@minhoossaskim
|
YIL 1950 AYLARDAN EKİM İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN BEŞ YIL SONRASI “KUZEY KORE VE GÜNEY KORE ARASINDA İNANILMAZ BİR VAHŞET” .·´¯'(>▂<)´¯'·. -Asteğmen Christopher Bahng. Emirinizdeyim komutanım -Rahat ol asker. Durumun ciddiyetinin farkındasınız. İnsanlar ölüyor. İki saat önce Osan'da bir saldırı daha olmuş. Tüm civar kasabaları yakıp yıkmışlar. Seul'den yardım destek istedik. Onlar gelince astsubay başçavuş Yang Jeongin ve astsubay kıdemli üstçavuş Han Jisung ile birlikte Kunu-ri'ye gitmeniz lazım. Askerleriniz ve siz hazır olun her an bir baskına uğrayabiliriz. Çıktım yarbayın yanından aceleyle, beni bekleyen Jeongin ve Jisung'un yanına, karargâhın en sol köşesine gittim. "Chan, yarbay ne dedi, durum ne?" "Durum çok vahim Jis. Çok fazla ölü ve yaralı var. Hastaneler yetmiyor artık… Yarbay üçümüzün askerlerle hazır olmamızı istedi. Yarın erkenden Kunu-ri'ye gitmemiz lazım. Sesli bir şekilde nefes verdi Jeongin: -Of ne olacak bunlar ya. Hiç savaşı bitirmeyecekler gibi. -Çok kaybımız var. Böyle giderse Güney Kore diye bir yerde kalmayacak. Jeong ve Jis konuşurken bir ses geliyordu. Yukarıdan. Gökyüzünden. Helikopter sesiydi... -YERE YATIN! Karargâhta patlayan bombayla kulaklarım çınlamış, gözlerim kararmıştı. Erler, komutanlar, astsubaylar koşturuyor ben ise bilincimi kaybediyordum. . . . Vücudumda bir ağrıyla ağır ağır açıldı gözlerim. "Chan, oh açtın sonunda gözlerini." Gözlerim tepemdeki ışığa alışınca doğruldum yavaşça yerimde. Gözlerini bedenimden ayırmayan kıdemli başçavuşa döndüm."Changbin diğerleri iyi mi? Neredeyiz?" -Merak etme herkes iyi. Sen sormadan söyleyeyim tam üç gündür uyuyorsun. Karargâhı yaktılar. Karşı çıktık ama bir işe yaramadı. Bizde Kunu-ri'ye geldik. -Komutanım iyi misiniz? Odaya giren Seungmin ile yüzüm ona dönmüştü artık. "İyiyim Seungmin iyiyim" O bir astsubay üstçavuştu. -Komutanım siz dinlenin bugün. Yarın baskına uğrayan kasabalara gitmemiz gerekiyor. . . . -Chan biraz daha iyisin değil mi? Gelebilirsin bizimle? -Gelirim Jis. İyiyim ben. Arabaya binmiş gidiyorduk beşimiz ormana doğru. (Chan,Seungmin,Jeongin,Jisung,Changbin) Ormanın gerisinde kalan kasabaya bakmak için. -Biraz daha hızlı git Binnie. -Farları yakmadan anca bu kadar oluyor Chan. Düşündüm biraz açmalı mıydık farları? -Yak o zaman Changbinnie. Yanan farlarla birlikte kanım donmuştu sanki. Katliamdı bu hiç olmadığı kadar büyük bir katliam. Önümüz, sağımız, solumuz cesetlerle ve kanlarla kaplıydı. Tuzak olacağını düşünüp silahıma tutunarak, diğerlerinin de inmesi için elimle işaret verip çıktım arabadan. Her yer berbat kokuyordu. Kolumdan destek alan Jeonginnie'e baktım. "Sen istersen Jisungie ile arabada dur" dedim. Başlarıyla onaylayıp bindiler arabaya. Savaş için en büyükleri ben bile küçüktüm. Hıçkırık sesleri duydum o sırada. Changbin ve Seungmin ile etrafımızda dönüp duruyorduk silahlarla. Hıçkırıklar arttı içli içli ağlamalara dönüştü. Elimle durmalarını söyleyip sesin geldiği yere gittim. Ağaçların arasında, cesetlerin ortasında, 15-20 yaşlarında bir erkek ağlıyordu... ... Selammm wattpad kapandığı için buradayım ve orada yayınladığım fici burada da yayınlıyorum. Fic güney kore savaşı ve ayla filminden ilham alınarak yazılmıştır. Hepinize iyi okumalarr
|
0% |