
Kim diyorsa ki kız evlat değersizdir diye gelsin yaşadığım iki ailemi görsün gelsin kocam beyi görsün bugün Mina'mız yuvadan uçuyordu. Sabah erkenden kuaför eve gelmiş başlamıştı hazırlıklar şimdi ufak bir kahvaltı tepsini önüne koydum ki yesin dışarı fotoğraf çekimine gidecekti Devrim 'le beraber .Öyle güzel olmuştu ki bir masaldan fırlamış gibi esmer güzelim. Ben onun kocamla onun karşı karşıya gelmemesi için uğraşıyordum bizimkisi akşamdan beri dolu gözlerle ortalıkta geziyordu. Mina' yi gelip Devrim alıp çıktı kuzeni Elif 'le beraber onlar gidince resim çekimi için kuaförde bizimkilere kalmıştı. Asel ve Ahsen abi ve babasının sabrını sınama çabasındaydılar. Yusuf zaten gelinlik giymeyecekler parçalarım desede biliyordum ki kıskanç oğlum bir şey yapmazdı kardeşlerine. İkiside öyle güzel olmustular ki kızıl saçları yeşil gözleri hafif cilleri çok güzeldiler. Kocam onları görünce yanına çağırdı "fıstıklarım benim orman gözlü aşklarım siz böyle gelinlik giyinin tamam mı ?" Yanına usulca yaklaşıp "bir gün" dediğimden gözleri buğulanır gibi olmuş haliyle bana baktı başını olumsuz salladı "kocam iki cihan sevdiğim bir gün onlarda aşık olacaklar ve yuvamızdan uçacaklar" dediğimden "onlar babasını bırakmazlar." " En çok ben derdim asla evlenmem" elini kalbimin üzerine koydum "burası dinlemiyor ki ben seni gördüm gerisini unuttum ...onlarda bir gün yenilecek birisine . " "Bırakmam ki " dedi koca bebek "öyle mi Barış bey benim babamın suçu neydi o beni sana bıraktı" "Hayatım ben ilerde çok büyük bir ev yapacağım kızlarım oğullarım torunlarım hepsi benim yanı başımda olacaklar" deyip birde göz kırptı bana.Artık ben bu adama laf anlatamıyorum ki ben "yoruldum" dedim "gel otur yanıma bir soluklan .... yada odaya çıkartayım seni biraz uzan " Gerek yok daha işim var benim " "Mihri nerede? " "Buralarda o da bir dakika boş durmuyor ki koşturuyor " "şu düğün telaşı bir bitsin seni kaçıracağım yeminle çok özledim karımı " " karında seni çok özledi Miraç bey. Annemin "kızım şu çorbayı iç bakalım saat kaç oldu halen daha bir şey yemedin" kocam bey bilmiyordu size bir ufak bir sır sabah kahvaltıdan sonra ben ne yediysem onu çıkarmıştım öğle yemeğini de midem bulanıyor diye yememiştim ve şimdide saat 5 gelmişti. Ve bunu Barış Miraç bey duyarsa beni o düğüne getirmeyi bırak asla evden ne kendisi çıkardı ne de beni çıkarırdı. Hiç sesimi çıkarmadan çorbamı ve yemeği yedim .
Düğün öyle güzel olmuştu ki takıyı beklemedik sandık koyuldu herkes oraya attı eğlencenin bol olduğu bir gece oldu 4 kardeş bir oynadı ben ve Miray da dayanamadık ufak bir girdik kollarına kocam beye pist yetmedi bizim masanın kenarında kızları ve Yusuf mirza'yı , Ömer Faruk ve Boran'ı koluna alıp halay çekti en son gördüğüm Mihrimah ' da onun kolundaydı. Hele oğlum ve Devran abinin muhabbetini hiç saymıyorum Devran abi Yusuf'a "MİRZA BEY KIZIMDAN UZAK DUR " dediğinde Yusuf' ta ona dönüp "KIZINI ALMA HAKKIM VAR DEVRAN AMCA BIZ SIZE HALAMI VERDIK SIZDE BANA MİHRİMAH 'IMI VERECEKSİNİZ DEĞİL Mİ? DEDE babam başıyla onayladı onu ve bu Yusuf'un öyle hoşuna gitmişti ki Devran abi ne söylese hiç umurunda olmadı o saatten sonra o onayı almıştı dedesinden. Mina'yı yolcu ettikten sonra eve geçmiştik annem bir kenara geçip ağlıyordu annem Havva teyzem yanımdaydı. Barış gelip "sultanım gel senle konuşalım mı ? " Dedi annemin koluna girip yanımızdan uzaklaştılar bana göz kırptı "hatun bize iki kahve yapıp getirir misin ?"
Mutfağa geçtim iki orta kahve yaptım annemler veda edip bizim ve Havva teyzelerde kendi evine gitmişti Miray yorulmuştu artık son günlerindeydi. Mihri abla ve bende odaya geçtik. Annem bir yandan ağlıyordu bir yandan da gülüyordu.
Düğünden bir hafta sonra Miray' da doğum yaptı esmer güzeli bir kızımız oldu adını Berfin ; Yengesinin nazlı çiçeği o kızlarım kardeşim diye ortalıkta geziyordular.
Miran abim kızını öyle bir sakınıyordu ki sanki ilk kez baba olmuştu. Boran kıskançlık peşindeydi bir yandan kardeşini kıskanıyordu bir yandan da annesini kıskanıyordu kardeşinden. Yusuf abilik yakışmıştı o sadece benim kızlarımın değil evdeki bütün çocukların abisi olmuştu ve bundan en çok Fırat babam memnundu.
