@miraclesea
|
Delfin mutlu bir iç çekişle yerde yuvarlanan iki erkeği izledi. Belki kalbindeki kabuk bağlamış tüm yaraları deşmişti ama oğlunu ilk defa bu kadar mutlu görüyordu. Bu mutlulukla parlayan yüze değer, diye düşündü. Oğlunun bu neşeli suratı için tüm kalp yaralarının yaratacağı acıları görmezden gelmeye razıydı. “Anne! Bak, babam beni ne güzel uçuyuyo!” diye çığlık attı Merih. Delfin gözlerini babasının omzunda kollarını iki yana açmış oğluna çevirdi. Saf neşe taşan yüzü karşısında Delfin kahkahasını tutamadı. Derin ve Merih hayran bakışlarla baktılar Delfin’e. Merih kafasını eğip babasına döndü.
“İncem ben baba!” dedi hızlıca. Derin onu oturttuğu omuzlarından çekip yere indirdi. Merih hemen koltukta oturan annesinin kucağına yerleşti ve kafasını annesinin göğüslerine yasladı. Delfin o an oğlunun yorulduğunu anladı. Kollarını oğlunun beline dolayıp doğrulup kalktı oturduğu yerden. “Uykumuz mu geldi, paşam?” dedi tatlı bir ses tonuyla. “Evet, uykum geldi. Anne, ben şeninle yatıcam.” dedi oğlu dudak bükerek. “O niyeymiş paşam?” dedi Delfin gülerek. Merih kısa bir anlığına onları izleyen babasına baktı sonra annesinin kulağına eğildi. “Kışkandım.” dedi babasından yeni öğrendiği kelimeyi fısıldayarak. Delfin kafasını geriye atıp şen bir kahkaha attı. “Bir gecelik izin veriyorum o zaman.” dedi gülerek. “Ayanızda yatıcam ama.” dedi yine fısıldayarak. “NE?” dedi Delfin şaşkınlıkla. Derin kaşlarını çattı anlamayarak. “Şeşşiz ol anne! Ayanıza yatıcam tabi. Bi kolumla şana bi kolumla babama şayılcam.” dedi heyecanlı bir sesle. Delfin kendi içinde bir tartışmaya düştü. Bunu yapabilir miydi? Derin ile yine aynı yatağa baş koyabilir miydi? İçindeki anaç ruh, sadece Merih uyuyana kadar, diye fısıldadı. Oğlunu üzmemek için her şeyi yapardı Delfin. Buna onu aldatan adamla aynı yatağa girmek de dâhildi. Uçar ailesinin üç ferdi de aynı yatağa yattığında Delfin kendi kendine acıyla gülümsedi. Merih ise gülücükler saçarak bir annesine bir babasına bakıyordu. Gözleri pırıltılar saçıyordu. Delfin onun bu hali karşısında gülümsedi. “Hani senin uykun vardı oğlum?” dedi gözlerini kısarak. “Kaçtı.” dedi oğlu masumane bir şekilde. Derin güldü ve oğlunun kulağına eğilip, “Anneni kandırmak için daha masum durman gerekiyor oğlum.” diye fısıldadı. Merih babasını itip, “Yaa, babaaa!” dedi gülerek. “Ne fısıldaştınız aranızda bakayım siz?” dedi Delfin araya girerek. “Baba oğul arasında, anneler bilmez.” dedi Derin gülümseyerek. Delfin şüpheyle baktı Derin’e. Merih bir anda atıldı. “Bak işte! Sana da inanmadı.” dedi babasını dürterek. Delfin bir kahkaha patlatırken, Derin oğluna döndü. “İnsan babasını eleverir mi ya?” dedi sitemli bir sesle. “Evelermek ne demek?” dedi o da ciddiyetle. Derin güldü. “Evelermek değil oğlum, elevermek. Şimdi ben demin kulağına bir şey söyledim ya, o ikimizin arasında bir şeydi. Sen de annene öyle söyleyince beni elevermiş oldun, anladın mı yavrum?” dedi babacan bir sesle. “Anladım baba. Kötü bir şeymiş. Bir daha seni evelermiycem.” dedi kaşlarını çatarak kendinden emin bir sesle. Derin tekrar güldü. “Peki, oğlum, öyle olsun. Bir daha sakın beni evelerme.” dedi gülerek. Büyük bir sabırla onları dinleyen Delfin sonunda kendini tutamayarak karnını tutup kahkahalar atmaya başladı. Derin muzip bir sırıtışla süzdü karısını. Merih’in kulağına kısa bir şey fısıldadı. Oğlu babası gibi gülümsedi ve başıyla onayladı. İkisi de bir anda Delfin’in üstüne atılıp