Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@minhoossaskim

-Karanlıktan korkar o yapmayın, dedim kardeşime şaka yapacak arkadaşlarıma gülerek. Bugün bir tanecik kardeşimin doğum günüydü. Ona sürpriz yapmak istiyorduk. Kardeşimin adı Felix, Lee Felix Yongbok. Bugün tam 19 yaşına girecekti. Biz de beş tane Felix'ten ayırmadığım kardeşim dediğim arkadaşlarımla bir parti düzenleyecektik. Planladığıma göre onu eve çağıracak karanlıkta korkutup sürpriz yapacaktık. Biliyorum çok klişeydi ama güzel olacaktı eminim.

Ha bu arada adımı söylemeyi unuttum. Adım Lee Minho. Lakabım ise Lino. Sadece arkadaşlarım bana Lino derdi. Onlardan büyük olmama rağmen birbirimize karşı çok samimiydik. Onların isimleri ise Changbin, Han, Seungmin, Jeongin ve benim tek hyungum Chan. En büyüğümüz oydu. Bizimle hep ilgilenir. Kardeşimle beni terk eden babamdan ve biz küçükken ölen annemden daha çok değer veriyordu bize . Hepsini çok seviyordum ve onlara sahip olduğum için oldukça mutluydum.

Ama biz aslında sekiz kişiydik. Üç yıl önce aramızdan birisi bizi terk etti. Hyunjin. Bizi sevmeyip önemsemiyordu. Sonunda katlanamayıp Amerika'ya gitti. Ona şu anda ne oldu bilmiyoruz ama böyle olmasını o istemişti. Neyse onu düşünüp moralimizi bozmamalıydık değil mi?

Chang'ın yanına gittim. Balonları şişiriyordu. "Hala şişiremedin değil mi Bin?" dedim alaylı bir biçimde ona takılmayı çok seviyordum. "Kolaysa gel sen yap" diye tersledi benim gibi. Güldüm. Bir tane balon alıp tek nefeste şişirdim hepsini. Şok olmuş bir biçimde bana bakıyordu. Yüzü şaşırdığında o kadar komik gözüküyordu ki yanaklarını sıkıp gülerek Han'ın yanına gittim.

Onun yanaklarını daha tombuldu. Sincap gibiydi aynı. Jeongin'le birlikte aldığımız hediyeleri paketliyorlardı.

Tebessüm edip Seungmin'in yanına gittim. O da odayı süslüyordu. Gıcıklık yapmak için bir kaç süsü bozdum gülerek. Bana beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. İnanılmaz şirindi. O ise yavru bir köpeğe benziyordu. Alnında biriken kahverengi saçlarıyla çok tatlıydı.

Onu da bırakıp Chan'ın yanına gittim. Ne kadar kardeşimin doğum günü olsa da en büyük olduğu için yetki ondaydı. "Her şey hazır mı?" diye sordum. "Az kaldı biter birazdan" dedi. Lix okulda olduğu için bu kadar rahattık.

En başından beridir bu karanlıkta korkutma fikri kötü geliyordu. O karanlıktan çok korkardı. Ama bir gecelikten bir şey olmazdı değil mi?

Chan'ın yanından ayrıldım. Buzdolabından pastayı çıkartmaya gittim. Gelmesine çok az kalmıştı. Onun için özel olarak hazırladığım muzlu üstünde adı yazan sarı renkli pastayı çıkardım. Lix muzlu pastaya ve sarı renge bayılırdı. Lix'in saçları sarıydı ve inanılmaz güzel gözüken çilleri vardı. Kardeş olmamıza rağmen hiç benzemiyorduk. Ben tamamen babama o ise tamamen anneme benziyordu. Ama kişiliklerimiz neredeyse aynıydı. Ben Felix'ten üç yaş büyüktüm. Ama hepsi benimle yaşıtmışız gibi konuşabiliyordu. Bunu çok seviyordum.

Her şey hazırdı. Lix'i aramıştım. Çoktan çıkmış geliyordu. Işıkları kapatıp beklemeye başladık yerlerimizde. Merak edip daha hızlı gelsin diye Han'ın zoruyla sesimi titreterek hemen gelmesini istemiştim. Çok endişelenmişti. Han'ı dinlediğim için pişman olmuştum ama artık yapacak bir şey yoktu. Ama Lix gelmedi.5 dakika geçti.10 dakika geçti o gelmedi. Meraklanmaya başlamıştım. O sırada kapı çaldı. Onun anahtarı yanındaydı üstelik şu anda açamazdık. Sürpriz bozulurdu. O sırada kapının dışından bir ses duyduk:

-Yardım edin. Abii Kimse yok mu? İmdat.