Aş ermeler başladı bile Barış beyin hoşuna gidiyordu .Her akşam eve gelirken "bir şey istiyor musun ? Tatlını aldım geliyorum" diyordu . Bu adam beni günden güne kendine aşık ettiriyor ve bundan hiç şikayetçi değilim. Her gün ilk günden daha fazla aşığım bu adama yetişemediğim her yerde o ve annem vardı.
Artık 9 aylık oldum ve ben artık çok yoruluyordum. Hem bebeklerim artık vücuduma sığmıyordu bu hamileligimde çok kilo almıştım. Zar zor kalkıp çocukların hizmetini yapıyordum. Yemekler sağolsun Hatice abla yapıyordu onlar çocuklar evde olduğu vakit onların hizmetini yapıyordu. Banyolarını ben yaptırıyordum . Yusuf ilkokula başlamıştı kızlar ve diğer oğlanlar kur'an eğitimine başlamıştı. Bazen arabayla ben götürürken bazende Miray götürüyordu onları.
Son doktor kontrolünde doktorum" bir hafta daha var ama yine de her an gelecek gibi hazır olalım Bilge "dedi . Ufacık da olsa sancım olmadığı için annemede haber vermedim.Bilmiyordum ki başıma gelecek olanı . Sabah kahvaltıda bütün aile masanın başında toplandık kahvaltıdan hemen sonra erkekler işe çocukları miran abim götürdü. Annem ve babamda Barzan dedenin yanına gitti evde ben ve Miray vardı. O bebeğini emzirmeye çıktı. Bende hava güzel olduğu için avluda oturdum Hatice abla yaptığı limonatadan getirdi onu içerken birden sancılarım başladı. Ben daha ne olduğunu anlamadan suyumun geldiğini hissettim. "Hatice abla " desemde yoktu yukarıları toplamaya çıkmıştı herhalde. Telefonumda yanımda yoktu kapıdaki korumaların yanına gittim beni hastaneye götürmelerini istedim. Yolda giderken Adem abi kocamı aradı durumu anlattı o an beni telefonda istedi "hatunum korkma ben yoldayım hastaneye doğru geliyorum " 'ah be yakışıklı kocam bana korkma diyorsun sesindeki korku ne ' onu biraz sakinleştirip kendine gelmesi için sessiz bir şekilde "Miraç bey unuttunuz herhalde hatırlatayım ben laz kızıyım hani cesaretine aşık olduğun kadınınım ben mi doğumdan korkacağım " sesimi daha da alçattım "hem ben bir daha doğum yapacağım biz ne dedik 6 çocuklu bir aile olacağız" karşımda kocaman bir kahkaha atan kocamın sesini duydum "bu yüzden sen be yavrum." Onun konuşmasını benim sancımın karşılığı oldu ağzımdan İstemsizce " ah !" diye bir inleme çıktı. Adem abi "az kaldı gelin hanım çok az ". Telefonu ona uzattım yerimizi tam olarak söyledi ve telefonu kapadı. Ama konuşması hiç bitmedi babamlari aradı. Hastane önüne geldiğimizde acı bir fren sesi duyuldu yan tarafımda tanıdık bir sima çıkmıştı kocam beyle gözlerimiz birbirini bulmuştu. Koluma girdi " iyi misin güzelim? " Bir yandan da bağırıyordu "sedye sandalye bir şey getirin" Adem abi elinde tekerlekli sandalye bize doğru geliyordu . O kadar sancım sıklaştı ki artık etrafımdaki olayları hatırlamıyordum. Sesimi duyurmamak istiyordum ama bir yandanda sancılarım şiddeti artmıştı.
3 saatin ardından kendimi kaybettim bayılmışım bebeklerim cinsiyetini göstermediler ilk başlarda sonrasında da ben öğrenmek istemedim . En güzel yanı kocacığım da bilmek istemedi hepimize sürpriz olacaktı. Oda da gözümü açtığımda yanımda annem ve eşim vardı. Annem bebeklerimi görmüştü "çok güzeller kızım çok güzeller" gözlerimi Barış'a çevirdim "bakma bana öyle senle beraber göreceğiz" " ee adam cinsiyetlerinidemi sormadın ?" olumsuz anlamda başını salladı "hayır hersey seninle beraber " dedi adam yapma ben daha fazla sevemem seni ki bu nasıl bir sevmek .
Annem "ben gideyim kızımın uyandığını söyleyeyim de getirsinler bebeklerimizi " dedi çıktı. Barış bana baktı "iyi misin ağrın sancın var mı?" yavrum" " yok iyiyim hafif var bu da normal " dediğimde gelip alnımı öptü beni kendine çekti sarıldı. Tam o sırada kapı açıldı içeriye annem ve babam girdi . Anlaşılan bir kızım ve bir oğlum olmuştu. Birinin üzerinde beyaz üzerinde pembe ince çiçekleri olan bir tulum diğerinin üzerine bembeyaz bir tulum vardı. Cinsiyet bilmediğimiz için iki beyaz ve iki beyaz üzerinde ince çiçekleri olan tulum koymuştuk. Bebeklerimizin adı belli idi herkesin onayı ile Ali Fırat Eroğlu ve Zelal Azra Eroğlu.
Saatler ilerledikçe herkes gelmeye başladı annem babam ve konaktaki herkes Devran abiler .Devran abi kızımı görünce sahip çıktı "bu benim gelinim" sarışın yeşil gözlü bir kızım vardı. Annesine bu kez benzemedi yine kızlarımı anımsatıyor ama saç rengini galiba anneanneden almıştı.
İki hastane günlüğünden sonra eve gelmiştim. Kızlar onları bir dakika bırakmıyordu Berfin' e gidip ona kardeşlerini anlatiyordular o benim küçük zillim de sanki birsey anlıyormuş gibi gülüyordu.....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |