@miraclesea
|
Evin içi Merih’in neşe dolu çığlıklarıyla çınlıyordu. Delfin, Merih’in odasından gelen kahkahaları aşağıda salondan duyabiliyordu. Bu sıralar oğlunun tüm dikkati ve ilgisi tamamıyla babasının üstündeydi. Her cümlesinde illaki bir ‘Babam dedi ki…’ girizgâhı vardı. Delfin bu durumu kıskandığını kabul etmekle birlikte bir şey demeye hakkı olmadığını da biliyordu. Delfin bu zamana kadar Merih’in sevgisini paylaşmak zorunda kalmamıştı. Çünkü Merih’in ilgisi sürekli kendisinin üstündeydi. Delfin bu duruma çok alışmıştı. O yüzden bu sıralar zorluk çekiyordu. “Bir kadeh şarap?” dedi Derin. Delfin bir anda yerinde sıçradı. O kadar çok düşüncelere dalmıştı ki ne kahkahaların kesildiğini ne de Derin’in yanına geldiğini duymuştu. Biraz olsun şaşkınlığını attığında, “Evet, lütfen.” diyebildi titrek bir sesle. Akşam yemeğinde üç kadeh içmişti ama sakin kalabilmesi için alkole ihtiyacı vardı. Biraz sarhoşluk onun sakinliğini korumasını sağlayabilirdi ama fazla abartırsa işler çığırından da çıkabilirdi. Derin mutfağa doğru giderken Delfin sakinleştirici bir nefes aldı. Onunla oyun hakkında konuşmak istiyordu. Derin kısa süre sonra elinde iki kadehle döndü. Birini Delfin’e uzattı. Delfin nazik bir gülümsemeyle bardağı aldı. “Teşekkür ederim.” dedi kibar bir sesle. “Her zaman.” dedi Derin gülümseyerek. “Merih uyudu mu?” diye sordu Delfin. Öncelikle tehlikesiz konular hakkında konuşmak istiyordu. İkisinin asla kavga etmeyeceği konular... “Evet, uyudu. Onu bir Peter Pan hikayesinin bu kadar çabuk uyutacağını bilmiyordum." dedi şaşkınca gülerek. “Uçmak onun en sevdiği şey. Tam bir Peter Pan tutkunu. Hemen uyuyup rüyasında Peter Pan olup uçtuğunu görmek için bu kadar hızlı uykuya dalıyor.” dedi Delfin gülerek. Derin bir kahkaha attı. “Aranız gayet iyi gibi duruyor.” dedi Delfin mutlu bir gülümsemeyle. Derin kadehinden bir yudum aldı. “Aslında zorluk yaşayacağımdan korkuyordum ama Merih beni şaşırttı. Bu kadar coşkulu bir sevgiyle karşılanmayı beklemiyordum.” dedi gözleri hayali bir noktaya kilitlenirken. “Bu bana da sürpriz oldu. Çünkü bugüne kadar bana hiç baba istediğinden hiç bahsetmemişti.” dedi Delfin de kadehinden bir yudum alarak. “O mükemmel bir çocuk. Yaşından çok daha olgun bir ruha ve zekâya sahip.” dedi Derin mutlu bir gülümsemeyle. “Bazen onu hak etmediğimi düşünüyorum.” dedi Delfin iç çekerek. “Bunu sana düşündürten ne?” dedi Derin bir anda tüm dikkatini Delfin'e vererek. “Ona bizi anlattığımda ve senin babası olduğunu öğrendiğinde sevineceği yerde bana küs olup olmadığımız sordu. Ona neden hiç babasını sormadığını söylediğimde ise, beni üzmemek için öyle yaptığını söyledi. Tanrım! Sadece beş yaşında bir çocuk! Böyle bir çocuğu nasıl hak edebilirim?” dedi Delfin gözlerinden yaşlar süzülürken. Derin hızla akan yaşları sildi. “Hey! Hey! Hey! Neden ağlıyorsun bakalım? İkiniz de birbirinizi sonuna kadar hak ediyorsunuz. Asıl ben sizi hak etmiyorum.” dedi