Lix'in sesiydi bu. Neler oluyordu? Sürprizi umursamadan koşarak kapıya gittim. Diğerleri de peşimdeydi. Kapıyı açtığımda gördüklerim yüzünden şok olmuştum. Lix karşımda ayakta durmaya çalışırken kanlar içindeydi."Lix""Abi yardım et" dedi ve içeriye girecekken bir silah sesi duyuldu. Ardından Lix yere düştü gözlerimin önünde. Ben ise kitlenmiş ona bakıyordum.

Başım dönüyordu.

İçimden binlerce kez bunun bir kabus olmasını diledim. Ama yanımdakilerin haykırışları, ağlamaları ve Lix'in kanlar içindeki bedeni bana hiç yardımcı olmuyordu. Ağlayarak yere çöktüm. Kulakları sağır edercesine bağırmaya başladım.

Annem öldüğünde, babam bizi terk ettiğinde, çok çabaladığım okulu kazanamadığımda bile bu kadar ağlamamıştım. Kim yapmıştı bunu? Ne istemişlerdi benim civcivimden? Bunu yapanlara hayatı zindan edecektim. Chan eğilip nefesine baktı:

-Yaşıyor, yaşıyor. Ambulansı arayın çabuk, diye bağırdı. Yaşıyordu ölmemişti. Hırkamı çıkarttım. Kurşunun delip geçtiği sırtına bastırdım. O çok hassastı. Bu kadar acıya dayanır mıydı?

Ambulans gelmiş, onu hastaneye götürmüştü. Ben Lix'le giderken diğerleri arkamızdan arabayla geliyordu. Ben deli gibi ağlıyordum. Lix karşımda ölü gibi yatıyordu. Ona bir şey olursa ben yaşayamazdım. Hastaneye geldiğimizde onu hemen ameliyata aldılar. Ben ise ameliyathanenin kapısında diz çökmüş hala ağlıyordum. Gözlerim bu kadar yaşı nasıl içinde bulunduruyorlardı acaba?

Saatlerdir içerideydiler. Kimse çıkmamıştı. Ben ise yerimden kalkmamış kardeşimin kanı ellerimdeyken bakıp ağlıyordum. Daha 2-3 saat önce sürpriz yapmak için şekilden şekle girdiğim kardeşimin şimdi ameliyattan çıkmasını beklemek çok koyuyordu insana. Diğerleri ne durumdaydı bilmiyorum. Onlara bakabilecek gücüm bile yoktu.

Chan yanıma geldi. O da benim gibi yere oturdu. Kafamı elleri arasına aldı ve omzuna yasladı. Ne kadar küçük ve önemsiz bir hareket gibi görünse de çok değerliydi benim için. Bu kadar ağladığıma bakmayın. Onların yanında ikinci kez ağlıyordum. İlki de zaten annemin öldüğü zamandı.

Üzüldüğümü belli etmeyi sevmem, içim de yaşarım. Zaten göstermede de iyi değildim. Chan'ın omzuna yaslandım. Güçlendiğimi hissetmiştim o anda. Hiç kimse konuşmuyordu. Arada boğazımdan firar eden hıçkırıklarım dışında hiç ses yoktu, ölüm sessizliği gibiydi ve bu beni daha çok geriyordu. Ben Chan hyungun kollarında sessizce ağlarken doktor ameliyathaneden çıktı. Anında ayağa kalktım ama çok uzun süre oturduğumdan ilk başta başım dönmüş, ayaklarım uyuşmuştu. Changbin'e dayanıp durdum ayakta:

-O iyi mi? Neden bu kadar uzun sürdü, diye sordum titreyen sesime engel olamadan.

-Kurşun kalbinin yakınına isabet etmiş ve çok kan kaybetmiş. Özür dilerim onu hayata bağlayamadık.

...

Evett merak etmeyin yb baskısı yapmanıza gerek kalmıcak çünkü en fazla 3. bölümde bitirmeyi planlıyorum

Bu arada Felix gerçekten öldü yani bir ters köşe yok

İlk yazdığım hikayelerden birisiydi o yüzden yayınlamak istedim

Umarım beğenirsinizz

 

Loading...
0%