@miraclesea
|
Delfin demir kapıların önünde açılmasıyla saray yavrusu diyebileceği yalıya arabasıyla giriş yaptı. Büyük avlusunda arabayı durdurup indiğinde, ailenin tüm üyeleri kapının önünde onları bekliyorlardı. Merih arabadan inip annesinin arkasına geçti. Normalde insanlarla tanışırken fazlasıyla sıcak davranırdı ama bu sefer tam tersine çekingen davranıyordu. Delfin buna şaşırsa da renk vermedi ve kapıdaki üçlüye doğru yürüdü. Onun adımlarının yavaşlığına dayanamayan Bade koşarak yanlarına geldi. Hızla Delfin’e sarıldı. “Delfin çok özlemişim. Amerika’da kaç kere gördüm ama son iki yıldır okul bitince buraya döndüğümden beri gelip de seni göremedim.” dedi neşeli bir haykırışla. Ardından fısıltıyla ekledi. “Ege’nin istemesinde gördüğümü saymıyorum ve tabii babam sağ olsun söyleyemiyorum.” dedi hızlıca. Sonrasında devam etti aynı neşeli tavırla. “Allah’ım, Merih ne kadar da büyümüş! Merih’cim! Halacım! Nasılsın?” dedi Delfin’den ayrılıp dizlerine inerken. Sevgiyle Merih’e bakıyordu. Merih onun bakışlarına dayanamadı ve annesinin arkasından çıktı. “Sen benim halam mısın?” dedi kendinden emin olmayan bir şekilde. Bade onun saçlarını okşarken gülümsedi. “Evet, halacım. Seni son gördüğümde küçücüktün. Ama şimdi kocaman olmuşsun.” dedi şefkat dolu bir sesle. Merih elini halasının yüzüne koydu. “Çok güzelsin, hala.” dedi hayran bir şekilde Bade’nin yüzüne bakarak. Bade neşeyle güldü ve sıkıca sarıldı ona. Delfin rahatlama ile güldü. Sandığı kadar korkmasına gerek yoktu. Çünkü Bade’nin insanlar üzerindeki etkisini unutmuştu. Biraz rahatlamayla kapıya doğru yürüdü. Merih çoktan Bade’nin kolları arasındaki yerini almıştı. Onların yanına vardığında Sevim Hanım öne çıkıp Delfin’e sarıldı. “Ah, güzel kızım! Hoş geldin! Nasılsın canım?” dedi özlem dolu bir sesle. “İyiyim anne. Siz nasılsınız? Hoş bulduk, annecim. Merhaba, baba.” dedi ikisine de gülümseyerek. “Hoş geldin, kızım.” dedi Altan Bey ona doğru eğilerek. Delfin mesajı alarak ona doğru eğildi. Altan Bey’in yanağına küçük bir öpücük kondurdu. “Haydi, içeri geçelim. Ay, nasıl da büyümüş Merih kuzum.” dedi Bade’nin kucağındaki Merih’in kafasına özlem dolu bir öpücük kondururken. Merih kafasını kaldırıp ona baktı. “Sen benim babaannem misin?” dedi Merih gözlerini kocaman açarak. “Evet, canımın içi. Babaannem diyen dillerini yerim senin, ballı lokma tatlım!” dedi Sevim Hanım ona kocaman gülümseyerek. Merih söylenen sevgi tamlaması ile neşeyle güldü. “Hoşuna mı gitti senin babaannem?” dedi Sevim Hanım da gülerek. Merih gülüp kollarını ona uzattı. Sevim Hanım onun bu isteğine hemen uyup kucağına aldı. O sırada Altan Bey bir kolunu Delfin’in omzuna attı. “Sen gel benimle bakalım. Sana ne göstereceğim?” dedi Altan Bey onu odalara doğru götürerek. Delfin gülümseyerek onun adımlarına uydu. Altan Bey bir odanın önünde durdu. Boştaki eliyle kapıyı