@miraclesea
|
Delfin sonunda Merih'i uyutmayı başardığında saat 22.30'du. Amerika'dayken saat 22.00'de hemen uyuyan çocuk daha yeni ortama alışamadığı için uyuyamamıştı bir türlü. Baş ucundaki mavi balıklı gece lambasını yakınca oda bir anda akvaryuma dönüverdi. Merih tam bir deniz aşığıydı. Delfin oğlunun huzurla uyuyan yüzüne bakıp gülümsedi ve kapıyı hafif aralık bırakarak odadan çıkıp aşağıya, salona, indi. Bir süre sessizce boş boş oturup gün içinde yaşadıklarını düşündü. Uzun bir aradan sonra Derin'i kanlı canlı karşısında görmek Delfin'i sarsmıştı. Bu sebeple kendine bir günlüğüne dağıtma izin verdi. Zaten ertesi gün cumartesiydi. Bu yüzden mutfağa gidip en sevdiği şarabını çıkardı. Chateau Mouton Rothschild 1982... Şarabı dikkatlice açıp kadehine doldurdu. Normalde doğum gününe saklıyordu ama bu gece bu içkiyi hak etmişti. Şişeyi de alıp salona geri döndü. Tam oturmuş ve şarabından bir yudum almıştı ki önce Darcy'nin havlayışıyla birlikte hemen arkasından çalan kapı zili onun oturduğu yerden sıçrayarak kalkmasına sebep oldu. Gecenin bu saatinde gelebilecek kimse yoktu. Kapıya doğru gitti. "Kim o?" diye seslendi tedirgin bir şekilde. "Benim İnci, aç kapıyı." dedi kapalı kapının boğuklaştırdığı tanıdık bir ses sıkıntıyla. "Hayır!" dedi Delfin kararlı bir sesle. Onu bir daha evine almayacaktı. "Sadece konuşmak istiyorum, İnci. Bu önemli bir konu, yoksa seni rahatsız etmezdim." "Hayır dedim Derin. Git buradan!" dedi Delfin öfkeyle. Ama Derin inatçı ve gitmeme konusunda kararlıydı. "Yapma İnci, lütfen. Sadece konuşup gideceğim." dedi oldukça ikna edici bir sesle. Delfin yine de direndi. Derin sonunda onun inadına dayanamayıp, "Basın seni öğrendi, İnci." dedi pes ederek. Kapı aniden açıldı. "Ne dedin sen?" dedi Delfin şaşkınlıkla. Derin kapının sonunda açılmasından memnun bir şekilde Delfin’e döndü ve nefesi boğazında takılı kaldı. Delfin, içindeki etek uçları dantellerle süslenmiş ince geceliğinin üstüne saten bir sabahlık geçirmişti. Koyu kahve saçları açık bir şekilde yüzünü çevreliyordu. Makyajsız sade yüzüyle peri kızına benziyordu. Derin onu süzerken Delfin onun düşüncelerinden ve kendini süzdüğünden habersiz bir cevap bekliyordu. Derin kendini toplayıp, "İçeri gelebilir miyim? Evinin önünde görüntülenip daha fazla magazine malzeme vermek istemiyorum." dedi hislerini gizleyen soğuk bir sesle. Delfin hemen kapının önünden çekildi ve Derin içeri adımını attı. Tam ayakkabılarıyla salona geçecekti ki Delfin onu durdurdu. Derin başta anlamayan bakışlarını Delfin'e çevirdi. Delfin bir şey demeden ayakkabılarını işaret etti. Derin gülümseyerek ayakkabılarını çıkarttı ve kapının kenarındaki pembe terlikleri alaycı bir kahkaha eşliğinde giydi. Salona geçtiğinde koltuğun yanındaki sehpanın üzerinde duran şarap kadehini düşünceli bakışlarla süzdü. Sonrasında Delfin’e dönüp, "Bir kadeh de ben isteyebilir miyim?" dedi çocuksu bir sırıtışla. Delfin onun bir anlığına nasıl da oğlunu andırdığını düşündü. Ardından bu düşünceyi kafasından hızla attı ve mutfağa yöneldi. Kendisinin aynısı bir kadehle geri geldi. Boş kadehi Derin’e uzattı. Derin kadehi kavrarken elleri birbirine değdi. Delfin onun elinin temasıyla oluşan bedenindeki elektriklenmeyi görmezden geldi. Hızlıca şişeyi alıp Derin’in kadehini doldurdu. Derin şaraptan bir yudum alıp keyifle gözlerini