Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. BÖLÜM

@minefile

Sabahleyin gene ağlayarak uyandım. Annem ve babam öldüğünden beri uykumda ya hiçbir şey görmem ya da kabus görüp ağlayarak uyanırım. Gözlerimi açar açmaz içimdeki boşluk hissi, günün nasıl geçeceğini anlamama engel oluyor. Biraz sakinleşince yüzümü yıkayıp, istemeyerek de olsa okul formamı giyindim. Bu okul forması ne işe yarıyor, gerçekten anlamıyorum. Neyiz biz, reklam tabelası mı? Çantamı alıp evden çıktım. Otobüs durağına geldikten birkaç dakika sonra otobüs geldi.

Otobüste cam kenarına oturdum; otobüs okula giderken biraz daha boş oluyordu. Kulaklığımı taktım ve müziği açtım; şarkılar, içimdeki karamsarlığı biraz olsun hafifletiyordu.

İkinci şarkı yeni başlamıştı ki okula geldim, zaten okul evime yakındı. Otobüsten inip yolun karşısına geçtim. Allahım, gene kabusun içine giriyorum; sanki başka işkence edecek yöntem bulamamışlar gibi okul diye bir şey yaratmışlar. Okula girince oyalanmadan sınıfa çıktım ve her zamanki gibi en arkaya oturdum.

Tahmin ettiğinizi düşünüyorum ama yine de söyleyeyim, hiç arkadaşım yok; aslında ben kimseyle arkadaş olmak istemedim. Eskiden bu kadar asosyal biri değildim; onları kaybettikten sonra her şey değişti.

Hoca sınıfa girince kafamdaki düşünceleri bir kenara attım ve derse odaklandım. Dersi dinlemek, düşüncelerimi biraz da olsa unutmamı sağlıyordu.

Ders bittikten sonra kantine inip kahve almaya karar verdim; biraz ayılamaya ihtiyacım vardı. Merdivenlerden inerken omzuma birinin hızlıca çarpmasıyla hemen arkamı döndüm. Öküz, özür de dilememişti. Kardeşim, biz liseli değil miyiz? Neden bunlar ilkokul çocuğu gibi davranıyor? Kantine indiğimde sıranın olmaması beni sevindirdi; biraz olsun nefes alabileceğim bir an yakalamıştım. Hemen kahvemi alıp sınıfa döndüm. Ölmeden sınıfa geldiğim için şükrederek sırama oturdum. Kahveyi sütlü içiyorum; diğer türlü acı oluyor, tıpkı hayatım gibi.

Hoop, göz açıp kapayıncaya kadar son iki derse gelmiştik. Ders tarihti, dolabım koridordaydı; bu demek oluyor ki tekrar hayvanların içine çıkacağım.

Tam dolabımın kapağını açarken bir ses duymamla arkamı döndüm. "Demir, paranı düşürmüşsün!" dedi bir kız; muhtemelen liseye yeni geçmişti. Okuldaki çoğu kız Demir'e aşıktı. Yeşil gözleri, kahverengi saçları ve iyi olan fiziğiyle dikkat çekiyordu ama hiç benim tarzım değildi; fazlasıyla zorbaydı.

Demir, kızın seslenmesiyle arkasını döndü. "Sende kalsın, sonuçta yardıma muhtaçsın," dedi. Bunu demesi benim sinirlerimin zıplamasına yetti. Zaten sinirlerim zıplamak için yer arıyordu. Hızlı adımlarla Demir'e doğru yürüdüm. Önüne geldiğimde "Sen sanki yardıma muhtaç değilsin; annen baban olmasa bu parayı nereden bulacaksın?" dediğim anda Demir'in yüzündeki alay dolu ifade yerini sinirli bir ifadeye bıraktı. Demir bana bir adım yaklaştı; kötü bir şeyler olacağını sezebiliyordum ama geri çekilmeyecektim.

"En azından benim ailem var; senin o da yok," demesiyle yerimde donup kaldım. Gözümden bir damla yaş süzüldü. Konuşmak için ağzımı açtım ama boğazımdaki yumru yüzünden konuşamadım, ağzımı geri kapamak zorunda kaldım. Demir büyük ihtimalle dediği şeyin ne kadar ağır olduğunu yeni yeni kavrıyordu ki donup kalmıştı. Okulda ilk defa ağlıyordum. İnsanlar beni daha fazla ağlarken görmesin diye koşarak sınıfa gittim. Çantamı aldıktan sonra koşarak çıkışa yöneldim. Eve gitmek istiyordum ve bunun için otobüse binmem gerekiyordu.

Otobüse binmek istemesem de binip eve geldim. Yolda hiç durmadan ağlamıştım. Eve gelir gelmez üstümü değiştirmeden camımı açıp kendimi yatağa attım ve yatağımda bir veya iki saat ağladıktan sonra uyuyakaldım.

 

⭐⭐⭐

Evet bu kadardı biraz kısa oldu.

Eleştirilere açığım ilk kitabım olduğu için hatalarım olabilir.

 

 

 

 

Loading...
0%