mahcup bir gülümsemeyle. Delfin kendini tutamayıp güldü. “Hayda! Merih’i çağırayım. O da seni hak etmediğini söylesin. Bu kısır döngü içinde eriyip gidelim o zaman.” dedi burnunu çekerek. Bu sözlerle Derin de güldü. Derin gözlerini sildi. Sonrasında sabah sınıfında girdiği şoku hatırlayarak Derin’e döndü. Derin, Delfin’in kendisine dönen kısık gözleri karşısında şaşırdı. “O değil de bana söylemek istediğin bir şey var mı, Derin?” dedi şüpheci bir sesle. Derin tedirgin bir şekilde yutkundu. “Söylemek istediğim bir şey var mı?” diye tekrarladı Derin, Delfin’in yüzünü en ince ayrıntısına kadar inceleyerek. Gergin bir tavırla Delfin’in kadehine şarap ekledi. Delfin ona yapmacık tatlı bir gülümseme atıp, “Bilemiyorum Derin, yeni projeler var mı? Yeni bir tiyatro oyunu mesela?” dedi sıkılı dişlerinin arasından. Derin üstündeki tedirginliği atıp rahatlamayla güldü. Bu rahatlama Delfin’in gözünden kaçmadı. Ama bunun hakkında düşünmeyi daha sonraya bıraktı. Zihni başka bir saklı hikâyeyi kaldırabilecek kadar açık değildi o an için. “Ben de konu ne zaman Othello’ya gelecek diye derin bir merak içindeydim.” dedi Derin yamuk bir sırıtışla. “İnan bana, ben de aynı merak içindeydim ama sen ağzını açıp tek kelime etmedin. Senin yüzünden bu haberi sınıfın ortasında aldım. Yaşadığım şoku eminim tahmin edersin.” dedi Delfin sesini sakin tutmaya çalışarak. Derin karşısında gözlerinde öfke yanan Delfin varken tedbirli davranarak ve sözcüklerini seçerek konuşuyordu. “Arda’nın sana söyleyeceğini düşündüm.” dedi Derin hafif kıskanç bir sesle. “Arda’nın değil, senin söylemeni isterdim.” dedi Delfin saklayamadığı bir kırgınlıkla. Bir anlığına Derin şaşkınlıkla kasıldı. Delfin gerçekten bunu söylemediği için kırgın duruyordu. Kadehini masaya bıraktı ve Delfin’e dönüp yüzünü avuçlarının arasına aldı. “Ben özür dilerim, İnci. Ben bana kızacağını bildiğim için söylemek istemedim.” dedi parmak uçlarıyla yüzünü okşarken. Delfin’in bu dürüstlüğü onu şaşırtmıştı ama bunu içtiği şaraba bağlıyordu. Çünkü Delfin başka türlü buzdan duvarlarını yıkmazdı. “Bana yalan söylemenden nefret ediyorum. Benden bir şey saklamandan nefret ediyorum. Beni aldatmış olmandan nefret ediyorum.” dedi Delfin gözleri dolarken. Derin, Delfin’i göğsüne bastırdı. “Şşt... Biliyorum, bebeğim. Biliyorum. Özür dilerim, bebeğim. Seni üzdüğüm için... Seni bir başına bıraktığım için... Oğlunun suçluluk duygusunu taşıdığın için... Her şeyi tek başına yapmak zorunda kaldığın için... Her şey için özür dilerim." dedi Derin burnunu Delfin’in saçlarına gömerek. Delfin titrek bir iç çekti. “Çok zordu, Derin. Çok zor... Merih'i büyütmek, seni özlemek, sana kızmak... Hele ki, hem seni sevip hem de nefret etmeye çalışmak... En zoru oydu. Sana o kadar çok ihtiyacım vardı ki...” dedi sonunda ağlamaya başlayarak. Derin bacaklarından kavrayıp Delfin’i kucağına çekti. “Benim güzel karım, o kadar güçlü ve cesurdu ki, ne kadar zor olsa