Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.BÖLÜM Hepsi benim yüzümden.

@mirakjf

                                         5.

BÖLÜM

Hepsi benim yüzümden.

 

10 dakika sonra

Nihayet bitince annemlerin beni kurtarmasını bekliyordum. Fakat ne ses vardı ne de başka bir şey. Korkudan içim içimi kemiriyordu. Yoksa beni mi unutmuşlardı? Hayır, hayır, hayır lütfen böyle bir şey olmasın! Annemler beni unutmaz ki dimi? Ardından telefonumun titremesiyle gözüm telefona kaydı. Hareket bile a edemiyordum fakat telefon tam yanımda olduğu için yazılan mesajları rahatlıkla okuyabiliyordum. Mesaj gene grubumuzdan geliyordu.

 

Grubun Adını Mete Koyacaktır.

Sinan: Hepiniz iyi misiniz?

Mete: Abi ben iyiyim valla sen nasılsın?

Selin: Mete şaka yapmanın zamanı mı sence?

Parla: Noldu ya?

Enes: Ben uyuyordum günaydın.

Selin: Herkes iyiyse iyi o zaman.

Parla: Ceylin nerde?

Mete: Harbi Ceylin nerde?

Enes: Herkes sizin gibi gecekuşu mu oğlum. Uyuyordur kız.

Sinan: Hayır uyumuyor. Depremden önce bizimle yazışıyordu.

 

Kendi aralarında yazışırken bense ağlamamı durduramıyordum. Burada ölecektim. Hareket dahi edemiyordum. Tam kendimi çıkarmak için uğraşırken telefonum çalmaya başladı. Sinan Arıyor… 20 30 Kere çaldıktan sonra Sinan bana özelden yazmaya başladı.

 

Sinan: Ceylin?

Sinan: Ceylin arar mısın beni? Lütfen.

Sinan: Uyuyor musun? Ceylin beni arar mısın hadi.

Sinan: Bak Ceylin evine geleceğim lütfen beni arar mısın?

Sinan: Ceylin evine geliyorum bak şimdi, arar mısın?

Sinan: Şimdi seni arayacağım ve sen de açacaksın. Tamam?

Sinan Arıyor…

Sinan Arıyor…

Sinan Arıyor…

Korkuyla bekledikten 20 dakika sonra kapı çalmaya başladı. Başta normal normal çalsa da açılmayınca daha da şiddetli bir şekilde çalmaya başladı. Hala açılmayınca defalarca zile basılı tuttu. En sonunda dayanamayınca kapı kırılma sesi geldi. Sinanın geldiğine emin olsam da korkuyordum hala. En sonunda odaların kapısının açılma sesleri duyuldu. Odamın kapısı açılınca çaresizce kapıya bakıyordum. Gerçekten Sinan dayanamayıp gelmişti. Beni görünce bir sarsılmıştı. Beni bu halde hareket edemeden görünce üzülmüştü. Ben olsam ben de üzülürdüm kendi halime. Yavaşça yanıma geldikten sonra tam karşımda oturdu. Bana bakarken ben de ona hıçkıra hıçkıra ağlayarak bakıyordum. Sinan önümdeki sandalyeyi çekip bana biraz daha yaklaştı. Hala birbirimize bakarken Sinan arada ağzını aralıyordu fakat sonrasında söylemekten vazgeçip gene susuyordu. Bense ağlamamı kesmiş dolu gözlerle ona bakıyordum. Hayatımda ilk defa ölümle bu kadar burun buruna gelmiştim. En sonunda Sinan kollarını açıp kafamı göğsüne yasladıktan sonra ben de onun beline sarıldım. Öylece bekledikten sonra Sinan beni kendisinden ayırıp ayağa kalkınca gideceğini sandım fakat o elini uzatıp beni yerimden kaldırdı. Birlikte kalktıktan sonra beni kapıdan çıkarınca anladım ki beni kendi evine götürecekti. Her ne kadar gerek yok desem de beni evine götürecekti.

 

-“Bari telefonumu ve çantamı alsaydım, yarın okula nasıl gidicem?”

 

-“Tamam. Bekliyorum seni.”

