Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5. Bölüm: Cenaze

@mir4yy_

Cenaze alanına yaklaştıkça daha fazla stresleniyordum. Cenaze alanına geldiğimizde kapüşonumu kapattım ve başımı eğip yürümeye başladım. Sera ve Nigel takım giydikleri için koruma gibi duruyorlardı ve ikisi de iki yanımdaydı. İleride iki tane tabut vardı. İnsanlar benim geldiğimi görünce bir geçit oluşturmuş ve asker selamı vermişti çünkü çoğu askerdi. Tabutların ortasına geçtim ve istemsizce ağlamaya başladım. Rahip bir şeyler söylüyordu ama ben anlamıyordum. Sonra tabutlara arkamı döndüm ve kafamı çevirmeden sadece gözlerimle kimsenin anlamayacağı şekilde konukları inceledim. Ve onu gördüm… Jason… Yavaşça Sera’nın yanına gittim. ‘’Jason burada.’’ Sera başka bir şey istemişim gibi yaparak bana iki tane çiçek demeti verdi. Tabutların yanına gittim ve demetlerden birini anneannemin diğerini de dedemin tabutuna koydum. Başımı çevirdim ve Jason onu fark ettiğimi anlayınca koşmaya başladı. Sera o kaçmaya başlayınca çitaya dönüşüp onun peşinden koştu. Hangi şeyi yönetiyorsanız onlardan birine dönüşebilirdiniz.


Cenazeden ayrıldım ve pelerinimi arabaya bırakıp ateşten kanatlarımı çıkarttım. Bunu ilk kez yapıyordum. Uçmaya başladım ve onları aradım. Sera ve Jason ağaçların arasında dövüşüyordu. Oraya indim ve Jason’a doğru yürüdüm. ‘’Jason!’’


‘’Ooo çakma prenses de gelmiş.’’


‘’Ah Azrail’e prenses diyip dememek sana kalmış. Senin canını almaya geldim sonuçta. Hem ben sana seni öldüreceğimi söyledim ve ben şimdi sözümde duracağım seni öldüreceğim. Bunun için buradayım.’’ İyice ona doğru yaklaştım ve bileğime sakladığım neşteri aldım. Ona saldırdığımda bir eliyle bileğimi tuttu. Dönerek arkasına geçtim ve önceden yaralamış olduğum dizine toplu ayakkabımın topuğunu geçirdim. Sonra bileğimi kurtardım ve sırtına neşterle uzun bir yara açtım ona benden bir iz bırakacaktım. Topuzuma sakladığım şırıngayı aldım. Bu şırıngaya özel olarak hazırlattığım zehri koymuştum. Boynuna şırıngayı sapladım. Ve yere çökmüş Jason’ın önüne geçtim. ‘’Ben yaparım dediğim şeyi yaparım.’’ Ona boş şırıngayı gös-terdim. ‘’Bu şırıngada seni sadece on beş dakikada bütün damarlarına yayılarak ve acı vererek öldürecek bir zehir vardı. Ve panzehiri yok çünkü yaptırmadım. Sonuçta paranın açamayacağı kapı yok derler. Bende bir kapı açtım sadece ve anahtarı çevirmek zor olmadı. Bir de değerini bil. Bir milyon dolar harcadım senin için.’’


‘’Bundan bana ne?’’


‘’Ablanda en son böyle demişti. Ona en son arkadaşımı öldürdüğünü söylediğimde o bana ‘Bundan bana ne?’ diye sormuştu.’’


‘’Öldüreceksen öldür artık.’’


‘’Ölüyorsun zaten.’’


Arkasına geçtim ve attığım çiziğin yanına beş harf yazdım. ASEDM… Alex Shiva Ella Delorse ve Adelina. Çünkü bu gün annemin bana verdiği güç olmasaydı bu adam yok edemezdim. Onu orada bıraktım.


