50. Bölüm

💚💙🌷🦋

Mina ece toprak
minaecetoprak

 

 

 

 

 

Bütün konak 3 kişiye kalmıştı ve bu kimsenin hoşuna gitmedi insan yalnız kalmak isterdi kocasıyla yada karısıyla bu bizim için geçerli değildi çünkü biz her anın değerini bildiğimiz değerlendirdiğimizde buna gerek kalmıyordu Zelal annem ve Fırat babam bu konuda çok anlayışlı davranıyordu istediğimiz vakit kendimize vakit ayirabiliyorduk. Şimdi bazen koca konakta tek başıma kalıyordum çok şükür ki yarın herkes evde olacaktı bugün odalarını Hatice abla temizledi yarında hazırlık yapacağız nasip olursa kızlarım zorluyordu bir de oruç tutunca hepten kendimi halsiz hissediyordum onlar bile gün boyu uyuyup iftar yaptıktan sonra içimde horon halay karışımı yapıyorlardı hissediyordum onları büyükler der ya aç ayı oynamaz bizimkisi de o hesap oluyor galiba. Zavallı kocam annem olmadığı için biraz da ona nazlanarak akşamdan işleri ortaklaşa yapıyorduk çok şükür ki onunda bundan şikayeti yoktu hatta geçen gün babam görüntülü arama yapıp onu mutfak önlüğü ile iş yaptığını gördü birde şakacıktan takılıyor "ahhh be Miraç'ım sen bu hallere düşecek adammıydın" diye kahkahalar atıp "aferin benim aslanım seninle gurur duyuyorum "deyip yarı şaka yarı ciddi takılıyordu Zelal annemin her daim yanımda olması peki "benim güzel kızıma tabiki yardım edecek ben onu ona neden verdim önce onun gönlünü hoş edecek sonra da ne yapmak isterse onu yapacak " o öyle söylediğinde onu öpmek istiyorum uzak olduğu içinde Fırat babam bu işi yapıyor annem bundan çok fena utanıyordu.

 

 

 

 

 

Yusuf'u uyutup yerine yatırıp üzerine örtüp telsizi alıp aşağıya indim mutfağa geçip meyve tabağı yapmak için elma armut ve portakal alıp yıkayıp bıçakla kesip tabağa koyuyordum ki eşim yanıma gelip ellerini yumruk yapıp boks yapar gibi hareketler yapıp benimle oyun oynamaya başladı ömrüm bak elimde bıçak var dikkat et dememe rağmen hareketlere devam etti ve durmuyordu ben geri sayım yaparken o kahkaha atıyordu son kez uyardım "Barış'ım yapma bak korkuyorum elimde bıçak var biraz daha aynı şeyi yaparsan bu bıçakla peşinden gelirim bak" dememe rağmen yine aynı durumdaydık "3 2 1" dedim yine aynı halleydik ve "kaç!" dedim bıçakla peşinden koşuyordum. O kaçtıkça ben peşinden kosuyordum annemlerin odasına doğru koştu bende peşinde beni yakaladı elimden bıçağı alıp komidinin üstüne koyup beni yatağa yatırıp öpmeye başladı "kızım sen gerçekten" deyip boynuma öpücük kondurdu "manyak bir hatunsun yeminle böyle yapınca sana daha bir aşık oluyorum" kahkaha atarak "sen sadist misin? aşkım işkenceden hoşlanıyorsun" " elindeki bıçağı gördüm keskin tarafı avucunun içindeydi güzelim sen bana kıyamazsın" dediği vakit bende en cilveli halimle "tabiki sevgilim ben sana hiç kıyar mıyım?" deyip kulağını ısırdım onun "ahhhh: diye bağırmasına karşılık "oohhh kocam gördün mü?" deyip güldüm ben güldükçe o daha çok öptü güldü "hatunum" en erkeksi sesiyle "mutlu musun? gül güzelim ben seni her gördüğümde sana ilk gün ki gibi aşık oluyorum" mırıldanarak "hı him hemde çok öyle seviyorum ki seni her an duamdasin sen aklıma düştüğün vakit kalp sızım oluyorsun" biraz daha uzanıp birbirimizi sevdik "Barış'ım kalk haydi meyve yiyelim" dediğimde istemeyerek kalktı beraber mutfağa geçip meyve yedik.