 

Direk odama girip okul kıyafetimi de okul çantama sıkıştırıp telefonu da çantaya atıp odamdan çıkacaktım ki annemlere haber vermem gerektiği aklıma geldi. Hemen odaya geri dönüp kağıda not yazdım. Notta şöyle yazıyordu;

 

“Anne ben okuldan bir arkadaşımın evine kalmaya gideceğim. Beni merak etmeyin.” Beni merak etmeyeceğini biliyordum ama yine de yazıp yatağımın üzerine bıraktım. Son kez odama baktıktan sonra Sinan’ın yanına gittim. Aradan 10 dakika geçtikten sonra nihayet sinanın evine varmıştık. Sinanın evi de aynı benimki gibi apartmandı. Eve girdikten sonra Sinan ışıkları açınca anladım ki evde tek yaşıyordu. Çantamı salona bıraktıktan sonra Sinan’a bakarak konuşmaya başladım.

 

-“Tek mi yaşıyorsun?”

 

-“Evet, annemle babam ayrı yaşıyor. Ben de okul için buradayım.”

 

-“Anladım.” Her ne kadar üzülsem de konuyu uzatıp onu üzmeyi istemiyordum ama bir yandan da merak ediyordum. Acaba nasıl ayrılmışlardı!

Yaklaşık 1 saat geçtikten sonra ikimiz de uyumamıştık. Sinan açık bir market bulup biraz abur cubur aldıktan sonra birlikte film izlemeye başladık. Film bittikten sonra saat 5 buçuğa doğru geliyordu. Her ne kadar uyumamız gerektiğini bilsek de ikimizi de uyku tutmuyordu. Birlikte etrafı toparlarken aramızda rahatsız edici bir sessizlik vardı. Nihayet işimiz bitince ikimizde bir tane koltuğa uzanıp telefona girmeye başladık. Sinan’ın telefonundan duyduğum sese göre Enes Batur izliyordu. Enes Batur’un sesini duyunca kendimi tutamadan gülmeye başladım. Sinan da onun izlediği şeye güldüğümü farkedince gülmeye başladı. İlk defa Sinan gülüyordu, Vay Canına! Bir süre güldükten sonra ona televizyona bağlamasını söyledim. ikimiz de birlikte Enes Batur izlemeye başladık.fakat Videoyu izlerken uyuya kalmıştım. Rüyamda ise hala Enes Batur izliyordum. Beni hiç bırakmayacak mıydı?

 

1 Saat Sonra

Gözlerimi kırpıştırırken üzerime bir bardak soğuk su döküldüğünü hissettim. Yerimden doğrulunca Sinan’ın üzerime su döktüğünü anladım. Dün gece burada mı uyuya kalmıştım. Uykulu gözlerle Sinan’a bakarken Sinan da teslim olmuş gibi ellerini kaldırıp konuşmaya başladı.

 

-“Ben su dökmedim bir kere. Ne uykucusun sen ya?” Onun bu çocuksu tavrına gülerken yerimden kalkıp saate baktım. Saat 6 buçuktu ve okulun başlamasına tamı tamına yarım saat vardı! Sinan formasını giymiş hazırlanmış bir şekilde telefonunu kurcalarken ben de hemen çantamı alıp banyoya gittim. Formamı giydikten sonra saçlarımı tarayıp serbest bıraktım. Hırkamı da üstüne giydikten sonra telefonu cebime atıp Sinanla birlikte evden çıktık. Tramvay evin tam önündeydi bu yüzden gitmemiz daha rahat olacaktı. Şansımıza mıdır bilmem ama tramvaya bindikten sonra resmen heryer boştu ve tramvayda bu saatlerde hep bizim okulun öğrencileri olurdu. Boş bir yere gidip oturduktan sonra ben telefonumu çıkarıp kulaklığımla müzik dinlemeye başladım. Bir anda kulaklığımın bir tekinin alındığını hissettim. Sinan kulaklığımın bir tekini almış kulağına dayarken bir yandan da bana bakıyordu. Tam ağzını aralayacakken işaret parmağımı dudağına götürerek “burası en güzel kısmı sus.” Dedim. O da bana uyarak susup önüne döndü. Müzik bittikten sonra gene bana dönüp konuşmaya başladı.

 

-“Son Feci Bisiklet dinlediğini bilmiyordum. Hangi şarkıları bu?”

 

-“Bikinisinde Astronomi. Beğendin mi bari?”

 

-“Güzel, Beğendim.”

 

Yol boyunca birlikte müzik dinlerken bir anda birinin kulaklığın iki tekini de alıp kendi kulağına dayadığını gördüm. Kafamı arkaya çevirince Mete kulaklıkların iki tekini de almış kendi kulağına dayarken bir yandan da kafasını sallıyordu. Sanki rock dinliyormuş gibi!

Sinan’la birlikte Mete’ye baktıktan sonra Mete bana kulaklıkları verirken konuşmaya başladı.