açtı. Delfin odayı görmesiyle birlikte şaşkınlıkla bir nida fırladı dudaklarından. “Baba, sen ne yaptın?” dedi şaşkın bir mutlulukla. Oda Merih için başlı başına döşenmiş bir odaydı. Ahşap tema işlenmişti. Ahşap ve pamuklu oyuncaklar vardı. Ahşapların Altan Bey’in elinden çıktığına emindi Delfin. “Torunum için bu kadarı elimden gelsin, dedim. Kötü mü ettim?” dedi kocaman gülümseyerek. Delfin sıkıca sarıldı ona. O sırada Merih de babaannesi ve halasıyla yanlarına gelmişti. Odayı görünce neşeyle bağırdı. “Bunlar benim mi?” dedi ışıl ışıl gözlerle. “Evet, annecim. Senin onlar. Deden elleriyle senin için yapmış hepsini.” dedi ona doğru eğilerek. Merih dedesinin yanına geldi. “Gerçekten sen mi yaptın hepsini?” dedi hayranlıkla. Altan Bey de diz çöküp Merih’le boylarını eşitledi. “Evet, güzel yavrum. İstersen ilerde sana da öğretirim.” dedi onun tombul yanaklarına kocaman sesli bir öpücük bırakarak. Merih kollarını onun boynuna sardı. Üçte üç, dedi Delfin içinden rahatlamayla. Üstündeki tüm gerginlik sonunda uçmuştu. Belki de Merih de bu anı beklemişti ki. Bu yüzden dedesinden ayrıldıktan sonra oldukça masum bir şekilde, “Siz çok iyi insanlarsınız. Ama neden benim babamı sevmiyorsunuz?” dedi bir anda. Delfin ile herkesin gülümsemesi yüzünde dondu. Genç kadının bütün gerginliği tüm hız üstüne geldi. Neyse ki Bade yükselen gerginik karşısında hiçbir şey yokmuş gibi gülerek, “Ay halasının büyümüş de küçülmüşü! Nasıl da konuşuyor bıcır bıcır! Anne senin yaptığın kurabiyeler oldu mu? Biz gidelim de onları fırından çıkartalım halacım.” diyerek Merih’i odadan çıkardı. Böylelikle Delfin odada Altan Bey ve Sevim Hanım’la başbaşa kalmış oldu. “Anlaşılan babasına çekmiş.” dedi Altan Bey alaycı bir sesle. Delfin tedirgin bir şekilde Altan Bey’e baktı. Ne cevap vereceğini bilemedi. O sırada Sevim Hanım imdadına yetişti. “Babası kime çekti acaba?” dedi iç çekerek. Altan Bey ona döndü. “Sevim!” dedi öfkeli bir sesle. “Babacım, hadi sakinleşin. İçeri geçelim.” dedi olabildiğince yatıştırıcı bir tavırla. Altan Bey’in koluna girdi. Salona doğru geçtiler. Altan Bey bir parça sakinleşmiş gibiydi ama konuyu kapamaya da niyeti yoktu. “Belli ki o hayırsıza söyledin çocuğu olduğunu.” dedi kaşlarını çatarak. “Evet, baba söyledim. Basın evli olduğumuzu öğrenmiş, onun haberini vermek için geldi. Olaylar gelişti. Sonuçta aynı evde Merih’i saklayamazdım. Söyledim.” dedi iç çekerek. “Bir şey sordu mu?” dedi Sevim Hanım gözlerini parmaklarına dikerek. “Sormadı. Sorsa Merih’in varlığından daha büyük sorunlarımız olabilirdi.” dedi kollarını göğsünde bağlayarak. “Sen de mi kızım?” dedi Altan Bey sitemkâr bir sesle. “Baba, neden görüşmediğinizi bile bilmiyorum. Hiçbir şey anlatmıyorsun. Derin de anlatmıyor. Merih’i aranızda yıpratamam. Daha beş yaşında bir çocuk, babasının ailesine neden babasıyla gitmediğimizi anlamaya çalışıyor.” dedi