@minhoossaskim
|
(...) Yorgunluk ve halsizlikle beraber ikizinin omzunda, Minho’nun uyanmasını bekliyordu Jeongin. Komiser odadan çıktığından beridir yaklaşık kırk kırk beş dakika geçmişti. Bu sürede ne Minho’nun ailesi gelmişti ne de odaya hemşirelerden başka birisi girmişti. Jeongin de on dakika uyukladıktan sonra o da diğerleri gibi beklemeye başlamıştı. Yerinden kalkmaya çalıştığında sendelemiş ve geri koltuğa düşmüştü. Hyunjin endişeyle kalkarken, diğerleri de başlarına toplanmıştı. “Innıe iyi misin?” Değildi. Cbin hemşireyi çağırmaya gittiğinde Jeongin çoktan ikizinin kollarına yığılmıştı. İçeriye giren hemşireler ve doktor onu başka bir odaya almış ve serum takmışlardı. Hyunjin sürekli titreyen bacaklarına rağmen odanın önünde doktorların çıkmasını bekliyordu. Doktor sı-onunda içeriden çıktığında Hyunjin dolu gözlerle ikizinin iyi olup olmadığını öğrenmek istiyordu. -Merak etmeyin. Bay Jeongin sadece stres ve yorgunluktan bayılmış o kadar. Biraz dinlendikten sonra kendine gelir. Derin bir oh çekmişti hepsi, özellikle de Hyunjin. O sırada Minho’nun yanında beklemesi gereken Chan koşarak gelmişti. “Minho…” soluklanmaya çalışıyordu. “…Ona bir şey oluyor” ... bu bölüm @lossiea16 hesabının yardımları ve ilham kaynağı sayesinde yazılmıştır kısa olduğunun farkındayım ama ders çalışmam gerektiği için fazla yazamıyorum üzgünüm iyi okumalarrr
|
0% |