@mirakjf
|
7. BÖLÜM “ Bu gördüğün limuzin varya, Senin sonun olacak. Sadece zamana ihtiyacım var.”
Minibüs beklerken bir anda telefonum çalmaya başladı. Başta umursamasam da defalarca kez çalmaya başlayınca telefonu elime alıp kimin aradığına baktım. Babam arıyordu. Hem de 10 kere! Biraz bekledikten sonra 4.çalışında telefonu açtım. Babam hesap sorar gibi konuşuyordu.
-“Neredesin sen? Annenle seni arıyoruz.”
-“Nerede olacağım baba? Eve gidiyorum.”
-“Tamam. Evde konuşacağız.” Hiçbir şey söylemeden telefonu kapatıp cebime attım. 10 dakika sonra minibüs gelince içeri bindim. Tıklım tıklım olmasa da dolu sayılırdı. Paramı ödedikten sonra boş bir yer bulup hemen oturdum. Kulaklığımı takıp yolu izlerken yanıma başka biri oturdu. Pek umursamadan yoluma devam ederken bir anda kız bağırmaya başladı. Başımı kıza çevirince kız meğerse bana değil telefonla konuştuğu birine bağırıyordu.
-“Allah’ım seni beter eder inşallah. Şimdi mi söylenir bu, Orospu Çocuğu!” Kız telefonu kapattıktan sonra kafasını elindeki monta bastırarak sessizce ağlamaya başladı. Normalde umrumda olmasa da kadın gerçekten çok kötü durumdaydı. Elimi kızın omzuna koyduktan sonra kız bana dolmuş gözlerle bakıyordu. Yanaklarındaki yaşları elinin tersiyle sildikten sonra konuşmaya başladı.
-“Ağlama sesimden dolayı size rahatsızlık verdiysem özür dilerim. İneceğim bir sonraki durakta.” Kız hala rahatsızlık verip vermediğini merak ediyordu!
-“Hayır hanımefendi. Ben sadece sizi soracaktım. İyi misiniz?” Kız bana dolu gözlerle bakıyordu. Biraz düşünüp konuşmaya başladı.
-“Aslında dertlerimi size anlatırsam çok iyi hissederim. Buralarda bildiğim bir kafe var. Ben ısmarlarım.” Seve seve kabul ettikten sonra kızla birlikte bana bahsettiği kafeye doğru ilerledik. Gidip kahvelerimizi aldıktan sonra kız anlatmaya başladı.
-“19 yaşındayım ben. 1 yılımı bir çocuğa adadım. Koskoca 1 yıl! Birlikte inişlerimiz çıkışlarımız oldu. Ama her zaman biz birlikte olduk. Kader bizi birleştirdi. Bugünse o çocuk beni aradı. Bana yürütemeceğini beni artık eskisi kadar sevmediğini söyledi. Üstelik bugün babaannemin ölüm haberini aldım ve çocuk bunu bile bile benden ayrıldı. Düşünebiliyor musun? 1 yılımı böyle bir ayıya verdim.” Kızı dinlerken gözlerim dolmuştu. Hayat böyle insanlar için zindan olmalıydı. Ben tam konuşacakken kız devam etti.
-“Bu arada çocuğun adı Emre. Her neyse, Emre beni 4 kere aldattı. Ve dördünde de Emreyi affettim! Çocuk haklı aslında, ben de böyle bir mal bulsam ben de aldatırdım! Bende ne bulabilirdi ki! Az önce İnstagram’a story atmış, Yeni sevgilisiyle. Bu kadar kısa sürede sevgili bulması imkansız! Kesin önceden de biri vardı.” Kız ağlata ağlata bunları anlatırken bir yandan da bana story’yi gösteriyordu. Çocuk kameraya gülümsüyordu, yanındaki kızsa ona öpücük atıyordu. Kızın yüzü gözükmüyordu fakat siyah saçları çok güzel gözüküyordu. Kızı üzmemeye dikkat ederek konuşmaya başladım.
-“Daha önce hiç sevgilim olmadı ama seni gerçekten çok iyi anlıyorum. Koskoca 1 yılını bir şerefsize vermişsin. Ama hiçbir zaman hiçbir şey için geç değildir. En azından ders çıkardın. Güzel bir anı olarak kaldı senin için. Nerede tanıştınız onunla?”