Cenaze alanına geri döndüm ve mikrofonu aldım. ‘’Burada bulunmamızın sebebi ailemdeki son iki kişinin öldürülmesiydi. Ve ben onları öldürene onu öldüreceğimi söylemiştim. Yaptım. Onları öldüreni öldürdüm. Kendisi Jason Harold. Ve o öldü.’’ Arabaya gittim ve telefonuma bağlayıp bir şarkı açtım. Nigel nakarata geldiğinde söylemeye başladı benimle birlikte. ‘’I’m bigger than my body. I’m colder than this home. I’m meaner than my demons. I’m bigger than this bones. And all the kids cried out ‘Please stop you’re scaring me’ I can’t help this awful energy. Goddamn right, you should be scared of me. Who is in control3’’


‘’Şarkıyı bilmemem normal mi?


‘’Bunu Nigel ilk dinlediğinde beni anlattığını düşündü. O günden beri her moralim bozulduğunda, sinirlendiğimde, mutlu olduğumda bunu dinleriz.’’


‘’Anladım benimde sevdiğim bir şarkı var açabilir miyim?’’ Başımı salladım ve telefondan açtı. Şarkının sözleri direkt başladı ve biraz sonra da nakaratı başladı. ‘’Woah-oh I’m living and I’m dreaming. Trying to stay even, no. No, I don’t need your help. To make me sick, to make me ill. I don’t need anybody else. ‘Cause I can break my heart myself. I don’t need your help. Getting off of this carousel. I don’t need anybody else. ‘Cause I can break my heart myself…4’’


‘’Müzik zevkini beğendim Sera.’’ Sera’yı eve bıraktık ve Nigel’ın evine geri döndük. Hemen odama gittim ve kendimi yatağa bıraktım. Çok uykum vardı. Orinth odamın kapısından kafasını uzattı. ‘’Birlikte yatalım mı? Uyku tutmadı.’’ Elimi yatağa vurarak gelmesini söyledim. ‘’Alex?’’


‘’Evet Orinth.’’


‘’Bugün cidden Jason’ı ölürdün mü?’’


‘’Evet neden sordun?’’


‘’Bilmem. Sordum işte. Neyse ben kendi odama gideyim. Seni rahatsız etmeyeyim.’’ Odamdan son hız çıktı. Nedense onu kırdığımı hissettim. ‘’Alex! Kızım gel yemek ye.’’


‘’Tamam, geliyorum.’’ İçeri gittim ve Nigel’ın annesi yine yapacağını yapıp büyük bir sofra hazırlamıştı. Sofraya tam oturuyordum ki Nigel’ın babasının bakışlarına maruz kaldım. ‘’Üzerini değiştirmemişsin Alex.’’ Nigel’ın babası beni pek sevmezdi. ‘’Bir gelenek.’’ Masaya oturdum ve önümde duran marullardan aldım. Sonra birden kapı çaldı ve Nigel ayağa kaldkıp kapıya baktı. ‘’Ağebey!’’ Nigel’ın i üç senedir askerdeydi. Ayağa kalktım ve kapıya koştum. Hapishanedeyken beni en çok ziyaret eden ve bana en destek veren kişi oydu. ‘’Hapishaneden çıkmışsın!’’


‘’Sen de askerden gelmişsin!’’ Hemen ona sarıldım ve o da bana sarıldı.


‘’Sana anlatacaklarım var Alex.’’


‘’Yemekten sonra.’’


‘’Tamam.’’ Yemek masasına geri döndük ve o da boş olan sandalyeye oturdu. Yemek boyunca Orinth bana sert bakışlar atıyordu. Yemeğimi yedikten sonra odama gittim. Bir şeyler hissediyordum. İçimde kötü bir his vardı ve sanki nefes alamıyordum. Nefes alamama hissim giderek artıyordu. Başım fazlasıyla dönüyordu ve ağrıyordu. Camı açtım ama işe yaramıyordu. Sanki bir el beni boğuyordu. ‘’Alex!’’ Nigel’ın i benimle konuşmak için gelmiş olmalıydı ama ben konuşamıyordum. ‘’Nigel ambulansı ara çabuk!’’ Çok endişelenmişti. Nefes alamıyordum. Gözlerim kararıyordu . ‘’Alex sakin ol! Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Sakin ol ciğim. Nerede bu ambulans Nigel?!’’ Nefes alamıyordum ve artık ağlıyordum. Vücudum titriyordu. Nigel’ın abisi beni kucağına aldı ve aşağı indirmeye başladı. Bahçeye gelmiş olan ambulansa beni bindirdi ve kendisi ambulans koltuklarından birine oturdu. Elimi tuttu, korktuğumu anlamıştı. ‘’Ne oldu ona?’’