da her şeyi bir başına yaptı. Bu aptal âşık kocasının ilgisizliğine rağmen mükemmel bir çocuk dünyaya getirdi. Benim karım çok güçlü ve zarif... Aynı taşıdığı isim gibi bir İnci. Kırılmaz, parçalanmaz!” dedi Derin karısına hayran olduğunu belirten bir tonlamayla. Delfin bir daha burnunu çekti. “Ama sen beni kırdın, sen beni paramparça ettin!” dedi Delfin, Derin’in göğsüne güçsüz bir yumruk indirerek. “Evet, kırdım. Paramparça ettim. Ama seni sevmekten, beklemekten hiç vazgeçmedim.” dedi saçlarını şefkatle okşayarak. “Ama hiç gelmedin!” dedi Delfin omuz silkip itiraz ederek. “Gitmemi istedin, İnci!” dedi Derin hafif sinirli bir sesle. “Ne zamandan beri sözümü dinliyorsun sen?” dedi acı bir alayla. Derin bir kahkaha attı. “Seni daha çok sarhoş etmeliyim. Bu kadar dürüst davrandığını görmek çok hoş!” dedi Derin içten bir şekilde gülerek. “Hayır, bir daha bunu yapmana izin vermeyeceğim.” dedi Derin’in kucağında doğrulup. Kaşlarını çatarak Derin’e ciddi olduğunu göstermeye çalıştı ama başı dönünce Derin gülüp tekrar kucağına çekti Delfin’i. Kadının sarhoş olsa bile kaybetmeyeceği bir inadı vardı. “O zaman son bir dürüst cevap daha istiyorum senden.” dedi Derin, Delfin’in yüzüne düşen saçları iterek. Ardından elini genç kadının çenesini tutup kendisine kaldırdı. Gözleri kesişti. “Beni hala seviyor musun, İnci?” dedi Derin merak parlayan gözlerle. Delfin bu soru karşısında şaşkın bir nefes çekti. Gözlerini kapattı ve gözlerine yansımak üzere olan duygularını sildi. Cevap vermeden bir süre Derin’in göğsünde durup adamın kalp atışlarını dinledi. Delfin elini kendi kalbine koydu. Sanki maraton koşmuş gibi çarpıyordu kalbi. Derin de elini Delfin’in kalbinin üstüne koydu. Delfin gözlerini açıp Derin’e baktı. “Bu yeterli bir cevap değil, biliyorsun. Zaten beni her gördüğünde kalbin hızlı çarpıyor. Ben bir cevap istiyorum.” dedi ukalaca sırıtarak. “Derin, ben...” dedi ama cümlesini tamamlamadan sustu. Derin bir eliyle Delfin’in yüzünü kavradı. “Delfin, bunu söylediğini yarın sabaha unutacaksın zaten ya da inkâr edeceksin. Bırak da birkaç saatliğine tamamıyla mutlu ve huzurlu hissedeyim.” dedi yalvaran gözlerle. Delfin o gözlerdeki içten ifadeyi görünce dayanamadı. Derin bir iç çekti. “Seni çok sevdim.” dedi Delfin, Derin’in gözlerinin içine bakarak. Sonrasında devam etmek istedi ama başı yorgunluk ve sarhoşlukla Derin’in omzuna düştü. Derin sıkıntıyla oflasa da gülmekten de kendini alamadı. Sonuçta bir gün devam edecekti Delfin konuşmasına. Devam edecek olmasa ağzını açmazdı. Derin bu temenniye sığındı ve sıkıca sarıldı Delfin’e.
Merhaba Casperlarım, Umarım bu hikaye sizler için tekrar okumaya değerdir. Düşünceleriniz benim için çok değerli. Beni yorumsuz bırakmayın. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuz ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Eski Casper'lar tekrar merhaba, yeni Casper'lar hoş geldiniz! Keyifli okumalar Deniz UZAY |
0% |