-“Lisede tanıştık. Belki sen de biliyorsundur o liseyi haberlerde. Canlı bomba ihbarlı olan lise.” Hafif tebessüm ve şaşkınlıkla kıza baktıktan sonra ona benle aynı lisede olduğunu söyledim. Kızın bu kadar sevindiğini gördüğümde ben de sevinmiştim. Birileriyle konuşmak gerçekten iyi gelmişti bana da. Biraz daha konuştuktan sonra kız bana numarasını verip yanımdan ayrıldı. Ben de o gittikten sonra ayaklanıp eve gittim. Eve gidip anahtarımla kapının kilidini açtıktan sonra eve baktım. Evi toplamışlardı. Önceki halinden eser yoktu. Hatta biraz değişiklik bile yaptıkları söylenebilir. Odama gittikten sonra odamda şok geçirdim. Her yer darmadağınıktı. Bütün eşyalarım yerdeydi ve duvarda kırmızı kalemle *GEBER.* yazıyordu. Bunu kim yapmıştı ki? Sinirle annemi aradım. Telefon 2.çalışında açıldı.
-“Evet?”
-“Anne, eve biri girdi mi?”
-“Hayır kızım, niye?”
-“He tamam, Sıkıntı yok o zaman. Ev toplanmış da ondan dolayı.”
-“Biz babanla topladık kızım. Senin odana karışmadık, gelip kızma diye.”
-“İyi yapmışsın anne, görüşürüz.” Telefonu kapattıktan sonra direk odanın fotoğrafını çektim. Ardından 1 saatte anca odamı toparlayabildim. Her ne kadar uğraşsam da duvardaki yazıyı silemediğim için yazıyı posterlerle kamufle ettim. Telefonumu çıkarıp şarja taktıktan sonra yemek yapmak için mutfağa gittim. Suyu kaynatırken bir anda odamdan telefon sesi yükseldi. Kapanması için beklerken bir yandan telefon uzun uzun çalıyordu. En sonunda dayanamayıp telefonu almaya gittim. Bilinmeyen Numara arıyordu. Her ne kadar tereddüt etsem de telefonu alıp kulağıma dayadım. Biraz bekledikten sonra sesler yükseldi. Korna çalıyordu. Başta telefondan geldiğini düşünsem de sokaktan geldiğini anladım. Kafamı camdan uzatıp sokağa çevirince sokakta siyah bir limuzin vardı. Limuzine biraz daha baktıktan sonra telefonun arkasından yabancı bir ses yükseldi.
-“ Bu gördüğün limuzin varya. Senin sonun olacak. Sadece zamana ihtiyacım var.” Bip, bip, bip… Şoka girmiştim. Bu kimdi? Neyin nesiydi bu böyle? Ne demek zamana ihtiyacım var! Zaman bitince ne olacaktı!? Bayılacak gibi olunca koltuğa tutunmaya başladım. Kendimi yere atınca aklım hala o siyah limuzindeydi. Noluyordu böyle? Kafamı biraz dinlemeye ihtiyacım olduğunu hissedince kendimi direk yatağıma attım. Yatağa atmamla birlikte direk uykuya dalmıştım.
15 Saat Sonra -“Kızım hadi! 15 saattir uyuyorsun. Uyan artık.” -“Anne beş dakika daha nolur!” -“Kızım 20 dakikadır aynı şeyi diyorsun.Hadi Uyan! Bak kim geldi seni almaya.” Uykulu gözlerle anneme baktıktan sonra “Kim?” Diye sordum. Annemde heyecanla konuşmaya başladı.
-“Sinan. Ceketini sana veren çocuk.” Yatağımdan doğrulup gözlerimi faltaşı gibi açtım. Ne için gelmişti? Neden gelmişti!?Şaşkınlıkla anneme bakarken annem bana gülerek bakıyordu. Biraz daha baktıktan sonra annemin şaka yaptığını anladım. Anneme kızgın surat ifadesiyle baktıktan sonra annem konuştu.
-“Bizimle tanışmaya gelsin bir gün, o çok sevdiğin sevgilin.” Annem bana gülerek bakarken ben daha çok sinirlendim. Ne sevgilisi.”
