@miraclesea
|
Ekim 2009 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nin merdivenlerinden inen Delfin neşeyle üniversite çıkışına yöneldi. Ring otobüsüne binip Fındıklı Kampüsü’ne doğru yola koyuldu. Bir an önce dostlarına güzel haberi vermek istiyordu. Delfin’in Sanat Tarihi’ne giriş amacı olan hayali gerçekleşmişti. Kampüse vardığında sevinç çığlıkları atmak ile havalara uçmak arasında gidip geliyordu. Telefonuna gelen mesaj sesi onu neşe balonunun içinden çıkardı ve gözlerini telefona çevirdi. Mesaj, arkadaşı Serpil’dendi. Arda’yla bahçede oldukları yazıyordu. Bunun üzerine Delfin adımlarını hızla kampüsün bahçesine yönlendirdi. Bahçe kalabılıktı ama Delfin dostlarını kolayca seçti ama gözleri sadece onlarda kalmamış ve yanlarında oturan sert duruşlu dağınık saçlı adamda kalmıştı. Adam henüz onu fark etmemişti. Delfin'in adımları yavaşlarken kalbi hızlanmaya başladı. Elini kalbine götürdü. Herhalde ödevi kapma heyecanı ve koşturmasından kaynaklanıyordu. Yoksa hayatında ilk defa gördüğü bu adam yüzünden olamazdı. Delfin kendini sakinleştirip hızla çimlere yayılmış olan gruba doğru ilerledi. Geldiğini ilk Arda gördü. Arda onun yüzünden ödevi kaptığını anlamış gibi sırıttı. Delfin hissettiği kısa süreli duygu karmaşasını derinlere gömüp koşarak Arda'nın üstüne atladı. Bir yandan da sevinç çığlıkları atıyordu. "Aldım! Aldım! Aldım!" dedi Delfin neşeyle gülerek. Arda sıkıca sarılıp, "Artık aramızda bir Shakespeare kurbanı daha var. Ödevi almak ya da almamak işte bütün mesele bu, Delfin." dedi gülerek. Delfin gülerek Arda'nın göğsüne bir yumruk attı. Serpil de haberi duyunca kollarını ikisine sardı. "Ya süper! Hayallerin gerçekleşmeye başladı. Çok mutluyum!” dedi neşeyle bağırarak. Bir süre öyle kaldılar. Sert bir öksürük sesiyle birbirlerinden ayrıldılar. Sert duruşlu adam gözlerini üstlerine dikmişti. Aslında üstlerine değil, direkt Delfin'e bakıyordu. Serpil gülerek geri çekildi. Elini Delfin'e dik dik bakan adama uzatıp, "Sizi tanıştırmadım. Delfin, Derin. Derin, Delfin. Ya ne kadar da uyumlu! Derin benim kuzenim. Delfin benim kurtarıcım. Son not bükücü." dedi ellerini kalbinin üstüne koyarak. Derin bu hareket karşısında alayla güldü. Delfin ise suskun kaldı. Utanmıştı. Derin elini uzattı. Delfin anlık bir duraksamanın ardından uzatılan eli sıktı. Gözlerini adama çevirince o gözlerde anlamlandıramadığı bir ışıltı gördü. Delfin'in zor yavaşlattığı kalbi tekrar hızlandı. Günün geri kalanında çimlerde yattılar. Ekim ayı henüz kış mevsiminin kapıdan girmesine henüz izin vermemişti. Güneş ışıkları iç ısıtıyordu. Delfin çimlere yüzüstü uzanmış, kitap okuyordu. Arda ise yanına uzanmış, uyukluyordu. Serpil ve Derin bir film hakkında ciddi bir tartışmaya girmişlerdi. "Arda!" diye haykıran tiz çığlıkla dördü de oldukları yerde sıçradı. Kafalarını kaldırdıklarında sarışın bir kızın Arda'ya doğru öfkeli adımlarla ilerlediğini gördüler. "İrem!" dedi Arda telaşlı bir sesle. Delfin gülmemek için kendini zor tuttu. Arda ve sarışınları, dedi içinden. "İdil!" dedi kız öfkeli bir sesle Arda'yı düzelterek. Delfin eliyle ağzını kapatıp yüzünü gizlemek için Serpil'e döndü. Onun da kendisinden bir farkı yoktu. "İdil'cim, sorunlarımızı çözdük sanıyordum." dedi Arda gülümsemeye çalışarak. "Sorunlarımızı çözdük mü? Sence ben bir sorun muyum? Sen kendini ne sanıyorsun?" dedi yüzü öfkeyle kızarırken. Arda gözlerini kızdan ayırmadan yan dönüp, "Yüzük yanında mı? N'olur, yanımda de!" dedi fısıldayarak. Delfin'in bakışları kıza dönerken çantasının arka cebinden yüzüğü çıkarıp parmağına geçirdi. "Parmağımda." dedi fısıldayarak. Arda