gıdıklamaya başladılar. Delfin nefessiz kalana kadar gıdıklamaya devam ettiler. Delfin sonunda yatağa vurup, “Pes!” dedi nefes nefese. İki erkek geri çekildi. Delfin nefesini düzene sokana kadar üçü de sessiz kaldı. Delfin karşısındaki masum bakışlı iki erkeğe gözlerini kısarak baktı. “Sizi hainler sizi! Şimdilik kazanmış olabilirsiniz ama intikamım acı olacak.” dedi parmağını onlara doğru sallayarak. Sonrasında Merih’i yatırdı. “Hadi, yat bakalım. Benim yarın erken kalkmam gerekiyor. Bu yüzden hemen uyuman lazım, beyefendi.” dedi oğluna ciddi bir sesle. Delfin de uzanınca hemen annesinin göğüsleri arasına girdi oğlu. Ardından küçük ellerinden birini arkaya, babasına doğru, uzattı. Elini kavrayıp kendine çekti. Derin hemen yaklaşıp sarıldı oğluna. Delfin bir anlığına gerildi ama oğlu için sesini çıkartmadı. Oğlu uyuduğu gibi Derin’i gönderecekti yatağına. Merih bir uyusun hemen... Gecenin en karanlık anlarından birinde uyandı Delfin. Garip ama mutlu bir sıcaklıkla sarılmıştı. Kozadaki tatlı bir tırtıl gibi hissediyordu kendini. Gözlerini hafifçe aralarken daha da sokuldu bu sıcak kozaya. Gözlerini açtığındaysa hızla kaçmak istedi ama bu imkânsız gibiydi. Oğlu bir elini annesinin boynuna diğer elini ise babasının sakallarına yaslamıştı. Bunda kötü bir şey yoktu tabii. Yatağında sorun çıkaran ikinci erkekti. Derin kolunu Delfin’in beline sarmıştı. Bir bacağı ile sıkıca kıstırmıştı kadının bacaklarını. Delfin kıpırdarsa Derin’in uyanacağını ve kendisinin nasıl ona sokulduğunu görecekti. İster istemez durumunu değiştirmemeye karar verdi. Ve yeniden uykuya dalarken Derin’in dudaklarında beliren belli belirsiz gülümsemenin farkına varamadı. Delfin devamında ne kadar uyuduğunu bilmiyordu. Gece boyunca hissettiği duygusal karmaşa nedeniyle huzursuz bir uyku uyumuştu. Bu yüzden Merih’in neşeli çığlıklarıyla uyandığında sanki hiç uyumamış gibi hissediyordu. Uyku sersemi gözlerini açtığı zaman oğlunun yatağın üzerinde oturduğunu gördü. “Hiç uyanmayacaksın sanmıştım anne.” dedi oğlu. Ardından hemen ekledi, “Sen dün çok yorgun olduğundan sinemaya gidememiştik ya, bugün babam bizi sinemaya götürecek. O yüzden hemen kahvaltımı yapmak istiyorum.” dedi bilmiş bilmiş. Bu istek karşısında Delfin biraz olsun sersemliğini atarak yatakta gerindi ama gözleri onunla aynı fikirde değil gibi açılmamakta ısrarcıydı. Merih bıkkınlıkla babasına döndü. “Baba, annem uyanmıyor.” dedi ellerini göğsünde bağlayarak. Derin onun bu haline gülerek yatağa geldi ve Delfin’in üstündeki yorganı hızla çekti. “Hadi, kalk bakalım uykucu! Oğlum ve ben yıllar önce kalktık. Öyle değil mi, oğlum?” dedi gülerek. “Evet, anne. Sen uyanmadığın için beni babam giydirmek zorunda kaldı.” dedi annesine. Delfin göz ucuyla yatağın başında duran adamı süzdü. Altında bir kot pantolon varken üstü çıplaktı. “Zavallı babacığın... Keşke kendini de giydirebilseydi.” diye homurdandı. Delfin, Derin’in bunu bilerek yaptığını biliyordu. Derin onun savunmasını yıkmaya çalışıyordu ve lanet olsun ki, başarıyordu da. Delfin bunları düşünürken Derin yatağın üzerine eğilmişti. Gözlerinde hınzır pırıltılar dans ediyordu. “Eğer zavallı babacığa rica edersen, seni de giydirir.” diye fısıldadı. Bunu duyan Delfin kıpkırmızı bir suratla ok gibi fırladı yataktan. Genç adam arkasından kahkahalarla gülüyordu. Delfin onu duymazdan gelerek hızını kesmeden banyoya daldı. Oğlu arkasından, “Çabuk gel anne. Aşağıda seni bekliyoruz.” diye bağırdı. Delfin