‘’Bilmiyorum odasına geldiğimde nefes alamıyordu.’’ Hemen bir serum ve oksijen maskesi taktılar. Hala nefes alamıyordum ama bu his azalıyordu. Başımın ağrısı da gidiyordu. ‘’Başım ağırıyor…’’


‘’Geçecek Alex’im.’’ Göz kapaklarım artık yavaşça kapandı…


* * *


Gözlerimi açtığımda Chris Abi yani Nigel’ın abisi ve Nigel başımda oturuyordu. ‘’Ne oldu bana?’’


‘’Yine aşırı güç kullandın ne olacak.’’


‘’Ülkemi korumalıydım.’’ Nigel’ın bu sözlerine artık alışmıştım. ‘’Bir süre ateşi kullanmanı yasakladılar.’’


‘’Telefonum nerede.’’ Chris telefonumu çıkartıp bana verdi.


‘’Alex duymuyor musun beni?’’


‘’Bağırma kıza!’’


‘’Onu düşünüyorum.’’


‘’Susmazsanız düşünecek biri kalmayacak.’’ Konuşurken telefonumu açmıştım. Sera bana yazmıştı.


*Kedicik: Jason gitti ha.


*Kedicik: Bu arada sen hala Nigel’ın evinde mi kalıyorsun?


*Alewx: Hayır şuan hastanedeyim.


*Kedicik: Neden?


*Alewx: Nefes alamadım falan. Boş ver bayy.


Telefonu kapatıp yanıma koydum. ‘’Ne zaman çıkacağım?’’


‘’Doktor uyanınca çıkarsınız demişti bir çağırayım.’’ Doktor geldi ve birkaç kontrol yapıp beni taburcu etti. Nigel bir taksi çağırdı ve taksiyle eve gittik. Eve girer girmez odama gidip kapıyı kilitledim. Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirdim. Kapı çalınınca ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Chris gelmişti. ‘’Konuşacaktık.’’ İçeri girdi ve elindeki cipsleri yatağa bırakıp yatağa oturdu. Bende onun karşısına oturdum. ‘’Bu gün çok önemli bir şey anlatacağım. Abin hakkında.’’


‘’Abim mi?’’ Başını salladı.


‘’Ağabeylerinin yaşıyor. Yani sekizinden ikisi yaşıyor bundan eminim. David Abim ve Athen yaşıyor. Askerdeyken gördüm hatta tanıştım. Bana seni sordular. Anlattım. Sonra seni bana emanet ettiler ve bende seni Nigel’a emanet ettim. lerin seni çok seviyor Alex. ‘’


‘’O zaman yanıma gelsinler artık. Senelerdir onları arıyorum. Şimdi neden yoklar? Anneannemi ve dedemi kaybettim. Gelsinler yanıma.’’


‘’Cenazedeydiler. Hatta senin gittiğin çoğu yerdeler. Seni izliyorlar. Çünkü seni korumak istiyorlar.’’


‘’Ah çıldıracağım. Madem o kadar korumak istiyorlar gelsinler yanıma.’’


‘’Gelemiyorlar.’’


‘’Neden peki?’’


‘’Onu söylemediler.’’


‘’Neyse uyuyacağım bu gün yoruldum.’’


‘’Peki.’’ Odadan çıktı ve bende cipsi kenara koyup yatağa yattım. İnstangram’a girip arama kısmına David Abim Delores yazdım. Sadece beşaltı kişi vardı. Hesapların hepsine baktım ve buldum. O olduğunu anlamıştım çünkü giydiği bir kabanda ailemize ait damga olan D harfi vardı. Siyah saçlı, yeşil gözlü zayıf biriydi ama çok güzel bir fiziği vardı. Yakışıklıydı anneme benziyordu. Ve diğer imin hesabını da buldum çünkü bir fotoğrafta onu etiketlemişti. O da beyaz saçlıydı. Beyaz tenliydi ve mavi gözlüydü. Onunda fiziği mükemmeldi. İkisinin de tarzı mükemmeldi. Bilgisayarımı açıp sahte bir hesap açtım birkaç kod girerek takipçilerimi yükselttim ve ikisine de istek attım. Yarım saat sonra ikisi de isteğimi kabul etmişti. Bu hesaptaki adım Sana’ydi.