kapattı. Rothschild sadece Delfin'in değil, aynı zamanda Derin'in de en sevdiği şaraptı. "Artık kapıda söylediğin şeyi açıklayacak mısın?" dedi Delfin hafif bir sinirle. Derin gözlerini açıp Delfin'e çevirdi. Delfin karşısında böyle baştan çıkarıcı bir şekilde otururken Derin için konuşmak çok zordu. "Nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok ama basına evli olduğum haberi sızmış. Menajerim haberin yayınını en azından bir hafta sonraya kadar erteletebildi ama en fazla o kadar." dedi Derin gözlerini kadehine dierek. "Evli olduğum dedin, bunun benimle bir ilgisi yok o zaman." dedi Delfin düşünceli bir sesle. "Evli olduğumu öğrendiklerine göre kiminle evli olduğumu öğrenmeleri de fazla zaman almaz." dedi Derin ona kısa bir bakış atarak. "Ve sen de bana bu haberi vermek için gündüz vakti insanlarla dolu üniversitenin bahçesini seçtin, öyle mi?'" dedi Delfin alaylı bir sinirle. "Haberi sabah duydum ve çoktan sana ulaştılar sandım. O yüzden hemen okula geldim. Henüz menajerimle konuşmamıştım." dedi iç çekerek. "Okulumu nereden biliyorsun?" dedi Delfin şüpheyle. "Sen Mimar Sinan'dan başka yerde çalışmazsın." dedi Derin gülerek. "Boş salladın dolu tuttu yani." dedi Delfin hâlâ şüpheyle bakıyordu Derin’e. "Hayır, İnci tahmin ettim. Ardından da kontrol ettirdim." dedi Derin bezgin bir sesle. "Peki, evimi nereden buldun?" "Takip ettim." dedi Derin umursamaz bir tavırla omuz silkerek. Bundan hiç de utanmış gibi durmuyordu. Delfin kendini tutamayıp alayla güldü. "Bu kadar utanmış gözükme Derin. Yoksa seni edepli bir adam olarak düşünmeye başlayabilirim." dedi Delfin alaycı bir tavırla. Derin kadının alaylı sözlerine güldü. "Sadece karımı takip ettim. Bunda utanmaya sebep olacak bir şey göremiyorum." dedi adam kurnaz bir sırıtışla. Şarabın verdiği cesaretle Delfin adama doğru eğilip, "Eski karım demek istedin herhalde." dedi fısıltıyla. Derin kafasını ona doğru çevirip iyice yaklaştı. Dudaklarının arasında birkaç santim vardı. "Hayır, karım demek istedim. Hala yüzüğümü takıyorsun. Ve biz hala evliyiz, İnci Delfin Uçar." dedi sakin bir sesle. Ardından Derin’in bakışları karısının şarapla nemlenmiş dolgun dudaklarına kaydı. Derin biraz daha yaklaşarak birbirlerinin nefeslerini soluyacak kadar yakınına geldi. Delfin’in yüzüne yerleşen endişeli bakışın ardından Derin’in yüzüne kurnaz bir sırıtış yerleşti. "Yüzük sadece leş kargalarından korunmak için." dedi Delfin hızla geri çekilerek. Adamın kendisini öpeceğini sanıp korkmuştu. "Korkmana gerek yok, İnci. Buraya sadece konuşmaya geldiğimi söyledim." dedi Derin her zamanki gibi Delfin'in düşüncelerini okuyarak. Delfin'in ilk adı İnci'ydi ama bu adı kimse kullanmazdı Derin hariç. Derin hayatına girip ona yine o içini titreten ses tonuyla İnci demeye başlamıştı. Hazırlıklı olmalıydı. "Senden korkmuyorum." dedi Delfin cesur bir şekilde yalan söyleyerek. Adamın dudaklarında beliren alaycı gülümsemeyi görünce de öfkeyle sözlerine devam etti. "Bana yapabileceğin en büyük kötülüğü zaten yaptığın için bundan sonra yapabileceğin hiçbir şey beni daha fazla yaralayamaz. Öncekinin acısını hafifletir o kadar." dedi acı bir gülümsemeyle. Derin bakışlarını yere dikti ve sustu. Delfin içinden 'Diyecek lafın yok tabii.' dedi. Aralarındaki gergin sessizliğe sonunda dayanamayan Delfin, "Sonuç olarak, ne yapmam