bir anlığına Delfin'e bakıp minnetle gülümsedi. Ardından sarışına dönüp, "Bak güzelim, İrem misin İdil misin, her ne haltsan sadece sarhoşken yaşanmış birkaç eğlenceli an için seninle sevgili olacağımı falan mı sandın?!" dedi alayla. İdil'in yüzü artık mora dönerken Arda sözlerine devam etti. "Hem senin sandığının aksine başım bağlı benim. O yüzünden başka kapıya, canım. Bu vücutla bir sonraki durak çok uzakta olmasa gerek." dedi Delfin'in elini kaldırıp güneş ışığında parlayan yüzüğü göstererek. İdil öfkeyle arkasını dönüp ayaklarını yere vura vura uzaklaştı. O uzaklaştıktan sonra Arda, Delfin'e dönüp kahkahayı patlattı. Elini kaldırdığında Delfin de onun eline çaktı ama ardından da tokadı çaktı. "Bu kaçıncı Arda Keskin? Yeter artık! Sıkıldım ben senin evcilik oyunlarından! Okulda adım Boynuzlu Polyanna'ya çıktı! Azcık da Serpil ile oynayın oyununuzu! Ben gidiyorum." dedi öfkeyle. Ardından hemen eşyalarını toplayıp daha Arda bir şey diyemeden hızla uzaklaştı. Delfin okula girmek üzereyken bileğinin tutulmasıyla olduğu yerde kalmak zorunda kaldı. "Arda bırak kolumu!" dedi öfkeyle arkasını dönerken. Arkasını döndüğündeyse öfkesi silinip yerini şok dolu bir ifadeye bıraktı. "Ss... sen!" dedi kekeleyerek. "Evet, ben." dedi Derin ifadesiz bir yüzle. "Ben seni Arda sandım. Kusura bakma." dedi zor çıkan bir sesle. "Önemli değil. Ama bilmen gereken bir şey var. Bence sen bir evcilik oyununda harcanamayacak kadar güzelsin." dedi Derin gözlerini Delfin'in gözlerine kilitleyerek. Delfin ani gelen iltifat karşısında ne yapacağını şaşırdı. Adamın koyu kahve gözlerinin bir sihri vardı sanki. Delfin'i içine çeken birer hortum gibiydi. Derin'in yüzünde oluşan kendinden emin gülümseme Delfin'i kendine getirdi. "Bu kadar hız tehlikeli olabilir." dedi iğneleyici bir sesle. Derin bir kahkaha attı ve Delfin duyduğu sesle erimek üzereydi. "Bence bu iğneleyici kız susturulmalı." dedi Delfin'in birkaç santimlik mesafesine yaklaşarak. Delfin korkuyla geri adım attı. Ama attığı her adıma Derin de bir adımla karşılık veriyordu. Delfin sonunda arkasındaki duvara dayandığında kaçacak yeri kalmamıştı. Titrek bir nefes aldı. Derin bakışları bu titrek nefesle aralanmış dudaklara çevirdi. Çarpık bir gülümsemeyle tekrar Delfin'in gözlerine döndü. "Sonuna kadar gidecek cesaretin yoksa o güzel ukala ağzını sıkı tutarsın." dedi ve geri çekildi. Delfin sonunda kendine geldiğinde tek başınaydı. Derin onun başını karşı koyamadığı bir şekilde döndürüp ortadan kaybolmuştu. İlerleyen günlerde Derin sürekli olarak kuzenini bahane edip okula Delfin'i görmek için gelmeye başlamıştı. Kısa sürede kaynaşan ikili, Derin'in kurnaz saldırıları ve Delfin’in kalbinin umarsız ısrarları sonucu sevgili olmuşlardı. Her şey güzeldi. Masalsı bir aşk olarak düşünüyordu Delfin. Hele ki daha öncesinde yaşadığı platonik diken aşkını kalbinden söküp attıktan sonra Derin ona ilaç gibi gelmişti. İlişkilerinin dördüncü ayından sonra Derin, Delfin'den duygularından fazlasını istemeye başlamıştı. Masum iyi geceler öpücükleri ya da sinema salonlarındaki kısa dokunuşlar artık Derin'e yetmemeye başlamıştı. Derin hareketleriyle ısrar ettikçe Delfin kaçıyordu. Delfin evlenmeden önce ilişkiye girmek istemiyordu, Derin’in kendisini bırakacağını düşünüyordu. Derin ise her ne kadar onu anlasa da arzularına hâkim olamıyordu. Sonunda ise ilişkilerindeki ilk gerçek kavga cereyan etmişti. Mart ayının sonlarına doğru bir gün onun kaçışlarına katlanamayan Derin bir anda, “Haklı olmalısın duygularımdan çok arzularım olmalı beni sana çeken. Artık seni sevmiyorum, çünkü sen benden