 

-“Sen niye uyurken Sinan’a küfrettin ya?” Sinanla Mete gülerken ben hala anlayamamıştım. Benim Sinan’da kaldığımı nerden biliyordu? Ayrıca uyanırken ona küfrettiğimi de nerden biliyordu? Ben Sinan’a küfür mü etmiştim! Hayır olamaz ya! Çocuk beni evine alıyor ben de çocuğa küfür ediyorum! Umarım yanlış anlamamıştır.

 

-“Sen nereden biliyorsun ya?” Sorduktan sonra Mete bana Sinanı işaret ederek “Video çekmiş o valla benim suçum yok abla.” Dedi. Ben de Sinan’a bakınca Sinan omuzlarını kaldırıp bilmiyorum dercesine baktı. Telefonu alıp interneti açınca bildirimler alt alta geldi. Hepsini tek tek okudum.

 

Grubun Adını Mete Koyacaktır.

Sinan: *Video*

Sinan: Abi bu bana küfür ediyor? Ne yapıcam?

Enes: Lan oğlum kızı eve mi attın?

Sinan: Ya siktir git lan. Atsam da sevdiğim birini atarım abi.

Enes: O zaman kızın senin evinde ne işi var?

Sinan: Abi uzun hikaye ya.

Enes: Anlat oğlum.

Sinan: Abi deprem oldu ya hani. Ben de kızdan haber alamadım evine gittim. Kız hareket bile edemiyordu, evinde de kimse yoktu bizim eve getirdim. Napsaydım başka?

Enes: Abi sen bu kadar iyi bir insan mıydın ya? O zaman benim borcu da unutmuşsundur inşallah.

Sinan: İyi hatırlattın valla. Bugün paramı ver lan.

Enes: Ben niye hatırlattım ya şimdi?

Mete: Malsın oğlum. Ben hala hatırlatmadım.

Sinan: Lan hepinizin bana borcu mu varmış? Ben bile unutmuştum. Paramı geri getirin lan!

Mete: Aha şimdi sıçtık.

 

Biraz daha konuştuktan sonra okulun önüne varınca tramvaydan indik. Okula biraz daha yaklaşınca herkes bağırıp çağırıyordu. Şaşırarak Mete’yle Sinan’a baktıktan sonra konuşmaya başladım.

 

-“Noluyo ya?”

 

-“Ben nerden bilim be Ceylo.”

 

-“Bekleyin. Abi sen kıza bak. Ben öğrenip gelirim.”

 

Sinan gittikten sonra Mete’yle ben de birlikte birilerine sormak için ilerledik. Kendi aralarında konuşan birkaç kişi gördükten sonra yanlarına gidip konuşmaya başladım.

 

-“Herkes neden böyle koşuşturuyor?”

 

Birkaç kız bana baktıktan sonra saçlarını dağınık topuz yapmış buğday tenli kız konuşmaya başladı.

 

-“Okulda canlı bomba var diyorlar. Polisler gelecek! Herkes tek tek sorguya alınacak!” Kızın endişelendiği her halinden belliydi. Onlara teşekkür ederim ettikten sonra giderken Sinanın bize doğru geldiğini gördüm. Sinan da oldukça endişeliydi. Kim endişelenmez ki? Yanına gittiğimizde Sinan direk konuşmaya başladı.

 

-“Akşama kadar karakolda kalacağız. Okulda canlı bomba var.” Kim olabilirdi ki? Şuan kendimden bile acaba canlı bomba ben miyim diye şüpheleniyordum. Sonunda herkes okula gelince hep birlikte kantine gittik. Kantinde otururken bir anda Mete ayağa kalkıp “Birşey istermisiniz?” Diye sordu.

 

-“Bana bir tane İce Tea şeftali alır mısın?” Diyip çantamdan cüzdanımı çıkardım. Çıkardıktan sonra parayı Mete’ye verince Mete almayacağını belli ederek başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Ben ne kadar ısrar etsem de kabul etmemişti. Sonunda pes edip parayı cebime koyunca Sinan cüzdanını çıkarıp Mete’ye uzatmıştı. Mete ise onu da kabul etmemişti. “Ben alırım.” Diyip duruyordu. En sonunda hepimiz isteklerimizi söyledikten sonra Mete kalkıp gidecekken Enes de ona yardım etmek için yanına gitti. Masada Ben, Sinan, Selin ve Parla kalınca hepimiz sessizliğe gömüldük. Sosyal Medyada takılırken bir anda selin bana yazdı.

 

Selin: Niye bunlar sessizliğe gömüldü şimdi?

Gülümseyerek Selin’e baktığım sırada Selin telefonuna bakıyordu.

