@minnoooyyyzz
|
*5 saat sonra* Araştırmamız sonunda bitmişti akşam olmuştu ve herkes elindeki telsizlerle birbirlerine haber veriyordu. Ortak buluşma noktamız olan köyün meydanına geldiğimizde onları sıraya dizdim ve herkesi saydım. "Yıldırım, Elisa, Dereli, Demirgan, Yılmaz, Arslan, Erol, Özer, Karaca, Tuncel ve bir dakika ne? Aylin nerede?" endişeli gözlerle onlara döndüm. "Hepimiz tek geziyorduk fakat ben Aylin'i hiç bir şekilde görmedim. Dağılmadan önce şu kulübeye gidiyordu ama." dedi Alara ve hepimiz parmağının işerat ettiği korkunç kulübeye baktık. Bu durumdayken komut verecek durumda değildim. Hepimiz korkuyorduk ve en önden gitmem gerekiyordu. "İlerleyin" dedim onlara dönmeden fakat sadece kendi ayak sesimi duyuyordum. Arkama döndüğümde hepsi sadece bana bakıyor ve asıl komutu bekliyorlardı. "Of ya illaha gerekli mi yani?" "Evet" dedi Kutay gülümseyerek. "Pekala o zaman Marş marş" Ve hepsi aynı anda yürümeye başladı. İçimdeki bir ses kötü bir şey olduğunu söylüyordu. İçimdeki sese güvenmememi biliyordum fakat bu sefer çığlık atarak söylüyordu resmen. Eve yaklaştıkça gümbür gümbür atan kalbimizin sesi duyuluyordu sadece. Kapısı olmayan evin girişi kan kaplıydı. Hepimiz üstünden atlayarak geçmiştik. Ardından ilk katında bir şey yoktu fakat çok hasarlıydı. Üst katı olduğunu düşündüğüm evde merdiven ararken başka bir kapı daha gördüm. Ekibim ilk odayı incelerken bense diğer kapıdan içeriye girdim. Ve girer girmez çığlığı bastım. Karşımda gözleri açık yatan Aylin'i görünce kızlar ağlamaya başlamış, erkekler ise dolu gözlerle Aylin'in bilincini kontrol ediyorlardı. Dolu gözlerle Ege'ye bakıp durumu sorduğumda başını salladı. Cevap karşısında gözlerimden süzülen yaş Aylin'in kan gölünün içine bir yağmur damlası gibi düşmüştü. Ceseti incelemeye başladım. Göğsüne saplanan bıçağın altında bir not parçası buldum bıçağı çekip notu aldım ve ekibe döndüm. "İlk olarak kaybımız için gerçekten üzgünüm. Bundan sonra ikişer gruplarda gezeceğiz. Zayıfın yanında güçlü kişi olacak her zaman. Böylece daha fazla kayıp yaşamadan davayı sonlandırabiliriz. Gölgelerin Efendisi denen yaratık öncelikle Aylin'i bayıltmış. Ardından göğsüne bu not parçasını bırakmış ve bilincinin düzelmesini beklemiş. Böylece Aylin gözünü açar açmaz hem çığlık atamayacak hemde daha ürkütücü bir şekilde ölecekti." Aysun ve Alara hıçkırarak ağlamaya başladıklarında yutkunup sözlerime devam ettim. "Yani düşündüğünüde yapmış gibi görünüyor açıkçası. Aylin gözünü açar açmaz elindeki bıçağı notun tam üstüne yani kalbine saplamış. Başımız sağolsun."
|
0% |