ister misin?" derken kaşlarını ona çatarak "sakın ! bak minik sakın öyle bir şey yapayım deme kimseyi çekemem" bende ona tebessümle yaklaşarak abi iznin olursa "eltimi ben bulayım mi yüreğinde aklında kimse yoksa aklımda biri var onu söylerim sende olur dersen görüşürsün olur mu abi" derken şaşırmış bir şekilde onayladı beni eşimle birbirimize bakıp güldük o bana göz kırptı çünkü biliyordu kimden bahsettiğimi. Rize'den geldikten sonra bu konuya el atmam lazımdı artık. Kocam beyle evimize gelmiştik birbirimize sarılmış yatağımızda uyumaya çalışıyordum onun aklı muzurlukta elleri durmuyordu. Sabah ezan okunurken uyandım onu da kaldırdım alarma gerek kalmadan ikimizde abdestimizi aldık Rabbimin huzuruna vardık sonrasında uykum olmadığı için kur'an-ı kerim okumak için aşağıya salona indim duamı edip okumaya başladığımda o da yanıma gelip oturdu beni dinledi önümden kur' anı alıp yasin süresini okudu ikimizde ölmüşlerimize dua ederken yanaklarımı avuçlarının arasına alıp alnımdan öptü yüzümde gülümse ile sende her yol var yavru diyorum ya iyi ki dün türkü söyleyen karım bugün beni güzel sesiyle kur'an okuyarak beni benden alıyor bende daha çok gülerek tabi ki kocam sen beni ne zannettin koçummm dediğimde parmağını dudaklarıma bastırdı burada olmaz gözleri masanın üzerindeki kur'an-ı kerime gitti Bismillah çekerek ayağa kalktım onu yerine koydum sonrada mutfağa geçtim kahvaltı hazırlığına başladık arada gelip dudaklarımı dudaklarına yapıştırıyordu arsız bir adamla evliydim yaş büyük olsada çocuk ruhlu bir kocam vardı benim . Bugün heyecanlıyım önce uçakla İstanbul'a oradan da rizeye uçacağız özledim iki yıldır gitmiyordum memleketime denizi ormanlarıyla çok güzeldi memleketim annem babam dedem amcalarım hepsi oradaydı ben bir tek halamla anlaşamıyordum tek kötü olan o o da oradaydı ama en çokta pamuk babamın halasının yanına gidecektim o çok merak ediyordu eşimi ne zaman telefonda konuşsak şakadan kötü sözler söyleyip kocamı beğenmemezlik yapıyordu kimsesi olmadığı için amcam bakıyordu onu . Mardin İstanbul yolculuğu bitmiş şimdi de İstanbul rize yolculuğunun sonuna geliyorduk bizi kimse almayacaktı. Barış araba kiralamış gezebilmek için pilotun son anonsu ile yolculuğun sonuna gelmiştik. Valizleri alıp dışarıda bizi bekleyen arabamıza doğru yol aldık. Arabada annemle beraber arka koltukta oturduk önde Fırat babam vardı yüzlerinden beğendiklerini fark ettim ama yine de sorduğumda yanımda olsa bile hasretim olacak adam cevap vermişti. "senin neden burayı sevdiğini ilk dakikadan anladım yeşilin her bir tonu var sevgilim" dediği kelimenin farkına vardığında ikimizde utanmıştık babamdan. Babam "serseri ayıp oğul ayıp "dedi ince bir tiniyla köyün yoluna girmiştik çay bahçeleri kivi asmalari dışarıda arı çalışan insanları gördükçe daha bir güzel geliyordu hepimize bende onlarla yeniden seviyordum.
|
0% |