Ceylin: Bilmiyorum. Hadi sohbet aç.

Selin: Sen açsana. Hem dün açmışsındır. Ne konuştunuz anlat bakalım.

Ceylin: Ya sen de mi? Birşey konuşmadık bile. Sadece film izledik!

Selin: Kesin sadece film izlemişsinizdir! Ne izlediniz? Enes Batur Netflix filmini mi?

Ceylin: Yuh nerden biliyorsun?

Selin: Sen uyuduktan sonra Sinan sıkılıp Mete’yi aramış. Mete de bana anlattı.

Ceylin: Ooo Mete’yle özel mi konuşuyorsunuz bakıyorum da.

Selin: Saçmalama! Biz senden bahsediyoruz. Hem Mete hala düşmanım. Sadece Eda için birlikteyiz. Senle Sinanı bilemem ama!

Ceylin: Ya sus ya!

Aradan 5 dakika sonra elinde tepsilerle Enes ve mete geldi. Aralarında maç hakkında tartışıyorlardı. Tepsileri masaya koyup oturduklarında Selin’in telefonu çaldı. Kimin aradığına bakmak için telefonu açınca yüzünde korku ifadesi oluştu. Telefonu kapattıktan sonra gene önüne dönünce defalarca kez ısrarla çaldı. En sonunda Selin dayanamayıp bize gideceğini söyleyip telefonuyla birlikte gitti. Parla ise telefonundan gülümseyerek biriyle yazışıyordu. Enes, Mete ve Sinan ise maç hakkında konuşuyorlardı. Ben napıyordum sahi? Etrafımdaki insanlara bakmaktan ben bile ne yaptığımı bilmiyordum. 10 dakika sonra Selin yanımıza gelince bembeyaz kesilmişti. Başta geldiğini farketmemişik bile, Selin öksürünce geldiğini anlayıp onu dinlemeye başladık.

 

“Polisler geldi, Bizi soruyor.” Bunu tekdüze sesle söylemişti. O an korkudan yutkunamadığımı hissetmiştim. Titriyordum. Konuşamıyordum bile. Ondan sonrası resmen film şeridini gibi geçti. Polislerin bizim adımızı söylemesi, arabaya binmemiz, oraya varmamız. Şimdi karakolun bahçesindeydik ve sanırım bütün okul buradaydı. Tam karakol binasına girerken o an yere çökecektim. Tutunmak için demire tutunduğumda bir anda belimde bir el hissettim. Selin beni tutuyordu ve bense sanırım kusacaktım. Selin kusacağımı anlamış bir şekilde tuvalete götürüyordu beni.

Alnımdan tutmuştu, bense kusuyordum. Öyle böyle değil, resmen 5 dakikadır kusuyordum. Kusmaktan ölen ilk insan olacaktım! Nihayet kusmam bittikten sonra tuvaletten çıktık. Kapıda diğerleri beni bekliyordu. Herkes çok korkuyordu, çok endişeliydi. Bense sanki bomba bendim gibi hissediyordum. Herkes odalara gitmek için dağıldıklarında Sinan yanıma gelip beni koltuğa oturttu. Oturduktan sonra önüme diz çökerek konuşmaya başladı.

 

-“Bak, eğer ağlarsan senin bomba olduğunu düşünürler. Sen bomba değilsin, Bomba bambaşka biri. Şimdi oraya birlikte gideceğiz, bomba olmadığımızı, bombayı tanımadığımızı ve bütün gece evde olduğumuzu anlatacağız. Sonra da birlikte çıkacağız. Okulumuza gideceğiz. Tamam mı? Sakin ol.” Dediklerini anlar gibi başımı salladıktan sonra elimin tersiyle gözyaşlarımı silip Sinanla birlikte sorgu odasına gittik. Odaya girdiğimde 2 sandalye ve 1 masa vardı. Masanın üzerinde dosyalar vardı. Sandalyelerden birine oturup bekledikten sonra bir adam girdi. Adam 30 40 yaşlarında siyahımsı düz saçlarıyla yakışıklı birine benziyordu. Bana gülümseyip oturduktan sonra konuşmaya başladı.

 

-“Okulunuzda son günlerde çok talihsiz olaylar yaşanmış duyduğuma göre. Canlı bombalar., Okulda patlamalar, Kız kaçırmalar… Tüm bunlar üst üste yaşanmış. Şimdi sana bunları soracağım fakat önceden başka bir soru soracağım tamam mı?” Başımı onaylar gibi salladım. Çok güçlü görünmeye çalışıyordum fakat ilk konuşmamda dağılacaktım.