 

 

 

 

 

Sabah kocamı işe yolladım oğlumun kahvaltısını hazırlayıp yedirirken kapının zili çaldı oğlum önde ben arkada kapıyı açmaya gittim Hatice abla gelmişti selam verip içeri girdi o etrafı toparlarken bende Yusuf'un kahvaltısını yedirdim. Bugün annemlerle beraber Barzan dedemler Asım amcalar ve Dicle halamlar da gelecek yavaşça hazırlıklara başladık Yusuf'ta bize yardım ediyordu yada ona öyle geliyordu. "Ben dolma yapacağım" diye kuru sebzeleri elimden alıyordu yemekler yavaşça hazırlanıyordu yorulmaya başlamıştım Allah'tan Dicle halam ve kızı Ayşegül geldi onlar da bize yardım etmeye başladı. Zorlandığımı fark ettiği vakit beni mutfaktan kovaladı "al oğlunu birazcık dinlen" diye odaya çıkarken telefonum çaldı arayan Barış'tı "hatunum ne yapıyorsun ?" "Halam beni kovaladı şimdi odaya çıkıp uzanacağım " kahkaha sesleri kulağıma geliyordu "çok iyi yapmış sen şimdi hiç rahat durmamışsındır değil mi?" "Öyle mi? Barış bey " dedim ciddi bir şekilde " ben Barış olduğuma göre size iyi dinlenmeler ...gelirken tatlı alırım diyecektim istediğin bir şey var mı?" " istemiyorum sizden Barış bey iyi çalışmalar " deyip kapattım. Yorulmustum bunu yatağa yattığımda anlamıştım oğlumu kucağıma alıp uykuya daldım eşimin başımın üzerinden saçlarımı okşarken uyandım "günaydın güzelim " " dalga geçme yaa günaydınmış " gülümsedi "güzelim iki değil üç can taşıyorsun yoruluyorsun hem 6 aylık oldunuz artık biraz daha kendine baksan çok iyi olacak değil mi?" Yanağından öpüp sarıldı "çok seviyorum seni güzelim ve kıyamıyorum sana "

 

 

 

 

 

Akşam üzeri Zelal annemler gelmişti ve bana bayram havası gelmişti ev yuva olmuştu bana etrafım dolmuştu ya çok güzeldi masalar kuruldu yemekler yenildi sağolsun Mina Miray haricinde Ayşegül ve Asım amcanın kızları Esra ve Ecrin yardım etmişti herseye mutfak toplanmış çay servisine başlamıştık muhabbet eşliğinde oturuyorduk geç saatlerde halam ve amcamlar gitti dedemler kalmıştı . Yarın arifeydi hazırlıklar yapılacaktı bayram havası gelmeye başlamıştı bayramda çok misafirimiz olurdu dedem ve babam için akrabalar bizde toplanırdı her bayram bu bayramda öyle olacaktı bu kez annem iki kişi bulmuştu gelenlere hizmet etsin diye iki gelinde hamileydi ve bize kıyamıyordu annem Hatice abla da bizdendi. Annem, Hatice abla, Mina Dicle halam da geldi mutfağa geçtiler Miray ve ben ufaktan yardım ediyorduk börekler tatlılar tepsi tepsi yapıldı ıroklar yapıldı oturduğum yerde yaprak sarması yaptım yarın için pisirirdim diye. Akşam herkes yine masada toplandı.

 

 

 

 

Evin erkekleri sabah erkenden bayram namazına gittiler bizde onlar gelinceye kadar kahvaltı masasını hazırlamaya başladık . Bayram sabahının en güzel yanı geliyordu Barzan dede Berivan babanne yerlerini almıştı ilk Fırat babam ve annem onların elini öpüp bayramlaşmaya başladı sonrasında kocam ben her bayramlaşan büyüklerin yan tarafına geçiyordu . En son Yusuf herkesin elini öptü bizler gibi bayram harçlığını almıştı dedem kucağına alıp tekrardan öptü "söyle bakalım Yusuf kaç paran oldu? Dediğinde "büyük dede çok param oldu". " Ne yapacaksın söyle bakalım " " Mihrimah'a bebek alacağım dede " "Mihrimah kim? " büyük dede bilmiyor musun? Devran amcamın kızı dede bir gör mavi gözleri var annem gibi sarı saçları çok güzel " dedem güldü "bulmuş bu gelini Miraç efendi" dediğinde herkesde bir gülümseme oldu .Asım amcalar Dicle halamlar daha ne akrabalar akşama kadar biri geliyor biri gidiyordu iki gün boyunca böyle oldu ve bundan hiç birimiz şikayetçi değildik biz bir ara Miray'ın dedesi yakup dedeye gidip bayramlaştık. Bayram sonrası annemler gelecekti bir hafta kalacaklar biz bunları konuşurken kapı çaldı Devran abiler geldi ve benim bal oğlum Mihrimah'ı alıp büyük dedesinin elini öpmeye götürdü dedem de ileri ki gelim adayına yüklü bir bayram harçlığı verirken kocam beyde Devran abime takiliyordu "gördün mü enişten kızını alıp dedesinin elini öptürdü ama benim geliniminde maşallahı var çok güzel" Devran abi çileden çıkıyordu ama sesi de çıkmıyordu "yok sana kız mız yok oğlum"

 

 

 

 

Bölüm : 17.01.2025 00:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...