@miraclesea
|
Delfin somurtarak önünde akıp giden yola baktı. Yanındaki adam ise onun aksine çok keyifliydi. Sıkıntıyla iç çekip camdan dışarı çevirdi kafasını. Hâlâ onun peşinden gitmeye devam ediyordu. Onu seviyordu ve bunu inkâr etmenin artık kendisini yormaktan başka bir işe yaramadığını fark etmişti. Aptal bir kalbi vardı. Aldatılmasına ve onun tarafından yalnız bırakılmasına rağmen hâlâ onun yanında duruyor ve söylediklerini yapıyordu. Kendini değiştirebileceğine dair umudu olsa da farkında olduğu gerçek bırakmanın tutunmaktan daha zor olduğuydu. Ve onu bırakacak gücü olmadığını biliyordu. “Biraz daha karamsarlaşırsan, arabanın içine yıldırım düşmesinden korkmaya başlayacağım.” dedi Derin hafif alaycı bir sesle. Delfin ona ters bir bakış atıp tekrar camdan dışarıya baktı. Hâlâ tail dönüşü konuştukları yüzünden hem kendine hem ona derin bir öfke fırtınası içindeydi. Hissettiklerinin yansıtmamak için olabildiğince ifadelerine hâkim olmaya çalışıyordu. “Biz nereye gidiyoruz baba?” dedi Merih arka koltuktan. İkilinin arasındaki gerginlikten bihaberdi. “Amcanla tanışmaya gidiyoruz oğlum.” dedi Derin dikiz aynasından Merih'e bir bakış atarak. “Benim amcam mı var?” dedi Merih gözlerini kocaman açarak. “Evet, bir amcan bir de halan var.” dedi Derin önündeki yoldan gözünü ayırmadan. “Halamı ne zaman göreceğim? Onu da şimdi mi göreceğim?” dedi Merih heyecanla. “Hayır, onunla biraz küs olduğum için görüşmüyorum.” dedi Derin tekrar Merih'e bir bakış atarak. “Annemin sana küstüğü gibi mi?” dedi düşünceli bir tavırla. “Öyle de diyebiliriz.” dedi Derin kısa bir duraksamanın ardından. Onun bu sözleri üzerine Merih’in yüzü düştü. Derin gülümsemesini bastırıp, “Niye düştü yüzün bakalım?” dedi sesine ciddi bir ton katmaya çalışarak. “Eğer annem gibi olursanız çok uzun bir zaman onu göremeyeceğim gibi duruyor.” dedi dudaklarını bükerek. Onun bu lafları üzerine Derin’in gülen yüzü soldu. Delfin bunun üstüne arkasına dönüp, “Şimdilik bugünü düşünelim. Üstelik amcanın evleneceği kadınla yani yengenle de tanışacaksın. Gülümse bakalım.” dedi zorlukla gülümseyerek. Sonunda Merih’in yüzüne bir gülümseme yerleşti. Derin minnet dolu bir gülümsemeyle Delfin’e baktı. Delfin gözlerini kaçırdı. Derin arabayı restoranın önünde durdurduğunda Delfin sessizce kapıyı açıp indi. Derin onun bu hali karşısında duraksadı. Kadının sessizliği onu tedirgin ediyordu. Delfin konuştuğu müddetçe bu konuşma öfke ve nefretle dolu olsa bile Derin rahatlardı. Çünkü genç adam en tehlikeli anların Delfin’in sessizliğinin hüküm sürdüğü anlar olduğunu biliyordu. Tek istediği konuşmasıydı, tüm fırtınasına razıydı. Bu tedirgin ruh haliyle indi arabadan. O sırada Delfin de Merih’i indiriyordu arabadan. Küçük çocuk heyecanla zıplayıp duruyor ve annesinin elini çekiştirip duruyordu. “Anne, hadi anne!” dedi Merih hevesli bir sesle. Delfin oğlunun saf heyecan ve neşesi karşısında daha fazla ifadesizliğini koruyamayıp güldü. “Tamam, oğlum. Sakin ol birazcık. Geldik işte.” dedi gülüşlerinin arasında. Derin yanlarına gelip Merih’in saçlarını karıştırdı. “Kadınlar bu kadar heyecanlı erkekleri sevmez oğlum. Ne kadar sakin ve havalı olursan o kadar çok etkilersin onları.” dedi bir kahkaha eşliğinde. Merih kendinden emin bir ifade takınıp babasına baktı. “Annem beni böyle seviyor. O yeter bana.” dedi kafasını yukarı dikerek. Derin bu beklenmedik cevap karşısında anlık bir şaşkınlık yaşadı. Delfin bir kahkaha atarak eğildi ve oğlunun kafasına bir öpücük kondurdu. “Ben de seni seviyorum, bebeğim ve her zaman da seveceğim.” dedi sevgi dolu bir sesle. Merih neşeyle annesine sarıldı. Ardından geri çekildi. “Haydi, gidip amcamı ve yengemi görelim. Onları çok merak ediyorum.” dedi anne ve babasını çekiştirerek. Derin ve Delfin gülerek Merih’in kendilerini sürüklemesine izin verdiler. Derin restorana girdiği anda kardeşini gördü. Ege değişmişti. On sekiz yaşındaki o kayıp çocuk ifadeli insan değildi. Gözleri kesiştiğinde Derin birbirlerini son gördükleri zamanki bakışı gördü. Ege onu gördüğünde yine aynı kayıp çocuk bakışlarıyla baktı kendisine. Sakin adımlarla yürümekte zorlandı ama yine de kendi ifadesini sakladı. İfadesiz bir yüzle onlara doğru ilerledi. Ege yanındaki genç kadına dönerek bir şeyler söyledi. Ardından ikisinin bakışları da Derin'e döndü. Ege’nin gözlerinde kısa süreliğine alışık olduğu hayranlığı gördü. Kadının gözleri ardından Derin’in yanındaki Delfin ve Merih’e kaydı. Ege onlar kendilerine doğru gelirken yanındaki müstakbel eşiyle ayaklandı. Yanlarına ulaştıklarında Derin ne yapacağını bilemiyordu. Öylece kardeşinin yüzüne baktı. Kardeşi de aynı ifadeyle kendisine bakıyordu. Delfin, Derin’in kararsızlığını sezdi. Yanındaki adamın biraz cesarete ihtiyacı vardı. Bu yüzden sırtından kuvvetli bir şekilde ittirdi. O sırada karşısındaki kadın da aynı şeyi düşünmüş gibi Ege’yi ittirdi. İki erkek kadınların bu hareketiyle kafalarını tokuşturdu. Ardından iki kadın da gülmeye başladı. Derin ve Ege kızgın bakışlarını onlara çevirdiler. Sonrasında iki kardeş birbirlerine baktılar. Bu sefer ikisi de duraksamadı ve özlemle sarıldılar. İki kadın da kahkaha atmayı bırakıp şefkatli bir şekilde gülümseyerek iki kardeşe baktılar. Ege ayrıldıklarında bir adım geri çekilip yanındaki kadının beline elini koyup yanına çekti. “Abi, bu güzel kadın benim müstakbel eşim Deniz Erden.” dedi Ege sevdiği kadına mutlu bir gülümsemeyle bakarak. Derin elini Deniz’e doğru uzattı. Deniz kendisine uzatılan eli sıkarken heyecanla, “Ben sizin çok büyük hayranınızım. İzlemediğim filminiz, diziniz yok.” dedi kendini tutamayarak. Ardından kendisinin ne yaptığını fark edip eliyle ağzını kapattı ve mahcup bir şekilde Derin’in eşine baktı. Delfin ise Deniz’i şaşırtan bir kahkaha attı. Derin de ona bakıp bu kahkahaya eşlik etti. Ege, Deniz’in elini ağzından çekti gülerek. “Merak etme canım, ben fazlasıyla alışığım bu ilgiye. Ben Delfin. Tanıştığımıza memnun oldum, Deniz.” dedi Delfin sıcak bir gülümsemeyle Deniz’in elini sıkarken. Derin’in kardeşinin yanında sorun çıkarmaya gerek yoktu. “İnci Delfin.” dedi Derin, Delfin’i düzelterek. Delfin ona bakıp gözlerini devirdi. Ardından Delfin’in elbisesini çekiştiren Merih’le tüm ilgi oraya yöneldi. “Çok özür diliyorum. Tanışma telaşından seni tanıştırmayı unuttuk, tatlım.” dedi Delfin oğluna gülümseyerek. Sonrasında Ege ve Deniz’e dönüp, “Ege ve Deniz’cim, bu dünyanın en yakışıklı erkeği Ali Merih.” dedi eliyle oğlunu göstererek. Deniz, Ege'nin konuşmasına izin vermeden eğilip elini Merih'e uzattı. Merih, Deniz'in elini sıkarken, “Sen çok güzelsin.” dedi bir anda. Ani gelen iltifata Deniz bir anlığına şaşırsa da kendini toparlayıp, “Çok teşekkür ederim. Sen de annenin dediği gibi dünyanın en yakışıklı erkeğisin.” dedi Deniz tatlı bir şekilde gülümseyerek. “O zaman neden onunla evleniyorsun? Benimle evlen.” dedi Merih karşısında duran amcasına ona ters gelen ama aslında çok tatlı duran bir bakış atarak. Deniz ve masadaki diğerleri kendilerini tutamayıp bir kahkaha attı. “Merih’cim, inan bana, karşıma ilk sen çıksaydın seninle evlenirdim.” dedi Deniz yanağını sevgiyle sıkarken. O sırada Derin, Merih’i kucağına aldı. İkili Ege’nin yanına gitti. Derin, Merih’e bakıp, “Oğlum, o senin amcan. İnsan amcasının eşine göz diker mi?” dedi Derin ciddi olmaya çalışarak ama bunu çok da başaramayarak. Delfin