@minhoossaskim
|
(...) Araba çok hızlı gidiyordu. Sanki birilerinden kaçıyormuş gibiydiler. Gözlerimiz ve ellerimiz bağlıydı ama diğerlerinin (özellikle lix ve jeongin'in) ağlama seslerini hala duyabiliyordum. Tam bu sırada gözlerimdeki karanlık aydınlığa dönmüştü birden. Karşımdaki başları olduğunu düşündüğüm adam: -Sen bang chan'sın değil mi, diye sordu. Chan mı, o ne alaka? -Hayır, dedim sessizce. Adamın yüz hatları değişmişti. Benim Chan olmamı bekliyor gibiydi. -Ne demek hayır, dedi. Sinirlenmişti. Kasılan çenesi ve yumruk yaptığı eli bunu kanıtlar nitelikteydi. "Sen kimsin o zaman?" dedi bu seferde. -Benim kim olduğum neyi değiştirir ki, dedim emin bir sesle. Oysa çok korkuyordum. -Sana düzgün bir soru sordum, sende düzgünce cevap ver, dedi. Bende: -Bende soru sordum ama sen de cevap vermedin, dedim. Sinirinden yüz hatları gözler önündeydi. Açık açık çok kızdırmıştım. Belinden çıkardığı silahı Seungmin'in kafasına dayamıştı. Seung'un bunu hissetmemesini umsamda alamıştı. Korkuyla yutkunmuştu. -Cevap verecek misin? Meraklı ve sinirli bakışları üstümden tır gibi geçmişti resmen. -Minho, Lee Minho, dedim. Adam silahını Seungmin'in kafasından çekmiş bu sefer de yanındaki adamın kafasına dayayıp sıkmıştı. Hepimizin korkuyla bağırmasından sonra bu görüntüyü diğerleri görmediği için Tanrı'ya şükretmiştim. Adam alnının ortasından vurulmuştu ve gözleri açıktı. Kan hala akmaya devam ediyordu. Bu görüntü aşırı iğrençti ve midem bulanıyordu. Çok korkuyordum. Kalbim elimde atıyor gibiydi. Bizimkiler de ağlamaya başlamıştı yine. Adam sonra diğer tarafındaki adamına dönüp "Onu yok edin, bir boku beceremedi" dedi dişlerini sıkarak. "Yakalaması gereken bu üçü ve chan'dı, Minho değil" dedi. Nasıl yani? Bu lanet yerde neler oluyordu? Tekrar gözlerimi siyah bezle kapattıklarında arkadan bağlı olan elimle, yanımda oturan Felix'in elini tutmuştum. Titriyordu, çok korkmuş olmalıydı. Bende korkuyordum. ... 2. bölümde bitti İyi okumalarrrr
|
0% |