48. Bölüm

💚💙🌷🦋

Mina ece toprak
minaecetoprak

 

 

 

 

 

Bana sorsalar ki evin yurdun neresidir diye ilk vereceğim cevap Barış Miraç Eroğlu'nun yanıdır mimarlık okurken asla evlenmeyi düşünmeyen ben bir staj günümde sakarlığım yüzünden aşık olmuş aşık olunmuştum onu ilk gördüğümde beni benden alan geceye benzeyen gözleriydi yasak olduğu için bakmaya cesaret edemediğim gözlere şimdi cesurca bakıyorum ve o gözlerin benim üzerimde aşk ile dolanmasına canımı veririm ilk başta ne yaşadıysam hepsi bu günler içinmiş tüm kalbimle aklımla ve bedenimle sevdiğim adam ilk günden bu güne şükür sebebim olan adama benzeyen bir oğlum var şimdi Rabbim nasip ederse iki de kızım olacak biliyorum ki oğlumun üstüne ve benim üzerime titreyen adam kızlarına daha bir düşkün olacak o Allah'ıma yalvarıyor ki iki kızımda tıpatıp bana benzesin beni daha çok seviyormuş ve onları gördükçe daha bir bana aşık olacakmış hamileliğim yüzünden uzunca bir yere gidemiyordum canım ne kadar sıkılsada yapacak birseyim yoktu Ramazan ayındayız Zelal annemler İstanbul'a Mina nın yanına gittiler bayram üzeri gelecekler bizde iki hamile elti iftar için yemek hazırlıyorduk uzun zaman olmuştu zeytinyağlı yaprak sarması yapmayalı ben onları sararken Miray da çorba karnıyarık yapıyordu aklıma kocamı ilk gördüğüm gün gelmişti ve Miray'la beraber anlatıp gülmüştük biten sarmaları tencereye alıp ocağın üstüne pişmeye bıraktım . Akşam üzerine doğru pilav ve salata yapacaktık iki hamile elti salona geçip uzandık Miray'ım uyuyakalmıştı üzerine bir pike örtüp oğlumla beraber avluya oyun oynamaya çıktık o scootera bindiğinde bende onun heyecanlı halini izliyordum. "Annem yorulmadın mı oğlum gel biraz boyama yapalım " " hayır biraz daha oynayayım olur mu?" Öyle bir tatlılıkla söyledi ki yüreğimin kabardığını hissettim ona bakarken hemen yanıma koşup geldi elini yanağıma koyup kafasını yana yıktı "sen benim canımın içisin annem " elini alıp dudaklarıma bastırdım "sende benim kalbim yakışıklı oğlum " gülüyordu aklına bir şey gelmiş gibi serçe parmağını şakağına dayayıp "ben babamdan Abdullah dedemden daha mı yakışıklıyım ?" Yanağından kocaman öptüm "sen herkesten daha yakışıklısın" derken kahkahalar havada uçuyordu oğlum yerinde durmuyor hopluyor zıplıyordu. Miray uykudan uyanıp yanımıza geldi onları başbaşa bıraktım mutfağa geçtim sarmaları boşalttım karnıyarığı fırına verdim onların yanına gittim neşeli neşeli yengesine bir şeyler anlatıyordu "Miray sen onunla otur ben salata ve pilavı yapayım kuzum" dedim "portakal çiçeğim beraber yapalım" "bu küçük adam durmaz şimdi sen onunla dur zaman büyük bir şey yapmayacağım "

 

 

 

 

Mutfağa geçtim pilavı kavurup suyunu verip altını kıstım salatayı hazırladım mutfaktan çıktım üzerimi değiştirdim aşağıya indim ki kocam gelmişti "sen ne zaman geldin?" deyip sarıldım yanağından öptüm "sen artık beni karşılamaz oldun be hatunum" daha yaklaştım "ben mi? " diye fısıldadım kulağına başını olumlu şekilde salladı "hı hı " dedi sessizce "o zaman " derken "oğlum anne ben açıktım" diyerek yanımıza geldi oğluma baktı yalancı bir sinirle "sen benim başıma dert misin ufak adam" gülüyorduk Miran abi de gelmişti yanımıza haydi sende elini yüzünü yıka gel bizde masayı kurmaya başlayalım dedim ikimizde mutfağa geçip masayı kurmaya başladık masadaki sarmaları görünce "ufaklık sakın bunu ben yaptım deme yeminle vururum kızım böyle elin lezzetliydi madem bundan bizi neden mahrum ettin " deyip güldü Miray anlamıştı "abi ben yapmadım arkadaşım Bilge yaptı onun marifeti " üçümüz eski günlere dönmüştük miran abi bize şaşkın gözlerle bakıyordu "ellerinize sağlık çok güzel olmuş" dedi sustu "du şimdi ellerine sağlık hatun eminimki çok lezzetli olmuştur " "afiyet olsun beyciğim dedim Miray Miran abiye bizim ilk karşılaşmamızı anlattı hepimiz yerimizi aldık ezan okunmaya başladığında herkes besmele ve duayla iftarını açtı mutfağı toparlayıp çay servisine başlamıştık Barış'ın elinde telefon bir şeyler yapıyordu gözümle ne yaptığını sorduğumda "Mina mesaj attı abi yengeme söylemen gereken bir şarkı buldum dinle lütfen yazıyor " dediğinde güldüm "bakalım neymiş açar mısın?" Şarkıyı açtı ama ben gülmeye başladım çalan şarkı asla onun dinleyecegi bir şarkı değildi elektro gitar falan

