@minhoossaskim
|
Tarih atalım… -Günaydın savcım, diyerek aceleyle arabasına doğru ilerleyen savcı Lee Minho’nun arkasından koştu kardeşi Lee Felix. -Neden bu kadar telaşlısın abi, dedi, abisinin endişeli tavırlarını görünce. -Yeni bir dava gelmiş ona yetişmem gerek Lix. Hadi sende doğru işine, diyerek elini salladı savcı ve arabasına bindi. Komiser Changbin’in attığı konum dağlık arazideki bir kulübeydi. İçinden ölü olmamasını umarak gitse de kalabalığa bakılırsa ortada bir ölü vardı. Yanına gelen Komiser Han’ın yönlendirmeleriyle kulübenin arka tarafına gittiler. “Ortada bir cinayet var herhalde Han” dedi savcı. “Evet, Minho bir cinayet” dedi komiser. Gece mavisi saçlı çocuk aralarında resmiyeti önemsemeyen tek kişiydi. “Biraz geciktin” dedi baş komiser Bang Chan. -Trafik vardı. Ne oldu anlat Cbin. -Choi Jisu, 24 yaşında aslen Gimpo’lu. Annesi, babası ve iki kardeşi 3 yıl önce içinde onunda bulunduğu bir arabayla kaza yapmış ve bir tek o kurtulmuş. Kayıtlara geçen bir evliliği yok ancak 29 haftalık (7 ay 1 hafta) hamile. Şah damarı keskin bir cisimle kesilmiş, ölmüş ve gömülmüş. Komiserin anlattıklarıyla kaskatı kesilmişti savcı. Bir insan nasıl hamile bir kadını öldürecek kadar vicdan yoksunu olabilirdi ki. -Peki, kim nasıl bulmuş, diye sorarak düşüncelerinden ayrıldı Minho. -Arkamızdaki evin sahibi Ki Hong Lee. Ev ona aitmiş ama 7 ay gibi bir süredir burada yaşamadığını iddia ediyor. Changbin sözünün bittiğini belirtircesine öksürdüğünde simsiyah poşetin içindeki cesedin yanına gitti savcı. Fermuarı açtığında boğazında kurumuş kan lekeleri bulunan ama boğazı dışında tüm yüzü tertemiz bir ceset vardı. Bir-iki gözyaşının akmasına engel olmadı savcı. Üşümüştü, hava fazla soğuktu. Fermuarı kapatıp baş komisere döndü savcı. -Çevrede hiç başka yaşayan var mı? -Yok, savcım, dedi Chan. Ceketini üşüdüğünü anlayan savcısının omuzlarına bırakırken. Savcı hastaydı ve üşümemeliydi. -Adamı karakola götürün sorguya ben de gireceğim. Onunla ilgili her bir bilgiyi istiyorum, dedi ve arabasına yöneldi. Baş komiserde arkasından geliyordu. -Beni de karakola bırakır mısın Minho? -Olur, hadi gel, dedi savcı. Arabanın yanına geldiklerinde anahtarı Chan’a attı savcı. “Yanlış hatırlamıyorsam sizin beni bırakmanız lazım savcım” “Çok yorgunum Channie sür hadi” Arabanın koltuğunda kıpırdandı Chan. Elini savcının alnına koydu. “Biraz ateşin var gibi Minho. İlaçlarını almadın mı yoksa?” -Aldım baş komiser. Ev arkadaşıyız diye benimle bu kadar ilgilenmene gerek yok. Karakola geldiklerinde savcı Chan’ı beklemeden içeri girmişti. “Hyunjin senin burada ne işin var? Sen adliye de değil miydin?” “Size de günaydın sayın savcım” dedi gülerek Hyunjin. -Günaydın Hyunjin, dedi savcı gülümsemesine karşılık verirken. Soğuktan donmuştu savcı. Han’ın odasına geçip ilaçlarını içtikten sonra komiserleri beklemeye başladı. -Minho erken gelmişsin adliyeye de uğrarsın sanmıştım. Han’ın birden gelen neşeli sesiyle irkilmişti savcı. Hemen toparlanmıştı. -Adam ve kadın hakkında tüm bilgileri aldınız mı? -Sen merak etme savcı. Her şeyleri elimizde diye odaya daldı Binnie. Arkalarından baş komiserin de gelmesiyle koltuklara oturmuş ve konuşmaya başlamışlardı. Önce Cbin başladı hep olduğu gibi. -Adamın karısı 7 ay önce ölmüş adı Shin Yuna. Yuna tek çocukmuş ve onun da ailesi o çok küçükken ölmüş. Ailesi önemsiz olduğu için çok dikkatli incelemedik. Yuna esrarengiz bir şekilde ölüyor ama otopsi raporunda kalp krizi diyor. -Ki Hong’u soruşturmaya alın onunla da konuşmam gerek, dedi savcı ve ayaklandı. Birden başı dönmüş, sendelemişti. Chan onu tuttuğu için dengesini sağlamıştı savcı. “Minho iyi misin?” “Sen sorguya girme otur burada” -Olmaz baş komiser, sorguya benim de girmem lazım. Komiserin kollarından kurtulup bir atakla sorgu odasına gitti savcı. Midesi bulanıyordu. Berbat hissediyordu. Sorgu odasına girdiğinde karşısında kahve saçlı oldukça soğuk görünen bir adam vardı. Ağrısını unutup ya da en azından unutmaya çalışıp adamı incelemeye başladı. Adam hiç ölü bir kadını bulmuşa benzemiyordu açıkçası. Oldukça soğukkanlı duruyordu. Belki de zayıf yönlerini göstermiyordur, diye düşündü savcı. Arkasından baş komiser de girmişti. -Evet, anlat bakalım Hong. … bu arada tarih atalım yeri killer la aynı oldu ama napim aklıma başka bişi gelmedi umarım beğenirsinizz..
|
0% |