@minemoia
|
İyi okumalar🥀 ...
Başaranlar.. Benim evlatlık alındığım ilk ve son aileydi. Çok değil iki yıl önce ilk defa benimde sevgiye layık olduğumu görebilen nadir insanlardandılar. Yetimhane hayatım boyunca şimdikinden farklı olsa da bir çok aileyi uzaktan gözlemlemiş ve kendime uygun bir aile bulamamıştım. Ne kadar düşünürsem düşüneyim tam da bitti dediğim anda ortaya çıkmışlardı birden. Gelişleri gibi gidişleri de ani olmuştu tabi.. Ama her açıdan iyi bir aile olduklarını hatırlıyordum şimdilerde bile. Durumları oldukça iyiydi. Ezgi Başaran ve kocası Selim Başaran tanınan bilinen doktorlardandılar. Başarıları sayesinde kazandıkları parayla bir çok klinik açmış, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bakıma muhtaç insanlara tedavi hizmeti sağlamışlardı. Üstüne üstlük dünyanın en iyi insanları diyebileceğim bir statüde yer alıyorlardı benim için. Evlerine geldiğim ilk günü hatırlıyorum. Öyle hoşgörüyle karşılanmıştım ki belkide bu hoşgörü sayesinde o günkü heyecanım da yok olmuştu hızlıca. Tatlı bir heyecandı. Ama kalıcı olamamıştı. Herşey rüya gibiydi elbette, taa ki ben o rüyadan nefes nefese uyanana dek. Bilmediğim bir sebepten ötürü yarı hissederek yarı baygın kolumdan sürüklendiğim an aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Tek kelime bile etmeden villanın o beyaz taşlı yollarından geçişim ve ayaklarıma batan taş kırıntılarının verdiği acı içimdeki tüm güzel anıları silikleştirmeye yetiyordu bu yüzden. Ben ne yapmıştım ki onlara? Üstünden iki bahar geçmesine rağmen sorgulamadan edemiyordum. Derin nefes alıp yerimden kalktığımda ağrılarım biraz dinmiş gibiydi. Gözüm tavanda yarısı kopmuş sallanan ipe gittiğinde iskemleye bu sefer dikkatlice çıkıp kökünden çıkardım. Madem bugünde beceremiyordum yarın bir daha denerdim. İster istemez başaranlar hakkında düşünmek yeniden içimdeki merakı canlandırmıştı. Bu sayede intihar düşüncesi de bir süre daha benden ırak olacaktı engelleyemezdim. Sonuçta kaçmıyordum ölümden. Bir gün hiç bir şey engel olmayacaktı zaten gidişime. Örtüsü kaymış koltukları düzeltirken aklıma hiç gelmemesi gereken bir şey geldi. Mektup Halının üzerine atılmış siyah mektubu almak hiç aklıma gelmemişti. Bilinmeyenin mesaj attığı sırada kendisiyle konuşmaktan oku dediği mektup öylece yerde duruyordu. Hızlıca kapının önüne gelip yere eğildiğimde mektubu elime aldım. Üzerinde pul benzeri bir şey bulundurmayan mektup oldukça sıradandı. Açmaya hazırlandığımda telefonumun ışığı yanıp söndü. Ve bildirim sesi evi kapladı. İçimden bir ses bilinmeyeni zikrederken ondan mesaj geldiğini biliyordum içten içe. Telefonuma bakmadan mektubu açmaya devam ettiğimde içinden çıkan şey her ne ise bir sürü ihtimali de kendisiyle beraberinde getirecekti..
.
|
0% |