gerekiyor, Derin?" dedi bezgin bir sesle. Derin kafasını kaldırdı. Üzgün gözlerle baktı Delfin'e. "Sen gelen hiçbir gazeteciye veya muhabire yani kısacası hiç kimseye bir açıklama yapma. Ben elimden geldiğince üstünü kapatmaya çalışacağım ama sen yine de hazırlıklı ol." dedi en az ifadesi kadar üzgün de bir sesle. "Neye hazırlıklı olayım?" dedi Delfin kaşlarını çatarak. "İlgiye İnci, ilgiye hazırlıklı ol. Çünkü bir anda üstüne inecekler. Aç kurtlar gibi üşüşecekler başına. Yapabileceğin tek savunma tepkisiz kalmak. Sonunda bıkacaklardır. Yani... ben öyle umuyorum." dedi özür dileyen bir gülümsemeyle. Delfin sıkıntıyla bir nefes üfledi. Derin onun huzursuzlandığını biliyordu. Hiçbir zaman fazla ilgiden hoşlanmamıştı. Sakin ve huzurlu bir hayatı severdi Delfin. Derin de bunu çok iyi biliyordu. "Merak etme, seni üzmelerine asla izin vermem." dedi ciddi bir sesle. Delfin acıyla gülümsedi. "Hiçbir zaman kendinden başka kimsenin üzmesine izin vermedin zaten." dedi dalgın bir şekilde. Elleri istemsizce karnına gitti. Derin'in yüzü acıyla kasıldı ama Delfin bunu göremedi. Derin acıyla yutkunup gözlerini yumdu. Elleriyle gözlerini kapattı. Aralarında tekrar sessizlik oldu. Delfin kendini toparlayıp, "Söyleyeceğin başka bir şey yoksa, uyumak istiyorum. Yarın erken kalkacağım." dedi adamın elleriyle kapalı yüzüne bakıp. "Yalanın bu kadarı, İnci! Beni kovmak istiyorsan açık açık söyle. Yarın cumartesi, ne erken kalkmasından bahsediyorsun?" dedi adam alayla ellerini yüzünden çekerken. "Yarın annemlere kahvaltıya gideceğim. Bizimkiler erken kahvaltı ettikleri için evden erken çıkmam lazım. Sana yalan falan söylediğim yok." dedi Delfin sinirle. Yalan söylemiyordu ama tüm doğruları da söylemediği bir gerçekti. Delfin adamın bir an önce, Merih uyanmadan, gitmesini istiyordu. Adam kadehte kalan şarabını da yudumlayıp ayağa kalktı. Kapıya doğru giderken kadın da peşinden geliyordu. Kapının önüne geldiklerinde adam kadına döndü. "Özür dilerim, İnci. Bilmeni istediğim, tek acı çeken sen değilsin. O gün ben de bir evlat kaybettim." dedi hüzünlü bir şekilde. Delfin adamın acı dolu yüzüne baktı. Bir an erir gibi olsa da kendine hâkim oldu ve sessiz kaldı. Adam üzüntüyle iç çekip başını kapıya çevirdi ve dışarı çıktı. "Her şeye rağmen numaramı bırakıyorum. Bir sorun olursa arayabilirsin." dedi ve elindeki kâğıdı Delfin'e uzattı. Delfin bir şey demeden aldı. Derin kafasını kaldırıp Delfin'e bakarak, "İyi geceler, İnci." dedi fısıltıyla. "İyi geceler, Derin." dedi Delfin hafif titrek bir sesle. Derin'in yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Ardından arkasını dönüp gitti. Delfin, Derin gittikten sonra iki kadeh daha şarap içti. Ardından oğlunu kontrol etti. Sonunda odasına gittiğinde yorgunluktan ölmek üzereydi. Sabahlığını pufun üstüne bırakıp yatağa girdi ve sırtüstü yattı. Gün boyu onunla savaşan geçmişi Delfin'in yenilgiye uğramış ruh halinden yararlanarak tekrar saldırdı. Delfin, gözleri kapanırken geçmişine teslim oldu.
Merhaba Casperlarım, Umarım bu hikaye sizler için tekrar okumaya değerdir. Düşünceleriniz benim için çok değerli. Beni yorumsuz bırakmayın. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuz ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Eski Casper'lar tekrar merhaba, yeni Casper'lar hoş geldiniz! Keyifli okumalar Deniz UZAY |
0% |