kaçtıkça kendimi daha kötü hisssetmem ve senden soğuyor olmamdan başka duygu yok içimde. Bence birbirimizi daha fazla üzmeden ayrılalım.” demişti Delfin’in gözlerinin içine bakarak. Delfin’in dünyası bu cümlerle başına yıkılmıştı. “Derin, ne diyorsun sen?” diyebilmişti zor duyulan bir sesle. “Delfin zaten gözünde bir çapkından farkım yok. Belki de benim için tek kadın diye bir durum yoktur. Belki de senin sandığın gibi uçkuruna düşkün bir erkeğim. Eski hızlı hayatım doğru olan belki de. Çünkü aramızdaki savaş beni yoruyor.” demişti Derin umursamaz bir tavırla sonrasında ise basıp gitmişti. Delfin o gittikten sonra okuldaki ders saatleri dışında her bir dakikasını ğlayarak geçirmişti. Derin’in arkasını dönüp gitmesinden tam tamına on gün sonra yıkık bir şekilde Delfin’e geri gelmişti Derin. Delfin onu ilk defa o kadar paramparça bir ruh halindeyken görmüştü. Delfin şaşkınlıkla onun hâlâ karşısında oluşuna inanamamışken Derin yere çöküp Delfin’e sıkıca sarılmış ve delirmiş gibi, “Seni kaybedemem. Sensiz yaşayamam. Seni seviyorum.” demişti defalaca kez. Delfin her ne kadar onun bu ani dönüşünü, ani gidişi kadar şaşırtıcı bulsa da hissettiği şüpheye de engel olamamıştı. O gün Derin’e olan güvenini ilk kez kaybetmişti. Aşkı silemeyeceği kadar derin olsa da güven duvarlarında çatlaklar oluşmuştu o gün. Delfin başta onu defalarca kez kovmuştu. Çünkü her ne kadar onu sevse de güvenemediği bir adamla olamayacağını düşünmüştü. Derin her kovuşunda geri gelmiş ve her seferinde sadece üç cümle kurmuştu. “Seni kaybedemem. Sen benim İnci’msin. Seni seviyorum.” demişti hayatı buna bağlıymışçasına. Delfin’in buzları erimişti bu üç cümlenin sayısız döngüsünün ardından. Delfin affedişi sonrasında bambaşka bir Derin bulmuştu Delfin. En belirgin özelliği ise sürekli ‘İnci’ demesiydi. Bu olayların peşinden gelen iki ayın sonunda ise Derin doğum gününü kutladıkları mayıs gecesi Delfin’e yine bir anda, “Bu doğum günümde en çok istediğim hediyeyi ver bana. Ailem ol. Evlen benimle.” demişti Delfin’i bir kez daha bu sefer sevinçten şaşırtarak. Derin'e hiçbir zaman hayır demeyi başaramayan Delfin ise bu teklifi seviş gözyaşlarıyla kabul etmişti. Ertesi gün yıldırım nikâhı kıymaya kararlı olan Derin’i, Delfin en fazla bir ay daha tutabilmişti. Sonunda yaz gündönümünde kalplerinde patlayacak olan aşkları ve aşklarının ilk günden beri destekçisi olan Arda ve Serpil’in şahitliğinde evlenmiştiler. Balayı geceleri ise Delfin’in ailesinin evliliklerinden henüz haberleri olmadığı için Kilyos'ta bir butik otelde geçirmiştiler. Evliliğin ilerleyen günlerinde Derin, Delfin'e kendisiyle sadece onu arzuladığı için evlenmediğini kanıtlamıştı. Derin âşıktı Delfin'e, Delfin de Derin'e. Çiftin yaşadığı tek sorun ise gizli kapaklı ve alelacele yapılmış evliliğe karşı Delfin'in ailesinin sert tavrı olmuştu. Başlarda çok öfkeli olan Delfin’in ailesi Derin'in oldukça iyi bir insan olduğunu ve İTÜ'de Elektrik Elektronik Fakültesi'nde okuduğunu öğrenince bir parça yelkenleri suya indirdiler. Kalan yelkenler ise Derin de olan şeytan tüyü sayesinde zaman içinde kendiliğinden inmişti. Derin'in tekne sevgisi babasının gönlünü çalmıştı ve bu sayede Derin en zorlu üyeyi ikna ettiği için aile tarafından kabul edilmişti.
Merhaba Casperlarım, Umarım bu hikaye sizler için tekrar okumaya değerdir. Düşünceleriniz benim için çok değerli. Beni yorumsuz bırakmayın. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuz ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Eski Casper'lar tekrar merhaba, yeni Casper'lar hoş geldiniz! Keyifli okumalar Deniz UZAY |
0% |