 

-“Şimdi öncelikle, bugün dün akşama doğru neredeydin?”

 

-“Dün akşama doğru ben evimdeydim.”

 

-“Ama öyle demiyorlar.” Ne?

 

-“Ne diyorsunuz siz ya?”

 

-“Duyduğuma göre Burak Kılıç’ın sorgusuna göre, dün akşam birkaç kişiyle birlikte sizi depoda görmüş. Kim kimdiniz ve ne için depodaydınız?” Nasıl yani? Nasıl böyle birşey söyleyebilirdi ya!? Şuan hemen bir yalan uydurmam gerekiyordu fakat diğerleri ne yalan uyduracaktı? Hem yalan uydurmam gereken bir konu yoktu bile!

 

-“Biliyor musunuz memur bey, şuan aklıma hiçbir yalan gelmedi.” Adam şok olmuş bir şekilde suratıma bakarken bense kendinden emin bir şekilde konuşuyordum. “Arkadaşımız kayboldu bizim, o kaçırılan kız yani. Onu aramak için okula gittik. Her yere baktık yoktu. Ondan sonra okulun altında bir takım sesler duyduk. Müdür falandır diye de depoya saklandık. Ama karşımızda kim vardı, Burak Kılıç! O çocuk neden o saatte oradaydı bir açıklaması var mı? yok. Ondan sonra ise evimize gittik. Bomba hakkında da en ufak bir fikrim yok ama benim de şüphelim Burak kılıç.”

 

-“Kim kimdiniz?”

 

-“Ben, Sinan Kaya, Parla Özden, Selin Öz, Enes Yüksel, Mete Akay.”

 

-“Pekala, umarım bir daha hiç görüşmeyiz.” Adam gene bana gülümsedikten sonra ben de adama gülümseyip zorlukla odadan çıktım. Odadan çıkınca Sinan hariç hepsi oturuyorlardı. Yanlarına gidip konuşmaya başladım.

 

-“Eee noldu? Ne dediniz siz?”

 

-“Ne diyelim Ceylo, gerçekleri söyledik. Sen?” Mete’nin bana bu soruyu sorması bile hataydı! O an nasıl birşey düşünebilirdim ki.

 

-“Ben de. Sinan nerede?” Parla sanki bu soruyu duymayı bekliyormuş gibi cevap verdi.

 

-“İçeride, inşallah bir daha da çıkamaz da.” Enes Parla’nın böyle söylemesi üzerine ona hakaret edercesine konuşmaya başladı.

 

-“Kızsın diye küfür etmiyorum ama haddini aşma. Hele bu olaylar bir bitsin o zaman görüceksin sen.”

 

-“Pardon da ne haddiymiş bu?” Mete ise Enese yedirememiş gibi konuşmaya başladı.

 

-“Sen niye bizimle aynı ortamdasın lan! Siktir olup gitsene.” Parla sanki böyle bir soru duymayı beklemiyormuş gibi Mete’ye baktı. Mete ise çok emindi.

 

-“Eda için buradayım ben.”

 

-“Eda için buradaysan git edayı tek başına ara sen. Bizimle aynı ortamda bulunma mümkünse.”

 

-“Siktir git lan! Sana mı muhtacım sence ben?”

 

-“Değilsen buradan ikile. Anladın?” Parla daha fazla dayanamayıp gidince Mete arkasından “Egoist Piç” diye bağırmaya başladı. Selin her ne kadar sinirlense de kalkıp peşinden gitmedi. Çünkü Selin de Parlanın yalnız kalması gerektiğini düşünüyordu. Ardından biraz daha bekledikten sonra Sinan da odadan çıktı. Odadan çıkmasıyla birlikte benim şok olmam bir olmuştu. Saçları çok dağılmıştı. Gözleri bile dağılmış haldeydi. Nolmuştu bu çocuğa? Yanına gidip onu koltuğa oturttum. Hepimiz Sinanın etrafında duruyorduk. Sinan ise konuşamaz haldeydi. En sonunda ağzını aralayıp konuşmaya başladı.

 

-“Orospu Çocuğu Burak herşeyi anlatmış, bizim bomba koyduğumuzu ve Edayı kaçırdığımızı düşünüyorlar.” Sinan ardından gözlerini bana çevirip bana doğru konuşmaya başladı. “Ceylinin edayla kavga ettiğini de görmüş. 1 numaralı şüpheli biliyorlar bizi.” Şaşırmaktan ne diyeceğimi bilememiştim. Eğer hapse atılırsak hepsi benim yüzündendi.

 

 

 

Loading...
0%