3 saatlik bir aramanın sonunda minik bir evde Kutay’la bir günlük bulduk. Hemen ekibin kalanınıda alıp eve döndük ve salona oturduk. Bir sonuca ulaşan 6 kişi vardı. Ben, Kutay, Aylin, Aysun, Ebrar ve Ege. Hepimiz birbirimize baktığımızda gözler sadece birine döndü. Aysun. “Oha lan kız harbi bir şey bulmuş” dedi Ege. Hepimiz gülerek karşılık verdik fakat gülenlerin arasında Aysunda vardı. Bu kız aynı ben gibi değişik kendine gülüyor. “Ben başlıyorum o zaman” dedi Aysun ve not defterini eline aldı. “Geniş bir kulübeye girdim duvarlarda yazanları birebir buraya geçirdim. ‘O canavarı yine gördük ama boyu bu sefer kısaydı. Canavarlardan iki tane olduğunu söylüyorlar. Biri kısa biri uzun. Bahçeden ses ‘ ardından yazmayı bırakmış muhtemelen bahçedeki ses canavara aitti ve çocuk öldü. Yani sonuç olarak bu canavarlardan sadece 1 değil iki tane var.” Dedi ve konuşmayı bitirdi. Hepimiz Aylin’e döndük. O ise vakit kaybetmeden not defterini çıkardı. “ Minik bir evin içerisinde buldum bunu bu kağıt kırmızı bir sıvının yanında duruyordu. ‘Olamaz bu canavarlardan iki tane varmış. İkiside geceleri ortaya çıkıyor. Ve halk ona bir lakap taktı ‘Gölge Efendisi’ ne kadar güzel değil mi? Oh bahçeden sesler geliyor sanırım annem geldi kapıyı açayım.’ Demiş ve kendi kanının yanına düşürmüş bu notu çok acı değil mi?” ne yazıkki öyleydi. Ege ve Ebrarda bulduklarını anlattıktan sonra kaskatı kesilmiştik. Fakat sıra bizdeydi. Kutay bana dönüp “Sen mi okursun ben mi?” dedi “Ben nefes nefese kaldığım zaman alıp sen okursun. Ben başlarım.” Günlüğü açtım ve ilk sayfasından okumaya başladım. “Başlıyorum ‘Eğer bunu bir köşede bulduysan ben öldüm demektir. Neyse önemli değil. Sen polis olmalısın veya bununla ilgilenen bir yetkili işte. Sana köyümüzü anlatayım istersen. Bizim köyümüz Gölge Efendisi tarafından kontrol altına alındı. Bundan birkaç hafta önce Gölge Efendisine tapmaya başladık. O ise kendini üstün gördüğü için hemen köyü kontrol altına aldı. Birinin bir şikayeti olursa yatmadan önce şikayetçi olduğu kişinin adını söylerdi. Sabahına ise o kişi ölürdü. İnsanlar bu şekilde köyümüzü bitiriyorlar. Ah bekle bir dakika kapı çalıyor’ Ardından kanla yazılı bir yazı var ‘Gelip beni bul’ ne kadar saçma.”

“Ve bir o kadarda korkunç.” Dedi Çiğdem. “ Arkadaşlar yatma saatimiz geldi yarın araştırmak için köyü teker teker gezeceğiz böylece işimiz daha çabuk bitebilir.” “Okey lider hepinize iyi geceler” dedi Alara ve odasına çıktı. Onun ardından bizde ekipçe arkasından çıktık ve odalara dağıldık.

*Sabah*

Herkes çantasını hazırlamıştı ve salonda toplanmıştık. Salondaki koltuk o kadar geniş olmadığı için bazılarımız yere oturuyordu. "Ne yapacağız Asila?" diye sordu Bora bana dönüp, "Sence ne bok yiyebiliriz Bora?" Benim cevabımı duyunca yumruklarını sıkmıştı. Bora bir ara benden hoşlandığını söylemişti fakat benim hayatımda iş dışında kimse yoktu. Bu yüzden onu reddetmiştim, o günden beri benimle rahat konuşamaz hep sinir olurdu. Çağan ortamın gerilmeye başladığını fark edince "İlkokul çocukları gibisiniz. Her neyse Asila 5 dakikadır senden komut bekliyoruz."

"Of tamam be. Ne yapabiliriz ki zaten." dediğim an herkes ayağa kalktı ve ben asıl komutu şimdi verecektim.

"Marş marş"