*Sa_naaa: Selaam


*D4Viid: Selam


*Sa_naaa: Tanışalım mı?


*D4Viid: Olur. Adın ne? Oooo bu dünden hazır.


*Sa_naaa: Sana, sen?


*D4Viid: David Abim ama sen gerçek adını söylemedin bence.


*Sa_naaa: Ne demek istiyorsun?


*D4Viid: Alex rol kesme. Aferin akıllı çocuk.


*Sa_naaa: Ne zaman ortaya çıkmayı planlıyordun acaba?


*D4Viid: Ortaya çıkarsam sana zarar gelir. Kesin ya aynen(!)


*Sa_naaa: Hı kesin o yüzden senelerdir yok edilemez biriyim.


*D4Viid: Sabır. Bende aynı durumdayım merak etme sen.


*Sa_naaa: Yarın buluşalım sadece bir kere lütfen.


*D4Viid: Tamam merkeze gel şimdi saat gece on birde. Gol!


*Sa_naaa: Tamam baay.


Evet işte bu. Oraya gidecek ve onunla konuşacaktım. Tabii gelirse. Bir saat vardı, üstümü hemen değiştirdim, kapatıcı ve rimel sürerek kısa bir makyaj yapıp evden çıktım. Telefonumu ceketimin iç cebine attım ve kaskımı taktım. Meydana eğer yüz elliyle gidersem on beş dakikaya varırdım. Motora binip sürmeye başladım ve meydana gittim. Dediğim gibi on beş dakikada oraya varmıştım. Motorumu bir yere park ettim ve kaskımı çıkarıp motorun aynasına astım. Hava sıcaktı bu yüzden ceketimi de çıkardım ve cebinden telefonumu alıp pantolonumun yan cebine attım.


Saat on biri geçmek üzereydi. ‘’Nerdesin be?’’ Biri bana doğru koşarak geliyordu ve kavga istiyor gibiydi. Bana tam yumruk atacakken yana kaydım ve takılmasını sağladım. Sonra sırtına bir tekme atıp yere düşürdüm. Başka biri daha geliyordu ve bu sefer suratında kar maskesi vardı. Daha ciddiydi ve profesyonel gözüküyordu. Bana bıçak çekmişti. Bana ha? Bıçağı ona fark ettirmeden ısıtarak erittim. ‘’Ne oldu bir rengin soldu böyle?’’ Bana yumruk atmaya çalıştığı anda eğildim ve ayağına bir çelme taktım. Sonra diğer dizine de hızlı bir tekme attım. Yere düşünce geri çekildim ve onun ayağa kalkmasını belemeden sırtını ateşle yaktım. ‘’Hadi bakalım kimmişsin?’’ Maskesini tutup çıkarttım. ‘’?’’ Bu Athen’di. Ayağa kalkıp koştu. ‘’ neredeysen cidden çık. Çünkü ben çok sinirleniyorum. Bir daha benimle oyun oynamayın.’’


Tam motoruma binecekken ayağıma önceden yere düşen adam takıldı. ‘’Sende çık şuradan be.’’ Bir tane tekme daha vurdum ve motora binip eve gittim. Odama tam geri girecekken Nigel beni durdurdu. ‘’Neredeydin bakalım?’’


‘’Abimle buluşmaya gittim. Ama benimle oyun oynadı. İki tane imi buldum ama benden kaçıyorlar.’’


‘’Neyse iyi gerçeği söyledin. Şimdi git zıbar.’’ Beni mi takip etmişti o? Odama gidip yatağa yattım ve uyumaya çalıştım. Eski okulumdan daha bu hafta ayrılmıştım çünkü hem eğitimi kötüydü hem de beni sıkmıştı. Yarın yeni okula kaydolacaktım ve bir şeyler başıma gelecekti bundan emindim…


Loading...
0%