Yeni Üyelik
35.
Bölüm

27. Bölüm

@minefile

İyi okumalar ballarım💖

--------------------

Sabah kalktığımda telefonumda Cem'in gönderdiği 150 mesajı görmemle "Oha" demem bir oldu. Hemen sondan bir iki tane mesaja baktım.

Cem: Lara yalvarırım bak ya
Cem: Bir dakika, saat geç olmuş, uyumuşsundur sen.
Cem: Sabah nehirle ilgilendiğim için özür dilemeye devam edemedim.
Cem: Bunun için de özür dilerim.
Cem: Neyse, sen uyu.
Cem: İyi uykular güzelim.

Bu kadar uğraştığını görmek beni mutlu etse de, trip atmaya devam edeceğim. Üstümü giyinip evden çıktım.

Okula girerken Cem'in sesini duydum. "Lara, güzelim" dediğinde daha hızlı yürümeye başladım. Okulun içine girdiğimde bir el bileğime dolandı. "Lara lütfen, ya bak gerçekten gülmedim sana" dediğinde, cevapsız kalıp yürümeye devam ettim. Bileğimde Cem'le birlikte yürüyorum ve gören herkes bize bakıp fısıldaşıyor. Umrumda mı? Değil, bakarlarsa baksınlar, bana ne. Hayatı çevremdekilere göre şekillendirseydim, halimi düşünemiyorum bile.

"Kanka" Dila'nın sesiyle hemen ona döndüm ve gözlerime baktığında Cem'e trip attığımı anlamıştı. Anlamasaydı kafasını kırardım zaten, kaç yıllık arkadaşıyım. "Kantine inelim mi?" sözsüz anlaşmamızla Cem yokmuş gibi davranmaya başlamıştı. "Yok kanka, zaten birazdan ders başlayacak" dediğimde, ikimiz de sınıfa yöneldik.

Sınıfa geldiğimizde herkes dönüp bize baktı ve fısıldaşmalar eksik kalmasın. Hoca geç kalmıştı, bayağıdır gelmiyordu ve yaklaşık 15 dakikadır herkes fısıldaşmaya devam ediyordu. Evet, Cem hâlâ arkamda bileğime yapışık bir şekilde duruyordu. Birden sınıfın kapısı açıldı ve içeri hoca girdi, gözü arkamdaki bir noktaya odaklandı.

"Oğlum, sen bu sınıftan değilsin, neden burada bekliyorsun?" Sonra benim bileğimi tutan elini gördü. "Oğlum, bıraksana kızın bileğini." Cem'in sesini duydum: "Hocam, bırakamam, yapıştım, olmaz" dediğinde, hoca yanımıza geldi. Onun elinden benim bileğimi tutup ayırmaya çalıştı ama hoca bunu denerken Cem bileğimi daha fazla sıktı. "Hocam, bakın olmuyor, gerçekten yapıştı, ben şu köşede bekleyeceğim, dersinize engel olmayacağım" dediğinde, hoca da pes edip yüzünde ufak bir tebessümle tekrar tahtanın oraya gitti ve ders anlatmaya başladı.

...

Okulun bitmesine az kalmıştı, son derse girmiştik ve Cem bir önceki teneffüste bileğimi bırakıp gitmişti.

Ders matematikti, bu dersi hiç sevmiyorum ama hocaya dersi çok sevdiğimi söylüyorum. Çünkü geçen senelerde bir öğrencisi matematiği sevmediğini söylemiş, hoca da bunu duyunca çocuk mezun olana kadar her gördüğünde onu durdurup matematik problemi soruyormuş. Bir süre sonra çocuğun kabuslarına girmeye başlamış. "Çocuklar, x'i yalnız bırakırsak..." Birden kapı çat diye açıldı. "Yetiştim lan, yetiştim!" Bunu diyen kim olabilir? Tabii ki Cem. Hoca kaşlarını çatmış Cem'e bakıyordu. "Hocam, izninizle" dedikten sonra benim yanıma geldi. Elindeki buketi bana uzattı. Buketi elinden aldım. "Lan bir dakika, bunlar çiçek değil, çikolata!" dediğim anda boşta kalan elimi Cem'in boynuna doladım, sonra yanağından öptüm.

"Affettin mi?"
"Hm hm" derken hâlâ ona sarılıyordum. O da saçımdan öptüğünde ayrıldım. Etrafa baktığımda birkaç kişi videomuzu çekiyordu. Sorun değil, onları köşeye sıkıştırıp sildiririm videoları. Yaptığım zorbalığa girmiyor, sadece benim güzel yüzümün yayılmasını engelliyorum. Hocaya baktığımda bizi gülümseyerek izliyordu. Bizim hocalar sevgili olma işlerine hiç kızmıyorlardı. Galiba bozuklar. "Neyse, hadi, ben dersin ortasında daldım, sınıfa gidiyorum. Çıkışta seni bekliyorum" deyip sınıftan çıktı.

Ben bütün dersi aptal bir sırıtışla geçirdikten sonra çıkışa gittim ve dediği gibi beni bekliyordu. Yanına geldiğimde gelip sarıldı bana. "Yemin ederim, bugün hiç bitmeyecek sandım, çok şükür bitti." dedikten sonra dudağıma küçük bir buse kondurdu.
"Müsaitsen bize geçelim mi? Nehir seni çok özlemiş."
"Olur vallahi, ben de onu çok özledim."

Loading...
0%