@miraclesea
|
Ekim 2007 Atilla öğrenci işlerinden çıktığında neredeyse yemek saati gelmişti. Mezuniyet için gerekli olan tüm belgeleri teslim etmişti. Artık mezun sayılırdı. Bir an önce bu okulun sınırlarından uzaklaşmaya can atıyordu. Tabii ki bu okul sınırlarındaki son yemeğini yedikten sonra olacaktı. Koridorun başında kendini bekleyen Giray’ı gördü. Giray’ın yanına geldiğinde, “Çok istediğin özgürlüğüne kavuştun mu, Atilla?” dedi gözlerini devirerek. Atilla bezgin bir tavırla iç çekti. “Yeterince alay enerjini üstümde harcadın mı? Karnım aç çünkü.” dedi gözlerini devirerek. “Açsan bana ne! Artık bu okulun bünyesinde olmadığına göre yemek yemeye hakkın yok. Kusura bakma, benim eğitim hayatım devam ediyor.” dedi omuz silkerek. “Gerçekten ne zaman bırakacaksın, merak ediyorum.” dedi okulun bahçesine çıkarak. “Madem istiyorsun, ciddileşiyorum. Hâlâ verdiğin kararı desteklemiyorum, onu söyleyeyim. Fevri kararlar alıyorsun. Bir sene daha kalıp daha çok tecrübe edinip hayallerimizi daha kolaylıkla gerçekleştirbilirdik. Hem çevremiz de gelişirdi.” dedi Giray ciddi bir tavırla. “Sıkıldım, Giray. Bu okul beni boğuyor. Heyecanlandıran veya katkı sağlayan bir şey kalmadı benim için. Çevremizi geliştirme konusu ise burada benden bahsediyoruz. Çok zorlanmayacağız.” dedi kendinden emin bir sesle. “Tamam, dahi ve ukala adam. Dediğin gibi olsun. Ben naçizane fani kulunuz en azından sizin tırnağınız olabilmek için okulunu bir yıl daha uzatacak.” dedi gülerek. Atilla ona cevap vermeden yemekhaneye doğru yürümeye devam etti. Giray hâlâ alaycı bir tavırla onunla konuşurken yemekhane kapılarını ittirdi. İşte, tam o anda gördü Atilla onu. Yanındaki arkadaşlarına gülerek bir şeyler söyleyen kız kendi etrafında döndükten sonra bir su perisi gibi çöp kovasına doğru gidip elindeki peçeteleri attı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Tüm dünyanın mutluluğunu yüzüne sığdırmış gibiydi. Atilla orada öylece kalakaldı. Yanında iki arkadaşıyla yanından geçerken konuşmalarını duydu. “Her anı rüya gibi geliyor. İlk yemeğimizi yedik.” dedi neşeyle. “Delfin gerçekten 21. yüzyıl Polyanna’sı olabilirsin. Belki de Sanat Tarihi yerine Sinema ve Televizyon bölümüne gitmeliydin. Draman çok iyi.” dedi yanındaki erkek alaycı bir ses tonuyla. Adının Delfin olduğunu yeni öğrendiği kız gülerek onu itti. “Kapa çeneni, Arda. Hadi gidelim bir an önce. Okulun her bir köşesini keşfetmek istiyorum.” dedi ellerini çırparak. “Pes et, Arda. Bu neşeyle baş edemeyiz.” dedi Delfin’in diğer yanındaki kız Arda’nın sırtına hafifçe vurarak. Üçlü Atilla’nın onları izleyen bakışlarından habersiz gülerek okulun içine doğru ilerlediler. Atilla ise bilinçsiz bir şekilde adımlarını onlara yöneltti. Onu durduran yanındaki Giray oldu. “Açım diye başımın etini yedin. Nereye gidiyorsun?” dedi koluna asılarak. “Öğrenci işlerine dönmeliyim hemen.” dedi Atilla kendi kendine konuşarak. “Dostum, ne oluyor?” dedi Giray onun peşinden gderken. Atilla bunun üstüne bir parça kendine gelerek Giray’a doğru döndü. “Sanırım sen haklıydın. Bu okuldan alacaklarım henüz bitmedi.” dedi