ise çoktan kafasını eğmiş gülüyordu. “Göz dikmek ne demek?” dedi oğlu düşünceli bir sesle. Babasına gayet ciddi bakışlarla bakıyordu. Derin gülüşünü bastırdı. “Benimle evlen dedin ya. Öyle denmez. Çünkü amcan bu pazar evlenecek, Deniz'le.” dedi Derin ciddi durmaya çalışarak. Ardından Merih, Ege’ye dönüp, “Özür dilerim, amca. Bir daha göz dikmem.” dedi tüm ciddiyetiyle. Ege gülmemek için kendini zor tutarak, “Eğer öpüp sarılırsan affederim.” dedi tatlı bir sesle. Merih’in yüzü neşe ile aydınlandı. “Ooo... Amca ya! Ondan kolay ne var?” dedi ve kollarını iki yana açtı. Ege de Merih’e uzandı ve Derin'in kucağından aldı Merih'i. Ege ve Deniz, Merih’i severken Derin Delfin’e döndü. “Teşekkür ederim.” dedi Derin minnettar bir gülümsemeyle. “Neden?” dedi Delfin anlamayarak. “Kardeşimin yanında beni bozmadığın ve aramızda yaşanılanlar sebebiyle kötü davranmadığın için.” dedi Derin gözlerini kaçırarak. Delfin gülümsedi. “Ege seni bir abi olarak istiyor, canım. Bir eş olarak değil.” dedi alaycı bir sesle. Derin kendini tutamayıp güldü. Bazen Delfin'in hazırcevaplığını unutuyordu. Yemeğin geri kalanı oldukça neşeli ve bol kahkahalıydı. Masadan keyifli kahkahalar eksik olmamıştı. Kahkahaların sebebi çoğunlukla Merih kaynaklı olmuştu. Merih birbirinden ilginç soru ve bu sorulara bulduğu kendince cevaplarıyla masadakileri kahkahadan kırıp geçirmişti. Yemeğin sonunda kahvelerini içerlerken Ege abisine dönüp, “Bu gece Deniz’i babasından istemeye gideceğiz. Senin kadar büyük çaplı olmasa da üniversite zamanında ben de babamla kavga edip, kapıyı çarpıp çıktım ve artık onlarla konuşmuyorum. Böyle durumlarda büyüğünden rica edersin ve benim için bu kişi sensin abi. Bu yüzden benim için Deniz’i bana sen ister misin?” dedi ciddi bir sesle. Derin kardeşinin sözlerinden oldukça duygulanmıştı. Gözleri hafifçe dolarken, “Tabii ki de isterim, kardeşim. Senin için yapmayacağım şey yok. Bu da soru mu?” dedi yoğun duygularından dolayı hafif boğuk bir sesle. Ege minnettar bir şekilde gülümsedi. “En azından annenize söyleseydik.” dedi Delfin, Derin’e tatlı bir gülümsemeyle bakarak. “İnci!” dedi Derin normal bir tonlamayla ama uyaran bir sesle. Derin ikisini de artık görmek ya da adlarını duymak istemiyordu. Annesi bir şey yapmamıştı aslında ama sorun da buydu zaten. Babası onu evden kovarken hiçbir şey yapmamıştı. Delfin ısrar etmedi. Derin’in neler yaşadığını iyi biliyordu. Bu yüzden sessiz kalmayı seçti. “Sadece Bade’ye söyledim. O gelecek ama diğerlerine söylemeyecek kesinlikle.” dedi Ege gözlerini fincana dikerek. Derin kardeşinin hüznünü hissetti. Kendisinin aksine Ege anne babalarını görmeyi istiyor, onları özlüyordu. Derin’in ona baktığında gördüğü kayıp çocuk bakışının sebebi buydu. Hüzünlü bir iç çekti. “İyi olmuş. Bade’yi özledim.” dedi Derin durgun bir sesle. Delfin yanındaki adama baktı. Yıllar önce anlattığı zaman hatırladı. Parçalandığı zamanları... Bir an tereddüt etti ardından elini Derin’in elini üstüne koydu. Derin hatıraların pusundan uyanarak kafasını Delfin’e çevirdi. Delfin ona içten bir gülümsemeyle baktı. Derin titrek bir nefes çekti. Sonrasında Delfin’in elinin üstüne Merih de eli geldi. Derin gülümseyerek elini çevirdi ve iki elini de koca avcunun içine alıp dudaklarına götürdü. Kısa mutluluğun ve aile duygusunun tadını çıkardı.
Merhaba Casperlarım, Umarım bu hikaye sizler için tekrar okumaya değerdir. Düşünceleriniz benim için çok değerli. Beni yorumsuz bırakmayın. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuz ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Eski Casper'lar tekrar merhaba, yeni Casper'lar hoş geldiniz! Keyifli okumalar Deniz UZAY |
0% |