hafif sinirli bir sesle. “O hayırsız bir kez olsun bile dinlemedi bizi. Sadece Hukuk okumasını istemiştim. Ben senin ya da annemin kopyası olmayacağım deyip çekti gitti.” dedi Altan Bey öfkeyle. “Bu yani… bu kadar basit bir sebeple kavga ettiniz ve yıllarca konuşmuyorsunuz.” dedi Delfin iç çekerek. “Her zamanki gibi eksik bilgilendirme yapıyor. Baban, Derin’i evlatlıktan reddedeceğini söyledi. Derin de edebilirsin, deyip gitti.” dedi Sevim Hanım iç çekerek. “Baba, neden böyle yaptın ki? Şimdi başarısız mı Derin? Tersine o kadar başarılı ki, onunla gurur duyuyorum.” dedi Delfin hafiften öfkeli bir sesle. “O yüzden gecenin bir vakti kucağında yeni doğmuş bir bebekle geldin yani. Onunla gurur duyduğun için…” dedi keskin bir sesle. “Altan!” diye bağırdı Sevim Hanım. Altan kısa bir bakış atıp tekrar Delfin’e döndüğünde gözlerinin dolduğunu gördü. Anında sözlerinden pişman oldu. “Senin sorunun bu işte baba. Biri sana dokunduğunda karşı tarafı parçalamadan bırakmıyorsun.” dedi Delfin acı bir gülümsemeyle. Akmaya yüz tutmuş yaşlarını hızlıca sildi. Derin nefesler eşliğinde kendini sakinleştirmeye çalışırken Altan Bey’in kolları etrafına sarıldı. “Özür dilerim, güzel kızım. Bu yaşlı aptal bazen ne dediğini bilmiyor.” dedi üzgün bir tavırla. Kısa bir süre öyle kaldılar. Mutfaktan içeriye gelen Bade ve Merih’le eski hallerine döndüler. Sonrasında daha neşeli bir havaya büründüler. Onlar neşeyle oynarlarken Delfin’in aklına geçmiş geldi. Beş yıl kadar önce bu evin kapılarını bir aylık bebeğiyle çalmıştı. Eski savcı ve emniyet müdürü çiftten çocuğuyla beraber yurtdışına çıkmasını sağlamalarını istemişti. Ayrıca oğluna da bir kimlik çıkartmalıydı ama kendi oğullarının bundan haberi olmamasını istemişti. Altan Bey emniyetteki arkadaşlarıyla konuşup her şeyi ayarlatmıştı. Merih’in pasaportuna kadar her şey hallolmuştu. Sevim Hanım da bakanlıktan arkadaşlarıyla konuşup bu işin gizliliğini sağlamıştı. Delfin bu sayede bir sorun yaşamadan oğluyla Amerika’ya gidebilmişti. “Çok uzun zaman geçmeden her şeyi olması gerektiği hale döndürmemiz gerekecek.” dedi Altan Bey onu geçmiş sisinden çekerek. “Bir şey yapmam gerekiyor mu, baba?” dedi Delfin ona doğru dönerek. “Sen Merih’in kimliğini pasaportunu ver bana. Gerisini hallettiririm ben bizim çocuklara.” dedi omuz silkerek. Delfin çantasından istediklerini çıkarıp uzattı. Altan Bey alıp yeleğinin cebine koydu. Bu sefer Merih’in yanlarına gelmesiyle oyunlarına Delfin de katıldı. Günün geri kalanında neşe ve eğlence vardı.
Merhaba Casperlarım, Umarım bu hikaye sizler için tekrar okumaya değerdir. Düşünceleriniz benim için çok değerli. Beni yorumsuz bırakmayın. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuz ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Eski Casper'lar tekrar merhaba, yeni Casper'lar hoş geldiniz! Keyifli okumalar Deniz UZAY |
0% |