gülümseyerek. “Atilla iyi misin? Kafanı da vurmadın bir yerlere. Ne saçmalıyorsun?” dedi kafası karışmış bir şekilde. “Giray sanırım az önce aşık oldum. Bu yüzden öğrenci işlerine gidip bitirme belgelerimi yırtmam gerekiyor.” dedi hızlı adımlarla koridorda ilerlerken. Giray sanki ona ikinci bir başı çıkmış gibi baktı. “Sen ve aşık olmak? Ben aşkı yazarım, yaşamam diyen, adam mı diyor bunu?” dedi inanamayarak. “Demek ki asla, asla dememek lazımmış. Bak, okul bana hâlâ bir şeyler öğretmeye devam ediyor. Nasıl mezun olabilirim?” dedi öğrenci işlerinin kapısında durarak. Giray’ın şaşkın bakışlarını görmezden gelerek kapıyı açtı. “Aslı abla, belgelerimi yırtıp camdan atmaya ne dersin?” diye haykırdığında Giray histerik bir kahkaha attı. Dört yıldır tanıdığı adamın bambaşka bir yanını görüyordu. Atilla bir şekilde öğrenci işlerindeki işlerini halletmişti. Kolay olmamıştı ama bir şekilde başarmıştı. Delfin’le bölümleri farklıydı ama kendi bölümündeki hocalarıyla konuşmuşve birkaç seçmeli ders alarak bu işi çözmüştü. Giray’ı da Sanat Tarihi’nin birinci sınıf derslerine girmeye ikna etmişti. Bir şekilde derslerde konuşma fırsatı bulacağını düşünmüştü. Bu zamana kadar hiç aşk ya da tavlama işlerine girmemişti. Nasıl yapacağı hakkında bir fikri yoktu. Bu yüzden ilk derse girdiğinde amfide boş bakışlarını gözlerinin üstüne indirdiği siyah güneş gözlükleri ile gizlemenin en doğrusu olacağını düşünmüştü. Birkaç göz ona dönmüştü ama henüz perisinin dikkatini çekmeyi başaramamıştı. Sakin adımlarla amfinin arka sıralarına doğru ilerledi. Giray yanında olsaydı belki onu perisinin yanına oturturdu ama dönemin ilk gribine yakalandığı için evde iyileşmeye çalışmakla meşguldü. Bu sebeple de romantizmde yeni olan Atilla çareyi gizemliyi oynamakta bulmuştu. Amfinin arkasına doğru ilerlerken perisinin olduğu sırada anlık bir duraksadı. Yanındaki kız perisine, “Delfin, saat altı yönünde! Yürüyen bir afet var!” dedi kendince kısık olduğunu umduğu bir sesle. Atilla onun sesli fısıltısını duymazdan gelerek ilerlemeye devam etti. Yüzündeki gülümsemeyi saklayamayarak en arka sıraya kuruldu. Sonrasında perisinin olduğu yere doğru baktı. Perisi kendince saklamaya çalıştığı bakışlarla ona doğru bakmaktaydı. Atilla’nın kendisine baktığını görünce hızla önüne döndü. Atilla’nın gülümsemesi büyüdü. Onu fark etmişti. O buna sevinirken perisini ilk gördüğü gün yanında olan çocuk amfiye girdi. Etrafına bakınırken perisi ona seslendi. “Arda buradayız.” dedi gülümseyerek. Arda onlara doğru gülümseyerek yürürken, Atilla’nın yüzündeki gülümseme yavaşça soldu. O zaman bu çocuğa pek dikkat etmemişti. Bu perisinin sevgilisi olabilir miydi? Kafasının içinde senaryolar kurarken amfinin kapısından içeri dersin hocası girdi.
Merhaba Casperlarım, Umarım bu hikaye sizler için tekrar okumaya değerdir. Düşünceleriniz benim için çok değerli. Beni yorumsuz bırakmayın. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuz ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Eski Casper'lar tekrar merhaba, yeni Casper'lar hoş geldiniz! Keyifli okumalar Deniz UZAY |
0% |