odaya geri döndüğünde kimse yoktu. Hızla giyinip yatağı düzeltti. Aynanın karşısına geçip saçlarını taradı. Hafif bir makyaj yaptı. Rimel göz kalemi ve şeftali renkli rujdan oluşan makyajını tamamladıktan sonra yasemin kokulu parfümünden sıktı. Ardından merdivenlerden hızla indi. İki erkek salonda boğuşuyorlardı. Kahkahaları havada uçuşuyordu. Delfin onların neşesini bozmadan mutfağa geçti. Hızla kahvaltılıkları masaya taşıdı. Kahve suyu kaynarken domates ve salatalıkları doğardı. Kendini fazlasıyla işine kaptırdığından içeri giren Derin’i görmedi. Derin ona arkadan yaklaşıp kafasını Delfin’in omzuna yerleştirdi. “Kahve kupalarını nerede saklıyorsun?” dedi ama ses tonu pek de kahve kupalarını merak ediyor gibi değildi. Delfin omzunu kaldırırken omzunun üstündeki kafadan kurtulmaya çalıştı ama kurtulamayacağını anlayınca, “Soldan üçüncü dolapta bulabilirsin.” dedi öfkeli bir sesle. Derin hafifçe gülerek geri çekildi. Kahve makinesinden kupasına kahve doldurdu. Derin her ne kadar yüzüne bir gülümseme yerleştirse de pek de mutlu sayılmazdı. İnci’ye kendini affettirme planı pek de yolunda gitmiyordu. Evet, karısının hala kendisine beslediği duygular vardı ama maalesef ki gururu da yerindeydi. Bu gururu kırmayı zamanında başarmıştı ama o zaman işi daha kolaydı. Çünkü İnci şimdiki gibi kendisinden nefret etmiyordu o zamanlar. İşi gerçekten de zordu. İnci’nin buz tutmuş kalbine girmesi için çok uğraşması gerekiyordu. Büyük bir risk almıştı Derin. Bu işin sonunda her şeyini kaybedebilirdi. Kafasını iki yana sallayıp karamsarlığı zihninden uzak tutup kendini şimdiki anın keyfini çıkarmaya odakladı. Umutsuzluğa düşmeye asla niyeti yoktu. Delfin göz ucuyla yanındaki kendisine gövde gösterisiyle işkence eden adama baktı. Delfin iç geçirmemek için kendini zor tuttu. Bu çölde susuzluktan kavrulmuş da vahaya rastlamış olmak gibiydi. Delfin gözlerini zorla bu muhteşem vücuttan ayırarak kafasını kaldırdı ve adamın yüzüne baktı. Derin’in gözleri kahve fincanına kilitlenmişti. Delfin yıllardır onu tanımanın verdiği özgüvenle adamın üzgün olduğunu söyleyebilirdi. Yüzündeki o gülümsemeye rağmen o gözlerde hüzün geziyordu. “Derin, bir sorun yok değil mi?” dedi adam için endişelenerek. Derin’i böyle gördüğünde dünkü öfkesini unutmuştu bile. Derin irkilerek kafasını kaldırıp Delfin’e baktı ve gülümsedi. “Bir sorun yok, İnci.” dedi ama Delfin ona pek inanmamıştı. Yine de pek üstünde durmadı. “Anne, hadi hemen yiyip gidelim.” dedi Merih hızla aralarına dalarak. Delfin oğluna dönüp, “Annecim, sinemalar on birden önce başlamaz. Ve benim sabahtan dersim var. Siz babanla öğlene kadar burada oynayın. Sonra gelip beni okuldan alırsınız ve sinemaya gideriz, tamam mı?” dedi gülümseyerek. Oğlu dudağını bükerek, “Söz mü?” dedi üzgün bir sesle. Delfin bir elini kalbine götürdü. “Çikolata sözü.” dedi Delfin ciddi bir sesle. “Çikolata sözü verdin bak dönemezsin.” dedi oğlu annesini uyararak. “Tamam, oğlum. Sözümden dönmeyeceğim. Gideceğiz diyorsam gideceğiz.” dedi güven verici bir sesle. Oğlunun gülümsemesi geri döndü. Üçlü gülüşerek kahvaltı sofrasına geçti.
Merhaba Casperlarım, Umarım bu hikaye sizler için tekrar okumaya değerdir. Düşünceleriniz benim için çok değerli. Beni yorumsuz bırakmayın. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuz ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Eski Casper'lar tekrar merhaba, yeni Casper'lar hoş geldiniz! Keyifli okumalar Deniz UZAY |
0% |