 

 

 

 

Of, bu ne güzellik, be hatun

 

 

 

 

El âlemin gözünden seni sakınmaktan yoruldum

 

 

 

 

Madem seni çok istiyo'lardı

 

 

 

 

Öylece ortaya koymasalardı

 

 

 

 

Aldım bi' kere, geri vermiy'ce'm

 

 

 

 

Âşığım, mutluyum, vazgeçmiy'ce'm

 

 

 

 

Madem seni çok istiyo'lardı

 

 

 

 

Öylece ortaya koymasalardı

 

 

 

 

Aldım bi' kere, geri vermiy'ce'm

 

 

 

 

Kim ne derse desin, bana ne diy'ce'm

 

 

 

 

Seni or'da görenler mi olmuş?

 

 

 

 

Onla olduğunu duyanlar mı olmuş?

 

 

 

 

Başımıza ne geldiyse güzelliğinden

 

 

 

 

Düşemedik bi' milletin dilinden

 

 

 

 

 

Nakarat kısmını ezberlemeye başlamıştı bakıp bakıp söylüyordu göz kırptı ben ise göz devirdim Miray'ı aradı "abisinin gülü teşekkür ederim karıma olan aşkımı anlatan bir şarkı buldum" kahkaha atarak "aklıma dinlediğim de sen geldin abi " "delisiniz abi kardeş " dedim hepimiz gülüyorduk kafamı bir yan çevirdim ki oğlum koltuğa yaslanmış bir şekilde uyuyordu ayağa kalktım kucağıma almaya çalışırken kocamın seslenmesiyle ona döndüm gül güzelim ne yapıyorsun ben alırım onu ben geri çekildim o da telefonu kapattı gelip oğlumuzu alıp annemlerin odasına götürdü üzerini örtüp çıkacaktım belimden tuttu kendine yasladi "çok seviyorum seni güzelim ilk günden beri nefesimi kesiyorsun" başımı göğsüne yaslayıp bende seni seviyorum adam sen benim iyikim olmuşsun "

 

 

 

Sabah erkenci kuşum uyandığı için bende ayaktaydım ikimiz oturmuş sessizce onun odasında boyama yapıyorduk gözlerim ne kadar uyku arasada oğlumla bu imkansızdı saat 6 dediğinde ayaktaydı "oğlum acıkmadın mi?" " Hayır acıkmadım anne " "o vakit haydi git babanı uyandır işe gitme saati geldi" " tamam" deyip odasından çıktı bizim odamıza "babaa!" diyerek koşmaya başladı içeri girdiğinde yatağa kendini çekti babasının sırtına bindi biliyorum ki Barış uyuma numarası yapıyordu "uyan baba uyan" üzerinde tepiniyordu Yusuf bey babası onu tuttuğu gibi kucağına alıp yanaklarından öptü sonra yatağa yatırıp gıdıklamaya başladı oğlumun şen kahkahaları odada yankılanıyordu ben onları izliyordum kapının kenarında elini bana uzattı "gelsene güzelim ayakta durma " uykulu halimi görünce oğluma baktı "aslanım annen kardeşlerine hamile bırakta biraz daha uyuyup dinlensin olmaz mı ?" Yanlarına giderken oğlum "uykum yok "dediğinde "annenin var oğlum " kalkıp banyoya gitti işlerini halledip yanıma geldi "hatunum sen uyu ben Yusuf mirza'yi alıp çıkıyorum fazla bir isim yok benimle gelsin öğleden sonra senin kontrolünde getiririm" anlımdan öptü "kahvaltı yapmadı hayatım" " sen orasını düşünme uyu dinlen" onlar çıktı bende uyudum uyandığım vakit ezan okunuyordu kalkıp odamı toparlayıp üzerimi değiştirdim aşağıya indim telefonum çaldı arayan Zelal annemdi hal hatır sormuştuk birbirimize ne yaptığımızı sordu o da hazırlık yapıyordu akşama annemler onlara gidecekti üzüldüm iki ailemde uzaktaydı biraz daha konuşup kapattım kocamı aradım "yoldayız" dedi üzerime trenckotumu giydim çantamı alıp beklemeye başladım onlar gelince hastaneye doğru yola çıktık giderken annemle konuştuğumu anlattım. Hastaneye geldiğimizde beni indirdi arabayı park yapıp geliyoruz dedi birazdan yanıma gelip içeri girdik çok şükür ki kızlarımın gelişimi güzeldi bir aksilik yoktu eve giderken güzelim sana sürprizim var eve gidince üçümüz için ufak bir çanta hazırla biliyordum o sürprizim var dediğinde asla bir şey anlatmazdı

Bölüm : 12.01.2025 23:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...