-“Anne abartma! Başka bir arkadaşımı söyleseydin gene aynı tepkiyi verecektim.” Annem bana ‘kesin verirdin!’ Diyen bakışlar attıktan sonra odamdan çıktı. Gene her zaman ki gibi formamı ve hırkamı geçirdikten sonra çantamı alıp kapıya ilerledim. Kapıya giderken babam da benimle birlikte kapıya geldi. Babama biraz daha baktıktan sonra nereye gittiğini soran bakışlar attım. Babam anlamayınca mecbur sesli sordum.
-“Nereye gidiyorsun baba, İşin sekizde başlamıyor muydu senin?”
-“Seni de okula bırakayım ya. İşe seni bıraktıktan sonra giderim.” Biraz şaşırsam da belki de aramızı düzeltmek için yaptığını düşünerek babama gülümserken birlikte babamın arabasına ilerledik. Arabaya bindikten sonra yaklaşık 3 dakika sonra babam radyoyu açtı. Babamla müzik zevklerimiz çok olmasa da az buçuk benziyordu. Okula vardığımızda arabadan inerken babama görüşürüz dedim. Babam da bana görüşürüz dedikten sonra arabayı sürmeye başladı. Araba gözden kaybolana kadar arkasından baktıktan sonra sınıfa gitmek için ilerledim. Koridorda giderken bir anda gözüm iki kişiye takıldı. Dün tanıştığım kız Mete’yle konuşuyordu ve gayet de mutlu gözüküyordu. Onların yanına ilerlerken kız beni görmüş olacakki gözlerini bana çevirip gülümsemeye başladı. Mete de kızın bana baktığını farkedince bakışlarını bana çevirmişti. Ben de yanlarına gittikten sonra kız Mete’ye bakarak konuşmaya başladı.
-“Bu arkadaşım Ceylin, Bu da Mete.” Ben Meteye bakarken Mete de bana bakıyordu. Ben Mete’ye elimi uzatınca Mete uzanıp enseme şaplak attı. İkimizde gülerken kız bize anlam veremez ifadelerle bakıyordu.
-“Siz tanışıyor musunuz?” Kızın bu sorusu üzerine Mete kıza bakarak konuşmaya başladı.
-“Yani, tanışıyoruz.” Öyle öyle konuştuktan sonra zil çalınca benle Mete birlikte sınıfa doğru ilerledik. Sınıfa girdikten sonra sıramıza oturup bekledikten sonra Parla sınıfa girdi. Onu karakoldan sonra hiç görmemiştim, haber dahi alamamıştım. Yanıma gelip oturduktan sonra telefonunu alıp kafasını masaya dayadı, sanırım biriyle yazışıyordu. Ben de önüme dönüp kitabın kapağını açtıktan sonra Parla bana telefonunu göstererek “Ne yazmalıyım?” Dedi. Biriyle yazışıyormuş gerçekten!
Baran Parla: müsait misin, bir şey soracağım. Baran: sana her zaman müsaitim, söyle.
Parla heyecanlı heyecanlı bana bakarken benim de bir anda içim kıpır kıpır oldu. İnsanın arkadaşı onun sevildiğini görünce çok seviniyordu. Ben de mutlulukla Parla’ya bakarken Parla bir anda telefonu kendisine çevirip mesaj yazmaya başladı. Sanırım sevgili olma aşamasındalardı.
Yeniden merhabalar sevgili olmayan okuyucularım!! Bölümler sürekli art arta geliyor Aslında şöyle ben 13.bölüme kadar yazdım yani wattpad kapanınca notlar bölümüne yazmıştım, kitappad’e geçince de buraya saatler aralığında atmaya başladım. Buraya atarken bir yandanda 14.bölümü yazıyorum. Bir düzene soktuktan sonra düzenli bir şekilde yeni bölüm atmaya çalışacağım eğer siz de isterseniz tabiii. Bu arada hedefimiz 100 okuma şimdilik eğer beğendiyseniz lütfen oy verip kitabımı ve beni takip etmeyi unutmayın sizi çookkk seviyorumm!!! Görüşmek üzereee!!! |
0% |